Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
16 pages
1 file
Mar'aşîzâde Ahmed Kuddûsî has been lived in the second half of the XVIII. century and the first half of the century XIX. His father's name is Naqshbandi murshid Eş-Şeyh Seyyid İbrahim Efendi who migrated from Marash to Bor. Ahmed Kuddûsî was born in the Hijri 1183-the comman era 1769 in the Bor borough of Niğde. After his study of science and mysticism, his father and Turhallı Mustafa Efendi gave him the Naqshibendi icâzetnâme. Kuddûsî went to Hijaz because of his love with the prophet and remained in the vicinity of Mecca and Medina for seventeen years. After returning to Bor, Kuddusi who practiced Naqshi for a while, passed on to Qadiriyya with a spiritual sign from the saints. The tomb of the Qadiriyya mentor Mar'aşîzâde Ahmed Kuddûsî, who passed away in 1849, is located in Bor borough of Niğde. The most well-known work of the sufi poet who used Kuddusi name in his poems is his divan. İcâzetnâme-i Kuddûsî is a small collection of poetry formed with a poetical ode and a prose part. This work contains Kuddûsî's dhikr for spiritual guidance to all believers who are willing and accepting his mentions, until the day of resurrection. İcâzetnâme-i Kuddûsî is an extremely valuable and important work in terms of mystic history due to its content.
International Journal of Language Academy, 2018
Mar'aşîzâde Ahmed Kuddûsî has been lived in the second half of the XVIII. century and the first half of the century XIX. His father's name is Naqshbandi murshid Eş-Şeyh Seyyid İbrahim Efendi who migrated from Marash to Bor. Ahmed Kuddûsî was born in the Hijri 1183-the comman era 1769 in the Bor borough of Niğde. After his study of science and mysticism, his father and Turhallı Mustafa Efendi gave him the Naqshibendi icâzetnâme. Kuddûsî went to Hijaz because of his love with the prophet and remained in the vicinity of Mecca and Medina for seventeen years. After returning to Bor, Kuddusi who practiced Naqshi for a while, passed on to Qadiriyya with a spiritual sign from the saints. The tomb of the Qadiriyya mentor Mar'aşîzâde Ahmed Kuddûsî, who passed away in 1849, is located in Bor borough of Niğde. The most wellknown work of the sufi poet who used Kuddusi name in his poems is his divan. İcâzetnâme-i Kuddûsî is a small collection of poetry formed with a poetical ode and a prose part. This work contains Kuddûsî's dhikr for spiritual guidance to all believers who are willing and accepting his mentions, until the day of resurrection. İcâzetnâme-i Kuddûsî is an extremely valuable and important work in terms of mystic history due to its content.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Kuddûsî, 19. yüzyılın ikinci yarısında Anadolu'da yetişmiş mutasavvıf şairlerin en önemlilerinden biridir. Oldukça hacimli olan Divanı, Prof. Dr. Ahmet Doğan tarafından yayımlanmıştır. Bu çalışmanın konusu olan elifnâmeler, bu divanın gazeller bölümü içerisinde 16, 264, 310 ve 495 numaraları ile yer almaktadır. Bu makalede elifnâmeler hakkında genel bir bilgi verilmiş daha sonra bu dört elifnâmenin metin ve dil içi çevirileri verilmiştir. Gerekli görülen yerlerde açıklamalar yapılmıştır. Şekil ve muhteva açısından incelenen bu elifnâmeler sonuç bölümünde değerlendirilmiştir.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2016
Özet Osmanlı Devleti'nin son döneminde yaşamış olan Kerküklü Mehmed Mihrî, Arapça, Türkçe ve Farsça dillerinin yanı sıra Fransızca ve İngilizceyi de bilen ve bu dillerin gramerleri üzerine çeşitli eserler kaleme alan bir âlimdir. Mehmed Mihrî'nin eserlerinin büyük çoğunluğu gramer üzerine yazılmıştır. Bu durum, onun iyi bir dil eğitimi almış olduğunu göstermektedir. Mehmed Mihri, gramer haricinde belâgat konusu ile seyahatname türünde eserler de yazmıştır. Bu çalışmada onun belâgatle ilgili yazdığı el-Eserü'l-Celîl fî Medh Alâ İsmâîl adlı eseri üzerinde durulmuştur. Bazı kaynaklarda Fenn-i Bedî' ismiyle de kaydedilmiş olan bu eser, belâgatin bedî' konusuyla ilgili bazı sanatları ile bazı nazım şekillerini ele almaktadır. Nerede ve ne zaman basıldığı belli olmayan bu eser, müellifin mukaddimede bildirdiğine göre eserin harflerinin ebcet hesabına göre sayı değerleri toplandığında elde edilen H. 1291 yani M. 1874 yılında telif edilmiştir. Çalışmamızda Mehmed Mihrî'nin hayatı ve eserleri hakkında bilgi verildikten sonra yukarıda söz konusu edilen eserinin muhtevası özetlenmiştir. Eserin muhtevası özetlenirken müellifin eserde yer alan terimlere dairki tarifleri birebir alıntılanmış ve genellikle söz konusu terimlere misal getirilen şiirlerin kime ait olduğu veya bu şiirlerin hangi eserlerden alındığı belirtilmiştir. Eserde misal getirilen şiirlerin büyük çoğunluğu Mehmed Mihrî'ye aittir. Mehmed Mihrî'nin bu eserdeki şiirleri, Mısır hıdivi (valisi) İsmail Paşa'ya methiye olarak kaleme alınmıştır. Abstract Mehmed Mihrî, who lived during the last decades of Ottoman Empire, was a polyglot scholar speaking French and English as well as Arabic, Persian and Turkish. He penned several books about the grammatology of these languages. The majority of his studies are conducted on grammar, which demonstrates that he was well educated in languages and linguistics. Yet, apart from grammar, he also wrote travelogues and books about rhetoric. The present study deals with his book written about rhetoric, el-Eserü'l-Celîl fî Medh Alâ İsmâîl. This work, which is also referred as Fenn-i Bedi, addresses and discusses bedi of rhetoric and some types of verse. Although where and when this book was published remained unknown, the author of the book stated in his introduction that it was written in 1291 (that is 1874 according to Gregorian calendar) based on the assumption made in line with abjad by interpreting the number values of the letters and translating them into numbers. In this study, after relating some information about Mehmed Mihrî's biography and his works, the content of the aforementioned work is summarized. In the summary, the definitions of the terms by the author are quoted verbatim; the writers of the poems presented as exemplars for the definitions or their sources are specified. Most of the poems presented in the work are written by Mehmed Mihrî. His poems included in this work are penned as eulogies for İsmail Pasha, the governor of Egypt.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2023
Wisdom has been one of the most popular concepts in Islamic culture and many works have been written around this subject. Some of the written works were written as copyrighted works in various languages, and some of them were translated into other languages and brought into the target language. One of these translated works is the work titled "Rahiku'l-kevser min Kelami'l-Gavs er-Rıfai el-Ekber" translated from Arabic to Turkish by Kudsizade Kadri. There are one hundred wise words and two sermons of Ahmed er-Rıfai in the translation made from Abdullah Muhammed Siraceddin al-Mahzumi's work of the same name. The subject of one hundred wise words collected under the title of "Kelimat-ı Hikemiyye" is generally morality, faith, science, social life, sect, worship, reason, self, human relations, shari'ah, unity of existence. The words have not been subjected to any classification. In the study, after giving information about Kudsîzâde and his works, Kelimât-ı Hikemiyye was transferred to today's letters.
Harran ilahiyat dergisi, 2022
Ehl-i sünnet, hicri III. asırdan sonra İslam toplumlarının çoğunluğu tarafından benimsenen itikadi mezhep olmuştur. İlk dönemlerde bir çok fırkayı içine almakla birlikte sonraki dönemlerde Ehl-i sünnet ile Eş’âri ve Mâturîdî mezhepleri kastedilmiştir. Eş’ârilik, İslam tarihi boyunca bilinen ve çoğunluk tarafından benimsenen bir mezhep olmakla birlikte Mâturîdîlik için aynı durum söz konusu değildir. Bunun başlıca nedeni, Mâturîdîliğin neş’et ettiği coğrafyanın İslam medeniyetinin teşekkül ettiği ortamdan uzak olması ve bu mezhebin çok tanınmamış olmasıdır. Ancak son dönemlerde Mâturîdîliğe yönelik çalışmalarda belirgin bir artış görülmektedir. Ülkemiz başta olmak üzere bir çok İslam ülkesinde Mâturîdî kelamcılar, görüşleri ve eserlerine ilişkin çalışmalar yapılmaktadır. Bu bağlamda Mâturîdî kelamcıların eserleri tahkik edilerek ilim dünyasına kazandırılmıştır. Bunlardan bir tanesi de döneminin önde gelen Mâturîdi kelamcılarından olan Kemalüddîn el-Endicânî ve Sıdku’l-kelam fî ilmi’l-kelam adlı eseridir. Bu çalışmada, Kemalüddîn el-Endicânî’nin Sıdku’l-kelam fî ilmi’l-kelam eserinin Kelam ilmindeki yeri ve önemi ortaya konulacaktır. Mâturîdî mezhebine mensup bir Kelamcı olan el-Endicânî (726-777) hicri VIII. yüzyılın Maveraünnehir bölgesinde önde gelen alimlerdendir. Günümüzde Özbekistan sınırları içerisindeki Fergana bölgesinin bir şehri olan Endican’da doğmuştur. Çalışmamızda müellifin yaşadığı bölge, İslam’ın yayılışı, hicri VIII. asırda bölgenin siyasi, ilmi ve dini durumu, müellifin hayatı, kişiliği, telif amacı ve eserin muhtevası hakkında bilgi verilecektir.
Malatya İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013
Bu çalışmada hicrî beşinci asrın son yarısı ile altıncı asrın ilk yıllarında yaşamış olan İbnü’l-Kayserânî ve onun Tezkiretü’l-Huffâz adlı eseri incelenmiştir. Tezkiretü’l-Huffâz mevzû hadislerle ilgili, rivâyetler temel alınarak yazılmış ilk eser olarak kabul edilmesi nedeniyle önemlidir. Çalışmada İbnü’l-Kayserânî’nin hayatı, eserleri hakkında kısaca bilgi verildikten sonra Tezkiretü’i-Huffâz tanıtılmış, bazı örnekler üzerinde, bu eserin en önemli kaynağı olarak tesbit edilen Kitâbü’l-Mecrûhîn ile karşılaştırması yapılmıştır. Çalışmada son olarak eserin uydurma rivâyetler konusunda daha sonra yazılan eserlere etkisi üzerinde durularak bazı değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2018
Hicrî VI. asır âlimlerinden Bed'ü'l-Emâlî isimli eseriyle meşhur olan Ali b. Osman el-Ûşî (ö. 575/1179) kelam ve fıkıh ilimlerinin yanı sıra hadis ilminde de eser bırakmış döneminin önemli âlimlerinden birisidir. Ûşî'nin hadis ilmine dair günümüze ulaşan en önemli eseri Nisâbü'l-Ahbâr'ıdır. Onun hadise dair pek bilinmeyen ve şu ana kadar neşredilmeyen diğer bir eseri ise aynı zamanda Nisâbü'l-Ahbâr'ın kaynaklarından Enes b. Mâlik'in Hz. Peygamber'den rivâyetlerinin yer aldığı Müsnedü Enes isimli eseridir. Müsnedü Enes, aslında hicrî III. asırda tedavülde olan ve Nüshatü Sem'ân olarak bilinen eserdir. Sem'ân Nüshası, hadis âlimleri tarafından uydurma olarak nitelendirilen bir nüshadır. Ûşî, bu eserin rivâyet hakkını hocasından alarak ve eseri bölümlere ayırarak rivâyet etmiştir. Çalışmamızda Süleymaniye Kütüphanesi'nde yazma halinde bulunan bu eserin Ûşî'ye aidiyeti, Nisâbü'l-Ahbâr ile mukayesesi, eserin kayıp ya da yazmada yer verilmeyen hadislerinin tespiti, bölümleri, hadislerinin sayısı gibi çeşitli yönleri üzerinde durulmakta, eserin değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021
Bu makale iThenticate programında taranmış ve intihal içermediği tespit edilmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Yüksek Lisans Tezi , 2024
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi, 2004
Niğdeli Âlimler: Eserler ve Düşünceler, 2022
ESKİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2024
Kırgızistan / Araşan Sosyal Bilimler Enstitüsü İlmî Dergisi, 2008
Akademi Kitabevi Yayınevi, 2005
Journal of Analytic Divinity, 2022
DergiPark (Istanbul University), 2021
İbnü’l Kabâkıbî’nin Mecma‘u’s Sürûr ve Matla‘u’ş Şümûs ve’l Büdûr Adlı Eseri, 2019
Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, C. 3, S. 1, s. 113-146, 2020
Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 2024
9. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi -Sosyal ve Eğitim Bilimleri- Bildiri Tam Metin Kitabı, 2020
Hadis Tetkikleri Dergisi, 2003
Niğdeli Alimler Eserler ve Düşünceler, 2022
Mîzânü'l-hak islami ilimler dergisi, 2022