Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
66 pages
1 file
Bu bölümün sonunda okuyucular, * öğrenme-öğretme sürecinde yeni yaklaşımların neden ortaya çıktığını kavrayabilecek, * yeni yaklaşımları ve dayandıkları temelleri kavrayabilecek, * öğrenme-öğretme sürecine olan özgün katkılarını açıklayabilecek, *yeni yaklaşımları varlıkbilimsel ve bilgikuramsal temellerini dikkate alarak tartışabilecektir. İçindekiler: Giriş: Eğitimbilim, bir yandan diğer tüm bilimsel disiplinler gibi, kendine özgü bir bilimsel gelenek oluştururken, diğer yandan disiplinler arası bir etkinlik alanı olarak bilimsel gelişmelerden etkin bir biçimde yararlanmakta ve yeni araştırma ve açılımlarla, her geçen gün kendini yeniden yapılandırmaktadır. Her yeniden yapılanma süreci, ikili bir sarmala dayanmaktadır. Sarmalın bir yanında geçmiş kalıt ve birikim, öte yanında ise yeni açılımlar ve yeni yaklaşımlar yer almaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Kopernik, Einstein, Darwin gibi devrimci düşünürlerin yarattıkları köklü paradigmal dönüşümler bile, geleneksel kalıtlara çok şey borçludur. Aynı durum öğrenme-öğretme sürecine ilişkin yeni yaklaşımlar için de geçerlidir. Zira öğrenme-öğretme sürecindeki tüm yeni yaklaşımlar ya geleneğin eleştirisinden ve aksayan yönlerinin elimine edilmesinden yola çıkmakta ya da geleneksel anlayışta dile gelen kimi doğruların, yeni bulgularla diyalektik içerisine sokulması ve yeni bir kuramsal çatı altında birleştirilmesinden doğmaktadır. Kuşkusuz yeni yaklaşımlar içerisinde geleneği tümüyle aşan yeni perspektiflerle de karşılaşmak olasıdır; ancak anılan perspektife ulaşılması da geçmiş birikim ve uygulamaların şu ya da bu şekilde etkisi altındadır. Biz bu kitapta son on yıllarda, eğitim alanında ortaya çıkmış yeni yaklaşımları, geleneksel düşünceyle diyalektik içerisinde ele almaya ve yeni yaklaşımların öğrenme-öğretme sürecine getirdiği yeni perspektifleri tartışmaya çalışacağız. Kuşkusuz, Batı'da 1960'lı yıllardan itibaren ağırlığını hissettirerek gündeme gelen ve Türkiye'de ise 1980'li yıllardan sonra gündeme gelen yeni yaklaşımların tümünü ayrıntısıyla tartışmak çok fazla yer işgal edeceğinden, biz sadece yeni yaklaşımların yönünün görülmesine katkı sağlamak amacıyla 'Tam Öğrenme, Yaratıcılık ve Yaratıcı Düşünme, Eleştirel Düşünme, Çoklu Zeka ve Yapılandırmacı Öğrenme' üzerinde duracağız. Ele aldığımız her yaklaşımı tüketircesine tartışmak yerine temel dayanaklarını ve öğrenme-öğretme sürecine katkılarını öz olarak ele almaya çalışacağız.
DEĞERLER EĞİTİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR, 2021
Araştırma Yöntemleri ve Bilimsel Etik dersi ödevini hazırlamadan önce, editörlüğünü Halil EKŞİ ve Ahmet KATILMIŞ’ın yaptığı “Karakter ve Değerler Eğitimi” eserinin on dördüncü bölümde yer alan “Türkiye’de Karakter ve Değerler Eğitimi Uygulama ve Araştırmaları” başlıklı içerikte yer alan makale ve tezlerden istifade ettim. Araştırmalarıma “Değerler Eğitimi” dergisinin Aralık 2017 sayısında “Türkiye’de Değerler Eğitimi Uygulamalarının Öğrencilere Kazandırılması İstenen Olumlu Özellikler Üzerindeki Etkisi” başlıklı makaleyi inceleyerek devam ettim. Doç. Dr. Vedat AKTEPE ve Doç. Dr. Mevlüt GÜNDÜZ editörlüğünde yayınlanan “Karakter ve Değer Eğitimi” eserini de makaleme katkı sağlayacağı düşüncesiyle inceledim. Bu çalışma sonucunda sunumumun Karakter ve Değerler Eğitiminde Uygulamalara katkı sağlamasını dilerim.
Davrani$ deQi$tirme ya da geli$lirme mUhendisligi olarak tan1mlanan egitimin 6zellikle de onun niteliginin Ulkelerin kalk1nm1$l1k dUzeyini belirleyen yegane olc;:Ut oldugu, gUnUmUzde herkes taraf1ndan tart1$mas1z kabul edilmektedir. <;:UnkU, insan l1g1n zamanim1zda ula$ml$ oldugu "Bilgi toplumu" veya "EndUstri Sonras1 Toplum" olarak ifade edilen bu 8$amas1nda , bilgi ve bilg il i insan ekonominin en onemli girdileri haline gelmi!;itir. Ba$ka bir deyi$1e bilim, teknoloj i ve iyi yeli$mi$ insangUcU art1k ba$la gelen Uretim fakt6rleri aras1nda say1lmaktad1r.
Almanca, Fransızca ve İngilizce Hazırlık Sınıfı Öğrencilerinin Harmanlanmış Yabancı Dil Eğitimine İlişkin Algılarının Değerlendirilmesi, 2022
zgefdergi.com
Bu araştırmanın amacı, öğrenen merkezli yeni eğitim yaklaşımlarının (paradigma), öğretmenler tarafından nasıl algılandığı ve bu değişimlerin öğrenme-öğretme sürecine ne derecede yansıdığını, belirlemektir. Araştırma, çeşitli branşlardan toplam 255 ortaöğretim öğretmeni üzerinde yürütülmüştür. Veriler, likert tipi maddelerden oluşan anketle elde edilmiştir. Bulgular, öğretmenlerin öğrenen merkezli yeni eğitim yaklaşımlarını, fikir olarak benimsemekle birlikte, bunu öğrenme-öğretme sürecine tam olarak yansıtamadıklarını göstermiştir. Öğretmenler, ağırlıklı olarak geleneksel anlatım yoluyla ders işlemeye devam etmektedir. Ayrıca, akademik gelişme konusunda kendileri yeterli bulan öğretmenlerin, duyuşsal gelişim ve materyal sunma ile yeni eğitim yaklaşımlarına uygun öğretim yöntemleri ve ölçme-değerlendirme konularında kendilerini yetersiz buldukları belirlenmiştir. Araştırma sonunda, özellikle son yıllarda sıklıkla dile getirilen değişim ve yenilik söylemlerine rağmen, ortaöğretim okullarımızda hala geleneksel eğitim anlayışının hakim olduğu ve öğretmenlerin yeni eğitim yaklaşımlarını tam olarak benimsemedikleri sonucuna ulaşılmıştır.
OKUL ÖNCESİ EGİTİMDE ÇAGDAŞ YAKLAŞıMLARıN EGİTİM KURUMLARıNDA UYGULANMA DÜZEYİ, 2009
Günümüzde birçok yeni yaklaşımlar okullar tarafından benimsenmekte (Montessori, Reggio Emilia, Waldorf Yaklaşımı, High Scope ve Orff Yaklaşımı) ve uygulanmaktadır. Okul öncesi eğitimde de bu yeni yaklaşımların eğitimin kalitesini ve içeriğini arttıracağı düşünülmektedir. Bu açıdan bu yaklaşımların bilinmesi ve uygulama yöntemlerinin okullarda ne düzeyde uygulandığının belirlenmesi önemlidir. Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitimde uygulanan çağdaş yaklaşımların temel özelliklerini belirleyerek, bu temel özelliklerin Türkiye'deki okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmenler tarafından ne düzeyde uygulandığını örnek olay yöntemiyle belirlemektir. Araştırmacı tarafından geliştirilen 37 soruluk likert tipi bir anket okul öncesi öğretmenlerine uygulanmış, daha sonra okullara gidilerek gözlem ve görüşme yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin ankete verdiği cevaplar ve yapılan görüşmeler sonucunda çağdaş yaklaşımların ilke ve yöntemlerinin çoğunu cıkinliklerinde uyguladıklarını söyleyebiliriz. Orff yaklaşımının diğer yaklaşımlara göre daha az benimsendiğini görmekteyiz. Bunun sebebi Orff yaklaşımının ülkemizde yeterince bilinmemesine bağlanabilir. Abstract Today, many new approaches are adopted by schools (Montessori, Reggio Emilia, Waldorf approach, High Scope and Orff approach) and implemented. It is thought that these new approaches in preschool education will increase the quality and content of Education. To know these approaches in this respect and to determine the level of application methods applied in schools it is important. The aim of this research is to determine the basic characteristics of the contemporary approaches applied in preschool education and to determine what these basic characteristics are used by teachers in preschool education institutions in Turkey. to determine the level of application by case study method. A likert-type survey of 37 questions developed by the researcher was applied to preschool teachers, then went to schools to observe and we've been interviewed. According to the results of the research, teachers ' answers to the survey and conducted many of the principles and methods of contemporary approaches as a result of the interviews
firat.edu.tr
eğitim öğretim yılında ülke genelinde uygulanan yeni ilköğretim birinci kademe programların dayandığı bazı temel ilke ve yaklaşımlar bulunmaktadır. Yeni ilköğretim programları ile belirlenen amaçlara ulaşma, önemli ölçüde öğretim programlarının üzerine kurulduğu bu temel yaklaşım ve ilkelerin tanınmasına bağlıdır. Bu çalışmada, yapılandırmacılık, tematik yaklaşım, aktivite ilkesi, öğrenci merkezlilik, çoklu zeka kuramı ve bireysel farklılıklara duyarlık gibi yeni programın dayandığı temel ilke ve yaklaşımlar ilgili literatüre dayalı olarak tanıtılmaktadır.
Bu yazıda, sırayla temelde şu noktalara yer verilmiştir. Değerlendirmenin amacının ne olduğu, değerlendirmesi yapılan kitap yazarının kim olduğu, kitabın önemi (Türkçe'nin konuşulduğu ülkelere katkısı, kitabın ve hocanın öncü rolü, kitabın hangi ihtiyaca dönük olduğu), kitabın ana fikri (konusu), kitabın amacı, hedef kitle, kitabın özeti, içerik değerlendirme (alan ve literatürden derlenen metnin değerlendirilmesi), yorumlama, bağlam sükût (konuya ilişkin görülmeyen noktalar), biçem ve biçim, kaynaklar, değerlendirmenin temel fikri ve önemi ele alınmıştır. Bu çalışmanın amacı, Sayın Prof. Dr. Ziya BURSALIOĞLU'NUN Aralık 2015'te on dokuzuncu baskısının yapıldığı "Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış" adlı kitabını değerlendirmektir. Kitap sekiz bölüm ve 256 sayfadan oluşmaktadır. Bu değerlendirme çalışması, ayrı başlık oluşturulmamış temelde üç ana bölümden-giriş, gelişme ve sonuç-oluşmaktadır. Giriş bölümünde öncelikle yazarın kim olduğu, kitabın önemi, kitabın ana fikri, hedef kitle, kitabın kısa özeti aktarılmıştır. Gelişme bölümünde içerik değerlendirmesi-literatürle ilişkisi, kitap içeriğinin işleniş yöntemi, metin değerlendirilmesi, yorumlama, bağlam, biçem, biçim, kaynaklar-gerçekleştirilmiştir. Sonuç bölümünde ise değerlendirmenin temel fikri ve önemine yer verilmiştir. Sayın Prof. Dr. Ziya BURSALIOĞLU, Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığında taşra teşkilatında öğretmenlik, okul müdürlüğü ve Milli Eğitim Müdürlüğü, merkez teşkilatında bakanlık müfettişliği ve çeşitli diğer bürokratik roller üstlenmiştir. Sonrasında eğitim sisteminin uygulama alanında edindiği tecrübeleri ve aldığı eğitimleri yetkisinin temel gücü yapmış ve eğitim yönetimi alanında Türkiye'de görev yapan öğretim üyelerinden birisi olarak üniversitede öğretim üyeliği rolü ve sorumluluğu üstlenmiştir. Eğitim yönetimi alanının Türkiye'de kurumsallaşmasında büyük emeği olan, eğitim yönetimi alanında pek çok öğretim üyesi yetiştirmiş, hocaların hocası payesini taşıyan bir bilim adamıdır. Eğitim yönetimi alanının, ilk olarak Türkçe'nin konuşulduğu ülkelerin dışında disipline edildiği literatürdeki bilgilerden anlaşılabilir. Bu alanda, Türkçe kaynakların oldukça sınırlı olduğu bir zaman diliminde yazılan bu kitap, literatürde mevcut ilgili konuları derlemesi bakımından oldukça önemlidir. Sayın BURSALIOĞLU hocamız, bu alanın genelini kapsayan temel giriş seviyesinde bilgi içeren Türkiye Türkçesi ile yazdığı bu kitap aracılığıyla, eğitim yönetimi alanının Türkiye kültürüne kazandırılması ve yaygınlaştırılması sürecine katkı sağladığı açık bir biçimde ifade edilebilir. Yani, bu kitap, bu bilim uğraşısının Türkiye'de de hızla disipline olmasında çok etkili olmuştur denilebilir. Ayrıca, Türkçe'nin konuşulduğu ülkelerde de, eğitim yönetimi disiplini hakkında bilgi sağlaması noktasında bu kitap bir başyapıt, çığır açma, öncü vb. sıfatlara sahiptir. Türkçe'nin konuşulduğu ülkeler dışından olup Türkiye Türkçe'sini ve diğer İngilizce, Fransızca vb. dillerini kullanabilen araştırmacılar için, eğitim yönetimi alanında bu kitabın içeriğinin farklı dillerde yazılmış kaynaklardan faydalanılarak kıyaslamalı okunabilme potansiyeli, bu kitabı önemli yapabilen bir diğer nokta olarak gözükmektedir. Bu kitap, yurt dışında 19. yüzyıl başlarında, Türkiye'de ise 1960'lı yıllarda kurumsal bir disipline dönüşmeye başlamış, Türkiye'de eğitim yönetimi bilim alanının kuramsal temellerini OKUL YÖNETİMİNDE YENİ YAPI VE DAVRANIŞ Pegem Akademi Yayıncılık, Ankara. 256 s.
COVID 19 - Eğitimde Yeni Arayışlar, 2021
Küreselleşme ile bilginin hızlı yayılması ve yaşanan teknolojik gelişmeler, bireysel ve toplumsal yaşantıyı farklı boyutlarda etkilemektedir. Dünyada ve ülkemizde yaşanan Covid-19 (Korona virüs) salgını bireysel ve sosyal hayatı önemli ölçüde sınırlandırmaktadır. Korona virüs, diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da birtakım değişikliklere ve olumsuzluklara neden olmuştur. Covid-19 salgını, başta ekonomi olmak üzere eğitim sistemleri ile toplumsal ve bireysel hayatı derinden etkilemektedir. Salgının hem yaygınlığı hem de etkilerinin derinliği göz önünde bulundurulduğunda, yaşanan salgının insanlığın yakın tarihte karşılaştığı en büyük kriz olduğu söylenebilir. Salgının ne zaman sona ereceği ile ilgili farklı kestirimler olmasına rağmen bittikten sonra da etkilerinin başta eğitim olmak üzere tüm yaşam alanlarında devam edeceği öngörülmektedir. Covid-19 salgını öncesinde ve sonrasında öğrenme ortamlarında dijitalleşmeye yönelik pek çok gelişme yaşanmıştır. Bu gelişmeler ile eğitim öğretim sürecinde yaşanan zorunlu değişimler öğrenci, öğretmen ve bütün eğitim paydaşlarını etkilemiştir. Bu süreçte başta merkezi hükümet olmak üzere tüm karar vericiler yaşanacak olumsuzlukların önüne geçmek, salgının etkisini ve yayılımını azaltmak için birçok önlem almıştır. Eğitim alanında ise alınan önlemlerden birisi de yüz yüze eğitime ara vermek ve mümkün olan şekliyle tüm eğitim süreçlerini uzaktan eğitim şeklinde gerçekleştirmek olmuştur. Bu çalışma eğitimdeki pandemi risklerine karşı yapılabilecekler konusunda oldukça önem arz etmektedir. Çalışmada, doküman inceleme yöntemi ile pandemi sürecinde Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzaktan eğitime yönelik stratejileri incelenmiştir. Çok yakın gelecekte sürekli öğrenme bağlamında uzaktan eğitim, Korona virüs gibi zorunlu durumlar dışında da yüz yüze öğrenme gibi asıl eğitim platformu olacağı öngörülebilir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Teknolojik Gelişmeler Işığında Ulusal ve Uluslararası Öğretmen Yeterlilikleri ve Teknopedagojik Alan Bilgisi, 2019
HIKMET INTERNATIONAL PEER-REVIEWED JOURNAL OF SCIENTIFIC RESEARCH, 2020
Milli Eğitim, 2022
acikarsiv.atauni.edu.tr
Anı Yayıncılık, 2021
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
2002
Journal Of History School, 2018
"Öğretmen Yetiştirme Politikaları ve Sorunları Uluslar arası Sempozyumu IV" 15-16 Mayıs 2014