Academia.eduAcademia.edu

Kitap Yakmanın Tarihi

Abstract

Kitabı okumak, kitabı sevmek onu ruhunda hissetmek etrafında olup bitenleri soyutlayarak anlatmak isteyen insanoğlunun binlerce yıllık mücadelesinin en üst aşamasında olmanın gururu ile çevrelenmiş durumdadır. Merak dürtüsünün etkisinden kurtulamayan tarih; kültürü, uygarlığı, doğayı, canlıları anlatan çeşit çeşit kitaba sahip olmanın yanında o kitapları kontrol altına al-mak isteyen romanlara konu olmuş acımasız iktidar hırsına da sahiptir. Ray Bradbury 1951'de yayımladığı Fahrenheit 451 adlı distopyasında gelecekte kitapların başına neler gelebileceğini gözlerimizin önüne sermekteydi. Bağımsız düşüncenin ve kitap okumanın toplumda kargaşa ve mutsuzluğa yol açtığına inanan distopik devlet gücü tarafından bütün kitaplar yasaklanmış ele geçirilenler ise İtfaiyeciler adı verilen geniş yetkilerle donatılmış bir örgüte yaktırılmıştır. Aldo-us Huxley'in 1931'de kaleme aldığı Cesur Yeni Dünya'da Vahşi'nin Denetçi ile girdiği tartışma kitap ile iktidar arasındaki ilişkiyi Ray Bradbury'den daha erken işlemiştir. Bilimin ve tekniğin hâkim olduğu yenidünyada dinin yerini irdeleyen Denetçi için eskinin yaratıcısını işleyen eserler kasada kalmalı, kendisini yoklukla gösteren yaratıcıya ise fırsat verilmeliydi. George Orwell'ın 1948'de yazdığı 1984 ise şüphesiz ki distopyanın en fazla önemsenen romanı olarak yerini hâlâ korumaktadır. 1984'te kitap ve dergilerin Büyük Biradere uygunluğunu denetleyen bir memurlar ordusu vardı. Romanda kitaplar, dergiler, broşürler, afişler, filmler, karikatürler ve fotoğraflar sü-rekli gözden geçirilerek partinin ihtiyaçlarına uygun hale getiriliyor, tarih gerektiği zaman silini-yor, gerektiği zaman ise çıkarlara uygun şekilde yeniden yazılıyordu. Sorun yarattığına inanılan yazılı metinler ile partinin önce düzeltip sonra yanlışlığına kanaat getirdiği belgeler ise büyük fırınlarda yakılıyordu. Adil Yakubov'un 1974 yılında yayımlanan Uluğ Bey'in Hazinesi adlı eseri-nin iki hazinesinden birincisi Semerkant Rasathanesi'nin kütüphanesinde bulunan dört bir yandan toplanmış kitaplar ve risalelerken ikincisi Timurlenk'ten kalma çok kıymetli taşlardı. Bir dev-let adamı olarak Uluğ Bey yaşanan taht kavgaları arasında kütüphanenin başına geleceklerden korktuğundan Ali Kuşçu'ya kütüphanesini kurtarması için emanet eder. Böylece binlerce yıldır yaşanan iktidar-kitap çatışmasının bambaşka bir örneği yeniden başlar. Kurgulara konu olan bu kitap yakmanın ya da kitabı kendi çıkarlarına uygun hale getirmenin