Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Tarih felsefesi, tarih ve felsefe arasındaki ilişkinin ve tarihin sorgulanması sonucu ortaya çıkmış bir tarih disiplinidir. Bu disiplinin doğduğu yer olarak Eski Yunandaki felsefi hareketler gösterilmiş olmasına rağmen o dönemdeki tarih felsefesi, daha çok tarih teolojisi olarak gelişmiştir. Tarih felsefesi bugünkü anlamda gerçek kimliğini Müslüman ilim adamı İbn Haldun ile kazanmıştır. İbn Haldun ile başlayan tarih felsefesi, Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketleri ile birlikte kilisenin ilim ve bilimler üzerindeki etkinliğinin kırılmasıyla daha da gelişmiştir. İtalyan düşünür Vico'nun felsefeye tarihsellik kavramını sokmasıyla birlikte tarih-felsefe arasındaki ilişki güçlenerek devam etmiştir. Bu ilişki Hegel, Rothacker, Heideger gibi düşünürler sayesinde günümüzdeki konumuna ulaşmıştır. Tarih felsefesi Avrupa'da bu şekilde gelişirken Türkiye'de ise Ahmet Vefik Paşa'nın Darülfunun'un açılışında ilk tarih felsefesi dersini vermesiyle başlamıştır. Bu süreç Cumhuriyet döneminde Doğan Özlem, Mehmed Niyazi, Hilmi Ziya Ülken, Kubilay Aysevener, Ayhan Bıçak'ın çalışmalarıyla ilerleme kaydetmiştir. Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
MİTOLOJİ ARAŞTIRMALARI II, 2020
Dik Gazete, 2023
Makalenin amacı, haddimizi bilerek, cirmimizi bilerek bir tarihî coğrafya çalışmasının nasıl yapılacağı hakkında birkaç kelâm etmektir. Malûm tarihî coğrafya, yâni bir tarihî hadisenin vukû bulduğu yer bilinmeden tarih hakkında konuşmak abesle iştigaldir. Onun için bu makalede vüs’atim dâhilinde bir tarihî coğrafya çalışması nasıl yapılmalı ve bu çalışmada nelere dikkat edilmeli hususunu tartışacağım. Yaklaşık 17 yıldır Göller Bölgesi ve bilhassa Eğirdir Gölü çevresinin tarihiyle ilgili çalışırım, ama bazen olay beni, bölgenin dışına çıkmaya mecbur etti. Bazen bir olay, bazen bir yol beni, Eskişehir, İznik, İzmit ve İstanbul’a, bazen Karaman, Kayseri, Sivas, Erzurum, Malazgirt ve Van Gölü’ne, bazen de Adana, Halep, Musul ve Basra Körfezi’ne kadar götürdü. Başlangıçta bize anlatılan, duyduğumuz ve bildiğimiz tarihin doğru olduğuna inanarak işe başladım, ama yeni bulgular ve bilgiler bazı bildiklerimin yanlış olduğunu gösterdi. Meselâ ben önce, yâni yazmaya başladığım 2005’li yıllarda, Timur tarihinde Çukur-balık geçen köyümün bulunduğu bölgeyi, Sultan, Anamas ve Barla dağlarıyla çevrili, hayâlimdeki Ergenekon gibi bir yer sanır; buradan nasıl çıkacağımızı düşünürdüm. Fakat okudukça ve kaynak eserlere ulaştıkça, bölgenin ve bilhassa köyümün “Yolgeçen Hanı” olduğunu gördüm. Sanki eski Dünya’nın merkezi, Eğirdir Gölü civarı ve bilhassa Kemer Boğazı ve benim köyümdü.
“Ben ki 10, belki 15 sene sonra çok daha iyi anlaşılırım. Bugün anlaşılmamam normaldir, bu toz duman içerisinde. Hele yapılan gürültü içerisinde bazı zorluklar var. Ama anlaşıldığım zaman, Türkiye ne durumda olacak, hangi durumda anlayacak bunu. O beni düşündürüyor. Geri giderek anlarsa çok iyi anlar; ama geri gitmeyerek anlarsa benim için çok büyük hadise olur.
KARADENİZ ARAŞTIRMALARI, 2023
Ağızlar, dilin geçmişi ve geleceği arasında bağ kuran en güçlü kültür aktarıcılarından biridir. Ağızlar ayrıca fonetik, morfolojik, söz varlığı ve anlam bilim açısından da ait olduğu dilin önemli veri kaynakları arasında yer alır. Bu verilerin sağlandığı en temel kaynaklardan birisi şüphesiz ağız sözlükleridir. Ağız sözlükleri dil bilimin birçok alanına hitap etmektedir. Bu sebeple bu alanda yapılan yeni çalışmaların daha yakından takip edilmesi gerekir. Bu amaca hizmet etmek amacıyla bu çalışmada Cumhuriyet döneminin başından 2023 yılına kadar yapılan ağız sözlüklerinin bibliyografyasına yer verilmiştir. Ağız sözlüğü özelliği taşıyan çalışmaların künyesi, 1. Malzemesi Türkiye Sahası Ağızlarından Alınarak Hazırlanmış Sözlük Niteliği Taşıyan Kitaplar 2. Malzemesi Türkiye Sahası Ağızlarından Alınarak Hazırlanmış Sözlük Niteliği Taşıyan Lisansüstü Tezler olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmıştır. Bu başlıklar da kendi içerisinde konusunun genel veya özel olmasına göre sınıflandırılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye sahası ağız sözlükleri ile ilgili 102’si’ü kitap, 33’ü tez olmak üzere 135 kaynak eser künyesine ulaşılmıştır. Eserlerle ilgili herhangi bir açıklayıcı bilgiye yer verilmemiştir. Türkiye sahasında üzerinde ağız sözlüğü hazırlanan il ve ilçeler, harita üzerinde gösterilerek bu alandaki durum tespiti yapılmış ve bundan sonrasında ağız sözlükleri üzerine çalışma yapmak isteyen araştırmacılara yol gösterilmeye çalışılmıştır.
2010
Birçok alanda Balkanlara yönelik çalışmaların yanında akademik çevreler de Balkan Yarımadası’nı araştırma ve inceleme konusu etmişlerdir. Bu bağlamda Balkanlara, çeşitli bölgelerine, milletlerine, siyasi ve tarihi olaylarına binaen birçok akademik tez meydana getirilmiştir. Biz de bu çalışmamızda Türkiye’deki üniversitelerde Balkanlar hakkında hazırlanan yüksek lisans ve doktora tezlerinin dökümünü vermeyi amaçladık. Bu bağlamda Balkanlarla ilgili tezlerin künyelerini ihtiva eden bu bibliyografya çalışması alana ilgi duyan herkes için toplu bir kaynak dökümü niteliğindedir. Tez bibliyografyasındaki tezlerin künyelerine Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi internet adresinden ulaşılmıştır.1 Mümkün olduğunca çok başlık taranmış olup Ağustos 2010 tarihine kadarki tezler tespit edilmiştir. Tez künyelerindeki sıralama şu şekildedir: Yazar soyadı, Yazar adı, tez adı, tez adının İngilizce veya Türkçe karşılığı, üniversite adı, enstitü adı, tezin yapıldığı şehir, tarih, tez türü ve danışmanı. Bibliyografyamızda toplam 990 yüksek lisans ve doktora tezi bulunmaktadır. Çalışmada öncelikle genel olarak Balkanlar hakkındaki tezler bir araya getirilmiş daha sonra da bölgesel çalışmalara yer verilmiştir. Her bölge hakkındaki yüksek lisans ve doktora tezleri de ayrı başlıklarda zikredilmiştir. Genel bakılacak olursa hakkında en çok çalışma yapılan bölge 225 yüksek lisans ve 35 doktora olmak üzere toplam 260 tezle Yunanistan’dır. Buna mukabil en az çalışılan bölge de tespitimize göre 2 yüksek lisans çalışmasıyla Slovenya’dır.
GECE KİTAPLIĞI , 2018
TÜRK HALK KÜLTÜRÜ UYGULAMALARINDA TATLI & DESSERT IN TURKISH FOLK CULTURE PRACTICES - ÖZET Halk kültürümüzde, hayat tatlı ile başlar, tatlı ile yaşanır, yine tatlı ile sona erer. Tatlı hem sevinci paylaşmanın hem de üzüntüyü azaltmanın "en ideal yolu" olarak kültürel yaşantımızdaki yerini almıştır. Tatlılara yüklenen bu anlam birlikteliği on- ların, taşıdıkları tatlar kadar insan hayatının geçiş dönemlerine kattıkları "durumu tamamlayıcı, toparlayıcı, pekiştirici ve onarıcı" işlevleri ile de ritüel sürecin önemli bir parçası olmuşlardır. Halk kültüründe doğumun ve düğünün hediyesi "baklava" iken, ölümün tesellisi "helva ya da lokma" olmuştur. Doğumla birlikte dünyaya gelen bebeğin gelişi tatlı ile kutlanırken, ölüp giden yakınlarımız da tatlı ile uğur- lanmıştır. Tatlı, yaşayanlara teselli, ölenlere de ruhları için bir dua kapısı olmuştur. "Canına değsin" sözü her iki tarafı da mutlu eden, teskin eden bir ifadedir. Ölünün ruhunu "şad etmek" yani mutlu etmek görevi de tatlıya (helva / lokma) verilmiştir. Yaşayanı mutlu etmeye çalışmak kadar, ölen bir kimsenin ruhunu da mutlu etme görevi tatlıya düşmüştür. Helva ölünün ruhunu memnun ederken, geride kalan yakınlarının da acı çeken ruhlarını ve vicdanlarını rahatlatma vazifesi üstlenmiştir. Tatlının Türk halk kültürü içinde (halk edebiyatı, geçiş dönemleri, halk inancı, halk hekimliği ve diğer geleneklerde) önemli fonksiyonları olduğu pek çok araştırma- cının tespitleri arasındadır. Özellikle Halk edebiyatımızda "Sımâtiye" adı verilen yemek destanları ile, dilimize yerleşen atasözleri, deyimler, alkışlar (dualar) tatlı- nın ve tatlı türlerinin en az kendileri kadar isimlerinin de kültürümüzde geniş bir kullanım alanına sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Paylaşımlarımızın en tatlı halini oluşturan, farklı duyguları bir araya getiren ve bunları güzel bir şekilde ifade etmemize olanak sağlayan önemli bir iletişim aracı olan tatlının halk kültürümüz- deki yeri ve işlevine yukarıda kısaca bahsi geçen başlıklar altında değinilecektir. Anahtar Kelimeler: İkram, Hediye, Tatlı, Dua, Doğum, Düğün, Ölüm, Halk Kültürü, Halk Edebiyatı. ABSTRACT In our popular culture, life begins with dessert, is experienced with dessert, ends with dessert again. Sweet has taken its place in our cultural life as the "ideal way" to both share the joy and reduce sadness. These conjoined meaning of sweetness has become an important part of the ritual process with their "complementary, restorative, restorative and restorative" functions, which they bring to the transition periods of human life as much as the flavors they carry. In the folk culture, while the birth and wedding gift is "baklava", "halva or yeast fritters" has become the solace of death. While the birth of the baby who came to the world is celebrated with dessert, our relatives who died were also bid farewell with dessert. Dessert has been a consolation to those who have been living and door of prayer for the souls of the dead. The word "worthy of life" is an expression that makes both sides happy and calm. The duty to "deatify" the soul of dead, so to make happy, is also appointed to the dessert (halva / yeast fritters). As well as trying to make the living happy, the task of making the soul of a dead person happy is also appointed to the dessert. While halva pleases the spirit of death, has also undertaken the duty of relieving the pain of souls and consciences of the relatives of those who are left behind. Among the determinations of many researchers that have important functions within the desert Turkish folk culture (folk literature, transitional periods, folk beliefs, folk medicine and other traditions). Especially in our folk literature, with the epics of food called "Simatiye" Proverbs, idioms, abbreviations and pragmatics that settled into our language, reveals that as much as the names of the desserts and dessert types themselves have a wide range of uses in our culture. It will be mentioned under the headings mentioned above briefly about the place and function of the dessert culture, which constitutes the sweetest state of our sharings, bringing together the different feelings and allowing us to express them beautifully. Keywords: Treat, Gifts, Dessert, Prayer, Birth, Wedding, Death, Folk Culture, Folk Literature.
Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
turkishstudies.net
Bibliyografik çalışmalar bilimsel araştırmalar açısından son derece önemlidir. Günümüzde önemi daha da artan bu tür çalışmaların bilimsel araştırmalarda zaman ve enerji kaybını önlediği ve istatistiksel çalışmaları kolaylaştırdığı görülmektedir. Yapılan bu çalışma, halk bilimi araştırmalarında ilgililerine sözü edilen kolaylıkları sağlamak amacını taşımaktadır. Çalışma, Türk üniversitelerinde lisansüstü düzeyde hazırlanan ağız tezleri ve akademik ağız araştırmalarındaki halk anlatılarının bibliyografyasını içermektedir. Bu bağlamda 1036 halk anlatısı tespit edilmiştir. Türkiye ve Türk Dünyası'nın değişik bölgelerine ait ağızlardan derlenen bu anlatılar -birçoğu her ne kadar usta malı anlatmalar olmasa da-halk bilimi araştırmacılarının başvuracağı kaynaklar arasındadır.
Öz Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, 1949-1980 yılları arasında 366 sayı boyunca aralıksız olarak yayın yapmış bir halk bilimi dergisidir. Türk halk kültürü ürünlerini derlemek ve folklor sahasında ciddi bilimsel çalışmaları bir yayında toplamak amacıyla oluşturulmuş olan bu dergi, Türkiye'nin en uzun süreli yayın yapan dergilerinden biridir. Bu araştırma; Türk Folklor Araştırmaları Dergisi'nde bulunan müzik yazılarının bibliyografik taramasından oluşmaktadır. Söz konusu müzik yazıları; makale, bildiri, haber, anı, derleme, söyleşi, değerlendirme ve eleştiri yazılardır. Çalışmanın amacı, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi müzik yazılarının tamamını gözler önüne sermek ve bilimsel araştırmalara kaynak oluşturabilecek nitelikte müzik yazılarını, alan ve konularına göre tasnif ederek, bir çalışmada birleştirmektir. Sistematik bibliyografya yöntemini içeren bu araştırma, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi'nin tüm sayılarının incelenmiş olması, dergide geçen bütün müzik yazılarının alan ve konu öncelikli tanzimini içermesi ve bu dergi hakkında yapılmış olan en geniş müzik bibliyografyası olması bakımından önem taşımaktadır. Abstract Turkish Folklore Research Magazine (Türk Folklor Araştırmaları Dergisi) is a folklore magazine which was continuously published for 366 issues between 1949 and 1980. This magazine which is set up to compile Turkish Folklore products and to publish serious studies in the field of folklore in one publication is one of the most long-lasting magazines in Turkey. This study is made up of the scan of compositions on music in Turkish Folklore Research Magazine bibliographically. These compositions are essays, bulletins, news, recollection, compilation, conversation, review and critics. The aim of this study is to display all the compositions published in Turkish Folklore Research Magazine and collect these compositions which can be a resource to scientific studies after classifying them according to field and subject. This study which includes systematic bibliography method, is important because of the inspection (study) of all the issues of Turkish Folklore Research Magazine, including all of the compositions classified according to field and subject priority and being the most comprehensive bibliography of this magazine.
Millî Savunma Üniversitesi Fatih Harp Tarihi Araştırmaları Enstitüsü, 2020
“Türkiye Salgın Hastalıklar Tarihi Bibliyografyası” çalışması kapsamında öncelikli olarak Türkiye ve yakın çevresinde Antik Çağ’dan bugüne dek görülen salgın hastalıkların tarihine dair Türk veya yabancı akademisyenler tarafından yapılmış Türkçe ve İngilizce kitap, tez, makale ve ansiklopedi maddesi çalışmalarının künyeleri tespit edilmiştir. Konusu Türkiye yahut yakın çevresini kapsamayan önde gelen ve yakın tarihte yayımlanmış İngilizce salgın hastalıklar tarihi çalışmalarının künyeleri ise çalışmanın “Ek” kısmında verilmiştir. Bu bibliyografyada yayın künyeleri, hastalık çeşitlerine göre tematik tasnife tâbi tutulmuştur. Birden fazla salgın hastalığın tarihini konu edinen çalışmalar en başta, “Genel Epidemi-Pandemi” kısmında gösterilmiştir. Daha sonra künyeler hastalık üst başlıklarının altında “Genel”, “Antik Çağ&Orta Çağ”, “Osmanlı Dönemi” ve “Cumhuriyet Dönemi” şeklinde kronolojik olarak tasnif edilmiştir. Her bir kronolojik tasnif içerisinde yer alan künyeler, basım yıllarına göre tekrar kronolojik olarak tasnif edilerek literatürün gelişim çizgisi gösterilmek istenmiştir.
Bibliografya, 2020
Türkiye'de sefaretnâmeler hakkındaki yayınlarla ilgili müstakil bir bibliyografya çalışması yapılmamıştır. Yapılmış en kapsamlı bibliyografya çalışması Hasan Korkut'un Türkiyat Araştırmaları Literatür Dergisinde yayınlanan makalesidir. Bu konuda başlıca ana kaynak niteliğindeki Hidayet Tuncay'ın 1 ve Faik Reşit Unat'ın 2 çalışmaları daha çok sefaretnâme metinlerinin tanıtımı ve sefaretnâmeleri kaleme alan sefirlerin hayatlarını konu alan eserlerdir. Bununla birlikte, Unat sefaretnâmeleri tek tek tanıtırken ayrıca her sefaretnâmenin tanıtıldığı bölümün sonuna o sefaretnâme ile ilgili yapılmış yayınları da vermeye çalışmıştır. Fakat bu eserlerin hazırlanışının üzerinden uzun bir süre geçmiş ve yeni birçok yayın yapılmıştır. Bu makalede söz konusu eksiklikler giderilerek sefaretnâmelere ilişkin yurt içinde ve yurt dışında yapılan çalışmalar hakkında daha kapsamlı bir bibliyografya hazırlanmaya çalışılmıştır. Genel itibariyle Osmanlı İmparatorluğu'nun yabancı ülkelere gönderdikleri elçilerin kaleme aldıkları mektup, risale, seyahatname, takrir ve havadisnamelere sefaretnâme adı verilir. Osmanlı Devleti; padişahın cülûsunu bildirmek, barış teklifinde bulunmak, hediyeler götürmek, padişahın bir mektubunu iletmek, barış yapmak veya mevcut barışı yenilemek, vergi istemek, kazanılan bir zaferi duyurmak, tahta yeni çıkan bir Avrupalı kralı tebrik etmek, taç giyme törenine katılmak, antlaşma şartlarını görüşmek, antlaşma şartlarına uyulmadığı durumlarda 1
Türklerin İslamiyet'i kabul etmesini müteakip olarak edebiyatımızda başlayan İslam'ı tanıtma çalışmaları, genel itibariyle tasavvuf ve İslam öğretisi ile Hz. Muhammed etrafında yoğunlaşmıştır. Hz. Muhammed'in anlatıldığı eserler arasında ise en revaçta olanı Mi'râc-nâmelerdir. Hz. Peygamber'in Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya gitmesi, oradan da Allah katına çıkması ve sonra da Mekke'ye geri dönmesi mucizesini anlatan bu eserler, 9. yüzyıldan itibaren edebiyatımızda yer etmeye başlamıştır. Birçok divan şairinin gerek müstakil olarak, gerekse de Divan ve Mesnevilerinde bölüm olarak kaleme almış olduğu bu eserler, öz itibariyle aynıdır ancak üslup ve ayrıntılar açısından farklılıklar göstermektedir. Klasik Türk Edebiyatı'nda bu kadar rağbet gören bu tür üzerine, günümüze yaklaştıkça da bir hayli çalışma yapılmıştır. Mi'râc-nâmeler hakkında hazırlanan çalışmaları esas alan ve bunları derlemeyi amaçlayan bu çalışma, mümkün olduğunca çok veri tabanı ve kaynakça taranarak hazırlanmıştır.
Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 2011
Bu bibliyografya çalışması Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Yükseklisans programı kapsamında Bahar 2019 döneminde SİBU564 Barış Çalışmaları dersi öğrencilerinden AliYavuz Gökberk Aydın, Nihan Fatma Erdoğan ve Fulorya İnan tarafından Doç. Dr. Bezen Balamir Coşkun’un koordinasyonunda Türkiye’de uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanlarında yayınlanan tezler, akademik dergiler ve kitaplar taranarak hazırlanmıştır. Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2019
Özet Süreli yayınlar, düşünce dünyasının olduğu kadar kültürel ortamın da nabzının attığı yerlerdir. Gazete gibi dergi de içinde geliştiği kültürle şekillenen karmaşık bir tarihe sahiptir. Düşünce dergileri Türkiye'deki düşünce hayatının gelişimi konusunda bize detaylı bilgi sağlamışlardır. Türk dergiciliği Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bazı siyasi ve kültürel değişimler geçirerek Türk toplumunda popülerliğini artırmıştır. Bu çalışma Osmanlı'dan 1980'lere kadar felsefe ve fikir dergileri hakkında bilgi vermektedir. Abstract Periodicals are the pulse beat places both the world of thought and cultural environment. Like the newspaper, the journal has a complex history shaped by the cultures in which it developed. Idea journals had provided detailed information for us on the development of the life of thought in Turkey. The Turkish journal publishing has some political and cultural changes in passing from Ottoman to Republic and increased its popularity in Turkish society. This study gives information about philosophy and idea journals from the Ottoman Era until the 1980's.
Avrasya uluslararası araştırmalar dergisi, 2020
Belagat ilmi klasik Türk edebiyatı araştırmaların en önemli inceleme alanlarındandır. Klasik Türk edebiyatı edebî ürünlerinde ve Osmanlıcanın ifade üslubunda zevk-i selimi belirleyen bir ölçüt olarak kendini göstermiştir. Eski Türk edebiyatı sahasında yapılan araştırmalarda belagatin kendisi veya bir bölümü, edebi metinlerdeki belagat sanatları, belagat sanatlarının sanatçının üslubundaki yeri, belagat sanatlarının sağladığı ifade zenginlikleri incelenmiştir. Belagati kuramsal açıdan ele alan ilk eserler ise Osmanlı döneminde kaleme alınmıştır. Arap ve Fars belagat kitapları esas alınarak kaleme alınan bu eserler, Tanzimat dönemine kadar klasik anlayışla devam etmiştir. Tanzimat'la beraber Batı'ya yönelme ivme kazanmış, Batı'ya yönelen sanatçılar, Arap ve Fars belagat kitapları yanında Fransızca retorik kitaplarını da örnek alarak eserler kaleme almışlardır. Çalışmada Tanzimat'tan sonra eski Türk edebiyatı alanında-veya bu alanı ilgilendirenbelagat çerçevesinde yapılmış olan çalışmalar tespit edilmeye çalışılmıştır. 2007 yılında Cumhuriyet sonrası belagat çalışmalarıyla ilgili iki literatür çalışması yapılmıştır. Çalışmamıza ise Tanzimat'tan itibaren günümüze kadar belagatle ilgili yapılan çalışmalar konu edilmiş olup daha önce yapılmış literatür taramalarından yararlanılmıştır. Belagat çerçevesinde yapılan çalışmalar kitap, makale ve tez olmak üzere üç grup halinde tasnif edilmiştir. Tanzimat sonrası belagatle ilgili yapılan çalışmaların gelişim çizgisi, odak noktası ve araştırmacıların belagate yaklaşımı yapılan çalışmalar üzerinden gösterilmeye çalışılmış, belagatle ilgili çalışmalarda gelinen nokta hakkında bir fikir verilmesi amaçlanmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.