Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
4 pages
1 file
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında ve sonrasında yabancı ülkelerden çağırılmış, ya da II. Dünya savaşı öncesinde ve sırasında sürgün yıllarını Türkiye'de geçirmiş mimarların etkileri, kuşkusuz önem taşımaktadır. Bu mimarlardan biri de Bruno Taut'tur. Bruno Taut, 1880 doğumlu bir mimar, yaşamını 1938'de Türkiye'de yitirir. Yaşamı oldukça türbülanslı bir zaman kesitinde geçer. Birinci Dünya Savaşının yaşandığı, ikincisinin ise koşullarının hazırlandığı bu zaman aralığı, büyük huzursuzlukların, toplumsal değişim ve dönüşümlerin, çarpışmaların gerçekleştiği, farklı yaşam arayışlarının olduğu bir dönemi kapsar. Bruno Taut, genelde sayısı 10.000'leri geçen konut birimlerinin oluşturduğu renkli yerleşkelerle ve Türkiye'deki yapılarıyla tanınır. Oysa Taut mimarlık pratiğinin yanı sıra mimarlık söylemi ve kuramı için pek çok çaba göstermiş ve ürün vermiş bir düşünürdür aynı zamanda. Mimarlığın tartışılması için birçok iletişim ağı kurmaya çalışan, metinler üreten, mimarlığın bir tartışma ortamı içinde gelişmesine çok önem veren Taut, mimarlık ortamı için çok sayıda, makale, kitap, manifesto formatında metin üretmiştir. Taut Modern mimarlığın önemli ve ateşli bir sözcüsüdür; ama aynı zamanda modern mimarlığa eleştirel bir bakış da geliştirir, bu eleştirisi çoğunlukla bu mimarlığın başka coğrafyalara taşınması ve evrensel anlayışı üzerinedir.1 Taut'un bu konudaki ayrıcalığı, resmi ve kuramsal modernizme en erken eleştiri getiren kişilerden biri olmasındadır.
Ana başlık olarak ülkemizin imkanları ile deniz yosunu kullanarak milli sıvı gübre ve kanatlı hayvan yem katkı maddesi üretmektir.
ÖZET Bu çalışmanın “Kurumsal yönetim ilkelerini benimseyen ve uygulayan firmaların hisse senetlerinden oluşan Kurumsal Yönetim Endeksi’nin volatilitesi BİST 100, BİST 50 ve BİST 30 endekslerinin volatilitesine göre daha düşüktür” şeklindeki temel hipotezi; ARCH, GARCH, EGARCH ve TGARCH modelleri kullanılarak 31.08.2007 – 31.12.2013 tarihleri arasında BİST Kurumsal Yönetim, BİST 100, BİST 50 ve BİST 30 endekslerine ait 1592 adet günlük veri kullanılarak E – Views 8 ekonometri paket programı yardımıyla analiz edilmiştir. Elde edilen analiz sonuçlarına göre BİST Kurumsal Yönetim Endeksi’nin volatilitesi (0.0004142119) ele alınan diğer endekslere nazaran en düşük volatilite olduğundan çalışmanın temel hipotezi “Kurumsal yönetim ilkelerini benimseyen ve uygulayan firmaların hisse senetlerinden oluşan Kurumsal Yönetim Endeksi’nin volatilitesi BİST 100, BİST 50 ve BİST 30 endekslerinin volatilitesine göre daha düşüktür” doğrulanmıştır. Çalışma kapsamında elde edilen diğer sonuçlara göre BİST 30 Endeksinin volatilitesi ele alınan endeksler içerisinde en yüksek volatiliteye sahip endeks olarak belirlenmiştir. Analizler sonucunda elde edilen “α” ve “β” parametrelerine göre endekslerde meydana gelen şokların kalıcılığının çok uzun olmamakla birlikte bir müddet sürdüğü gözlemlenmiştir. Endekslerde yaşanan volatilitenin yarılanma süreleri genellikle 30 gün civarında belirlenmiştir. Fakat volatilite yarılanma sürelerinin endekslerde birbirinden farklı olması piyasalar arasında arbitraj imkanın var olduğunu göstermektedir. Yapılan analizler neticesinde yatırımcıların finansal piyasalardaki yatırım kararlarını daha güvenilir şartlarda almalarına imkan veren sonuçlar elde edilmiştir. Bu sayede bu çalışmanın sonuçları finansal piyasalarda yatırım yapmak isteyen yatırımcılara bir öncü gösterge olacaktır. Anahtar Kelimeler: Volatilite, Oynaklık, Kurumsal Yönetim, ARCH – GARCH, Koşullu Değişen Varyans ABSTRACT The main hypothesis of this study, which is “The volatility of the ISE Corporate Governance Index that consists of stocks of firms to adopt and implement the principles of corporate governance, is lower than the volatility of ISE 100, ISE 50 and ISE 30 indexes”, was analyzed using ARCH, GARCH, EGARCH and TGARCH model by E-Views econometric modeling programs. Between 31.08.2007 – 31.12.2013, 1592 daily datas that belong to ISE Corporate Governance, ISE100, ISE50 and ISE30 indexes were used for analysing. According to obtained results, the volatility of ISE Corporate Govarnence Index (0.0004142119) is the lowest volatility against the other indexes. Thus the main hypothesis of the study, which is “The volatility of the ISE Corporate Governance Index that consists of stocks of firms to adopt and implement the principles of corporate governance, is lower than the volatility of ISE 100, ISE 50 and ISE 30 indexes”, was confirmed. According to other results that obtained under study, ISE 30 index volatility has been identified as the highest volatility in the indexes that analyzed. According to “α” and “β” parameters, that obtained as a result of analysis, the persistence of shocks occuring in indexes takes for a while but not too long. Half-life of volatility experienced in the index is usually determined as 30 days. But the different half-life of volatility of indexes shows that there are arbitrage opportunities in stock markets. According to the analysis result, which allows financial investors to take investment decisions in more reliable conditions, were obtained. Thus, the results of this study will be a leading indicator for investors that wishing to invest in financial markets. Key Words: Volatility, Corporate Govarnence, ARCH – GARCH, Conditional Heteroskedasticity
Dergiye gönderilen yazılar, basılsın basılmasın iade edilmez; yayımlanan yazılar için herhangi bir telif ücreti ödenmez. Yazıların dil ve üslubundan, bilimsel ve hukuksal içeriğinden tamamen ve yalnızca yazarları sorumludur. Yayıncı, editör ve hakemler kesinlikle sorumluluk kabul etmezler. Yerel Süreli Yayın • Fiyatı: 20 TL • ISSN: 2602-5035 www.lojidergisi.online •
Eastern Mediteranean, that is determining and important for the history of humanity, geopraphicaly includes Crete Island and Greece with all the islands on the West, Egypt on the South, Mesopatamia, Syria, Palestine, Cyprus reaching as far as Persian Gulf on the South East, Blacksea on the North and the Anatolian peninsula including Lake Van. This great area of Eastern Mediteranean has been the center of maritime trade. The thesis we are trying to present here is about how the developments in geography and maritime technology effects maritime trade. The mopst preious example of it is the “Uluburun Wreck” which is the earliest deep sea vessel known in the history. In 1982, Uluburun Wreck which has been discovered fully after eleven years of excavation held by Bodrum Archeology Underwater Museum and Institute of Nautical Archaeology (INA), has provided us very important information about the maritime trade in Eastern Mediteranean 3300 years ago. Bodrum Archeology Underwater Museum and Institute of Nautical Archaeology (INA) has created Uluburun II Reanimation project with the consultancy of 360 Degree Research Group . With this project it has been planned to conduct reaches on ship building techniques, ancient trade routes, ancient harbours, ancient navigation techniques and the usage of sails which are the driving force of antiquity. The information cited by Prof. Dr. Cemal Pulak, leader of the excavation, has transfered into a plan by Naval Engineers and Ululuburun II has started to be built in 2004. Uluburun II, which has launched in 2005 has sailed 3000 sea miles since then. 360 Degree Research Group has been the partner of ‘’The Ship of Ulu Burun—World Trade 3000Years Ago, ’’ exhibit held in Bochum Bergbau Museum for 9 months with this project.
Abdülhamit birilerinin dediği gibi bir “Kızıl Sultan” değildi. “Hain”… Hiç değildi. Ahmak, cahil ve salak da değildi. Peki, Abdülhamid bu günlerde adeta göklere çıkarıldığı gibi “Ulu” bir “Hakan” mıydı? Merak etmiyor musunuz? Kim merak etmez ki? Hadi öyleyse, rotamızı Türk tarihinin Abdülhamit dönemine çevirelim ve kısacık da bir zaman yolculuğuna çıkmak suretiyle, konuyu tarihi bilgi ve belgeler ışığında biraz daha açalım.
Doğrudan yabancı sermaye yatırımları, yatırım yapılan ülke için bir takım sosyal ve ekonomik fayda anlamına gelmekte; istihdamın artırılması, doğal kaynakların etkin olarak değerlendirilmesi, teknik bilgide gelişme, dış ticaret açığının azaltılması ve ekonomik büyümenin artırılmasına katkı sağlamaktadır. Yabancı yatırımcı açısından ise ucuz girdi kullanımı, hammadde kaynaklarına yakınlık ve yeni pazarlardan faydalanma gibi fırsatlar yaratmaktadır. Ev sahibi ve yatırım yapan ülkeler açısından karşılıklı fayda ve aynı zamanda da bir maliyet unsuru olan doğrudan yabancı yatırımları belirleyen faktörler konusunda yazında henüz bir görüş birliği bulunmamakta, bu akışın, ülkelerin ekonomik, politik ve hatta coğrafi yapılarına göre değiştiği genel kabul görmüş bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konuda yapılan en kapsamlı araş- tırmalar arasında yer alan Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı Dünya Yatırım Raporu’nda (1998) doğrudan yabancı yatırımları etkileyen faktörlere ilişkin bir analiz yapılmış ve söz konusu belirleyiciler; ekonomik faktörler, yatırım ortamına ait faktörler ve politik faktörler olarak üç ana başlıkta toplanmıştır. Bu çalışmada, Birleşmiş Milletler’in Dünya Yatırım Raporu’nda (1998) ortaya koyduğu bu unsurlar temel alınarak, 1990-2011 döneminde, yükselen ekonomilerden Brezilya, Çin, Hindistan, Rusya, Meksika, Endonezya ve Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımları etkileyen faktörler panel veri analizi ile incelenmiştir. Analiz sonucunda, ev sahibi ülkelerin piyasa büyüklü- ğünün, dışa açıklığının ve ekonomik istikrarının doğ- rudan yabancı yatırımları etkilediği tespit edilmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
TÜRKMENİSTAN SAHASINA AİT NİNNİLERİN İŞLEVSEL YÖNÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME, 2022
Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 2021
Yunus'u Tebessümle Okumak, 2021