Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
24 pages
1 file
Alevi inancı, ocak ve dedelik kurumlarının varlığıyla meşru zeminini oluşturmaktadır. Cemler, Alevi inancının temel eylem mekanizmasını meydana getirirken, kurban ise söz konusu ritüellerin işletim sistemi olarak görülmektedir. Kurban ister kanlı ister kansız olsun, cemin merkezinde yer almaktadır. Çalışmanın temel hipotezi, Alevilikte kurbanın cem erkânı içinde merkezi ritüel uygulama olmasıdır. Bu doğrultuda, gerek alan araştırmasından gerek literatür taramasından elde edilen bilgiler üzerinden inceleme yapılması planlanmıştır. Çalışmada, yapının varlığını işlevsel mekanizmanın olmasıyla açıklayan ve işlevsiz bir yapının yok olmasının muhtemel olduğunu ileri süren yapısal-işlevsel yöntem kullanılmıştır. Dolayısıyla bir yandan Alevilikte kurban ritüeline farklı yöntem kullanarak inceleme sağlanacak, diğer yandan söz konusu inancın içerisinde kurban ritüelinin konumu görülecektir. Söz konusu düşüncelerden hareketle çalışmada iki yönlü amaç gözetilmiştir. Birincisi, kurban ritüelinin Alevi inancı bağlamındaki işlevsel durumu ve yapıya etkisi, ikincisi ise Eski Türk inancı ve Alevilikte icra edilen kurban ritüelinin değişim-dönüşümüdür.
Özet Türklerde önemli bir yeri olan tabiata ait unsurların tespiti ve bunların çeşitli motifler hâlinde gelecek nesillere aktarımı kültürel değerlerimizin yaşatılması açısından önemlidir. Evrenin var oluşundan itibaren su, hava, toprak kadar elzem, hayatın merkezinde var olan bir unsur da ağaçtır. Ağaç her şeyden önce var oluşu, hayatı, canlılığı, bereketi temsil eder. Türk ve Dünya kültüründe ağaca çağlar içinde birbirinden farklı pek çok rol verilmiştir. Eski Türklerin ilk dö-nemlerinde çeşitli tabiat unsurlarına ve bunların arasında ağaca atfedilen kutsallık ona ibadet etme şeklindedir. Bu dönemde çeşitli tabiat unsurlarına dinî-mistik manada bağlanma "kült" leri meydana getirir. Ağaç kültü içerisinde kutsallık atfedilen ağaçlardan biri de dut ağacıdır. Evin ruhu olarak ad-landırılan dut ağacı, evin huzurunun, istikbalinin ve bereketinin de sembolüdür. Türk gele-neksel yapısında evin temeli atılmadan etrafına meyveli ağaçlar dikilmesine öncelik verilir. Hacı Bektaş Veli Velayetnamesinde yer alan Ahmet Yesevi' nin fırlattığı ucu yanmış dut ağa-cının Hacı Bektaş Dergâhının önüne dikilmesi ve Eski Türk dininde önemli yeri olan dut ağacının dallarına bez bağlanarak dileklerin dilenmesi ağaca bir kutsallık kazandırmıştır. Bu durum özellikle Alevi Bektaşi geleneği içerisinde önem kazanmış ve çeşitli ritüellerle günü-müze kadar gelmiştir. Dut ağacı, ipek böceği, ipek yetiştirilmesi açısından da önemlidir. Bu konuda tarihî ipek yolu üzerinde bulunan yerleşim yerlerinin bitki örtüsü ve özellikle de dut ağacına ait menkıbeler, Eski Türklerden günümüze dut ağacının önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. Abstract Determination of the elements which belong to the nature and the transference of various motifs to future generations are important for the Turks for preserving cultural values. One of the elements in the center of life is tree which is as essential as water, air, soil from the occurrence of the universe. First of all, tree represents the existence, the life, vitality and fertility. Many different roles are given to tree in Turkish and World cultures in history. In the first periods of ancient Turks, the sanctity which is attributed to various natural elements and to tree among them is in the way of praying to it. In that period, binding to the various natural elements in a religious-mystical sense brought about "cults"
ASOS journal, 2024
Coğrafi konumu, tarihi geçmişi, siyasi ve sosyal açılardan jeopolitik önemi, farklı medeniyetlerin kesişme noktası olan Erbil şehri, tarihi Sümerlere kadar uzanan kadim kalesini halen tüm ihtişamıyla muhafaza etmektedir. Yaklaşık 6000 yıllık geçmişinde birçok medeniyet ve kültüre beşiklik yapmış bu mekan, sayısız farklı medeniyet ve kültürden kalıcı izler edinmiştir. Her mekanın, kendine has bir kimliği vardır. Bu kimliği kucağında yoğrulduğu kültürlerin karışımı ile elde eder. Bu kimlik de şehrin ruhunu yansıtır. Erbil Kalesi bu kültürel birikimiyle elde ettiği özel kimliğinin ortaya çıkardığı ruhla zamana meydan okumakta, gerek fiziki yapısı gerekse kültürel birikimleriyle bir dünya mirası olarak gelecek dönemlere sağlam adımlarla yürümektedir. Bu kadar kadim bir geçmişe sahip bir mekan ile ilgili sayısız efsane de ister istemez ortaya çıkmış ve hafızalarda yerini almıştır. Araştırmanın amacı bu efsanelerden bazılarını tespit etmek ve kültürel hayata olan yansımalarını değerlendirmektir. Bu efsaneler vasıtasıyla kültürler arası etkileşimlere dikkat çekmektir. Nitel araştırma yöntemleri kullanılarak yapılan gözlem, düküman analizi ve doğal ortam ziyaretleri ile Erbil Kalesi ile ilgili bilgiler ve dikkat çekici efsanelerin bazıları tespit edilmeye çalışılmıştır. Olabildiğince alan araştırmalarına ağırlık verilmiştir. Bu çalışmamız sonucunda, efsane oluşturma geleneği için münbit bir ortam olan Erbil Kalesinin, dil-kültür araştırmacıları için önemli bir kaynak olabileceği ortaya çıkmıştır.
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021
By nature, the human spirit is full of feelings of both anxiety and hope. These feelings are quite effective in enabling the human being to develop and acquire a personality. The Holy Qur’an frequently refers to the feelings of anxiety and hope that are conceptualized respectively as havf and reca’. This study aims to evaluate the way the Holy Qur’an addresses these two feelings that surround the human spirit as of initial moments and also to present a viewpoint about how the place of these feelings in a human’s ego is supposed to be. Certain questions on which this study focuses on the basis of the Holy Qur’an are as follows: What do havf and reca’ literally mean? What are the other concepts that have meanings conceptually akin to havf and reca’? In what forms do havf and reca’ exist in a human being’s construct, and what are the effects, advantages, and disadvantages of havf and reca’ on a human being’s life? In which contexts are these concepts addressed in the Holy Qur’an? In the study shaped as per the questions above, a semantic method was utilized, and by analyzing the verses of the Holy Qur’an in detail, different usages of the concepts of havf and reca’ were evaluated. Thus, this study endeavored to present the framework found in the Holy Qur’an about anxiety and hope that were two basic feelings of the human spirit. In the Holy Qur’an, in places where the effects of probably negative incidents, which are expected to occur in the future, on human beings are told, the concept of havf means anxiety. On the other hand, as a feeling that emerges as a consequence of a danger encountered at the present moment, havf means fear. Throughout the Holy Qur’an, havf is mostly cited in parts where doomsday, life after death, and Allah’s wrath are mentioned. In places where havf is used in this context, it will be etymologically more accurate to refer to havf as anxiety because, throughout the Holy Qur’an, havf is not expressed as a type of fear meaning trepidation, horror, and scare. Such a spiritual state will undoubtedly give rise to negative consequences on a human being’s relationship with its creator. What is meant by havf in the Holy Qur’an is a type of fear that appears inside a human being in the form of a destructive pain felt by the heart, disturbs the spirit, keeps the person constantly on alert, and mostly influences the heart rather than exhibiting external symptoms. It refers to earthly fears and concerns and religious concerns such as the concern about suffering divine pain, anxiety about doomsday, and worry about committing sins. In the Holy Qur’an, the concept of havf has certain aspects in association with the concepts of haşyet, reabe, rehebe, rav’, şefeka, usr, ğamm, feze‛, hemm, vecs, vecel, and vikaye. The meaning of anxiety as per the concept of havf becomes clearer when the aspects of the above-cited concepts associated with havf are analyzed. In this sense, havf should be evaluated by considering its broad meaning context. As per the Holy Qur’an, the anxiety felt at extreme levels is accepted as an element bruising the feeling of confidence in Allah. A true believer is not asked to be in a fear that terrorizes him/her all the time, rather, the true believer is asked to make his/her consciousness the harbor of anxiety that will dissuade him/her from turning toward wrong deeds and acts. In this direction, the experiences of anxiety observed in prophets’ lives, which are the prime examples for human beings, are presented and the prophets’ methods for coping with anxiety are introduced to human beings as a model. The anxiety produced by a believer’s consciousness about being accountable to Allah after death for his/her earthly acts is viewed as a motivation urging the believer to commit proper deeds and acts. On the other hand, the experiences of anxiety that human beings have due to being in an examination in earthly life are addressed in the Holy Qur’an, and under these circumstances, the human being is invited to get rid of elements of anxiety with patience and belief. In the Holy Qur’an, reca’ (hope) points not to a feeling embraced by the true believer with a passive attitude, but to a spiritual state in which the true believer is conscious, knows what he/she desires, and tries to fulfill the requirements to attain what he/she desires. Emel, sekine, tama‘, ferah, felah, and yüsr are concepts associated with reca’. When reca’ is evaluated in association with these concepts, the approach of the Holy Qur’an toward what function and meaning the hope has for the human ego is more comprehensively and clearly understood. In the Holy Qur’an, reca’ comes forward as a basic feeling that is supposed to be present in a true believer’s ego, and also, an association is established between being hopeful and having a strong faith. Hereby, hope is contextually associated with such topics as belief in Allah, good deeds, and earthly and heavenly happiness. A human being is primarily supposed to hope to reach the creator and His beneficence. It is intended that the person will attain the feeling of hope and its accompanying consequences such as ferah, felah, and sürur by setting the right moral behaviors as the target.
Öz Tek Tanrılı dinlere mensup halklarda, yaygın olarak, Âdem ile Havva'nın cennette yedii yasak meyve olarak kabul edilen elma; dünya halklarının mitolojilerinde kültürel bir imge olarak kullanılagelmitir. Türk kültüründe de kayda deer bir yeri olan elma, Alevi-Bektai gelenekte Cebrail tarafından Hz. Ali'ye cennetten getirildiine inanılan kutsal bir meyvedir. Bu çalımada yazılı ve sözlü kaynaklardan tespit edilen bilgiler ııında, Alevi-Bektailerin elma algısı ortaya çıkarılmaya çalıılmı; Türk sözlü kültüründe önemli bir yeri olan elmayla ilgili, Alevi-Bektai gelenekteki deiik inanı ve uygulamalar örneklendirilmi; böylece zengin Türk kültürünün kendi içindeki çeitlilik gözler önüne serilmitir. Abstract Apple; accepted, commonly, as the forbidden fruit Adam and Eve ate in heaven, by the peoples connected with monotheistic religions has been used as a cultural image in the mythology of the peoples of the world. Apple, which had a remarkable place in Turkish culture, is a sacred fruit, believed to be brought by Gabriel to Ali in the Alevite-Bektashi tradition. In this study, in the light of the information determined from written and oral sources, the perception of apple of Alevite-Bektashis was tried to be revealed; regarding apple which has an important place in Turkish oral culture, different beliefs and practices in the Alevite-Bektashi tradition were exemplified; in this way the diversity of rich Turkish culture in itself was demonstrated.
İslam fıkıh kaynaklarında yeni doğan için konulan çeşitli ritüellerden söz edilir. Çalışmamızda bunlardan biri olan akîkanın fıkhi hükmü araştırma konusu edilmiştir. Akîkanın İslam öncesi Arap geleneğindeki yeri, hadis kaynaklarında konuyla ilgili rivayetler ve fıkıh mezheplerinin yaklaşım biçimi ele alınmıştır. Fıkıh kaynaklarında yer alan bir bilginin kaynağının Hz. Peygamberin vazettiği bir sünnet mi yoksa geçmişten gelen bir adet mi olduğunun bilinmesi onun fıkhi hükmünün tespiti için önemlidir. Bu bakış açısıyla akîka hakkındaki rivayetlere ve bu rivayetler esas alınarak oluşturulan fıkhi hükümlere bakılmış ve İslam öncesi akîka geleneğinin fıkhi hükümlerdeki yansımaları tespit edilmeye çalışılmıştır. İslamın ilk çağından uzaklaşıldıkça akîkanın fıkhi hükmünde mubahtan müstehaba, sünnetten farziyete doğru bir yönelişin olduğuna işaret edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Akîka, Kurban, Âdet, Sünnet THE PRE-ISLAMIC CUSTOM'S EFFECT THAT CARRIED THROUGH NARRATION ON THE DETERMINATION AQEEQAH'S FIQH PROVISION
2022
Basrî, Ebûl-Hüseyin. el-Mu'temedfi usulii-fıkh. thk. Muhammed Hamidullah. Şam: Ma'hedi İlmi, 1386. Basrî, Haşan. "Risâle fi'l-kader" Resâilüi-adl ve't-tevhîd. thk. Muham med Ammara. Kahire: Dârü'l-Hilal, 1971.
İstiklâl Marşı için düzenlenen yarışmanın tarihî arka planına bakıldığında cephede savaşan askerleri moral bakımından destekleyecek bir metin arandığı anlaşılmaktadır. Yarışmaya katılan eserlerden jüri tarafından seçilenlerin askerler üzerinde bıraktığı etkileri gözlemlemek amacıyla ordu komutanlıklarına gönderilmesi bu hususun belirleyiciliğinin altını çizmektedir. Mehmed Âkif’in eserinin seçilmesinde de, eserin dinleyenlerde, özellikle de askerlerde müspet duygular uyandırmaktaki başarısı öne çıkmıştır. Orduya ithaf edilen İstiklâl Marşı, Çanakkale Şehitlerine şiiri ile birlikte Mehmed Âkif’in hayatı ve şiirinin zirvelerini işaretleyerek onun “Milli Mücadele’nin mânevi lideri” vasfına layık görülmesini sağlamıştır. Bu çalışmada Millî Mücadele’ye destek ilanı olarak nitelendirilebilecek İstiklâl Marşı’nın moral, yani kuvve-i mâneviye açısından bir değerlendirilmesi sunulmaktadır. Yapılacak incelemeye temel olarak, moral kelimesinin çeşitli sözlüklerdeki anlamları taranmış ve kelimenin çağrışım anlamlarının tespiti için Tekcan ve Göz (2005)’ün üniversite öğrencileri üzerinde gerçekleştirdikleri çağrışım araştırmasından yararlanılmıştır. Bunların yanı sıra, İstiklâl Marşı’nda yer alan kelimelerin sıklık sıraları “Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu” esas alınarak hazırlanan tabloya işlenmiştir. Bir sonraki aşamada ise moral kelimesinin sözlük anlamları ve çağrışımları ile İstiklâl Marşı’ndaki kelimelerin, sıklık sıraları da dikkate alınarak kelime düzeyindeki eşleştirmeleri yapılmış ve bu yöntem metin düzeyinde de uygulanmıştır. İlaveten, moral ile moral değerler arasındaki ilişkiden hareketle bu değerlerin İstiklal Marşı’ndaki karşılığı olan “din” kelimesi üzerinden bir kavram haritası çıkarılmıştır. Bu incelemelerin neticesinde, İstiklal Marşı’nın gerek moral yükselten gerekse moral değerleri vurgulayan bir metin olduğu sonucuna varılmaktadır. İstiklâl Marşı’nın moral eğitimi aracı olarak işlevi göz önünde bulundurulduğunda, Mehmed Âkif’in eseri, şairin bir moral subayı rolüne bürünerek İstiklâl Savaşı’nda askerleri heyecanlandırmak için yaptığı bir moral konuşması olarak kabul edilebilir.
Arapça bir kelime olan hezl sözlUklerde "şaka, latife yapmak, eğlenmek" manalarına ge-lir. Aynca "şaka, mizah, latife, alay ve eğlence" manalarında da kullanı. lır. Hezlin bir başka manası da "Sözün ne hakiki manasının ne de mecazı manasının kastedilmesidir. Cidd'in zıddı dır."1 Bedı' ıstılahlanndan sayılan 2 hezlin temel amacı ciddi bir konuyu mizah yardımıyla çarpıcı bir şekilde anlatmaktır.3 Ancak Klasik Arap ve Fars edebiyatlarında komiğin ne şekilde elde edileceği ve sınırlarının ne ~lacağı hakkında kesin bir hüküm yoktur. Yani hezl amacıyla irad edilmiş bir sözün veya şiirin edebe uygun olması ve müstehcenlik içermemesi gibi niteliklere sahip buluı_ıması gerekip gerekmediği halledilmiş bir mesele değildir. Bu durum genellikle hezli birbirinden zıt iki sahaya yaklaştırmakta, bazen hiciv, bazen de mizah yerine kullanılmasına sebep olmaktadır. 4 Aynı karışıklık Divan edebiyatı için de geçerlidir. Divan edebiyatında bu karışıklığı ortadan kaldırma ve mizah ve hiciv sahasında yazılmış eserleri tasnif etme amacını güden bir çalışmada hezl "alay ederek küçük düşürme" olarak tarif edilmiş ve alt kademesine ta'riz (sataşma), üst kademesine ise zem (kınama), hiciv ve şetm ve kadh (sövgü) konınuştur.5
Türk Hukukunda Kürtaj Hakkı, 2018
Özet: Kişinin kendi bedeni üzerinde sahip olduğu haklar ve tasarruf etme yetkisi hukukun en çok üzerinde durduğu ve düzenlediği hususlardan biri olmuştur. Modern Çağ’da kölelik kurumunun yasal düzenlemelerle yasaklanması ve özgürlükçü düşüncelerin giderek egemen olması sonucu 21. yüzyılda her kişinin kendi bedeni üzerinde söz sahibi olduğu başka bir deyişle yasal düzenlemelerin kapsamında sınırlı mülkiyet hakkına sahip olduğu kabul edilmiştir. Bununla beraber insanlığın var olduğu zamandan günümüze kadının doğasına yapılan atıf sonucu kadının doğuran ve dolayısıyla üretim aracı olarak görülmesi ve bunun üzerinden tanımlanması söz konusu olmuştur. Bu çalışma kadının kendi bedeni üzerindeki tasarruf hakkı, kürtaj kavramı ve uygulamasına odaklanmaktadır. Bu çerçevede yasal düzenlemelere egemen olan ataerkil düşünce yapısının kadın bedeni üzerindeki etkileri incelenmektedir. Anahtar Sözcükler: Türk Hukuku, insan hakları, kişilik hakkı, kadın bedeni, kürtaj hakkı THE RIGHT TO AN ABORTION UNDER TURKISH LAW Abstract: The legal rights of a person and his/her power of disposition concerning his/her own body has been one of the most deliberated issues by law which also happen to be one of the most regulated. Today, in 21st century every person has a say on his/her own body. As a result of the abolition of slavery by legal action and thanks to the gradual increase in favor of Libertarian thought throughout the Modern Era, at this point within the scope of legal regulations every person is considered to have a limited right on own body. It is argued that as a consequence of constant enquiries into the nature of women, women are conceived and defined as a means of production. This study will focus on the women’s right to their own bodies with giving a special emphasize on the concept and practice of abortion. In this context the negative effects of the patriarchal mentality that reflects on the regulations will be assessed as an intervention to the body of women. Key Words: Turkish law, human rights, personality rights, women body, right to abortion
İSLAM VE MEDENİYET SERİSİ AHLAK 1. Cilt, 2024
BU KİTAP BÖLÜMÜNDE KUR’AN’DA ADEM'İN İKİ OĞLU ŞEKLİNDE BAHSEDİLEN HÂBİL İLE KÂBİL KISSASINDAN ÇIKARILABİLECEK AHLAKİ İLKELER ELE ALINMAKTADIR.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Tarih İncelemeleri Dergisi, 2023
ANADOLU ARKEOLOJİSİYLE HARMANLANMIŞ BİR ÖMÜR MEHMET KARAOSMANOĞLU'NA ARMAĞAN, 2021
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020
Her Yönüyle Baskil, 2020
Meriç Uluslararası Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, 5(12), 27-39, 2021
Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, 2020
ARKEOLOJİK TEKSTİLLERDE KORUMA YAKLAŞIMLARI VE ETİK, 2021
2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi Bildirileri 3. Cilt Türkoloji, 2016