Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2013, Journal of International Management, Educational and Economics Perspectives
…
14 pages
1 file
Emotional intelligence is one of the most popular study topics that have gained importance in recent years. This concept has a special significance especially for children who are in the age of education. In this study, firstly the basic theories of emotional intelligence and this concept are tried to be explained, and then the relations between emotional intelligence and achievement levels of children in education age are mentioned. It is possible to define emotional intelligence in the simplest sense as the ability to carry out ideas about strengths and weaknesses, knowing what a person feels, and the ability to effectively and effectively manage their feelings to make accurate and effective decisions on behalf of their own lives and relationships with other people. It is foreseen that the emotional intelligence skill, which seems to be very effective in increasing the quality of life of the person, will be extremely useful for both the people and the society in the name of the future if it is tried to be developed starting from childhood. It is important to develop a model based on emotional intelligence in education. In this study, it is aimed to emphasize this point. DUYGUSAL ZEKA VE ÇOCUKLAR AÇISINDAN ÖNEMİ ÖZ Duygusal zeka son yıllarda önem kazanan en popüler çalışma konularından bir tanesidir. Özellikle eğitim çağında yer alan çocuklar üzerinde bu kavramın ayrı bir önemi bulunmaktadır. Bu çalışmada öncelikle duygusal zeka ve bu kavramın dayanağı olan temel kuramlar açıklanmaya çalışmakta ardından da eğitim çağındaki çocukların duygusal zeka ile başarı düzeyleri arasındaki ilişkiler konusuna değinilmektedir. En sade tanımıyla duygusal zekayı, kişinin ne hissettiğini bilerek, güçlü ve zayıf yönleri konusunda fikirler yürütebilmesi, yaşadığı duyguları etkili bir biçimde yöneterek kendi yaşamı ve diğer insanlarla ilişkileri adına doğru ve etkili kararlar alabilme becerisi olarak tanımlamak mümkündür. Kişinin yaşam kalitesini artırmada son derece etkili olduğu görülen duygusal zeka becerisi çocukluktan başlanarak geliştirilmeye çalışılırsa gelecek adına hem onlar hem de toplum için son derece faydalı olacağı öngörülmektedir. Eğitimde duygusal zekaya dayalı bir model geliştirilmesi bu açıdan önemlidir. Bu çalışmada da bu noktaya vurgu yapmak amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Duygusal zeka, duygusal zeka kuramları, eğitim, çocuk
FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2016
The purpose of this study is to adaptation of Emotional Intelligence (EI) scale to the Turkish language. Research was implemented on the 249 high school students. The 3 dimensional models which were consisted of 20 items were found coherent in the confirmatory factor analysis. Internal consistency, item and factor analysis studies were conducted for the aim of examining psychometric features of the scale. The results of reliability of the scale analyses were .83, scale was found reliable. Confirmatory factor analysis' results exhibit that scale's original 3 dimensional models were appropriate for the Turkish sample (x²=399.55, df=167, RMSEA=.075, NNFI=.90, CFI=.91, IFI=.91, SRMR=.080, GFI=.86). In this case, scale is considered as a reliable and valid instrument in terms of measuring learners' emotional intelligence degree in the education process of learners in Turkey.
6th Academic Studies Congress, 2023
Günümüz dünyasında her alana etki eden teknolojik gelişmeler özellikle dijitalleşmeyle birlikte büyük bir hız kazanmış böylece yapay zekânın gelişmesi ve yaygınlaşması sonucunu doğurmuştur. Bu durum turizm dünyasının bileşenlerinin dikkatlerini yapay zekâ sistemleri üzerine çekmeyi başarmış, büyük heyecan uyandırmış ve özenle takip edilmeye başlanmıştır. Bu ilgi ve heyecana rağmen, insan hayatı ve yaşanmışlıkları üzerinde dönüştürücü bir teknolojik araç olarak kabul edilen yapay zekânın çağdaş hizmet ekosistemlerindeki (destekleyici, tedarik, düzenleme, kültürel) etkisi çok fazla anlaşılamamıştır. Gelecekte teknolojik yenilik ve gelişmelerle birlikte somut dönüştürücü etkisi çok daha baskın hale gelecek olan yapay zekâ uygulamasının ekosistemimizde insanımsı faaliyetleri görünür hale gelecektir. Bu çalışma, yapay zekânın (AI) turistik destinasyon deneyimlerinin geleceği üzerindeki potansiyel etkilerinin kapsamlı bir analizini sunmaktadır. Literatür taraması, yapay zekânın çok yönlü yönlerini ele almakta ve turizm sektörü için olumlu ve olumsuz etkilerini değer oluşumu üzerinden araştırmaktadır. Çalışma, mevcut araştırmaları sentezleyerek yapay zekâyı turizm alanına entegre etmenin potansiyel avantajlarına ve dezavantajlarına ışık tutmayı amaçlamaktadır. İnceleme, yapay zekânın ziyaretçi motivasyonları üzerindeki etkisi, sanal gerçekliğin turistik deneyimlerini iyileştirmede kullanımı, büyük verilerin turizm pazarlamasında uygulaması ve hizmet robotlarının konaklama sektöründe ortaya çıkan rolü dâhil olmak üzere çeşitli boyutları kapsamaktadır. Ayrıca çalışma, karanlık turizm kavramını ve bunun yapay zekâ ile olan ilişkisini eleştirel bir şekilde inceliyor ve turistik destinasyon deneyimlerini şekillendirmede ileri teknolojinin kullanımıyla ilişkili etik ve toplumsal hususlara dair iç görüler sunuyor. Literatürün sistematik bir analizi yoluyla makale, yapay zekânın turizm geleceği üzerindeki çok yönlü etkisine ilişkin incelikli bir anlayış sağlamayı ve böylece sürdürülebilir, zenginleştirici turizm deneyimlerinin itici gücü olarak yapay zekânın yönetilmesine ilişkin devam eden söyleme katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Teknolojinin gelişimini yakından takip eden ve teknolojik sistemlere adapte olan işletmeler gerekli alt yapılarını kurarak pazarda varlıklarını sürdürebilecek ve artı değer oluşturabilecektir. Bu birlikteliği başaramayan işletmeler geleceğin dünyasında yer bulamayacaklardır.
2017
Egitim felsefesinin en merkezi sorunlarindan birinin deger kavramiyla iliskili oldugu buyuk olcude kabul gorur. Hem deger kavrami, hem de egitimin deger catismalarinin cozumunde ne olcude etkili olabilecegine iliskin cagdas tartismalarin iki temel soru cevresinde dolastigi gorulmektedir. Birincisi: Genel olarak evrensel cevre ve ozellikle de insani cevreye karsi sorumlu, ama ayni zamanda kisisel acidan mutlu bir yasam surmek nasil olanakli olur? Ikincisi. Bu cercevede, egitim, iyi yasamak ile iyi biri olmak arasinda bir uzlasim gelistirmemize hangi bicimlerde yardimci olabilir? Bu calismada duygularin egitimi olarak ozetlenen yaklasimin sozu edilen sorunsali asmak acisindan umit verici oldugu savunulacaktir. Bu amacla, Deweyci bir ‘yeglenebilir aliskanlik bicimlendirme’ yaklasiminin ayrintilandirilmasi ve savunusu yapilmakta, ayrica bu yaklasima yoneltilebilecek itirazlar da gozden gecirilmektedir.
Mesleki ve Teknik Eğitimde Küresel Gelişmeler, The Global Development in Vocational and Technical Education. Uluslararası Mesleki Bilimler Sempozyumu-International Vocational Science Symposium IVSS2017, 2017
Bu çalışmada özgün ve tek olma özelliği taşıyan içmimarlık eserinin ve eserin ortaya çıkış süreci olan tasarım sürecinin lisans eğitiminde öğrenciye kazandırılmasında, öğrencinin başvurduğu ve beslendiği kaynaklar belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada İçmimarlık lisans öğrencilerine yönelik hazırlanan anket yöntemiyle, tasarım verisi toplamada öğrenci eğilimleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu aşamada stüdyo derslerinde ders yürütücüsü/ danışman öğretim elemanı birincil düzeyde etkili olduğu görülmüştür.
Akademia Disiplinlerarası Bilimsel Araştırmalar Dergisi, 2017
Küresel ve bölgesel ölçekte tüketilen enerjiye bakıldığında konutlar, Türkiye'de sanayiden sonra ikinci sırada, Dünyada ise birinci sırada yer almaktadır. Enerji kaynağı olarak fosil yakıtların kullanımı ve gün geçtikçe artarak devam etmesi, doğal kaynakların bilinçsizce tüketilmesi, sera gazı salınımının artması, küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi, iklim değişikliği ve ekosistemin bozulması gibi çevresel sorunları ortaya çıkarmaktadır. İklim değişikliği, günümüzde küresel boyutta karşılaşılan en büyük sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu sorunun artarak ilerlemesiyle birlikte enerji tüketiminde büyük bir paya sahip olan binaların, tasarım aşamasından başlayarak, yapım, kullanım ve faydalı ömrünü tamamlamasına kadar olan süreçte alınacak ekolojik ve sürdürülebilir tasarım önlemleri ile çevreye verdiği olumsuz etkinin azaltılması hedeflenmektedir. Çalışmanın amacı ise, bu kapsamda tasarlanan örnekleri inceleyerek öne çıkan temel başlıklar ve alt parametreleri belirleyip, tablo üzerinde bir araya getirmek ve parametrelerin etki derecelerini saptamaktır. Sonuçta, bundan sonraki tasarımlara bilgi birikimi sağlaması ve en önemlisi mimarinin sürdürülebilir kalkınmadaki yeri ortaya konmaya çalışılmaktadır.
Journal of Turkish Studies, 2013
Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
İçinde bulunduğumuz dijital çağda teknoloji hayatın her alanına bir değişim ve dönüşüm getirmiştir. Disiplinler, gelenekselden dijitale bir geçiş süreci yaşamakta, teknoloji sayesinde bir çok alanda yeni ifade biçimleri ve ürünü iletecek yeni medya araçları türemektedir. Diğer yandan geleneksel de terk edilmemiş, çoğunlukla hibrit olarak kabul edilebilecek yeniyi ve eskiyi bünyesinde barındıran ve eskinin üstüne inşa edilen yenilikçi post-dijital formlar türemiştir. Ergodik edebiyat, ilk kez Norveçli Espen J. Aarseth tarafından ortaya atılan bir terim olarak, okuyucunun hikayenin yaratılmasına aktif olarak katılmasını gerektiren bir edebiyat türüdür. Ergodik edebiyat ve grafik tasarım, izleyicinin aktif katılımını gerektiren disiplinler olarak arasında sayılabilir. Bu tür için bahsedilen aktif katılım, doğrusal olmayan bir anlatım yapısının kullanılmasıyla veya hikayenin okuyucu tarafından yönlendirildiği, sonuca varmak için fiziksel bir çaba gösterdiği, kısaca bir okuma deneyimi su...
Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2019
Bireylerin simge, anlam ve değer dünyasını oluşturan yapı kültür olarak tanımlanmaktadır. Duygu, düşünce ve davranışlar bireylerin yaşadıkları kültür ile şekillenir ve bu davranış örüntüleri yaşanılan sosyal ağ içinde anlam kazanır. Bu davranış örüntülerinin bir kısmı toplum tarafından kabul edilirken bir kısmı da toplumdan dışlanır. Toplum tarafından kabul edilen durumlar dışındaki davranışlar, ruhsal bozukluk belirtilerinin dışa vurumunda kendini gösterir. Kültürel yapı hem ruhsal bozukluk belirtileri zemininde ele alınırken, hem de bireylerin ruhsal bozukluk belirtileri ile yaşama, hastalıkla baş etme, yaşamın kontrolünü tekrar eline alma ve yaşamdan anlam bulma olarak tanımlanan iyileşme sürecinde de etkisini göstermektedir. Bu doğrultuda ruhsal hastalığı olan bir bireye yaklaşımda, bireyin kültürel alt yapısını göz önünde bulundurmanın, iyileşme sürecinde de kültürün olumlu etkilerini bakıma dahil etme açısından etkili olacağı düşünülmektedir. Bu amaçla yazılan derlemede, ruhsa...
ISPEC 11th İnternational Conference on Engineering and Natural Sciences, 2021
Uygarlık tarihi kronolojik bir sıra ile incelendiğinde, doğal taş kullanımının insanoğlunun yaşamında, önemli yer tuttuğu göze çarpan bir gerçektir (Bradley, 1998). Doğal taş kullanımı İ.Ö. 600 yıllarında binaların, anıtların yapımında, eski Yunanistan'da önce ahşap kolonların yerine geçen sütunlarda kullanılmış, daha sonra (İ.Ö. 480) kiriş amaçlı kullanımları da giderek yaygınlaşmıştır. Anadolu'da Türk-Selçuk-Osmanlı kültürü egemen olurken, doğal taş Avrupa'dan farklı, fakat en az oradakiler kadar yoğun ve ustaca kullanıldığı gözlenmektedir (Vardar, 1990).Kayseri il merkezinde bir çok tarihi taş anıt bulunmaktadır. Bu anıtlar şehir merkezinde olmalarından dolayı hem insan kaynaklı hemde çevresel diğer faktörlerden dolayı yıllar içerisinde çeşitli tahribatlara maruz kalmışlardır. Kayserinin coğrafi konumundan dolayı ve karasal iklimde bulunmasından dolayı taş anıtların maruz kaldığı bozulmalar fiziksel, kimyasal ve biyolojik bozulmalar olabilmektedir. İnsan kaynaklı faktörlerde taş anıtların yıllar içerisinde bozulmasında hem direk hemde indirek olarak etki etmektedir.Kimi zaman insan kaynaklı faktörler fiziksel,kimyasal veya biyolojik bozulmaların daha da hızlanmasına sebep olabilmektedir. Bu çalışma amacılığı ile Kayseri şehir merkezinde çalışan anıtlar Kayseri Kalesi Sur Duvarları, Zeynel Abidin Türbesi ve Mahperi Hunat Hatun Kümbeti'dir. Tüm bu anıtlar konum olarak bir birlerine yakın yerlerdedir ve hemen hemen bozulma türleri aynıdır. Şehir merkezinde olmalarından dolayı ve Kayseri il merkezinde olmalarından dolayı yoğun olarak hava kirliliğinden ve araçların eksoz gazlarından çıkan korbondioksit tabanlı kimyasal bozulmalardan yoğun olarak etkilenmişlerdir. Anıtlardan incelenmesi için parçalar alınmamıştır. Sadece gözlemsel olarak incelemelerde bulunulmuştır. Daha detaylı labratuvar çalışmaları detaylı analizler için gereklidir. Bu çalışmadan elde edilecek sonuçlar bu anıtlarda ileride yapılabilecek restorasyon çalışmaları için bir ön çalışma veya ön rapor niteleiğinde olacaktır.
Erciyes Journal of Education, 2022
Öğrenme elektrokimyasal tepkimeler sonucu beyinde nörofizyolojik değişimlerin yaşanmasına neden olan bir süreçtir. Dolayısıyla etkin öğretim tasarımı ve beceri gelişimi için, insan beyninin çalışma sistematiğine ilişkin bilginin göz önünde bulundurulması son derece önemlidir. Kaldı ki öğretim süreçlerinin tasarlanıp, pedagojik stratejilerin belirlenmesinde farklı disiplinlerden gelen bilgi aktif biçimde kullanılmaktadır. Bu bağlamda sinirbilim çalışmalarından elde edilen bulguların, öğretim süreçlerinin tasarımında kullanılması; ders içeriklerinin oluşturulmasından, materyal tasarımına, öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerin muhtemel sorunlarının belirlenip çözüm önerileri getirilmesine kadar, öğretimle ilgili tüm alanlara bilgi sağlayacaktır. Ayrıca öğrenme güçlüğü yaşayan özel gereksinimli çocukların, öğrenme performanslarının geliştirilmesi de sinirbilim çalışmalarından elde edilen bilgiler doğrultusunda mümkün olabilecektir. Alan yazına bakıldığında sinirbilim çalışmalarının, eğitim alanına yansımalarının giderek arttığı görülmektedir. Bu kapsamda ulusal ve uluslararası nitelikli çalışmalardan edinilen bilgilerin, eğitim alanına entegre edilmeye çalışıldığı ve var olan pedagojik kavramların yeni bilgiler doğrultusunda ele alınarak, öğretim tasarımına ilişkin yeni ilkelerin belirlendiği görülmektedir. Biyolojik, moleküler ve sistemsel düzlemde beynin çalışma dinamiklerini inceleyen sinirbilimleri ile pedagojik stratejilerin belirlenmesini amaçlayan eğitim bilimleri arasında ontolojik farklılıklar olmakla birlikte, bu iki alan arasındaki ontolojik farklılığın alanlar arası iş birliğini zorlaştıracağını düşünmek olası değildir. Zira öğrenme-öğretme süreçlerine ilişkin işlemlerin gerçekleştirildiği nöral sistemin yapısını anlamak, bu sistem üzerinde nörofizyolojik değişimler yaşanmasına neden olan öğretim süreçlerinin planlanması açısından kritik önemdedir. Bu nedenle iki farklı alanı bir araya getiren eğitimsel sinirbilim çalışmalarına ilişkin bulguların, öğrenmeöğretme süreçleriyle ilgili tüm aşamalarda dikkatle incelenmesi gerekmektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Social Sciences Studies Journal, 2019
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi, 2020
International Symposium on Family Contemporary Opportunities / Threats Towards the Sustainability of Family Institution, 2020
Journal of International Social Research, 2015
Istanbul University - DergiPark, 2021
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
JENAS Journal of Environmental and Natural Studies
Universal Journal of Theology, 2021
Trakya Eğitim Dergisi
International Primary Education Research Journal, 2021
MTA Doğal Kaynaklar ve Ekonomi Bülteni, 2021
İngilizce Zarf Yapılarının Yabancı Öğrenenler İçin Zorluğu, 2017
Researcher Social Science Studies, 2018
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2007
Gümrük ve Ticaret Dergisi, 2017
Milli Folklor, 2020
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2012
CERN European Organization for Nuclear Research - Zenodo, 2022