Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2016
…
22 pages
1 file
Öz Çağdaş Fransız düşünürlerinden Foucault, Kelimeler ve Şeyler'de konuşan, çalışan ve yaşayan özneyi sorunsallaştırarak çözümlemelerde bulunmuştur. O, bu eserinde dört epistemik dönemin çözümlemesini yapmıştır. Ortaçağ ve Rönesans episteminin te-mel karakteristiği benzeşim iken Klasik dönemin epistemi temsil üzerine oturmuştur. Klasik dönemdeki sonluluk düşüncesi yerini insan şeklinin ortaya çıkmasına bırakmış-tır. Modern epistemde ise insan üç boyutta ele alınmıştır: Birincisi matematik ve fizik bilimleri; ikincisi süreksiz fakat birbirine benzeyen özellikleri düzene sokan bilimler (dil, hayat, emek); üçüncü boyut ise aynı'nın düşünülmesi şeklinde gelişen felsefi düşüncedir. Dil ve söylem ilişkisinde söylem dilsel birlikler halinde kendisini açığa vurur ve söyleme rasyonellik özelliğini verip onu meşru kılar. Her ne kadar söylemin kendisi bir iktidar olmasa da söylem bu güçlü yanını bilginin üretilmesiyle ortaya koyar, bil-ginin doğruluğu hep bu söylem ile üretilir. Foucault, söylemin dilden dile aktarılışını ve yazarın ortadan kayboluşunu söylemi sınırlandıran bir unsur olarak görmektedir. O, yorumun söylemdeki keyfiliği aynı'nın biçimini taşıyan bir sınırlandırmadır. Yazar da aynı şekilde keyfiliği ben'in biçimini taşıyan bir aynı'lığı kullanarak sınırlandırır. Foucault, klasik dilbilimdeki söyleneni ortadan kaldırıp kendi nesnesi olan söylenene görüneni yerleştirmiştir. O, dili arkeolojik ve soybilimsel olarak incelemiştir. Dil çalışmalarında söylemin oluşumu ve dönüşüme uğraması önemli yaklaşımlarındandır. Söylemin çok karmaşık olduğunu söyleyerek bilgi ve sistemin oluşumunu toplumsal pratikle içiçe geçmiş dil sistemleri biçiminde ele almıştır. Anahtar Kelimeler: Foucault, dil, söylem, epistem, Las Meninas, Don Kişot
Foucault's work is divided into three periods. Foucault, who named his first period of studies as "archeology" and second period as "genealogy", focuses on "ethics" in his third period. Foucault builds his ethical ideas on the grounds of his studies of ancient Greek and Roman societies. In this context, he defines ethics as the "relationship of the self with itself " and points out "the practices of the self" to be formed as a moral subject. Foucualt sees ethics as an opportunity to resist the governance of modern power. The creativity dimension that pushes Foucault to a distinction between morality and ethics comes out with the individual's freedom and ethics, which's ontological condition is freedom, is a positive form of freedom for Foucault, who adopts the understanding of positive freedom. The ethics, established with a creative dimension and freedom condition, add a new one to its features and gains an aesthetic meaning. Although because of his third period of studies, there are criticisms about Foucault that he has moved away from the political to an aesthetic dimension, this is wrong because ethics is very political as a resistance against the relations of power.
Bu çalışma Michel Foucault’nun özne kuramı üzerine bir derkenar niteliğindedir. Foucault’nun felsefe sahnesindeki yenilikçi ve özgün soruşturma biçimi, onu sosyal bilimler içinde tartışmasız en etkili kuramcılardan birine dönüştürmüştür. Çalışma boyunca, Foucault’nun bu özgün felsefe metodolojisi üzerine çeşitli soruşturmalar sürdürülmüş, ortaya koyduğu kavramsallaştırmaların izleğinde Foucault’da özne fenomeni açıklanmaya çalışılmıştır.
LIBRI, 2020
Journal of Epigraphy, Reviews and Translations Sayı VI (2020) M. FOUCAULT, Doğruyu Söylemek. İstanbul 2014. Ayrıntı Yayınları, 160 sayfa. Çev. K. EKSEN. ISBN:9789755394527. Yasin ÇETİN Libri: Epigrafi, Çeviri ve Eleştiri Dergisi. http://www.libridergi.org/2020/lbr-0279
Bu makalenin amacı Cahiliye Dönemi Arapları arasında vücut bulan Hılfu'l-Fudûl Teşkilatı'nı irdeleyerek ezilenlerin bu dönemde haklarının nasıl korunmaya çalışıldığına açıklık getirmektir. İlk önce bu teşkilata neden bu ismin verildiği üzerinde durulmuş, Cahiliye Dönemi'nde yapılan diğer hilflere ve bunların amaçlarına değinilmiştir. Daha sonra bu hilfin yapılmasının sebepleri üzerinde durulmuş, teşkilatın kurulmasına yol açan olaylar, teşkilata katılan ve katılmayan kabileler, teşkilatın etkileri ve daha sonraki dönemlerde devam etmemesinin nedenleri üzerinde durulmuştur.
ETHOS Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar (http://www.ethosfelsefe.com/ethosdiyaloglar/main/?page=oku&id=242), 2020
Foucault, felsefi güzergâhının belli dönemlerinde, özneleşme süreçlerinde rol oynayan belli temaları öne çıkarmış ve bunların analizine yoğunlaşmıştır. Fakat onun felsefesini belli uğraklara ayırmaya imkân tanıyan kavramsal ve yöntemsel değişimler, önemli eleştirileri de beraberinde getirmiştir. Bu eleştirilerden biri, Foucault’nun birbiriyle çelişen iki öznellik yorumu sunduğu yönündedir. Bu çalışmanın amacı, Foucault’nun öznellik kavrayışını, söz konusu eleştiri çerçevesinde, etik üzerine olan son dönem çalışmalarından hareketle incelemektir. Bu bağlamda, onun etik çalışmalarının, önceki çalışmalarında teşhis ettiği problemlere yönelik etik-politik bir cevap verme girişimi olarak okunması gerektiği iddia edilecektir. Bu yönde bir okumanın, Foucault’nun tabi kılınma yoluyla özneler haline getirilme süreçlerine yönelik çalışmalarının, bireyin kendini dönüştürmesine dayanan aktif bir özneleşme sürecini savunduğu etik çalışmalarıyla nasıl birleşebileceği sorusunu farklı bir perspektiften hareketle ele almaya imkân tanıdığını düşünmekteyiz. Bu amaçla Foucault’nun son dönem çalışmalarının merkezi teması olan “kendilik kaygısı”na yönelik analizleri, çalışmamızın odak noktasını oluşturmaktadır. Etik öncesi çalışmalarında sunduğu öznellik kavrayışını, bu analizler doğrultusunda yeniden ele alarak, söz konusu sorunun mümkün bir yanıtına işaret etmeye çalışacağız.
FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi), 2018
ÖZET İnsan yaşamının karmaşık gerçekliğini kavrayabilmek doğrultusunda felsefe ve bilimin nihai cevaplar getiremediği, ancak bu doğrultuda ilginç kavramlar üretilmiş olduğu iddia edilebilir. Bu açıdan ele alındığında, " Zeitgeist " kavramı insan yaşamı üzerinde zamansal boyutun etkilerini ortaya koymaya yönelik bir gayrettir. Ancak, söz konusu kavramı bir determinizm örneği olarak da eleştirmek mümkündür. Bu nedenle, Michel Foucault tarafından kavramsallaştırılan " tarihsel a priori " kavramı, özellikle belirli bir dönemde karşımıza çıkan episteme'nin nasıl biçimlendirildiğine dair bir yaklaşım olarak dikkat çekicidir. Foucault, söz konusu kavramı arkeoloji ve soykütüğü yaklaşımları kapsamında benimsemiş; geleneksel yaklaşımların peşine düştüğü köken arayışlarını ve insanın özüne dair tipolojileri eleştirirken kullanmıştır. Foucault'nun eserlerini toplumsal, kurumsal ve tarihsel değişkenleri sorunsallaştırma ve her mümkün insani deneyimin tekilliği üzerinde düşünme girişimleri olarak okumak yerinde olacaktır. Dolayısıyla bu makalenin amacı, Foucault'nun özgün metodolojisi bağlamında, belirli bir çağda mümkün olan bilgilerin koşulu anlamında tarihsel a priori kavramını irdelemektir. ABSTRACT Philosophy and science failed to bring the ultimate answers in order to understand the complex reality of human life, but interesting concepts are produced in this direction. Considered in this respect, the " Zeitgeist " concept is an effort to reveal the temporal effects on human life. However, it is possible to criticize the concept as an example of determinism. Therefore, the concept of " historical a priori " conceptualized by Michel Foucault is remarkable as an approach to the shaping of the episteme emerging at a particular time. Foucault adopted this concept in the context of his archeology and genealogy approaches; and used to criticize the traditional approaches' quest for the origins of and the typologies about man's essence. It will be appropriate to read Foucault's work as an attempt to problematize social, institutional, and historical variables and to think about the singularity of every possible human experience. In the context of Foucault's original methodology, the aim of this article is, to examine the concept of the historical a priori in the sense of the possible knowledge in a particular age.
Bu makale, Fransız düşünür Michel Foucault’nun, Kant’ın Was ist Aufklärung? (Aydınlanma Nedir?) adlı ünlü metni üzerinden ‘Aydınlanma’ya getirmiş olduğu yeni bir yorumu incelemektedir. 1960ların başından beri Aydınlanma eleştirisi yapmakla tanınan Foucault’nun Kant’ın Aydınlanma anlayışında bulduğu bir takım pozitiflikler ele alınmakta ve bu durumun arkasında ise Foucault’nun İran Devrimi tecrübesi ve bu tecrübenin eşcinsellik özelinde ifade ettiği anlam sorunsallaştırılmaktadır.
2021
‘Michel Foucault Düşüncesinde Özne Problemi ve Koronavirüs (COVID-19) Pandemisinde Özne’ başlıklı bu çalışma; ünlü Fransız düşünür Michel Foucault’nun özne fenomenine yönelik fikirlerini, özgün entelektüel mirası içerisindeki konumlanma şekliyle ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma, düşünürün felsefe yönteminden yola çıkılarak, özne düşüncesinin günümüz reel-politiğindeki işlevselliği de sorgulanacak şekilde bir düşünce tarihi incelemesi olarak kurgulanmıştır. Bu amaçla çalışmanın birinci bölümünde, özne fenomeninin Batı düşünce tarihi içerisinde geçirdiği dönüşümlerin izi sürülerek kısa bir ‘Foucault öncesi özne tarihi’ incelemesi yapılmıştır. Antik Yunan düşüncesinden başlayan ve Orta Çağ düşüncesinden geçerek modern Batı düşüncesini ele alan bu tarihsel incelemede, Foucault düşüncesini etkileyen düşünürler öne çıkarılmıştır. Foucault düşüncesinde özne fikrinin detaylı analizi ikinci bölümle başlamaktadır. Bu bölümde sırasıyla; Foucault’nun özneye yönelik düşüncelerini ifade ederken kullandığı özgün kavramlar, özne düşüncesini inşa ederken başvurduğu yöntemler ve son olarak da düşünürün özneye ilişkin fikirlerinin özdeyişi olarak öne çıkan argümanları incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise Foucault’nun özne fikrinin, günümüz dünyasında cereyan eden olayları anlamlandırmada felsefi bir dayanak olarak başvurulmasının olanakları sorunsallaştırılmıştır. Bu amaçla cüzzam, veba ve çiçek hastalığı gibi küresel çapta etkileri olmuş salgın hastalıklar Koronavirüs (COVID- 19) salgınının da ele alınmasıyla sonlanacak şekilde, süreç yönetimi bağlamında mercek altına alınmıştır. Foucault’nun “sınır deneyim” kavramıyla ilişkilendirilmesi mümkün görünen salgın hastalıkların yönetimsel bağlamda incelenmesi, öznenin tarih boyunca nasıl ve ne şekilde tasavvur edildiğinin anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Dahası, Foucault’nun özneye yönelik tezlerinin salgın yönetimi analizi içerisinde somut göstergelere kavuştuğu görülmektedir. Dolayısıyla salgın hastalıklar karşısında geliştirilen tutumların incelenmesi; geçmişin, günümüzün ve geleceğin özneleri arasında var olan diyalektik ilişkileri anlamayı kolaylaştırmaktadır. Foucault’nun hipotezlerinin Koronavirüs (COVID-19) deneyimini açıklayıcılık performansı ise, düşünürün sağduyusunun ve hipotezlerin hakikate mesafesinin göstergesidir. Dolayısıyla Koronavirüs (COVID-19) incelemesi ile aslında Foucault düşüncesinin günümüz dünyasını anlamada başvuru kaynağı olma imkânı sorunsallaştırılmaktadır. Foucault özneyi en temelde toplumsal bütünlüğün iktidarla ilişki halindeki parçaları olarak tasavvur etmektedir. Foucault’nun iktidara yüklediği bu yüksek değerden hareketle de salgın hastalıkların incelenmesi esnasında Foucault’nun yönetim modelleri referans alınmıştır. Böylelikle, özneyi Foucault düşüncesindeki durumu içerisinde olabildiğince bütünlüklü olarak ele almayı amaçlayan çalışmanın iç tutarlılığını elde etmiş olması umulmaktadır.
2016
Bu çalışmada Foucault’nun düşünsel gelişiminde önemli bir yere sahip olan episteme ve söylem kavramları, tarihsel süreksizlikle ilişkileri bağlamında değerlendirilecektir. Foucault ilk çalışmalarında epistemedeki değişimler üzerinden Batı tarihinin bir dökümünü gerçekleştirirken son döneminde episteme yerine dispositif kavramını kullanarak, tarihsel düzlemdeki ilişkileri daha belirsiz kılmaya başlamıştır. Foucault’nun söylem üzerinden geliştirmiş olduğu tarih okuması, her söylemin aynı zamanda bir “olay” a gönderme yaptığını bildirir; ancak Foucault bu “olay”ın tekilliğine olduğu kadar, olayın gerçekleştiği söylemler dizinine başka bir ifadeyle tarihsel sürecin kendisine de işaret etmektedir. Sonuç olarak bu çalışmanın amacı Foucault’nun süreklilik merkezli bir tarih okumasına karşı geliştirdiğini belirttiği süreksizliği temele alan tarih okumasını nasıl inşa ettiğini incelemektir
JOURNAL OF INSTITUTE OF ECONOMIC DEVELOPMENT AND SOCIAL RESEARCHES, 2020
1469-1527 yılları arasında İtalya’nın Floransa kentinde yaşayan Machiavelli, döneminin politik kopukluklarını dile getirmiş olan önemli bir düşünürdür. Kendine has bir söylem ile Prens kitabını yazan düşünürün nihai amacı; tarih bilimin temellerinden yararlanarak İtalya’nın ulusal birliğini sağlamaktır. Bu nokta, Prens kitabını önemli hale getirmektedir. Nihayetinde; Prens kitabını incelediğimizde, Machiavelli ulusal birliğin sağlanması yolunda birçok tavsiye vermekte ve bir noktada politika bilimine dair önemli tespitlerde bulunmaktadır. Michel Foucault ise 15 Ekim 1926 yılında Fransa’nın Poitiers kentinde doğmuştur. 1946 yılında Fransa’nın en gözde eğitim kurumlarından biri olan École Normale Supérieure’dan (Yüksek Öğretmen Okulu) kabul alarak çalışmalarına başlamıştır. 1948’de ilk olarak “felsefe”, 1949 yılında ise “psikoloji” bölümlerini okuyarak diplomasını almıştır. 1954 yılında İsveç’in Uppsala Üniversitesi’nde doktora tezini hazırlamıştır. Foucault aynı tarihlerde 1955–1959 yılları arasında İsveç’in Uppsala Üniversitesi’nin Fransızca bölümünde de derslerde vermiştir. Her iki düşünürde kendi döneminin siyasal söylemlerine yön vermiştir. Bu çalışmanın ana amacıysa; Michel Foucault’nun Niccolò Machiavelli’nin Prens kitabına yöneltmiş olduğu yorumlamalara belirli eleştiriler getirmektir. Çalışmada bu temelde Michel Foucault’un 1 Şubat 1978 yılında Collège de France’da vermiş olduğu “Yönetimsellik” dersi başlığına dikkat çekilerek, Foucault’un ders düzleminde yaptığı Machiavelli okuması incelenecektir.ISSN: 2630-6166
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
M. Foucault'nun İktidarına Karşı J. Scott'un Direnişi: Söylem, Kapatma ve Gözetlemeye Karşı Alt-Politika, 2024
Toplum ve Sosyal Hizmet, 2021
Ferid Alekberli, “Günlüklerden Şair Mikail Müşfik(1908-1939)”, (Çeviren: Ömer Küçükmehmetoğlu), Köroğlu Dergisi, Sayı: 13, Eskişehir 2016, s. 35-38. , 2016
turkishstudies.net
JOHN LOCKE’UN SİYASET FELSEFESİNDE MÜLKİYET VE DEVLET, 2022
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT …, 2010
Uluslararası Eğitim ve Tarih Araştırmaları Dergisi (ETA Journal) e-issn:2687-6426, 2022