Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2013, Sage Yayıncılık
…
273 pages
1 file
First book of Kenan Taban (2013, Ankara, Psychological Novel)
Bu çalışmada; anasınıfına devam eden 6 yaş çocukları için hazırlanan Aile Destekli Okumaya Hazırlık Programının çocukların ileriki okuma başarılarına etkisini araştırılmıştır. Bu amaçla; anasınıfında Aile Destekli Okumaya Hazırlık Programına katılan ve ilkokul birinci sınıfa devam eden 25 çocuğun okuma becerileri, anasınıfına gitmiş ve ilkokul birinci sınıfa devam eden 25 çocuğun okuma becerileri karşılaştırılmalı olarak incelenmiştir. Araştırmada çocukların ilkokuldaki okuma başarılarını tespit etmek amacıyla Temel Okuma Yazma becerileri Ölçeği, Okuduğunu Anlama Ölçekleri, Mekanik Okuma Becerisi Gözlem Formu ve Yazma Becerisi Ölçekleri kullanılmıştır. Ölçekler ilkokul birinci sınıf birinci dönem ortası (aralık ayı) ve ikinci dönem ortasında (nisan ayı) olmak üzere iki defa uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; Aile Destekli Okumaya Hazırlık Programına katılan çocukların okuma başarılarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Eğitime Destek Programları (EDEP) Merkezi 2015 yaz dönemi faaliyetlerini içeren BÜLTENEDEP 3 çıktı!
Ömür boyu tek bir iş yapan parça-işçisinden, bugün neoliberal despotik esnek-güvencesiz çalışmayla aldığı yıkıcı biçimler ne olursa olsun, çok çeşitli işler yaparak, aynı işte bile çok farklı durumlarla karşılaşarak, çok yönlü gelişmiş işçi bireylerin oluşumuna doğru tarihsel eğilimi hızlandırmaktadır. Bu işçi sınıfının içinde de daha gelişmiş, daha toplumsallaşmış, daha yığınsallaşmış bir birey oluşumunun ifadesidir.
Kars'ın 45 km doğusunda bulunan Ani, Arpaçay ile birlikte Bostanlar ve Mığmığ Dereleri'nin sınırladığı 100 hektarlık bir üçgen içerisinde yer alır. Stratejik coğrafi konumu ve savunmaya elverişli müstahkem yapısı ile sürekli bölgede yaşayan devlet ve beyliklerin hedefinde olmuş, çok kez saldırı ve istilalara uğramıştır. 19 yıllık Bizans yönetimiyle geçen fetret devrinden sonra 1064 yılında, Sultan Alparslan liderliğindeki Selçuklu ordusu tarafından fethedilmiş ve şehirde yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemin günümüze değin ulaşabilen en büyük mirasını ise mimari oluşturmuştur. Hiç şüphesiz Ani, Selçukluların şenlendirmesiyle yeniden şekillenmiş ve Türk-İslam kimliği kazanmıştır. Ebu'l Menûçehr Külliyesi, Ebu'l Muammeran Külliyesi, kümbet ve mezarlık alanı, hamamlar, konutlar, çarşı ve saray-köşk-malikâne gibi sivil mimari örnekler, kente Türk-İslam kimliği kazandıran eserlerden birkaçıdır. Nice eser ise gün yüzüne çıkarılacağı güne kadar toprak altındaki uykusuna devam etmektedir. Burada konu edilen ve 2020 yılındaki kazı çalışmalarıyla keşfedilen mescit, devrin bugüne kadar bilinmeyen bir eseri olarak karşımıza çıkar. Doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olarak inşa edilen mescidin çarşıdaki esnafın kullanımına tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Harim mekânı, ortasındaki sekizgen planlı iki taş kaide üzerinde ahşap destekler tarafından taşınmaktadır. İçten ahşap, dıştan ise düz toprak damlı olduğu tahmin edilmektedir. Bu yazıda, mescidin kazı süreçleriyle birlikte plan ve mimarisi tanıtılmış ve tarihsel süreci değerlendirilmiştir. Ayrıca 2021 yılı kazı sezonunda uygulanan konservasyon çalışmaları anlatılmıştır.
Simferepol, Tatarca söylersek "Akmescit" şehri Kırım Yarımadası'nın başkentidir. Dünyanın en uzun troleybüs hattı bu şehirden başlar ve sisli dağların, kehribar rengi çamların, uzaktan uzağa kendini duyuran deniz kokularının içinden dolanarak yarımadanın güneydoğusunda yer alan küçük kıyı şehirciklerine doğru ilerler. Aluşta bu yöndeki deniz şehirlerinin ilkidir. Aslında şehirden çok orta büyüklükte bir kasabaya benzer. Girişinde bir anıt-tank bulunur. Anıtın altındaki granit levhada ünlü Tatar şairi Orhan Veliyev'nin şu dizeleri altın yaldızla işlenmiştir. Алуштадан эскен еллер Юзюме урды. Балалыкътан оськен ерлер Козьяшим тюшти. Türkçemize kabaca çevrilmiş hali aşağıdaki gibidir. Arzulu mudur acaba, Bir tank, rüyasında Ve ne düşünür tayyare Yalnız kaldığı zaman? Bu mahmur gözlü denizgüzeli, tüm benzerleri gibi yalnızca yazları yaşar ve kışları uyuyarak geçirir. Burada yaz, pırıltılı kalabalıkları ağırlayan bir aldanışlar panayırıdır. Ekim ayının sonlarına doğru önce ışıklar seyrelir, sonra çadırlar toplanıp gider. Kış rüzgârları kendini iyiden iyiye duyurduğunda şehir artık tenha ve yalnızdır. Bu coğrafyalarda yalnızlığın en mükemmel ilacı biberli votkadır, içinizde ne varsa (gurbet acısı da dâhil) yakıp kavurur, ayrıca soğuk algınlığına da bire birdir.
Merzuban-name adlı eser Şervin'in oğlu Marzubân'a aittir. Taberistan'ın padişahı olan Şervin, Hüsrev Enuşirvan'ın kardeşlerindendir. Şervin öldüğünde beş oğlundan en büyüğü padişah olur ve diğerleri ona boyun eğer. Fakat kısa bir süre sonra kardeşler arasında kıskançlıklar başlar. Bu arada her şeyden haberdar olan Marzubân, olanlardan uzak durmak için sefere çıkmaya karar verir. Bunu duyan devlet adamları Marzubân'dan dünya hayatlarını düzene sokan, ahiret yurdu için tavsiyeler veren ve aynı zamanda Padişaha devlet geleneğini hatırlatan bir kitap yazmasını isterler. Onların bu isteğini kırmayan Marzubân, sefere gitme isteğini ve nasihatler kitap yazma düşüncesini Padişah'a beyan eder. Ortaya çıkan bütün bu hoşnutsuzluğun tek müsebbibi olarak Padişah'ı görmeyen Marzubân onun aldığı kararlarda payı olan veziri ile sürekli meşveret ettiğini bilmektedir. Vezir Marzubân'ın sefere çıkmasını uygun görse de Padişah'a nasihatler veren ve onun itibarını sarsacağını düşündüğü öğütler içeren bir kitap yazmasına karşı çıkar. Marzubân'ın eksik ve yetersizliğini ortaya çıkarmak isteyen Vezir, ondan kitabından bazı bölümleri Padişah'ın huzurunda dile getirmesini şart koşar. Böylece Padişah, Vezir ve toplumun ileri gelenlerinden oluşan bir gurup toplanır ve Merzuban'a konuşma izni verilir. Marzubân bu toplantıda; Padişah'ın adaletli olması ve halkının hakkını koruması gerektiğinden, riayet edilmesi gereken ahlak kurallarından, ricalin ve bilginlerin nasıl itibarsız hâle gelebileceklerinden bahseder. Bu arada kan bağının önemine değinen bir hikâye anlatarak Padişah'ın öfkesinden kendini korumaya çalışır. Vezir ve Marzubân karşılıklı olarak hikâyeler anlatarak birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıp kendi haklılıklarını örneklerle destekleyerek ispatlamaya çalışırlar. Üstünlük çabaları her ikisi de kendi söylediklerini ispat etmek için hikâyeler anlatıp örnekler getirir. Sonunda Marzubân ilerisürdüğü gerekçelerle Vezir karşısında galip gelmiş ve Padişah'ı etkimeyi başarır. Onun yolculuğa çıkmasına izin veren Padişah, yola çıkmadan evvel ondan kendisine yol gösterecek bir kitap yazmasını ister. Böylece kitap kaleme alınır. 1 Marzubân-nâme ilk kez Marzubân bin Rüstem tarafından 4. yüz yılda Taberi dilinde yazılmış ve 7. yüz yılda da Deri Farsçasına çevrilmiştir. Fars edebiyatının secili nesri ile yazılan ve şiirlerle süslenen eser, Muhammed bin Gazi Malatyavî tarafından Ravzatü'l-ukul adı ile sade bir Farsçayla yeniden tercüme edilmiştir. İçerisinde zamanın padişahına nasihatler içeren hayvanların diliyle anlatılan eserde çok sayıda kısa temsili hikâyeler bulunmaktadır. 2 Marzubân-nâme tekrar 6. yüz yılın birinci yarısında 1
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.