Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
11 pages
1 file
ABSTRACT A number of ideas have emerged depending on economic, political and social developments in the world between the 19th and 20th centuries. Innovation movements called as Jadidism, together with the Turkish World and especially in Kazan Tatars and Idil-Ural geography, have begun to be felt in every aspect of life, especially in education. The Crimean Ismail Bey has shown intensively in the field of printing and education at the Gaspıralı’s self-guided movements, led by the ideal of "unity in language, work and thought". For this purpose, cedit schools were opened as the most important agent in order to fight against illiteracy. Fatih Kerimî, who follows Gaspiralı's steps, is one of the most important names of ceditry activities among the Kazan Tatars. Fatih Kerimî used a plain and simple Ottoman Turkish because of the influence of his being educated in Istanbul. In this study, Fatih Kerimî’s "Hiyal Mı? Hakıykat Mi? will be presented with linguistic data bearing multilinguistic features. Key Words: Fatih Kerimî, İsmail Gaspiralı, jadidism, multilingualism.
Öz: Fatih Kerimî, İsmail Bey Gaspıralı'nın çizgisini benimsemiş bir Tatar aydını olarak Kazan-Tatar toplumu arasında ceditçi düşüncenin en önemli temsilcilerinden biridir. Mirza Kızı Fatıyma, Şakirt ile Student ve Nuretdin Hoca hikâyeleri Kerimî'nin " Saylanma Eserler " adlı eserinde yer almakta ve yazarın ceditçi fikirlerini içermesi bakımından önem arz etmektedir. Kerimî söz konusu hikâyelerinde olumsuz din adamları başta olmak üzere kadınların eğitim almalarına karşı çıkma, doğu-batı, mektep-medrese, eski-yeni zıtlığı gibi temalar üzerinde durmuştur. Yazar eserlerinde işlediği konular ve temalar vasıtasıyla kendi devrindeki halkın düşünce ve yaşam tarzına adeta bir projeksiyon tutmaktadır. Abstract: Tatarian enlightened Fatih Kerimî is one the most significant representative for innovative thinking in Kazan-Tatar Society and he adopted Ismail Bey Gaspirali wording. Mirza Kızı Fatıyma, Şakirt ile Student and Nuretdin Hoca Stories are involved in Fatih Kerimî's book " Saylanma Eserler " and these stories have importance with regards to innovative thinking. Kerimî overemphasized notably unfavorable ecclesiastics, having an objection to educational empowerment of women, a discrepancy of east-west, school-Moslem theological school, and modern-old-fashioned issues. Kerimî explained detailedly public lifestyle and way of thinking belong to his life time by his themes and arguments.
FATİH KERİMÎ’NİN HAYATI VE ESERLERİNİN PSİKOLOJİK İZ DÜŞÜMÜ
Abstract: Fatih Kerimi as one of the 20th century’s most important thinkers and the founder of Modern Tatar Literature in addition to his ac-tivities among the Tatar community, fulfilled an important function as a cultural ambassador between the Ottoman Empire and the Turkish communities living in the Idil-Ural region. He was studied in Istanbul and between 1910 and 1912 he was in Istanbul as a war cor-respondent of Vakit newspaper to follow the Balkan War. With his works, Kerimi, who mainly pointed to the bleeding wounds of the society, constantly questioned the reasons for the backwardness of the Muslim Turkish society. Kerimi, who identified the bleeding wounds of the society like a sociologist, not only diagnosed these problems, but also frequently mentioned what should be done and the solutions in his writings. Kerimi, whose main aim was to spread reading among females, especially among girls, on the basis of educational activities, took part in the modern schools put into practice by Ismail Gaspirali for this purpose. In addition to his exclusion from the madrasah because of his thoughts, the great fire and earthquake disasters in Istanbul during his education left deep traces on his psychological structure. In this study, will have questioned, the reasons for Kerimi’s melancholic mood, which dominated his entire life. Keywords: Fatih Kerimi, Gilman Kerimi, psychology, melancholy.
Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesİ Dergisi, 2024
Hemen hemen tüm sanat dallarında görülen gotik, ilk kez 12. yüzyılın ortalarında Avrupa mimarisinde bir tarzı tanımlamak için kullanılmış ve bu tarz 16. yüzyılın ortalarına kadar varlığını devam ettirmiştir. Mimariden resme ve heykele geçen gotik, daha sonra edebiyata da esin kaynağı olmuştur. İlk kez 18. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa'da ortaya çıkan gotik edebiyat varlığını günümüze kadar devam ettirmeyi başarmıştır. Gotik edebiyatın ilk örneğini ise İngiliz yazar Horace Walpole (1717-1797) Otranto Şatosu (The Castle of Otranto, 1764) adlı eseriyle vermiştir. Rus edebiyatında da bu türün ilk örneklerine Nikolay Mihayloviç Karamzin'in (1766-1826) eserlerinde rastlanmıştır. Rus edebiyatında Santimantalizm akımının öncüsü olarak kabul edilen Karamzin, duygusal öykülerinin yanı sıra Bornholm Adası (Ostrov Borngolm, 1793) ve Sierra Morena (Sierra Morena, 1793) gibi gotik tarzda öyküler de kaleme almıştır. Bu çalışmanın amacı da Karamzin'in Bornholm Adası ve Sierra Morena adlı öykülerini gotik unsurlar çerçevesinde ele almak, bu öykülerin Rus edebiyatındaki yeri ve önemi üzerinde durmak ve ülkemizde daha çok duygusal öyküleri ve tarihçi kimliğiyle bilinen yazarın gotik yönünü tanıtmaktır. Söz konusu öykülerin incelenmesinde ise çoğulcu inceleme yöntemi kullanılmıştır.
Türk Edebiyatında Mizah Sempozyumu (13-15 Mayıs 2016), 2019
Bütün dünya toplumlarında hakkında pek çok inanışın mevcut olduğu, kimilerinin mabutluk isnat ederek tapındığı kimilerinin ise musibet ve uğursuzluk sembolü hatta şeytan olarak gördüğü, kimi zaman savaşlar kazandıran kimi zaman ise hakkında idam kararı verilen kedi; dinî, sosyolojik, kültürel, edebî ve tarihî pek çok macera geçirmiş ve birbirinden farklı yönleriyle ön plana çıkmıştır. Bazı devlet adamlarının nedimi ve musahibi olan kedi, edipler ve şairler için bir ilham kaynağı olmuş; bununla da kalmayıp bazen kara mizahın bazen de doğrudan söylenilemeyen söz ve düşüncelerin üstü kapalı biçimde anlatılmasında bir hiciv unsuru olarak önemli rol oynamıştır. Türk Edebiyatı’nda kedinin aşk, edebî kavga, siyasî mizah ve hiciv unsuru olarak kullanılmasına genel olarak “Hirre-nâme” diye isimlendirilen metinlerde tesadüf etmekteyiz. Bu manada Sürûrî’nin hezl türündeki şiiri, Me’âlî’nin ölen kedisi için yazdığı 21 bentten oluşan uzun mersiyesi (Mersiye-i Gürbe), Tevfik Fikret’in Rübâb-ı Şikeste ve Şermîn adlı şiir kitaplarında yer alan kedi şiirleri bunlardan sadece birkaçıdır. Bu bildiride ise XVIII. yüzyıl divan şairlerinden Tokatlı Ebûbekir Kânî (1712-1792)’nin Münşeât’ında yer alan, kedi ağzından yazılmış nükteli bir arzuhâli ile Tanzimat döneminin en önemli şairlerinden Namık Kemal (1840-1888)’in ilk siyasî mizah dergimiz kabul edilen Diyojen’in 128 ve 133. sayılarında iki kez yayımlanan, çok beğenildiği için nazireler yazılarak bestelenilen ve dönemin sadrazamı Mahmud Nedim Paşa’yı tehzilen yazmış olduğu müseddes şeklindeki “Kedi Mersiyesi” birer mizah ve hiciv unsuru olarak değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Mizah, Hiciv, Kedi, Ebûbekir Kânî, Namık Kemal, Hirre-nâme
Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
Fakrın terim anlamı yoksulluktur. Tasavvuftaysa insanın kendisini her zaman yaratıcısına muhtaç bilmesidir. Fakr teriminden yola çıkılarak yazılmış olan Fakrnameler tasavvuf ehli ve şeyhinin nasıl olması gerektiği konularını inceleyen hem manzum hem de mensur eserlerdir. 1730 yılında dünyaya gelen lakin ölüm tarihiyle ilgili kesin bir bilgi bulunamayan Muhammed Bin Abdullah Harâbâtî’nin bilinen iki eserinden birisi Fakrname’dir. Fakrname’nin iki ayrı nüshası bulunmaktadır. Bunlardan birisi Özbekistan’da Harabatî Türkî adlı eserin içerisinde, diğeri ise Kırgızistan İlimler Akademisi’nde müstakil bir eserdir. Kırgızistan nüshası üzerine yaptığımız bu çalışmamızda dönemin dil yapısına uygun olarak toplum tarafından kullanılan Arapça ve Farsça unsurlar belirlenip morfolojik yönden incelenecektir. Hareket noktamız olan Harâbâtî Fakrnamesi incelendiğinde dönemsel olarak Çağatay Türkçesinde tespit edilen dil özelliklerinin az ya da çok kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu alanda yapılan çalışmaların yetersizliğinden dolayı böyle bir çalışmanın hem Çağatay Türkçesi için hem de o dönemde Arapça ve Farsçadan hangi morfolojik unsurların dilde var olduğunun ortaya konulacak olmasından dolayı önemini artırmaktadır.
FATİH KERİMÎ’NİN HAYAL Mi HAKiKAT Mİ ADLI ESERİNDEKİ SOSYAL TEMALAR, 2021
SOCIAL THEMES IN FATIH KERIMI’S WORK HAYAL MI? HAKIKAT MI? Abstract The reform movements that began to develop in Russia in the 18th century gradually increased their influence in the 19th century, and in the early years of the 20th century, especially after the October Revolution of 1905, they experienced their most important years in the field of printing. Fatih Kerimi is the most important name who paved the way for Tatar modernization and founded the foundation of modern Tatar literature with the works he wrote in the 20th century İdil Ural field. He came to the forefront with the works he wrote and the Vakit newspaper he served as the chief editor, and the foundation of the Periodical Tatar Publishing, and his contributions to the development of the society. The importance of his works lies in revealing the problems he diagnosed in society as well as offering solutions to them. During his lifetime, he did not neglect to offer solutions to these problems he put forward in his works in which he depicts the abuse of religion, the prevention of women's education, the ignorant clergy who mislead the society, and the madrasahs that obstruct all kinds of innovations and become dysfunctional. In this study, social themes in Hıyal mi? Hakiykat mi?, which is one of the first products of Modern Tatar Literature and written by the author in 1908, will be discussed. Key Words: Fatih Kerimi, Jadidism, Hayal Mi? Hakikat Mi?, Social Themes, usul-i cedit.
Peyami Safa, kendi değerlerimizden kopmadan dünyanın işleyişine katılmak ve kendi değerlerimizi millî refleks haline dönüştürmek arzusundadır. “Fatih-Harbiye” adlı roman da bu düşünceler üzerine kurulmuş, simgesel bir çatışmalar evrenidir. Simgelerin diliyle, geleneksel ve evrensel değerlerin bir araya geldiği Fatih-Harbiye, Türk ruhunun ve geleneklerinin yansıtıldığı bir aynadır. Neriman’ın tinsel anlamda yaşadığı değişim ve dönüşümler, simge ve çağrışımların diliyle, zamanın ve mekânın akışkanlığı içinde ele alınır. Böylece yazar, var olanın ve görünenin ötesinde aradığını, ifadenin kavramsal değerlerinde bulur ve görüneni sembollerin diliyle tekrardan anlamlandırarak geleneksel semboller haline getirir. Anahtar Kelimeler: Neriman, Şinasi, ev-yuva, gelenek, Fatih- Harbiye, musiki, Şark-Garp, ruh.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU, 2018
hbvdergisi.gazi.edu.tr
Elmalılı M. Hamdi Yazır Sempozyumu Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2-4 Kasım 2012, 2015
e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2015
İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE HARRAN, 2018
Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, 2021
ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAĞIZMANLI HIFZI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ, 2018
GEREDE ARAŞTIRMALARI VE HALK KÜLTÜRÜ, 2024
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2009
Uluslararası 21. Yüzyılda Gençlik ve İnanç Eğilimleri, 2022