Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
Toplum bilimci ve tarih eğitimi veren akademisyenlerin birçok kişi ile birebir görüşerek oluşturduğu bu çalışma, on dokuzuncu yüzyıldaki Anadolu kırsal hayatına Ermeni bakış açısından bakmış olsa da, dönemin çok kültürlü bu coğrafyasının tümü hakkında da ilginç bilgiler vermesi açısından değerlidir. Yazar, ortak coğrafyada yaşayan farklı etnik grupları ve dini inanışları değerlendirirken, kültürler arası çatışmaları da yansıtmış ve çalışmayı farklı bir gözle değerlendirmemizi sağlamıştır. Anadolu coğrafyasındaki halkların kültürlerini anlatırken nesnel veriler kullanılması, tarihin analitik şekilde değerlendirilmesine ön ayak olmuştur. Çalışmada anlatılan benzer ritüellerden çıkarmamız gereken; birbirine yakın coğrafyada yaşayan farklı etnik kimlikleri Müslüman veya Hıristiyan diye ayırmak yerine, Anadolu halkı şeklinde değerlendirmemiz gerektiğini gösterir niteliktedir.
Milli Saraylar Dergisi, S.14, 2015
2018
19. yuzyila kadar Osmanli Devleti, sinirlarinda yasayan diger azinliklar gibi Ermeniler de Turk yonetimi altinda varliklarini baris ve huzur icerisinde surdurmuslerdi. 19. yuzyilin ikinci yarisindan itibaren Ermeni sorunu adi altinda suni uluslararasi bir mesele ortaya cikmistir. Calismamiz, 1914-1918 yillari arasindaki donemde Dogu Anadolu’daki Ermeni faaliyetlerini genel hatlari ile ortaya koymaktadir. Turk dis politikasinin en onemli konularinin basinda gelen Ermeni sorununun cikar iliskileri sonucunda ortaya atildigini daha iyi anlayabilmek icin Ermeni faaliyetlerinin tarihsel gelisiminin cok boyutlu olarak arastirilmasi buyuk onem tasimaktadir.
2015
Bu makalede, 1914 Meclis-i Mebusan Secimleri sirasinda Ermeni dini ve siyasi temsilcilerinin izledigi politika ve bu politikanin secimlere etkileri degerlendirilecektir. Bu degerlendirmeyi daha anlamli yapabilmek icin de secimlerin yasal dayanaklari, Ittihat ve Terakki Hukumeti’nin/Firkasi’nin Ermeni dini ve siyasi partileri ile iliskileri uzerinde durulacaktir. Ardindan, 1914 secimleri oncesinde hukumetin ulke disinda borc arayislarina, ulke icinde ise dogu illerinde yapilmasi planlanan islahat girisimlerine Avrupa devletlerinin mudahalesi karsisinda Ermeni onderlerinin takindigi tavir ve bu tavrin secimlere nasil yansidigi tartisilacaktir. Secimler sirasinda Ermenilerin siyasal iktidarla uzlasma cabalarinin yani sira Ermeni partilerinin Patrikhane ile iliskileri ve bu iliski aginin secimlere etkisi de degerlendirilecektir. Ayrica 1915’te alinan Tehcir sevk ve iskân kanununun Ermeni mebuslari nasil etkiledigi de bu makalenin yanit aradigi sorulardan biri olacaktir.
Studies of the Ottomon Domain, 2017
Özet Milliyetçilik akımı ile imparatorluklar dağılmaya başlamış, ulus devletler ortaya çıkmıştır. Balkan milletleri de kendi ulus devletlerini kurmaya gayret ederken Makedonya üzerinde hâkimiyet sağlamak için birbirleri ile mücadele etmişlerdir. Balkan toplumları bu süreçte Avrupalı Güçlerin desteklerini almak için kurulan komiteler, özellikle Bulgar komiteleri, aracılığıyla bölgede karışıklıklar çıkarmışlardır. Bu amaçla kurulan komiteler, 1895 senesinde Yanıklı Köyü'ne baskın düzenlemişlerdir. Bu çalışmada Bulgar komiteciler tarafından Yanıklı Köyü'ne düzenlenen baskın ile baskın esnasında ve sonrasında ahalinin yaşadığı mağduriyetler ele alınacaktır.
Türk Turdu Dergisi, Kasım 1911'de yayın hayatına başlamıştır. Osmanlı Devleti bu tarihlerde dağılma ve küçülme durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Osmanlıcılık, İslâmcılık, Batıcılık, Türkçülük gibi fikir akımları zihinsel, sosyal, kültürel, politik ve milli ayrışmaları ve çatışmaları beslemiştir. Müslüman toplulukların dahi birbiriyle anlaşmakta sıkıntı çektikleri bu süreçte; gayrimüslimlerin birbirleriyle, toplumun diğer kesimleriyle ve siyasi erklerle yaşadıkları çatışmalar hat safhaya çıkmıştır. Böylesi bir süreçte yayın hayatına atılan Türk Yurdu, Türk milli hedeflerini ortaya koyması bakımından, son derece önemli bir boşluğu doldurmak istemiştir. "Türklerin faydasına çalışır" düsturuyla yayımlanan derginin, yaşanan meseleler, çatışmalar, kamplaşmalar karşısında nasıl bir tavır takındığı son derece önemli olmuştur. Bu bağlamda derginin, Ermeni cemaatine yönelik duruşu, tespitleri, yaklaşımları ve beklentileri büyük bir önem taşımıştır. Bu çalışmamızda, siyasi ve sosyal etkisi bakımından döneminin önemli yayın organları arasında yer alan Türk Yurdu'nun, Ermeniler ve ıslahat me-selesi konusunda sergilediği yaklaşım belirlenmeye/ belirtilmeye çalışılmıştır.
Öz: Balkan savaşları sonrası yapısal, yönetimsel, ekonomik, sosyolojik ve yüz ölçümü olarak savaşa başladıkları hallerinden çok uzakta bulunan Balkan devletleri, savaş sonrası aralarındaki bazı hesapları hala kapatmamıştı. Sırbistan; Büyük Sırp Krallığı hayali üzerinden planlar yaparken, Bulgaristan; Makedonya'da kaybettiği alanları ve Romanya'ya kaptırdığı Dobruca'yı geri alabilmenin hesabını yapıyordu. Romanya ve Yunanistan ise mevcut statükonun korunmasından yana bir politika takip ediyordu. Osmanlı Devleti'nde ise " mevcudu muhafaza et, elde edilebilecekler için ise asla durma " politikası hâkim durumdaydı. Elbette Balkan savaşlarının sıcaklığı savaş sonrasında bile hissedilir durumdayken, küresel boyutlara ulaşacak bir savaşın ilk kıvılcımının da yine bu topraklarda ortaya çıkması, kapatılmamış hesapların ne kadar derin olduğunu anlamaya da yeterlidir. İşte bu çerçevede yaklaşan savaş, etrafına topladığı sömürgeci güçlere birbirleri ile mücadele ortamı sağlarken, onun sahnesi ise yine Osmanlı ve Doğu Avrupa coğrafyası olmuştur. Bu çalışmada söz konusu savaşın sergilendiği sahnede doğrudan hedef durumunda bulunan Osmanlı Devleti'nin 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile imzaladığı mecburi ittifak anlaşması sonrası, Almanya'nın da arzu ettiği politikalar çerçevesinde, Bulgaristan ve Romanya ile oluşturması planlanan ittifak ve bu ittifaka yönelik atılan adımlar ele alınmıştır. Ayrıca bu adımların diplomasi yolu ile ne kadar yoğun yürütüldüğünün ve bu kadar mücadele ve uğraşın asıl amacının ise tek bir amaca hizmet ettiğinin izahına çalışılmıştır. Abstract: The Balkan States being in a situation quite different than that before the Balkan Wars, dis not pay off the old scores after war yet.While Serbia was making plans for dream of Great Serbian Kingdom, Bulgaria was calculating possibility taking back the areas lost in Macedonia and
100. Yılında Ermeni Meselesi ve Gerçekler’
This study deals with the Southern Albania (or Northern Epirus) crisis among Albania, Greece and the Great Powers from 1912 to 1914. The issue emerged when Greece occupied the region during the First Balkan War. Despite negotiations it remained unresolved, divided the Great Powers and turned into one of the most important international crises that threatened the “world peace” in the process leading up to the First World War. While Austria-Hungary and Italy demanded that the region be ceded to Albania, Greece opposed this proposal by arguing that a significant part of the inhabitants of the region were Greek. According to Greece, Europe would face another Alsace-Loren issue if the territory ceded to Albania. After negotiations, the Great Powers signed the Florence Convention and decided to include Southern Albania within the borders of Albania. In February 1914, ensuring the balance of power in Europe and the Balkans, the Great Powers decided to include Southern Albania within the borders of Albania and to leave the Aegean Islands to Greece. But the issue remained unresolved. Greece did not want to withdraw from the region due to the insistence of the Ottoman Empire’ insistence not to give up some of the Aegean Islands to Greece, and the Great Powers’ reluctance to put the necessary pressure on the Ottoman Empire in this regard. The Greece’s goal was to evacuate the region after making sure that the Aegean Islands Qeustion resolve in its favour. The Triple Alliance, particularly Italy opposed this approach and threatened Greece with war. Although the crisis was ended with the Corfu Protocol signed between Albania and the Greeks, the anarchy in the region escalated again after the First World War. Greece reoccupied the region with the permission of the Great Powers, thus the Corfu Protocol was completely inapplicable. Based on the archival documents and newspapers in English, Greek, French, German and Ottoman, the aim of the work is to analyze comparatively the attempts of the Great Powers to terminate the Greek occupations in Southern Albania and the Greek attempts to turn the issue into a bargaining chip on the Aegean Islands and find an answer whether Greece succeeded in this policy or not. The hypothesis of the study is that the strategy implemented by Greece on Southern Albania was built on a deadlock and was concluded successfully. The issue is important because it reveals it reveals the difficulties experienced by the Ottoman Empire in its struggle to take back the Aegean Islands, and demonstrates how a regional crisis could become a cause of war between the Great Powers.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 2014
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2019
Sounds of Silence -V Kayseri's Armenians Speak, 2018
Yakın Donem Turkiye Arastırmaları, 2003
Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk Dergisi, Erzurum, Cilt:4, Sayı:4, 2005
İstiklâlinin 100. Yılında Ardahan, 2021
Uşak'ın Yunan İşgalinden Kurtuluşunun 100. Yıl Hatırası, 2023
Journal of Ottoman Legacy Studies, 2018
Osmanlı araştırmaları, 2004
Gaziantep University Journal of Social Sciences, 2009
Türkoloji Kültürü, 2011
Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 2016
Selçuk Ün. Sos. Bil. Ens. Der., 2019