Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2016, I.ULUSLARARASI SELÇUK-EFES DEVECİLİK KÜLTÜRÜ VE DEVE GÜREŞLERİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER 1. CİLT SOSYAL BİLİMLER
…
25 pages
1 file
Paleolitik devirle birlikte ortaya çıkan insan, hemcinsleri ile önce bazı sesler çıkararak iletişim kurmayı deneyerek konuşma özelliği geliştirmiş, daha sonra bazı işaretler ve sembolleri bir takım nesneler üzerine yazarak edindiği deneyimleri sonraki kuşaklara aktarmıştır 1 . Kuşkusuz, unutma, ekleme ve hatta değiştirmelere yol açacağından, çeşitli şekillerde elde edilen bilgilerin sözlü olarak iletilmesi sağlıklı değildir. Düşüncelerini yazı ile ifade etmeyi öğrenen insan, kendinden öncekilerden öğrendiklerine kendi öğrendiklerini de katarak bunları sonraki kuşaklara iletmiştir 2 . Diğer bir deyişle, sözlü dönemde mümkün olmayan bilginin kalıcılığı yazı ile birlikte olanaklı hale gelmiştir.
Antalya'nın Sosyal ve İktisadi Tarihi (Osmanlı Dönemi), 2022
ANTİK DÖNEMDE FELSEFE VE SANAT, 2015
Bu kitabın Türkçe yayın hakları, Kozmos Yayınları'na aittir. Her hakkı saklıdır. Tanıtım amaçlı kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
2019
Tarih boyunca kentler toplumun ortak gereksinimlerini daha rahat karşıladıkları yaşam alanları iken Endüstri Devrimiyle birlikte toplumsal, fiziksel ve ekonomik olarak bir değişim süreci içerisine girmiştir. Kent kavramı sürekli değişim ve dönüşüm süreci yaşarken günümüzde kentleşme, endüstriyelleşme, teknoloji ve bilimsel gelişmelerle yeniden şekillenmiştir. Yaşanan gelişmeler kentleri en çok fiziksel ve toplumsal açıdan etkilerken siyasi ve sosyoekonomik değişimler kent kavramının yeniden tanımlanmasına neden olmuştur. Değişen ve dönüşen kentler fiziksel ve toplumsal olarak tarihsel belleğini yitirirken özünü kaybetmiş ve tek tipleşmeye neden olan bu süreç sanatçıları derinden etkilemiştir. Endüstriyelleşmeyle kentlerde yaşanan değişim ve toplumsal müdahalelere kayıtsız kalamayan sanatçılar, sanatlarını yeni sanat yaklaşımlarını da dâhil ederek kentsel değişim ve dönüşüm sürecini ifade etmeye yönelmişlerdir. Sanatçılar, modern kentlerdeki fiziksel ve bireysel değişimlerin yarattığı yıkım, dönüşüm, tek tipleşme, yabancılaşma ve kimliksizleşme gibi fiziksel ve toplumsal sorunların yarattığı melankoli, ruhsuzluk ve yalnızlık duyguları sanatlarına yansıtmışlar ve sürekli olarak dönüşmeye devam eden kent olgusunu sanatın önemi bir teması haline getirmişlerdir.
12. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi, Kazan, Tatariastan, 2014
Develer, ulaşım ve taşıma işlerindeki rolleri nedeniyle yakın geçmişe değin Anadolu’da büyük değer taşıyor ve yaygın olarak besleniyordu. Günümüzde ise Anadolu’da deve yetiştiriciliği neredeyse tamamen kaybolmak üzeredir. Buna rağmen Anadolu deveciliği ve devecilik kültürü, deve güreşleri ile bağlantıları sayesinde varoluş mücadelesini sürdürmektedir. Deve güreşleri, Türk Kültürünün Orta Asya çevresinde şekillenen tarihsel geçmişinden günümüze kadar ulaşmayı başaran geleneksel bir şenliktir. Türklerin Anadolu’ya göçü (1071) ile bu kültürel değer ve gelenek de taşınmıştır. Günümüzde deve güreşleri yüzyıllar öncesine uzanan geçmişi, içerdiği değerleri, müzikleri, ritüelleri ve yeme-içme kültürü ile batı Anadolu’da yaşayan bir kültürdür. Geleneksel deve güreşi şenlikleri sosyal, toplumsal, kültürel, coğraϔi, tarihsel bağlantıları olan; çeşitli ekonomik yönleri bulunan, oldukça karmaşık ilişki ve etkileşimlerin kıymetli bir kültürel değeridir. Ancak bu kültürel değerin geleceğe taşınabilmesi, öncelikle onun yakından tanınmasını ve korunmasını gerektirmektedir. Çalışma ile Türkiye’nin kültürel miras değerleri arasında çok önemli bir yeri olmasına karşın, bugüne değin ihmal edilmiş görünen “geleneksel deve güreşi şenlikleri”nin Yörük kültürünün yaşatılmasına katkısı ele alınmakta; Anadolu devecilik kültürü ve deve güreşlerinin somut olmayan kültürel miras değeri olarak önemine dikkat çekilmektedir.
TÜRK HALK ANLATILARINDA DEVLER VE DEVLERİN MİTOLOJİK ANA İLE İLİŞKİSİ, 2022
Türk halk anlatıları olağanüstü pek çok kahramanı bünyesinde taşır. Bu kahramanlardan biri de devlerdir. Devler, masallar başta olmak üzere pek çok anlatı türünde karşımıza çıkmaktadır. Masallarda yoğun olarak yer alan devler, olağanüstü büyüklükleri ve güçleriyle tanınır. Bu özelliklerinin yanında insanlarla savaş hâlinde olmaları, onlara zarar vermeleri, bazı durumlarda onlarla arkadaş olmaları gibi anlatımlar da mevcuttur. Fantastik bir dünyanın kahramanı olan devlerin halk anlatılarında bu kadar çok yer alması devlerin sembolik ve simgesel bazı anlamlarının da olduğuna işaret etmektedir. Hem olumlu hem de olumsuz yönleri ile insanların düşünce dünyalarında yer edinen devler, doğal olarak birçok halk anlatısının içerisinde anlatılagelmiştir. Makalede öncelikle halk anlatılarında devlerle ilgili anlatımların ve devlerin özelliklerine, yaşadıkları çevreye ve davranış şekillerine yer verilerek onlar hakkında bilgi sahibi olunması sağlanmaktadır. Ardından, devlerle ilgili anlatımların kaynağına inilmeye çalışılmakta, anaerkil düzenden ataerkil düzene geçişte dişi ruhların ve devlerin benzer özellikleri ele alınmaya çalışılmaktadır. Çalışmada devler ve devlerle ilgili anlatıların farklı toplumların ve kültürlerin halk anlatılarında nasıl yer aldığına da yer verilmiştir. Bununla beraber çalışmada ilahi dinlerde ve onların kutsal metinlerinde de devler ve devlerle ilgili anlatılara nasıl yer verildiğine de temas edilmeye çalışılmıştır. Makalenin amacı, anaerkil sistemin dişi tanrılarının, koruyucularının zamanla demonik varlıklara ve devlere dönüştüğüne dair fikirlerin halk edebiyatı ürünleriyle desteklenmesidir.
Çoğu zaman hedef kitlesine kusursuz bir dünya tasarımı vadeden reklamlar, her zaman onlara kendilerini özel hissettirerek ulaşmayabilir. Reklamın ütopik dünyasına meydan okuyan distopik (anti-ütopik) söylem ile hazırlanmış reklamlar, korku çekiciliğinden faydalanarak bizleri satın almaya yönlendirebilir. Bu çalışma distopik izlek ile oluşturulmuş 3 adet reklamın göstergebilimsel incelemesini gerçekleştirmiştir ve bu tür reklamlarda ürünün bir tür kurtarıcı olarak konumlandırıldığını ortaya koymaya çalışmıştır.
Akademik Bakış Dergisi, 2016
Edebiyat tarihi, edebi şahsiyetleri ve eserleri belli bir sisteme göre, kronolojik olarak inceleyen bir bilimdir. Tarihle ve tarih felsefesiyle yakından ilişkisi olan edebiyat tarihi, disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Tarihsel düşüncenin ilkeleriyle ilgilenen tarih felsefesi, edebiyat tarihçiliğinin şekillenmesinde belirleyici bir rol üstlenir. Edebiyat tarihi çalışmalarında pek çok farklı metot ve kaynaktan yararlanmak mümkündür. Bu kaynakların başında da antolojiler gelir. Belli bir dönemi kapsayan antolojiler, o dönemde edebiyat tarihinde öne çıkmış önemli sanatçıları, yetkin eserleriyle birlikte seçkilerine dâhil ederler. Bu anlamda antolojiler üzerinden bir edebi türün, belli bir dönemdeki gelişimi izlenebilir ve o tür ile ilgili edebiyat tarihçiliği açısından önemli bulgular elde edilebilir. Edebiyat tarihinin tarih felsefesiyle ilişkisi ve Türk edebiyatındaki tarihî gelişimiyle ilgili bilgilerin verildiği bu çalışmada, farklı yayınevleri tarafından hazırlanan dört farklı hikâye seçkisinin karşılaştırmalı olarak ele alınmasıyla, antolojilerin edebiyat tarihiyle ilgili verileri ortaya koymadaki rolü incelenmiş ve Türk edebiyatı tarihinde hikâye türünün gelişimi analiz edilmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
ANTROPOLOJİ MERCEĞİNDEN DİL-KÜLTÜR İLİŞKİSİ, 2023
CUMHURİYET DÖNEMİ DEVRİMLER VE DİNDARLAR, 2019
DARA ANTİK KENTİ İSKELETLERİNİN ANTROPOLOJİK ANALİZİ, 2018
Yöntem Bilgisi Açısından Osmanlı Dönemi Edebiyat Tarihleri, 2013
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2021
International Symposium of Education and Values (ISOEVA), 2017
KENT YAŞAMINDAKİ DÖNÜŞÜMÜN EDEBİYATA YANSIMALARI, 2023
İnönü Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi, 2019
BELLETEN LXXX, 2016
KÜLTÜR VE SANAT TARİHİ- KİTAP BÖLÜMÜ- Editör: Prof. Dr. Sibel KILIÇ / KİTAP BÖLÜMÜ, 2021