Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
2 pages
1 file
Dilim çözülür geceye, içime bir karanlık işler. Kendi kendisinden mustarip bir ses, kelimelerimi bana batırır.
Dil ve Edebiyat, 2023
Dergiye yazılar elektronik posta yoluyla gönderilir. Yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayın Kurulu dergiye girecek yazılarda gerekli gördüğü düzeltme ve değişiklikleri yapabilir.
The Journal of Academic Social Sciences, 2019
Ontolojiye göre sanat eseri bir var olandır. Ne ki, o nesneleşmiş bir tinsel varlıktır. Bu bakımdan her sanat eseri heterojen bir yapı gösterir. Heterojen yapı ise reel ve irreel tabakalardan meydana gelir. Sanat eserini böyle bir model analizine tabi tutan Nicolai Hartmann ve Roman Ingarden'dır. İsmail Tunalı, Sanat Ontolojisi adlı kitabında Hartmann ve Ingarden'ın yöntemlerinin bir sentezini yapmıştır. Buna göre edebi eser reel ve irreel olmak üzere iki ana tabakaya ayrılır. Reel tabaka tek bir unsurdan ses tabakasından ibarettir. İrreel tabaka ise anlam tabakası, nesne tabakası, karakter tabakası ve kader tabakası olmak üzere dört unsurdan meydana gelir. Bu yazıda Asaf Hâlet Çelebi'nin "İbrâhîm" adlı şiiri ontolojik eleştiri kuramına göre tahlil edilmiştir. Bunun için Tunalı'nın yöntembilimine yaslanılmıştır. "İbrâhîm"; ses, anlam, nesne, karakter ve kader tabakalarına göre değerlendirilmiştir. Şiirin ses tabakası kelime tekrarları, asonans ve aliterasyon vasıtasıyla ahengin meydana getirildiğini göstermektedir. Anlam tabakasında şiirde kullanılan kelimeler ve bu kelimelerin yaptığı göndermeler bir kültür şiirini açığa çıkarır. Nesne tabakası kutsal kitaplara ve tasavvufa işaret eder. Put yapma ve put yıkma olayı hatırlatılır. Karakter tabakasında İbrâhîm peygamber, Babil kralı Buhtunnasır ve poetik ben "put ve ateş" ortak paydasında buluşur. Karakterler ise kader tabakasındaki temayı ortaya koyar. Buna göre insan nefis putuyla mücadele halindedir.
Habernews Sanat Portalı, 2021
Coğrafya kaderdir. Anadolu da bizim kaderimizdir. Anadolu kültürünün bir çok uygarlığın kesiştiği bir mozaikten oluştuğunu düşündüğümüz de, ne büyük bir mutluluk... Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı, Orta Asya Türk kültürü... Bu toplumda en eski uygarlıktan en yakın tarihlisine kadar her uygarlığın bir izi vardır. Dolayısıyla, tek tek hepimiz farkında olmadan bu uygarlıkların kültürlerinden etkilenmişizdir, yoğrulmuşuzdur. Coğrafya kaderdir! Bu coğrafyanın insanı, bu coğrafyanın sanatçısı yaratma arayışında kendine-kökenine dönmeyi tercih ettiğinde Anadolu' nun kozmopolit yapısının arkaik imgelerinden esinlenmeyi tercih etmektedir.
2018
Kader konusu cok eski zamanlardan beri uzerinde tartisilan konulardan biridir. Ilâhi dinler ve dusunce âlemi de dâhil olmak uzere, insanlik âlemi kader konusunda ikiye bolunmustur; kaderi kabul edenler ve inkâr edenler. Bu arastirmada kader inancinin Kur’an’da hangi sekillerde yer aldigi ve degisik ekollerce nasil anlasildigi incelenmistir. Bu arastirmada Islam’in ana kaynagi Kur’an esas alinmistir. Kelam ekollerinin kendi kaynaklari kullanilmistir. Bu ekollerin kaderle ilgili bu naslari nasil degerlendirdikleri ve konuyu nasil anladiklari incelenmistir. Kur’an-i Kerim’de kaderle ilgili âyetler genel olarak uc grupta toplanmaktadir. Bunlar; kader inanci, belirlenmis kader ve insanin ozgur kilinmasi konularini icermektedir. Birinci grupta yer alan âyetler kader inancinin varligina delâlet etmektedir. Bu âyetlerden konuya delâleti en uygun olanlardan Kamer suresi 54/49, el-Furkân suresi 25/2, Murselât suresi 77/23 ve Abese 80/19. âyet delâlet bakimindan incelenmistir. Bel...
Yönetim, Ekonomi, Edebiyat, İslami ve Politik Bilimler Dergisi, 2016
In historical process, fate has been a fully subject for people's minds with its exactly unknown feature. Nevertheless, people has never stayed away from thinking or discussing issues related both to this concept or matters about this concept. This case, as in other societies, it has maintained its relevance for the Islamic societies. In the early period of Islam, the reasoning about fate had been under debate by different schools. However, people of today's world, in thought structure of these schools, people are strained to find answers for the contemporary issues and they can misunderstand or they can't understand exactly what these schools said about fate. In fact, as the centuries go by, the changes all over the world have a great effect about the emerge of this issue. The purpose of this article is to try to produce answers to some questions and issues about fate that occur in time and with the changes over the world and to take over some issues that is considered to be misunderstood about this subject.
2023
Klasik edebiyatın nazım ve nesir sahasında önemli bir yere sahip olan Kânî (1712-1792) ile ilgili olarak ne şair biyografilerinde ne de ölümünden sonra kaleme alınan eserlerde yeterli bilgiye rastlanmaktadır. Oysaki tahsilini memleketi Tokat'ta tamamlamış ve nükteli ifadeleriyle genç yaşta şöhret bulmuş bu şair, bir yandan Mevlevî tarikatı müntesibi olarak yazdığı dinî şiirlerle, öte yandan
Zamanımızda bir takım câhiller ve sapıklar türetilmiştir. Kadere îmân Kur’ân’da yoktur, hadîslerle de îmân sâbit olmaz, O halde Kader’e îmân mecbûriyeti yoktur, gibi açık küfür sözlerini sarf etmekten çekinmemektedirler. Böylece bir yanda kâfir inancı sergilemekte, diğer yanda da başkalarını dahi kâfirleştirmeye çalışmaktadırlar. Maksadımız, Kader isbâtından çok, meseledeki bakış açısı noktasında hasta olan bir zihniyetin tahlîl ve teşhîsidir. O bakımdan yapacağımız bilinen bir usûlle delîlleri ortaya koymak olmayacaktır.
Adnan Oktar (Harun Yahya) Bugüne kadar, gelmiş geçmiş bütün din ahlakına karşı olan kişilere ve akımlara bakıldığında hemen hepsinin felsefi temelinde materyalist (maddeci) düşüncenin yattığı görülür. Bilindiği gibi materyalistler Yaratılış gerçeğini reddederler. Bunun yerine maddenin sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da mutlak bir varlık olarak kalacağı yanılgısını savunurlar. Diğer bir deyişle maddeyi ilahlaştırırlar. (Allah'ı tenzih ederiz) Materyalistlerin kendi kaynaklarında materyalizm (maddecilik) şöyle tarif edilir: space Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır... (En-am Suresi, 101) Materyalizm dünyanın ezeli ve ebediliğini (öncesiz ve sonrasızlığını), Tanrı tarafından yaratılmış olmadığını ve de zaman ve mekanda sonsuzluğunu kabul eder.1 Materyalizmin maddeyi bu derece putlaştırmasının nedeni, her ne olursa olsun Allah'ın varlığını kabul etmemektir. Çünkü madde mutlak değilse bir başlangıcı var demektir; bir başlangıcı varsa da yoktan var edilmiş, yani yaratılmış demektir. Nitekim 20. yüzyılın sonunda tüm bilim dünyasının vardığı ortak sonuç, maddenin mutlak olmadığı, bir başlangıcı olduğu gerçeğini doğrulamaktadır: Tüm evren yaklaşık 15 milyar yıl önce "sıfır" hacimdeki bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana gelmiş ve genişleyerek günümüzdeki şeklini almıştır. Büyük Patlama (Big Bang) adı verilen bu olayın doğruluğu, pek çok somut delil ve gözlemle, aynı zamanda teorik fizikçilerin hesaplamalarıyla da kanıtlanmıştır. Bugün bilimin ulaştığı son nokta, Allah'ın Kuran'da bildirdiği ve İncil ve Tevrat'ta da haber verilen "evrenin yoktan var edildiği" gerçeğini doğrulamaktadır. Yine bununla birlikte çağdaş bilim, materyalizmi ve bunu esas alan ideolojileri her alanda yalanlamakta, materyalist görüşe sahip olanların maddeye dayalı dünyalarını yıkmakta, Yaratılış'a karşı yürüttükleri mücadelede onları yenik düşürmektedir. Buna rağmen materyalistler, maddenin mutlak değil, yaratılmış olduğu gerçeğini bilimle çatışmak pahasına da olsa kabul edemezler. Çünkü bu gerçeği kabul etmek Allah'ın varlığını kabul etmelerini, Allah'a iman etmeleri ise din ahlakını kabul etmelerini ve yaşamalarını gerektirecektir. Din ahlakı ise herşeyden önce Allah'a kesin bir boyun eğmeyi ve teslimiyeti gerektirdiğinden, elbette ki böyle bir tutum, kibirlerine yenik düşmüş bu insanlara ağır gelecektir. Allah Kuran'da, gerçekleri gördükleri halde, kibirleri yüzünden gerçeklerden kaçanların durumunu şöyle bildirmektedir: Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 14) Materyalistler, maddenin yanı sıra zamanın da mutlak olduğu, yani sonsuzdan gelip sonsuza gittiği yanılgısına inanırlar. Bu çarpık anlayışa dayanarak da kaderi, ahiret gününü, cenneti ve cehennemi reddetmeye çalışırlar. Oysa bugün modern bilim, maddenin olduğu gibi, maddenin bir türevi olan zamanın da maddeyle birlikte yokluktan var edildiğini ve zamanın da bir başlangıcı olduğunu ispatlamıştır. Aynı zamanda, zamanın izafi (göreceli-rölatif) bir kavram olduğu, materyalistlerin yüzyıllardır zannettikleri gibi değişmez ve sabit olmadığı, değişken bir algı biçimi olduğu da 20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Zamanın ve mekanın izafiyeti Einstein'ın "Rölativite" teorisiyle kanıtlanmış ve bu gerçek bugünkü modern fiziğin temelini oluşturmuştur. landscape Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatandır. (Nisa Suresi, 126) Sonuç olarak, zaman ve mekan mutlak olmayan, başlangıçları olan, Allah'ın yoktan var ettiği kavramlardır. Zamanı ve mekanı yaratan Allah, elbette bu kavramlardan münezzehtir. Allah, zamanın her anını zamansızlıkta belirlemiş, tespit etmiş ve yaratmıştır. İşte materyalistlerin akıl erdiremedikleri "kader" gerçeğinin özü de buradadır. Bizim için geçmişte yaşanmış ve gelecekte yaşanacak olan olayların tümü, zamandan münezzeh olan, zamanı yoktan var eden Yüce Allah'ın bilgisi ve hakimiyeti dahilindedir. Kuran'da 1400 yıl önce bildirilen ve inananların gönülden inandıkları gerçekleri bugün modern bilim de doğrulamakta ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğuna şahitlik etmektedir. Asırlardır Allah'ın varlığını ve Yaratılış gerçeğini reddeden materyalist düşünce ise, dilinden düşürmediği ve her fırsatta arkasına sığınmaya çalıştığı bilim tarafından her alanda yalanlanmaktadır. Bu kitapta, materyalistlerin öne sürdükleri iddiaların hiçbir bilimsel ve mantıksal geçerliliği olmadığını, aksine materyalizmin bugünün bilimi ile tamamen çökertildiğini delilleriyle aktaracağız. Burada anlatılan konular maddenin aslı, zamanın ve mekanın izafiyeti ile ilgili çok önemli deliller içermektedir. Öyle ki belki de bugüne kadar hiç düşünmediğiniz bazı gerçeklerle karşılaşacak, maddenin özünün materyalizmin iddia ettiğinden veya size öğretilenden çok daha farklı olduğunu anlayacaksınız.
The subject of this study is the relation between anxiety and perceptions of predestination. Our main problem is whether there is any difference in anxiety level in relation to the perception of predestination. In this context, the randomly chosen subjects from students and teachers of several schools such as Kahramanmaraş Tourism and Hotel Management Vocational High School, Erdem Beyazıt High School, İmam Hatip High School have been conducted a survey; the subjects’ fate perceptions and their anxiety levels have been determined, then the affinity between their fate perceptions and their anxiety levels has been established. According to survey conclusion, while a differentiation has arisen in terms of faith as an aspect of fate perception, attribution to fate, choices for the causes of disasters, the reason for ascribing to fate; a differentiation has not been observed with regard to success as an aspect of fate perception and attitude towards success and failure, choices for the main designator of events, attitude towards starting a job, aspect of the effect of fate, attitude towards great catastrophes and attitude towards student’s failure. Consequently, in this study, which makes use of the basic approaches of attribution theory, it has been concluded that man’s faith for fate, fate per ception, his use of attribution to fate in order to give events a meaning are major factors that determine the level of anxiety. Keywords: Anxiety, Predestination, The Perception of Predestination, State Anxiety, Trait Anxiety
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Din ve Felsefe Araştırmaları, 2022
Seni Öldüreceğim İçin Çok Üzgünüm Kataloğu, 2003
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2020
The Project of the Customary Exception (God Willing) in Some Worships and Contracts, 2020
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi (TALİD), 2016
TÜRK DİLİNİN BAŞÇISI ALÎ ŞÎR NEVÂYÎ , 2022