Academia.eduAcademia.edu

ERKEN TUNÇ ÇAĞI'NDA ACEMHÖYÜK VE KONYA OVASI

Abstract

Giriş " Türkiye'nin çok az bölgesi, Konya Ovası'nın Erken Tunç Çağı'nın ilk iki evresinde sergilediği görkem ve zenginlikten daha etkileyici sonuçlar üretmiştir. Anadolu Platosunda höyüklerin bu denli yoğunlaştığı ve şehir ölçeğinde çok sayıda büyük höyüğün ortaya çıktığı bir başka bölge bulunmamaktadır. " Bu gözlemler, 1950li yıllarda Konya Ovası'nda yüzey araştırmaları gerçekleştiren James Mellaart'a aittir 1. Aradan geçen yaklaşık 70 yıla rağmen, ne yazık ki Konya Ovası'nın Erken Tunç Çağı (MÖ 3000-MÖ 2000) kültürlerine ilişkin yapılan söz konusu çarpıcı gözlemler, arkeolojik kazılarla desteklenmiş veya çürütülebilmiş değildir. Bölgenin önemli yerleşimlerinden Konya Karahöyük'ün Erken Tunç Çağı (ETÇ) tabakalarına ait detaylı verilerin yayınlanmamış olması da bu tablonun günümüze kadar değişmeden gelmesini sağlayan etkenler arasında yer almaktadır. Konya Ovası ETÇ kültürlerine ilişkin yürütülen tartışmalar halen farklı kapsam ve yöntemlerle gerçekleştirilen yüzey araştırmalarından elde edilen verilere dayanmaktadır. Bu çalışmada Konya Ovası şeklinde tanımlanan bölge (Figür 1) 2 , Büyük Konya Havzası'yla örtüşmektedir 3. Güneyden ve batıdan Toros Dağları'nın uzantılarıyla çevrelenen havzanın kuzey sınırını Obruk Platosu, doğu sınırını ise Hasandağı-Melendiz silsilesinin Bor eşiğindeki etekleri oluşturmaktadır. Yaklaşık 10.000 kilometrekarelik alana yayılan havza, Karadağ gibi yükseltiler tarafından çeşitli düzlük alanlara ayrılmıştır. Söz konusu düzlük alanların başlıcaları, Konya Ovası, Karapınar Ovası, Karaman Ovası, Ereğli Ovası ve Bor Ovası'dır (Figür 1).Genellikle güneydeki dağlık alanlardan havza tabanına inen akarsularla beslenen düzlük alanların önemli bir bölümünü verimli ovalar oluşturmaktadır. Acemhöyük ETÇ verilerini ön planda tutan bu çalışmada Konya Ovası'nda gerçekleştirilen yüzey araştırmalarının sonuçları ana hatlarıyla değerlendirilmiştir. Acemhöyük kazı verilerinin ETÇ'nin ikinci yarısında yoğunlaşması, bu döneme ilişkin sonuçların ağırlıklı şekilde tartışılmasının nedenidir. Çalışmanın birinci bölümünde, Konya Ovası'nda gerçekleştirilen yüzey araştırmalarının sonuçlarına kısaca değinilmiş, ikinci bölümde Acemhöyük verileri ortaya konulmuş ve son bölümde Acemhöyük verilerinden hareketle bölgeye ilişkin değerlendirmeler sunulmuştur. Acemhöyük ve Konya Ovası bağlantısına önceden dikkati çeken 4 değerli bilim insanı, sayın hocam Prof. Dr. Aliye Öztan'a bu yazıyı saygılarımla sunuyorum.