Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Türkiye'nin Katar'ın yanında durması kendi tezlerinin arkasında durması anlamına da geleceği için değerlidir. Bununla beraber Türkiye'nin müttefikinin yanında durması kriz sonrasını göz önüne alırsak bölgedeki diğer aktörler nezdindeki " güvenilir müttefik " imajına da olumlu katkı yapacaktır.
Paradigma Akademi, 2021
Bu çalışmada, 1973 Petrol Krizi sürecinin Türkiye-Körfez ülkeleri ilişkilerine yansımaları incelenecektir. 1973 Petrol Krizi (Şoku)’nun çoklu boyutlarını değerlendirmeyi, Türkiye dış politikasına etkisini analiz etmeyi ve onu orta ve uzun vadeli bir tarihsel perspektif içinde bağlamsallaştırmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda Petrol İhraç Eden (Arap) Ülkeler Teşkilatı kuruluş süreci ve sonrası yaşanan gelişmelere değinilecek, 1973 Petrol Krizi sürecinin neden ve sonuçları açıklanmaya çalışılacak ve sonrasında Türk-Körfez Arap (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt ve Umman) ülkelerinin ilişkileri irdelenecektir. Çalışmada ağırlıklı olarak literatür çalışmasından yararlanılmıştır. Türkiye’deki akademik literatürde benzeri araştırmalar yeterince olmamasına rağmen hem düşünce kuruluşlarının raporlarından ve lisansüstü tezlerden hem ülkelerin (TÜİK) dış ticaret verilerinden hem de ulusal(arası) akademik çalışmalardan yararlanılmıştır. Çalışmanın temel hipotezi ise ilgili süreçte Türkiye’nin Körfez Arap ülkeleri ile ilişkilerinde güvenlik ve siyasi bağlar yerine daha çok ekonomik bağların öne çıkmış olmasıdır. Türkiye, Batıcı ve statükocu anlayışını değiştirmemekle beraber siyaset ve güvenlik alanında Batı ittifakına dayanırken Körfez Arap ülkeleriyle farklılaşan ekonomik alanda da Batı ile olan ilişkilerini uyumlu hale getirmeye çalışmıştır.
Sosyal Hizmet Kongresi:Mülteciler ve Sosyal Hizmet, 2019
Öz Bu çalışma Körfez, Bosna ve Suriye Krizleri ekseninde küresel ölçekte göç hareketlerini ve bu hareketlerin göç politikalarına etkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde küresel göçün bugünkü resmi ortaya konacaktır. Sonrasında küresel göç koridorlarına ilişkin sınıflandırmalara yer verilecektir. Çalışmanın ikinci bölümünde yakın tarih içerisinde önemli bir konuma sahip olan Körfez, Bosna ve Suriye Savaşları, göç olgusu penceresinden değerlendirilecektir. Sığınmacılar için cazip bir hedef noktası olarak kabul gören Avrupa ülkelerinin, Suriye Krizi sürecindeki göç politikalarına yer verilecektir. Avrupa ülkelerinin göç politikalarıyla neden oldukları temel hukuk normları ihlalleri insan hakları çerçevesinde tartışılacaktır.
TÜRKİYE VE KÖRFEZ ÜLKELERİ İLİŞKİLERİ: DIŞ POLİTİKA, GÜVENLİK VE EKONOMİ, 2021
Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 2005
Bu çalışma Türkiye'nin Ortadoğu'da izlediği politikaya yeni bir bakış açısı ile ele almaktadır. 1948'de İsrail kurulduktan sonra Arap dünyasında Yahudilere karşı büyük bir tepki oluşurken aynı zamanda Arap ülkelerinde militan bir Arap milliyetçiliğinin doğmasına neden oldu. Yeni akımın temel özelliği anti batıcı olmasıydı. Araplar Yahudiler karşısındaki yenilgilerini ellerinde olan demode silaha bağlarken aynı zamanda batılı devletlerin bu ülkeye yardım ettiğini de savundu. Türkiye, NATO'ya üye olarak güvenlik sorunlarını çözerken aynı zamanda batı ittifakının önemli bir üyesi oldu. Arap ülkelerinde batı düşmanlığı artarken Türkiye batının bir ortağı olması Türklerle Arapların farklı politikalar izlemesine neden oldu. Türkiye soğuk savaşın önemli bir aktörü olarak Ortadoğu'da daha aktif bir politikaya yöneldi. Ancak gelişen olaylar Türkiye'nin beklediği gibi olmadı. Bağdat Paktına tek Arap devleti olarak İrak katıldı. İrak, batı desteğini alarak Arap dünyasının liderliğine soyunurken Mısır buna karşı çıktı. Çekoslovakya ile silah anlaşması yapan Nasır, Pan Arap liderlinin en popüler ismi oldu. Süveyş'i millileştirmesi onu Arapların lideri konumuna yükseltti. Bu krizler sonrasında Sovyetler Birliği bölgeye girmesi tansiyonu artırdı. Türk-Suriye ilişkileri gerginleşti. Bütün bunların sonucunda Türkiye, Ortadoğu'dan uzaklaştı.
Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Akademi Dergisi hakemli ve bilimsel bir süreli yayın organıdır. Yılda iki sayı olarak yayımlanır. Dergide yayınlanan yazıların her türlü içerik sorumluluğu yazarlarına ait olup Fakültemizin kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır. Yazılar, yayıncı kuruluştan izin alınmadan kısmen veya tamamen bir başka yerde yayınlanamaz. TheJournal of Theologic Academy of Gaziantep University is a peer-reviewed academic journal which is published twice per year. All the responsibility for the content of the papers published here belongs to the authors, and does not express the official view of the faculty.
ABSTRACT A crisis is defined as events that occuring because of political or economic reasons and undermines the country’s economic structure; due to globalization and economic ties, it effects in other countries and therefore, faced due to change, is the name of the global financial crisis. The world economy had the scene of the global crisis a lot of times, from The Great Depression in 1929 to 2008, based on philosophy of the "Resources are scarce, the needs are endless", so we can say from this philosophy, there wil be new crises. That study also examined the effects of the global crisis and the crisis in Turkey and implemented solutions to these crises and the crisis will focus on prescriptions. Key Words: Economic Crisis, Financial Crisis, Corporate Sector Crisis, World Crisis JEL Codes: G01 - Financial Crises
MİMARLIK, 2023
Vatandaşının barınma hakkını ve afetlerden korunmasını anayasa ile garanti altına alan sistemin, barınma hakkını kötüye kullananlara açık çek veren ve afetlere dönüşebilme potansiyeli yüksek uygulamalara cevaz veren bir yaklaşım olan imar affı ile yine yasalaştırarak kendisiyle çelişmesi, kanıksanmış bir davranış haline gelmiştir.” “On yıllardır bilimin ve hukukun savunmasını yapanlarca imar affı sarmalının ne denli büyük bir hata olduğu savları defalarca yaşanan afetlerle de ispatlanmışken; yeni bir imar affı beklentisinin dillendirildiği toplumda bu durumun neredeyse sevinçle karşılanabilmesini, kaderini siyasi gücün adeta tanrısal güç kullanan bir kontrolsüzlüğe evrilmesini ziyadesiyle kanıksamış bir toplumsal yapı oluşturma başarısına bağlamak şaşırtıcı olmayacaktır. Zira kentsel krizin çözümünde sadece fiziksel yapının iyileştirilmesi değil sosyo-ekonomik ve hukuksal sistemin de iyileştirilmesi gerekliliği apaçık ortada dururken yasa tanımazlığı yasallaştıran uygulamaların af adı altında toplumda sürekli bir kanunsuzluğa özendirme davranışı elbette kentsel kriz ve afetler çağında ağır sonuçlara neden olacaktır.
ÖZET Bacasız sanayi olarak adlandırılan turizm sektörü birçok ülke ekonomisi için büyük önem taşır. Ülkeler için büyük ölçüde döviz getirisi sağlar, ancak turizm sektörü hassas ve kırılgan bir yapıya sahip olduğu için, ülkeler için her türlü olumsuz durumlardan negatif yönde etkilenir. Bu çalışmamızda Türkiye'de turizm sektörünü etkileyen uluslar arası, siyasal, ekonomik ve sosyal krizleri, bu krizlerin Türkiye turizmine ve ekonomisine olumsuz etkilerini, ülkemizde daha önce yaşanmış krizlerin ülke turizmine etkilerini veriler ve tablolar ile litaratür taraması yaparak inceleyeceğiz.
Alan Yayıncılık, Birinci Baskı, Nisan Ġstanbul, 2009
YENİ BİR BÜYÜK KRİZ… Dünya kapitalizmi son 30 yıldır tekliyor.. 1974-75 petrol krizini, 1979-80'deki daralma izlemişti. 1984'teki Latin Amerika borç krizinin arkasından 1987'deki New York borsasının çöküşü gelmişti. Ardından , 1990-91'de yeniden bir ekonomik daralma yaşanmış, bunu 1994 Meksika "tekila krizi" izlemişti. 1997 Asya ve 1998 Rusya krizlerinden sonra Marmara depreminin etkisiyle 1999'da Türkiye ekonomisi negatif büyüme yaşamış, ardından da 2000 sonu ile 2001'de tarihinin en derin krizlerini yaşamıştı. Aynı yıl Arjantin'de de mali çöküş ve kriz yaşanmış, ABD'de de"yeni ekonomi" çökmüştü. Şimdi, daha büyük ve global bir kriz yaşanmaya başlandı DÜNYA'DA GELİRİN PAYLAŞIMI ÇOK ADALETSİZ-Global krizin derininde , dünyadaki gelirin merkez-çevre ülkeleri arasında adaletsiz dağılımı da etkili. Merkezdeki 31 ülke, nüfusta yüzde 15 payı olmasına karşılık, dünya hasılasından yüzde 56 pay alıyor. Buna karşılık nüfusun yüzde 85'inin yaşadığı 141 çevre ülkesi, dünya hasılasından yüzde 43-44 pay alıyor. Çevre ülkelerine ucuz emekgücünü ve hammaddelerini kullanarak "merkez" için dayanıklı-dayanıksız mal üretme ve ihraç etme rolü veren Merkez ülkeler, içine girdikleri krizle daralınca, krizi anında çevre ekonomilerine yansıttılar ve onları da krize sürüklediler.
Körfez bölgesi, beklenmeyen ancak bölgede ciddi etkileri olan bir krizden geçmektedir. Başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere bir grup ülke Katar’a yönelik bir “dışlama” politikası izlemektedir. Olayların başlamasına sebep olarak Katar resmi haber ajansının sitesinde 23 Mayıs’ta yer alan açıklamalar gösterilmiştir. Açıklamalarda Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad al Sani’nin ABD karşıtı yorumlarda bulunduğu ve İran’ı desteklediği iddia edilmiştir. Katar hükümeti İletişim Dairesi Direktörü Şeyh Seyf bin Ahmed Al Sani, sitenin siber saldırı altında olduğunu ve söz konusu açıklama metninin Katar hükümeti ile bir alakasının olmadığını vurgulamıştır. Katar Dışişleri Bakanı da Katar Haber Ajansı’nda yer alan açıklamaların gerçeği yansıtmadığını dile getirmiştir. Ancak Suudi Arabistan merkezli al-Arabiya ve Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Sky News kanalları söz konusu açıklamaları belirli bir çerçevede sunarak Katar’a yönelik tepkilerin altyapısını oluşturmuşlardır. Doha yönetiminin yalanlamalarına ve siber saldırı açıklamalarına rağmen başta Suudi Arabistan olmak üzere birçok Körfez ülkesi bölgesel bir krize yol açabilecek hamlelerde bulundu. Geçtiğimiz haftalarda ABD başkanı Donald Trump’ın ziyareti sonrası bölge politikalarında daha da cesaretlenen Riyad yönetimi, bu anlamda ilk ciddi adımını dış politika ve bölgesel siyasette görüş ayrılıkları yaşadığı Katar’ı hedef alarak attı.
C4Defence, 2021
Körfezdeki rekabet, Orta Doğu arenalarında sürerken Akdeniz de önemli bir sahne haline geldi. Bölgesel siyasette iki farklı kutupta bulunan Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan karşısında Katar ve ilişkileri oldukça derinleşmiş olan Türkiye’nin rolleri, temelde bu siyasi karşıtlık üzerinden Doğu Akdeniz jeopolitiğini etkiledi. Özellikle ABD’nin Orta Doğu coğrafyasındaki gücünü azaltma niyeti de bölgesel güç rekabetini körükledi. BAE ve Suudi Arabistan ile siyaseten karşıt kutupta yer alan Türkiye’nin bu rekabetteki konumu, Körfez ikilisini sert önlemler almaya itti.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.