Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
437 pages
1 file
Millî Mecmûa, 2021
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2023
[EN] This study aims to briefly introduce Mübahat Türker Küyel, who was one of the few people who did academic studies in the early years of the Republic of Turkey, and to reveal her contributions to the history of Turkic-Islamic thought. Mübahat Türker Küyel made important contributions in the field of philosophy in Turkey. One of the main reasons for presenting the study is that there are almost no studies on Küyel. As an example of these few studies, the master's thesis on his life, works and basic views can be given. In addition, there are several book chapters written about Küyel. However, although this article gives brief information about Küyel’s life and academic works, our study essentially differs from other studies in terms of identifying her contributions to Turkish thought through her writings. When the works of Küyel are examined carefully, It will be seen that she has various works on Turkish philosophers and thinkers such as al-Fārābī, Khawārizmī, al-Bīrūnī, Ibn al-Sīnā, Yusuf Has Hājib, Ahmad al-Yasawī and Yunus Emre. Küyel's doctoral dissertation titled Üç Tehâfüt Bakımından Felsefe ve Din Münasebeti, which covers the important issues of Islamic philosophy, still maintains its importance. It also should be said that her both translations and publications about al-Fārābī have a very important and original position in terms of Islamic Philosophy studies conducted in Turkey. As well as These studies she wrote about Pre-Islamic Turkish president such as Bilge Qaghan and Tonyukuk. When her works are examined in a holistic way, Küyel's contributions to Turkish culture and thought will be seen more clearly. In this study, which indicates the characteristics of a monograph, the literature was searched, and the descriptive method was used. [TR] Bu çalışma Türkiye Cumhuriyeti’nde felsefe alanında akademik çalışmalar yapan ilk felsefecilerden biri olan Mübahat Türker Küyel’i özetle tanıtıp onun Türk-İslam düşünce tarihine katkılarını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Mübahat Türker Küyel de bu dönemde yetişmiş olup Türkiye’de felsefe alanında önemli katkılar sağlamıştır. Bu araştırmanın yapılma amacına dair temel nedenlerden biri Küyel hakkında yapılan çalışmaların yok denilecek kadar az olmasıdır. Az sayıdaki bu çalışmalara örnek olarak onun hayatı, eserleri ve temel görüşleri üzerine hazırlanan bir yüksek lisans tezi verilebilir. Buna ek olarak Küyel hakkında yazılan birkaç önemli kitap bölümü de mevcuttur. Bizim çalışmamız Küyel’in hayatı ve eserleri hakkında kısaca bilgi verdikten sonra onun özellikle Türk ve İslam düşüncesine katkılarını eserleri üzerinden tespit etme yönüyle diğer çalışmalardan farklılık göstermektedir. Küyel’in eserleri dikkatle incelendiğinde onun Fârâbî, Harezmî, Beyrûnî ve İbn Sînâ gibi Türk filozofları üzerinde çeşitli müstakil çalışmaları bulunduğu görülecektir. Onun İslam felsefesinin önemli meselelerini kapsayan Üç Tehâfüt Bakımından Felsefe ve Din Münasebeti adlı doktora tezi halen önemi korumaktadır. Özellikle Fârâbî hakkındaki yaptığı çeviri ve neşirleri ile beraber Küyel’in Türkiye’de yapılan İslam felsefesi çalışmaları açısından oldukça önemli yerde durduğunu söylemek gerekmektedir. Bunların yanı sıra o gerek Bilge Kağan ve Tonyukuk gibi İslam öncesi Türk devlet adamlarının gerekse Yusuf Has Hacip, Ahmet Yesevî ve Yunus Emre gibi Müslüman Türk düşünürlerin önemine vurgu yapıcı yazılar kaleme almıştır. Çalışmaları bütüncül bir şekilde incelendiğinde Küyel’in Türk-İslam düşüncesine katkıları daha net görülecektir. Monografi özelliği gösteren bu çalışmada literatür taraması yapılmış ve deskriptif yöntem kullanılmıştır.
Özet Dini bir kurum olarak Hz. Peygamberin vefatından sonra ortaya çıkan hilafet makamı, ilgasına kadar geçen süreç içerisinde farklı devletler ve ailelerin yönetiminde kalmıştı. Hatta belli dönemlerde, aynı anda birden fazla halifenin de iş başında olduğunu görmekteyiz. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı ele geçirmesiyle birlikte yeni bir döneme ve sürece giren hilafet makamı, özellikle Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine doğru gelindiğinde daha etkin bir şekilde kullanılmak istenmişti. Ancak I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi, hilafet makamına dair tartışmaları da iyice gün yüzüne çıkarmıştı. Savaştan yenik çıkan Osmanlı Devleti'nin topraklarının işgali ile birlikte Milli Mücadele'nin başlaması gerek toplum içerisinde gerekse de devlet kurumlarında yeni bir dönüşümü beraberinde getirecekti. Bu yazıda, hilafetin ilgası sürecinde yaşananlar, TBMM'nin tutumu ve Mustafa Kemal Paşa'nın bu tartışmalara yaklaşımı hakkında genel değerlendirmeler yapılmak istenmiştir. Abstract As a religious institution of caliphate appeared after the death of the Prophet (Mohammed) was under the controlled by many states and families until the abolition of it. Besides, during certain periods, we could see more than one caliphate. After the captured of Egypt by Ottoman Sultan, Yavuz Sultan Selim, caliphate got into a new process. Especially it has been wished to use more effective towards at the end of Ottoman State. But outbreak of World War I, thoroughly focused on the discussions about the authority of the caliphate. After losing the war with the occupation of the territories of the Ottoman Empire and the starting of National Struggle, a new transformation would raise whether in society or state institutions. In this article, general assessments have been aimed to make that happened in the process of the abolition of the caliphate, Parliament's attitude and Mustafa Kemal Pasha's approaching to the debate. İslamiyet'in zuhuruyla birlikte dini ve siyasi bir güç olarak ortaya çıkan hilafet, ilk kez Arabistan yarımadasında görülmekle birlikte, zaman içerisinde farklı devletlerin ve milletlerin kontrolü altına girmiş ve son olarak Osmanlı Devleti ile beraber tarih sahnesinden silinmiştir. Hilafet, sözlük anlamı olarak " birinin yerine geçmek, vekâlet etmek veya temsil etmek " Okutman; Kırklareli Üniversitesi – Kırklareli.
TYB Akademi Dil, Edebiyat ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bir Türk Felsefeci: Necati Öner, 2018
Cumhuriyet dönemi Türk düşünce hayatı üzerine yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Oysa düşünce üretimini canlı tutan ve verimli sonuçlar elde edilmesini mümkün kılan en önemli unsurlardan birisi içinde bulunulan düşünce iklimini tanımaktır. Bu çalışmanın amacı da Cumhuriyet Dönemi Türk düşüncesinin önemli simalarından biri olan Necati Öner'in hayatını ve akademik çalışmalarını kısaca tanıtarak, onun hangi açılardan önem arz ettiğini ortaya koymaktır. Bu amaçla biyografisi üzerinde durulduktan sonra temel eserleri tanıtılmış, buna bağlı olarak eserlerinde ele aldığı konular ve temel kavramlar hakkında kısa açıklamalar yapılmıştır. Son olarak da Cumhuriyet dönemi Türk düşüncesi için Necati Öner'in hangi açılardan önem taşıdığı belirtilmiştir.
Din ve Hayat , 2018
Ömer Faruk Erdoğan, 2024
İslâm düşünce tarihinde tartışma konusu olan ve önemli bir yer tutan “Tehâfüt” geleneği, Gazzâlî’nin Tehâfütü’l-felâsife adlı eseriyle başlamış ve yazımı Osmanlı dönemine kadar devam etmiştir. İşte, Tehâfüt ve Geleneği, Tehâfüt kitaplarını, bu kitapların müelliflerini ve eserlerde tartışılan meseleleri üç bölümde ele alan kapsamlı bir çalışmadır. İslâm dünyasında felsefe ve kelâm arasındaki ilişkiyi, Tehâfüt geleneğini ve bu gelenekle, kavramsal açıdan IX-X. yüzyıllarda faal hale gelen felsefe arasındaki münasebeti, Gazzâlî’den başlayıp Osmanlı ilim ve düşünce geleneğinin son merhalesine kadarki süreci içine alacak şekilde irdeleyen bu çalışmada böylece kelâmfelsefe etkilenimi hakkında bir kanaate ulaşılır. Eserin son bölümünde İbn Rüşd’ün, Gazzâlî’nin Tehâfüt’üne reddiye olarak yazılan Tehâfütü’t-tehâfüt adlı eseri, Gazzâlî’ye cevap mâhiyetinde kullanılır. Gazzâlî’nin, kelâmî geleneğin ürünü olan Tehâfüt’üne reddiye olarak yazılan Tehâfütü’ttehâfüt; Tehâfüt ve şerhlerinin, felsefî meselelere nasıl baktığını ve İbn Rüşd’ün Tehâfüt’teki görüşleri bağlamında, Gazzâlî’ye karşı tutumunu ortaya koymakla birlikte İbn Sînâ’nın, eleştirilerin merkezinde yer alan görüşlerini zikrederek Tehâfüt tartışmalarına felsefî bir savunma getirir.
Önce başta rahmet kelimesinin etimolojik ve kavramsal manası olmak üzere; rahmet hakikati ile ilişkili olan vicdan, salâvat, selam, şefaat kelimelerini ve ‘Allah rahmet etsin’ duasının asıl manasını kısaca yazacağız. Sonra rahmetin en güzel ifadesi olan Bismillahirrahmanirrahim’in kısa bir tefsirini vereceğiz. Daha sonra Kur’an ayetleri ışığında bu rahmet hakikatini incelemeye çalışacağız. Her konuda olduğu gibi bu rahmet hakikatinin izahında da Kur’anın mucize olduğu görülecektir. Şöyle ki: a) Rahmet kelimesi yumuşaklık özellikle kalb yumuşaklığı demektir. Allah için maddi bir kalb düşünülemeyeceği için; bu kavramın Allah hakkında kullanılmasının mecaz olduğu anlaşılır. Demek nasıl bir insanın kalbi yumuşadığında iyilik yapar; güzel işler görür. Aynen öyle de Allah’ın (sonsuz soyut varlığın) tenezzül edip hakiki varlığa göre yumuşak ve feminen bir yapı olan maddeyi sonra hayatı sonra baharı ve rızkı yaratması, Ona has bir rahmet (yumuşak davranış) biçimidir. Demek her varoluş bir rahmettir. Varoluş süreci içinde -273 ile 10 milyon oC’yi dengeleyip cennet gibi dünya küremizi hayata elverişli yapması da bir rahmettir. O aşkın varlık için bir tenezzüldür; başka benliklere bir şefkattir.. Dünyamızda dahi sonsuz diyalektik yapıları ve olayları dengeleyip dünyayı hayata bir beşik yapması, aileyi bir yuva kılması, hayatı bir huri gibi çalıştırması yine rahmettir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
DOSYA 17 MİMARLIK VE MEKAN ALGISI, 2009
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2024
Mesafeyi Aramak: 2020'lu Yılların Romanları Üzerine Yazılar, yay. haz. Jale Özata Dirlikyapan, 2022
Türk Yurdu, 2011
TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi , 2023
Yüksek Lisans Tezi, 2017
Mustafa Şekip Tunç-Bir Din Felsefesine Doğru, 1959
Aile, Din, Ahlâk Üçgeninde Hikâyeler Reşat Nuri Güntekin'in Tanrı Misafiri Adlı Eseri, 2021
Türkiye Notları, 2018
Assos - İnsan ve Toplum Bilimlerinde Araştırmalar Dergisi, 2024
OSMAN HOPEVÎ’NİN DÜRRETÜ’N-NÂSİHÎN İSİMLİ ESERİNDE TASAVVUFÎ VE AHLAKİ KONULAR, 2024
Muhakeme dergisi, 2022
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1970
Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi (ATAD), 2020
Kitap Bölümü, 2021
Amasya Şairleri Bilim Şöleni, 2019
Üç Nesil Üç Hayat- Dini ve Kültürel Değişim, 2019