Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Journal of International Social Research
Öz Tanzimat'tan bu yana edebiyatımızda eleştiri, yazık ki ya metin dışı unsurların esas alındığı ya da eleştirmenin şahsi duygu ve düşüncelerinin eleştirisinin önüne geçtiği bir anlayışla gerçekleştirilmiştir. Edebi esele, tarihsel, sosyolojik, Marksist, öznel/ izlenimci anlayışlarla incelenmiştir. Öznel eleştirinin aksine edebî eserin içerik, yapı ve üslûbu üzerinde tarafsız yapılan eleştir olan "nesnel eleştiri", her eserin değerlendirilmesinde kullanılabilecek belli ölçütler olduğunu, eleştirmenin, kişisel yargı ve yorumlardan kaçınarak eseri tarafsız gözle değerlendirmesini esas alır. Hüseyin Cöntürk, Nurullah Ataç'ın en önemli temsilcisi sayıldığı "Öznel Eleştiri" anlayışına karşı çıkmış; Bilimsel-Nesnel eleştirinin edebiyatımızdaki kurucusu olmuş bir eleştirmenimizdir. Bu eleştirinin ölçülerini belirlemiş onlardan hareketle edebi metinleri incelemiştir. Bu çalışmada, Cöntürk'ün eleştiri, dil ve edebiyat hakkındaki görüşleri ve eleştirileri ele alınmıştır.
2011
Huseyin Conturk, etkin bir elestiri icin baslica sartin sistemli bir elestiri dili kurmak oldugunu, bunun icin de hangi olcutlerin temel alinmasi gerektigini kuramsal acilardan sorgular. Conturk, eserlerinde gorulen yeni elestirinin etkisi ile Atac’tan beri sure gelen izlenimci / oznel elestirinin en guclu karsiti olmustur. Conturk’un elestirmen kisiliginden yola cikilarak duzenlenen bu calismada, Yeni elestiri kurami sorgulanmistir. Turkiye’de once kuramini ortaya koyup sonra elestirisini yapan Huseyin Conturk’un eserleri goz onunde bulundurularak, yeni elestiri anlayisi tespit edilmistir. Bu yonuyle metin odakli bir calisma yapilmistir
Journal of Turkish Studies, 2014
Türk milleti, tarihî süreç içerisinde birçok köklü değişiklik geçirmiş ve bu değişiklikler, Türk milletinin hayatını derinden etkilemiştir. Tanzimat'la başlayan ve Osmanlı devletinin yönünü Batı'ya döndüğü süreç de bu önemli değişikliklerin sonuncusu olmuştur. Bu son değişim, medeniyet değişikliği şeklinde gerçekleşmiş ve yeni medeniyetin unsurları, askeri kurumlardan eğitim kurumlarına, devlet yönetiminden sosyal hayatın birçok unsuruna kadar toplumu etkisi altına almıştır. Ahmet Mithat Efendi'nin romanları arasında önemli bir yeri olan ve son yazdığı roman olması bakımından; yaşadıklarının, tecrübelerinin ve dönemin sosyal ve politik yaşamına bakışının bir özeti niteliğini taşıyan romanı, "Jöntürk"tür. İçerisinde dönemi ile ilgili birçok zenginlikler taşıyan bu roman üzerinde birçok inceleme yapılmıştır. Biz de bu çalışmamızda "Jöntürk" romanını ve Ahmet Mithat Efendi'yi "medeniyet algısı" açısından inceleme konusu yaptık. Çalışmanın sonuçları göstermektedir ki; Ahmet Mithat Efendi, Batı medeniyeti karşısında döneminin birçok aydını gibi teslimiyetçi bir anlayış benimsememiştir. O, baştan itibaren Doğu ve Batı olarak isimlendirdiği her iki medeniyetin de birbirinden üstün taraflarının olabileceğini kabul etmiştir. Her iki medeniyetin maddi ve manevi unsurlarını karşılaştırarak bunların arasından işimize yarayanların ve millî bünyemize zarar vermeyecek olanların seçilmesi gerektiğini vurgulayarak günümüze de ışık tutmuştur.
Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi, 2017
Günce Yayınları, 2024
Modern Türk şiiri bağlamında Cumhuriyet'in başından 2.000'li yıllara kadar seçilen şairler üzerinden eleştiri örnekleri sunuluyor.
Turkish Studies - Language and Literature, 2021
The most important factor in establishing the genre in which the story may be classified is the manner in which the narrative genres are built. This essential element serves as the foundation for the structure of the Short-Short-Story style, which is defined by the number of words utilized. Even though short-short-stories limit the amount of language used, the need for an intense, powerful, and symbolic/metaphoric meaning converts words into illuminating phrases. In this regard, the meaning it possesses on its own is just as significant as the meaning connection formed by the usage of words together in Short-Short-Story. In the story titled "Otel", which has the basic short-short-story features in terms of the number of words, the author deals with the dilemma and return-to-self of the individual who experiences rootlessness-induced depression in the context of human-environment relationship. In this regard, the "Otel", which represents the major difficulty of the individual who is unable to gain a foothold in life, is a symbolic location. In fact, the world in which people physically take their place transforms into an existential space with the individual's consciousness, choices, and obligations. The hotel, which stands out for its quality of imposing non-attachment and destroying a sense of belonging, takes on an appearance that represents the main character's homelessness. In this regard, the key part of the "Otel" story is the space, which explains the individual's existential state and perceptual flow. While the author narrates the story character, who is uneasy in the hotel and has an inner fight with himself/herself, he truly reflects the problems that would be caused by lost, destroyed, or forgotten identities. Recognizing this issue, the storyteller's search for ways to exist in life as himself/herself represents the possibility of rebirth.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
2022
Karl Marx’a atfedilen meşhur cümleden2 ilhamla söylersek, “yeniyi eskinin eleştirisinin sonunda bulmaktadır” Felski. Bu yazıda Eleştirinin Sınırları’na yöneleceğiz, Felski’nin çeşitli argümanlar ve reddedişler etrafında somutluk kazanan eleştirel hesaplaşmasını ve sunduğu okuma modelini ele alacağız; sonra da bir şiir (Sefa Kaplan’ın “Gecekondu”su) üzerinden söz konusu okuma modeline dair bir uygulama örneği sunacağız. Belirtmek gerekir ki burada esas amacımız teorik ve yöntembilimsel olanı irdelemek olacak; uygulama ise bu irdeleme çabasının sadece bir uzantısı şeklinde konumlandırılacaktır. Dolayısıyla şiir çözümlemesi -olabildiğince- kısa, özlü bir açıklamalar bütünü olarak kalacaktır
Bu çalışma Modern Türk Şiiri dersinde ele alınan Münire Kevser Baş - Çocuk ve Allahın Poetikasının İzinde kitap raporudur.
Edebiyatta geçmişle hesaplaşma: O Geri Döndü, 2023
9 30 / Rum eliDE Journ al of Lan gua ge an d Liter at ur e Studies 2 0 2 3 .34 (June) The overcoming of history in the literature: Look Who's Back / Güven, E. B.
Şair, oyuncu ve yönetmen Turgay Kantürk, 1980 kuşağı Türk şiirinin önemli isimlerinden birisidir. 1991 yılında yayımlanan ilk şiir kitabı İlk Gibi Son ile Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü alan Kantürk, bu kitabında biçime gösterdiği özen ve şiirlerinin içeriğinde görülen Baudelaire etkisiyle kendisine özgün bir yer edinmiştir. İlk Gibi Son'da şairin dikkat çeken kullanımlarından birisi "kim" zamiridir. Kantürk, kitabındaki şiirlerde "kim" zamirini doğrudan ve bu kelimeden türetilmiş başka kelimeler şeklinde kullanmıştır. İlk Gibi Son'daki şiirlerde "kim" zamirinin hem içerik unsuru olarak hem de kâfiye yapmak için bir biçim unsuru olarak kullanılması dikkat çekmektedir. Makalemizde Turgay Kantürk'ün bu kitabında "kim" zamirini nasıl kullandığını örnekler üzerinden irdeleyeceğiz.
İz'im, 2010
Her dergi yaşadığı günlerin sanat ve edebiyat ortamına kendi kavlince katkıda bulunmaya çalışan değişik tarzlardaki ürünlerin bir tutanağı. belgeliğidir. Yayın ömrü nice olursa olsun. bizce önemli olan günümüzü olanca çeşitliliği içinde yansıtan özenli-kalıcı ürünlerle nitelikli okurlann buluşmasını sağlamaktır. Şiir ağırlıklı bir ürün dergisi olarak çıktığımız yolda, yeni-eski nitelemesinden bağımsız, her tarzın iyi örneklerini yayımlamaktan öte bir iş levimizin olmadığını da belirtmek isteriz. Bu nedenle, günümüzde dergilerin kişiliği sayılan 'dosya' bağlamında özel seçirnirnizi eğitsel tematik çalışmalarla sürdürmeyi düşünüyoruz. Öte yandan, ülkemizde çağdaş şiirimizdeki üstün başan ölçütünün öncelikle 'düşünen ' şairlerimizin 'kişiliği'yle doğru orantılı olduğu nu unutmadan her şairimizi dergimizde deneme-eleştiri etkinlikleriyle de tanımaktan mutluluk duyacağımızı belirtelim. Henüz ulaşama dığımız değerli '.şiir insanlan'ndan ileti beklediğimizi de ... Dergimizi düzenli izlemek isteyen okurlar, satış noktalanmızı arka kapak içinde görebilirler.
Kimi seyyahlar gözlemlerini seyahatnameler şeklinde yayınlarken, kimileri de gezi notları, hatıratlar, mektuplar, gazetelere tefrikalar hazırlayarak duyurmuşlardır. 1930 - 1936 yılları arasında Milliyet, Akşam ve Vakit (Kurun) gazeteleri adına Türkiye’nin büyük bir bölümünü dolaşan Emekli Kurmay Albay Ragıp Kemal Cantürk 600’e yakın tefrikadan oluşan gezi yazıları kaleme almıştır. Muhabir, bu gezi yazılarında en çok eğitim, sağlık, bayındırlık, belediye gibi kamu hizmetleriyle iktisadi vaziyet hakkında bilgiler vermiştir. Halkın şikâyet ve beklentilerine tercüman olmaya çalışır. Ayrıca gittiği yerlerin kendine has özelliklerini, gelenek-göreneklerini, toplumsal ilişkilerini ve varsa milli mücadele kahramanlarını da ayrıntılarıyla anlatmıştır. Bu çalışmamızda Ragıp Kemal Bey’in 1934 yılında Vakit Gazetesi'nde Yeşilova (Salda Gölü ve Satırlar Nahiyesi), Burdur ve Tefenni’ye yaptığı gezilerdeki izlenimleri değerlendirilecektir.
M. Fuad Köprülü’nün “Klasik Edebiyat” Estetiğine Dair Eleştirilerine Bir Cevap, 2023
Özet: Edebî bir terim olarak poetika, şairlerin şiir yazarken bağlı bulundukları veya önemsedikleri şiirsel görüş ve kuralların bütününe verilen addır. Dolayısıyla her şairin ve şiir geleneğinin yazılmış veya yazılmamış bir poetikası olmalıdır. Bir şiir geleneğinin poetikasına tabi olan şairlerin bireysel poetikaları olmaz. Klasik Türk şairleri (divan şairleri), aynı şiir tarzının en güzel şiirlerini söylemeye çalışan şairlerdir. Şiirlerinde mizaç, yetenek ve eğilim farklılıklarının izleri görülebilir. Ancak bu farklılıklar, mensubu oldukları şiir geleneğinin poetikasını değiştirecek boyutta değildir. Onların poetikaları, tabi oldukları şiir geleneği tarafından önceden belirlenmiştir. Bundan dolayı divan şairleri modern anlamda bir poetika yazma ihtiyacı hissetmemişlerdir. Fakat onlar, konusu şiir olan beyitler ve şiirler yazmışlar, divan şiirinin geleneksel teşbih malzemesini şiir için yaptıkları tasvirlerde de kullanmışlardır. Biz bu çalışmada divan şiirinin doğru anlaşılmasında önem arz ettiğine inandığımız tanım ve teşbihleri bir araya getirdik. Divan şairinin nükteli ve etkileyici şiirler yazarak şairlik yeteneğini göstermek, eğlenmek, eğlendirmek, sosyal ve edebî çevresinin takdirini kazanmak istediğini ortaya koymaya çalıştık.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.