Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
12 pages
1 file
2020
Gunumuz insani, piyasa ile tarihin onceki devirlerinde olmadigi kadar etkilesim icerisindedir. Bu etkilesimin aracisi fiyatlardir. Ekonominin uretici ve tuketici taraflarini bir araya getiren piyasa ile bu bir araya gelisi saglayan fiyat mekanizmasi, serbest piyasa ekonomisinin temelini olusturur ve kapitalizmin bir ekonomik sistem olarak yayilmasi ve yayginlasmasina paralel olarak ekonomi-insan iliskisinde belirleyici olmustur. Hele teknolojik gelisme ile haberlesme yollarindaki hiz ve imkânlar, insani gittikce daha cok fiyat takip eden ve fiyata gore amel eden bir varlik haline getirmistir.
1985
Osmanlı lmparatorlu~u, Merkezi Bürokratik bir tarım toplumudur. lmparator-lu~un ideal yapısı, üretim araçlannın tüm mülkiyetinin devleti oluşturan ve başında hükümdar bulunan bürokrasinin elinde yo~unlaşması şeklinde belirir. Nazari olarak, bütün sistem hükümdarıo yaranna işler; çeşitli gruplar da, çeşitli düzeylerde bu işle yişten yararlanırlar. Böyle bir sistem, iç unsurların direnci yüzünden ve Imparatorluk bünyesine durmadan eklenen yeni yı~mların asimilasyonu zaman istedi~i için, hiç bir zaman son şeklini alamaz. Son şeklini hemen hemen almış gibi göründü~ü ça~da da, onu içinden kemiren çelişkiler sistemin ba~rında çoktan yerleşmiş, kökleşmiş durumdadır 1 •
Istanbul University - DergiPark, 2022
Merve KATIRCI * 16. Yüzyılda Osmanlı'da Paranın Değer Kaybı ve Timurtâşî'nin Nükûd Risalesi adlı eserin yazarı Şeyma Akbayır, Marmara Üniversitesi İlahiyat ve İktisat Fakültesinden mezun olmuştur. İlimler ve Sanatlar Merkezinde aldığı seminerlerin klasik İslamî ve sosyal bilimler alanlarında olduğunu biliyoruz. Değişim
I. Uluslararası Bozok Sempozyumu , 2016
Bozok Üniversite Yayınları * Bu bildiri kitabımda yayımlanan içerik kullanımından doğabilecek sonuçlardan veya yanılgılardan yayınevi ve editörler sorumlu tutulamayacaklardır. İçeriklerde yer alan görüşler ve fikirler yayınevi ve editörlerin görüşlerini yansıtmaz. Makalelerin hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.
2021
Bu makalede, 16. yuzyil Osmanli muderrislerinden, Ahteri Mustafa Efendi’nin Târih-i Ahteri adli eserinin kaynak degerlendirilmesi yapilacaktir. Ahteri bu eserinde, Hz. Âdem’den itibaren Hz. Muhammed (s.a.v)’in mensup oldugu peygamberler silsilesinden sonra Hz. Muhammed (s.a.v)'in siretinden, daha sonra Hulefâ-yi Râsidin'den ve muctehid mezhep imamlarindan bahsetmistir. Ahteri eserini Arapca olarak yazmistir. Metot bakimindan klasik Islâm tarihi kitaplarinin yazilma gelenegine uygun, yorumdan uzak, rivayetci-nakilci bir uslupla kaleme almistir. Fakat olaylari naklederken uzun rivayet zincirlerini zikretmemistir. Kaynak kullanirken bazen eserin ismini, bazen muellifin adini, bazen de kitabin adini kisaltarak nakletmistir. Ilk buyuk Islâm tarihcilerinden Taberi gibi en cok rivayeti Ibn Abbas'tan yapmistir. Ahteri siyerle ilgili bu eserini yazarken, basta tefsir ve tarih kitaplari olmak uzere dil, hadis, fikih, tasavvuf alanlarinda pek cok kaynak-tan istifade etmistir.
Tılsım, değişik objelerle ve dualarla yapılan bir uygulamadır. Tılsımda insanoğlu doğaüstü güçler yardımıyla amaçlarına kavuşmayı hedefler. Bu amaçlar kimi zaman mal, mülk edinme kimi zaman korkulan şeylerden emin olma kimi zaman bir sevgiliye kavuşma kimi zaman da başka birine zarar verme şeklinde görülür. Çalışmamızın konusunu oluşturan eser, 16. yüzyılda Osmanlı Türkçesiyle yazılmış bir tılsım kitabıdır. Eser, Tübingen'de Eberhard Karls Üniversitesi Kütüphanesinde 10.20345/digitue.25585 numarada dijital olarak kayıtlıdır, toplam 83 varaktan oluşmaktadır. Eserde tılsım yapmak için şu dualar verilmiştir: Dua-yı Bozorg, dua-yı karsiyya, dua-yı azam, dua-yı şerifi'l-mübarek, dua-yı sürh-i bad, dua-yı Muhammet, duaü'n-necat mine'n-nar. Eserde tılsımların niçin ve nasıl uygulanması gerektiğine yönelik bilgiler halkın anlayabileceği şekilde sade bir dille yazılmıştır. Eserdeki hastalık adları, tılsım yaparken kullanılan araç-gereç adları, dinî terimler araştırmacılara zengin bir söz varlığı sunmaktadır. Ayrıca eser teoloji, sosyoloji, halk bilimi gibi farklı bilimsel alanlara da kaynaklık edebilecek niteliktedir. Yapılan inceleme sonucunda halk için yazılmış olan bu eserde, 790 madde başı kelime/kelime grubu tespit edilmiş ve bunların 436'sının Türkçe olduğu görülmüştür.
2021
The problem addressed in this research is to determine the currency, called kara(ca) akçe in the documents, which the Ottoman state used in the east of Anatolia during the 16th century. Except for a brief reference by Sahillioğlu, there is not much information about this akçe. For this reason, whether kara(ca) akçe was also an accounting coin and a currency in circulation along with the Osmanî akçe will be discussed. The value of the kara(ca) akçe in the face of the Ottoman akçe is found in various documents such as the Ottoman Laws, Şeriyye Sicilleri and Mühimme Registry, together with current exchange prices against other currencies such as gold, kuruş etc. When this information is evaluated chronologically within the framework of the developments in Ottoman monetary history, there is a relationship proportional to the weight of the Ottoman akçe. In recent research on the Ottoman numismatics at the end of the 16th century, it was found that the official weight in some Eastern mints was ¼ lower than that of Ottoman akçe. These akçes differ in stylistic terms from other mints defined as the Anatolian and Rumelia groups and are named the Eastern group. Especially in the Ottoman documents related to tax and trade, the existence of this currency, which is ¼ lower than the exchange rate against the Osmanî akçe, is noteworthy. In this study, an attempt will be made to prove that this coin was not only a currency that determined the exchange rate, but it was also in circulation.
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2023
Anadolu sahasında Farsça öğretmek amacıyla 13. yüzyıldan itibaren birçok sözlük, dil bilgisi kitabı ve konuşma kılavuzu kaleme alınmıştır. Bu eserlerin bazıları satır altı tercüme olarak adlandırılan, metnin altına kelime kelime tercüme usulüyle yazılmıştır. Çalışmaya konu olan eser de Berlin Eyalet Kütüphanesine Persisch-Osmanische Sammelhandschrift [=Farsça-Osmanlıca Mecmua] adı ile kayıtlı bir mecmuanın içinde bulunan ve kütüphane kayıtlarına Persisch-Osmanisches Wörterbuch [=Farsça-Osmanlıca Sözlük] adı ile geçmiş bir kitapçıktır. Eserde, Türkçe kısımlar, Farsça kelimelerin ve ifadelerin bulunduğu satırların altında verilmiştir. Bugün adı Çorum olan fakat 16. yüzyılın sonuna kadarki belgelerde "çorumlu" olarak geçen şehrin adının eserde de "çorumlu" şeklinde geçmesinden ve Türkçe kelimelere getirilen eklerdeki uyum ve uyumsuzluklardan hareketle eserin 16. yüzyıla ait olduğu söylenebilir. Çalışma bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çalışmaya konu olan eserdeki Türkçe malzemenin yazım özellikleri ile bazı eklerde görülen uyum sorunu, şahıs eklerinin kullanımıyla ilgili problemler ve Farsçadan Türkçeye tercüme hususunda dikkat çekici özellikler gösterilmiştir. İkinci bölüm, çalışmaya konu olan metnin çeviri yazısı ve gerekli görülen yerlere düşülen notlardan müteşekkildir. Çalışmanın sonuna ilgililerin faydalanmasını kolaylaştırmak adına metnin başında bulunan Farsça-Türkçe sözlüğün Türkçeden Farsçaya bir dizini eklenmiştir.
Journal of International Social Research, 2016
Öz Yunan eğitimi ideali esas olarak M.Ö. VIII-VI yüzyılda oluştu. Bu eğitim, "jimnastik" ve "müzik "yoluyla insanın "her yönlü gelişimini" yani "beden ve ruhun harmonik bir bütün halinde gelişmesini" amaç edindi. Sofistler, eğitimin dil ve retorik unsurlar yönünden geliştirilmesini öngördüler ve eğitimde politik amacı esas aldılar. Bu nedenledir ki Sofistler, ilk defa "didaktik okulu" teşkil ettiler. Antik çağın Hristiyanlaştırılması ile bu eğitim ve öğretim sistemi kısmen reddedildi. Böylece Antik "paideia" bir tür hazırlama (propedeutik) kademesi şekline alarak, "her yönlü geliştirmeyi" amaç edinmiş olan Yunan eğitim ideali ortaya çıktı. Eski Yunan'da müzik Yunanlıların iç ve dış hayatlarında çok yer tutuyordu. Hasatlar, evlenmeler, cenaze, şölen, beden eğitimi, tapınma her şey müzikle yapılırdı. Müzik kelimesine de Yunanlıların verdiği anlam, şimdikinden farklıydı. Bütün edebiyat kültürünü içine alan müzik aynı zamanda dans ve şiir anlamlarına da gelmekteydi.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
25. Yönetim ve Organizasyon Kongresi, 2017
Osmanlı medeniyeti araştırmaları dergisi, 2015
Sefad 50, 2023
2. Uluslararası İsar Sempozyumu: Gelenek ve Gelecek Arasında Devlet , 2013
Journal of Universal History Studies, 2020
PROF. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK ONURUNA TARİH YAZILARI, 2021
VII. ULUSLARARASI MÜZİK VE DANS KONGRESİ BİLDİRİLER KİTABI, 2021
16. ve 17. Yüzyıllarda Türk Çalgıları, 2002
16. Yüzyıla Ait Bir Şiir Mecmuasının İncelenmesi (1b-50a), 2013
Sultan III.Murad Dönemi ve Bursa, 2.b., Bursa: Gaye Kitabevi , 2021
Journal of International Social Research, 2019
Belleten, 2022
Tarihi ve Kültürel Yönleriyle Bitlis, 2019
OTAM(Ankara, 2013