Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
13 pages
1 file
KAMUSALLIK VE SİVİL TOPLUM ARASINDA CUMHURİYET Cumhuriyet, sivil toplum ve kamusal alan gibi sayısız tartışmanın ve farklı yorumların söz konusu olduğu kavramlar hakkında bir değerlendirme yapmak ve hatta bu kavramları Türkiye'de Cumhuriyet tarihi ile ilişkilendirmek son derece zorlayıcı bir düşünsel çalışmayı önümüze koyuyor. Böyle zorlu bir çalışmayı gerçekleştirme iddiası içinde olmaksızın, tartışmalı noktaları belirlemek ve üzerine sorgulamalar yapılabilecek bazı saptamalar sunmak istiyorum. Kavramların kendi başlarına sunduğu zorlukla bir ölçüde başa çıkabilmek için cumhuriyet kavramı etrafında örülmüş bir sunumu deneyeceğim. Cumhuriyet kavramı ile başlarken, sosyal bilim metodolojisinde artık apaçık bir gerçek haline gelmiş olan bir noktayı belirtmek isterim: Belli bir zaman içinde farklı yaklaşımların sunduğu farklı tanımlar mevcut olabildiği gibi [statik çeşitlilik], tarihsel süreç içinde cumhuriyet yönetimi ve uygulamalarının pek çok farklı örneğine de rastlarız [dinamik çeşitlilik]. Bu çeşitlilik, diğer kavramlarda olduğu gibi, cumhuriyet kavramında da ortak bir tanıma varmada en belirgin engellerden biri olarak duruyor. Cumhuriyet kavramı söz konusu olduğunda, geçmişin düşünsel mirasından ve tarihsel deneyimlerinden yararlandığımız gibi içinde yaşadığımız dönemde cumhuriyet fikri üzerine geliştirilmiş son derece geniş bir incelemeler bütünü de yolumuza ışık tutacaktır. Tarihsel ya da ampirik gerçeklik ile kavramsal soyutluk arasında o bitmek bilmez gidiş-geliş, her kavram için olduğu kadar cumhuriyet için de geçerlidir.
Felsefi Düşün, 2023
Günümüzde siyaset felsefesi alanındaki tartışmaları belirleyen teorilere baktığımızda, çoğulcu ve çatışmayı dışlamayan bir kamusal alan ve kamusal müzakere meselelerinin kaçınılmaz biçimde bu tartışmaların merkezine yerleştiğini fark ederiz. Bir yandan giderek sönümlenen ve giderek oy verme eylemiyle sınırlanan bir yurttaşlığı yeniden aktif hale getirmenin imkanlarını, insan haklarına dayalı bir yurttaşlık anlayışı içinden ortaya koymaya çalışan bu teoriler, diğer yandan bize demokrasinin paradoksal doğasını hatırlatırlar ve onu kesinlik ifade eden bir hedef, bir nihai uzlaşma durumu olarak değil, çatışma ve uzlaşma arasındaki gerilimin sürekli olarak deneyimlendiği bir toplumsal özgürleşme ve adalet dinamiği olarak açığa çıkarırlar. Bu makale, demokrasiyi insan hakları ile yurttaşlık arasındaki bağa ve çatışma-uzlaşma gerilimine odaklanarak düşünen Etienne Balibar ve Catherine Colliot Thélène’in teorilerini ele alarak, bu teorilerde ortaya konan yurttaşlık anlayışlarının bize cumhuriyeti yeniden düşünmek konusunda nasıl bir yol gösterdiği üzerine bir düşünce taslağı oluşturmayı amaçlamaktadır.
DergiPark (Istanbul University), 2017
"Bütün soğuk canavarların en soğuğuna devlet denir. Soğuk soğuk yalan söyler ve ağzından şu yalan sürüne sürüne çıkar: 'Ben, devlet, ulusum ben. Yeryüzünde benden büyüğü yoktur: Düzenleyen parmağıyım ben Tanrının.' Böyle böğürür o canavar. Devlet derim ona, herkesin ağı içtiği yere, iyilerin ve kötülerin. Devlet, herkesin kendini yitirdiği yer, iyilerin ve kötülerin. Devlet, herkesin ağır ağır kendi canına kıymasına 'hayat' denen yer." Alman düşünür Nietzsche'nin çarpıcı ifadelerle dile getirdiği bu görüşlerinden devletin birkaç özelliği ortaya çıkar: Devlet herkese hükmeden sınırsız bir güçtür, kendisini ulusun tümüyle özdeşleştirir, düzenleyici bir otorite olma iddiasındadır, yalan üzerine kuruludur ve altındaki insanları kendisiyle bütünleştiren bir varlıktır. Devlet, bu anlayışta sadece somut bir yapı bir organizasyon değil; aynı zamanda değerleriyle ve sembolleriyle kültüre, inanca, yaşam biçimine dönüşmüş, insanın iç dünyasına sinmiş soyut bir varlıktır. Devlet, bir yandan otoritesini göstererek altındaki bireyin içine korku salar, onu sindirir; bir yandan da yalanlar üzerinden bireyi endoktrine ederek, kendisini sevdirir, iç dünyasında yer alır. Toplumunu kendi idealleri, hedefleri ve öncelikleri doğrultusunda harekete geçirmek istediğinde yalan makinesine başvurur; vatandaşın beynini yalanlar üzerinden yıkar, onu motive eder ve harekete geçirir. Devlet, bunun için her tür kaynağı kullanır. Dini, eğitimi, kültürü, ideolojiyi, hukuku, hatta gelenek ve görenekleri. Tüm bunlara kendini katarak, tüm bunlara kendi rengini vererek kendi idealleri uğruna ölmeyi bireyler için şerefli bir şey haline getirir; devlet için ölüm erdemler listesinin baş sırasına yerleşir. Nietzsche'nin "herkesin kendini yitirdiği, kendi canına kıymasına hayat denen yer" dediği işte bu nokta.
Giriş Sivil toplum ve sivil toplum-devlet ilişkileri insanlığın bir bütün olarak yaşaması ili birlikte var olan bir kavram olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bu süreçte çıkar çatışmaları, otoritenin güçlendirilmesi, en önemlisi de bireylerin devlet karşısında haklarını koruyabilmesi özellikle
Yeni Medya Çalışmaları Altıncı Ulusal Kongre, 2023
Sivil toplum kuruluşları (STK), demokratik toplumlarda, yurttaşların kendi ilgi ve çıkarlarını, meşru çerçevede savunmalarını sağlayan önemli aktörler olarak kabul edilmektedir. Sivil toplumun bu işlevi yerine getirebilmesi ideal bir kamusal alanın varlığına bağlıdır. İnternetin, iletişimde yoğun biçimde kullanılmasıyla kamusal alan etkileşim alanını genişletmiştir. Sosyal medyaya ilginin artmasıyla birlikte, sivil toplum kuruluşlarının sosyal medya etkinliklerini ölçmeye yönelik çalışmalar da artış göstermiştir. Pek çok çalışmada sivil toplum kuruluşlarının sosyal medya kullanımını mesajın özellikleri, iletişimin tek veya çift yönlü olması gibi iletişimin unsurları bağlamında incelediği görülmektedir. Bu bölümde ise kamusal alanda rol alan aktörler olarak STK'ların eylemlerinin kamusal alan işlevleri temelinde incelenmesi gerektiği varsayımından hareket edilmiştir. Bu kapsamda literatür doğrultusunda oluşturulan tipoloji çerçevesinde, politik arenada en çok tartışılan ve politik meşruiyetin en öncelikli dayanaklarını teşkil eden kadın ve çevre hakları temalı STK'lardan, uluslararası ve ulusal ölçekte birer kuruluşun altı aylık sosyal medya paylaşımları içerik analizine tabi tutulmuştur. İncelenen STK'ların sosyal medyayı kamusal alan işlevlerinden hangilerinde daha güçlü kullandığı, sektör ortalamalarıyla karşılaştırılarak sunulmaya çalışılmış ve bulgular önceki çalışmalarla karşılaştırılmıştır.
Politika Önerileri 12 , 2023
İLKE Vakfı olarak hazırladığımız "Politika Önerileri" dosyası, 2023 Türkiye genel seçimleri sonrası toplumsal alanda hayata geçirilecek politikaların niteliğini artırmaya yönelik teklifler içeriyor. İLKE'nin bugüne dek ürettiği çalışmaların yanı sıra her biri alanında uzman isimlerin katkılarıyla hazırlanan bu dosyalarla geleceğin Türkiye'si için geliştirilecek politikalara katkı sunmayı gaye ediniyoruz.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yakın Tarih Dergisi, 2017
Özet: Bu çalışmada 1923-1928 yılları arasında Türkiye'de Sosyal hayata dair bilgi ve bulgular tarih ve sosyolojik açılardan irdelenerek genel bir manzara ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sosyolojinin sosyal hayat ve topluma dair görüşleri doğrultusunda yeni Türkiye'nin değişim ve dönüşüm serüveni, sosyal hayat ekseninde ele alınmıştır. Kaynakların konuya dair sınırlılıkları nedeniyle kesitler halinde işlenen konuda, değişim sürecindeki toplulukların geçirdikleri evreler mekânların ve değerlerin yeniden şekillenmesiyle farklılaşan sosyal hayat biçimleri aktarılmıştır. Osmanlı Devleti'nin son yıllarında batılılaşmanın toplumsal yansımalarından biri olan seçkinci sosyal hayat formları, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında gerçekleştirilen köklü değişikliklerle çok parçalanmış olan sosyal hayatın-Halkçılık ilkesi doğrultusunda-bütünleştirilmesi çabaları, Cumhuriyet'in ilk beş yılında etkili olmuştur. Birey, aile, toplum eksenleriyle ideal sosyal hayatın çeşitli biçimlerde somutlaştırılarak halka sunulduğu bu dönemde ideal köylü, kentli açıkça ifade edildiği gibi, çocuk, genç ve yetişkinlerin toplumsal konumları çok farklı kanallarla dile getirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Sosyal Hayat, Türkiye, 1923-1928. Abstract: In this study, the information and findings about social life in Turkey (between 1923-1928) were examined from history and sociological aspects and a general view was tried to be presented. The new adventure of change and transformation of Turkey in the direction of sociology's views on social life and collecting has been taken up in the axis of social life. Due to the limitations of the sources, the social life forms that are differentiated by the reshaping of the stages, places and values of the communities in the process of change are presented in cross section. In the last years of the Ottoman Empire, the social life forms, one of the social reflections of westernization, have been effective in the first five years of the Republic in the struggle to integrate the social life which has been fragmented by radical changes in the first years of the Republic, In this period where the ideal social life is presented to the public through various forms of ideal social life by the axes of individual, family and society, the social positions of children, young people and adults are expressed with very different channels as it is clearly expressed as ideal villagers and urban people.
4. Uluslararası Öğrenciler Sosyal Bilimler Kongresi Bildiriler Kitabı - II, 2018
Öz: Kırgızistan'da demokrasi sürecinin başarılı ve eksik yönlerini ekonomiksiyasi açıdan in celeyen hem yerel hem de yabancı menşei çok sayıda çalışmalar bulunmaktadır. Bu konuda yoğunluk, Kırgız Cumhuriyeti'nin post-Sovyet alanda diğer ülkelere karşılaştırmalı demokrasi değerlerini hayata geçirmeye yönelik çabaları ve bu yönde halkın da tam destekçi çıkmasından kaynaklanmıştır. Fakat Kırgızistan'ın geçirdiği yaklaşık otuz yıllık dönüşüm değişim sürecini sistematik olarak sosyolojik yönde irdeleme vakti gelmiştir. İnişli çıkışlı dalgalarla devam eden bu sürecin ana aktörü sivil toplum ve sivil toplum örgütleri olmuştur. Bir bilimsel araştırma teması olarak Kırgızistan'da sivil toplum ve sivil toplum örgütleri alanı daha yenidir ve devamlı, derin çalışmalara ihtiyaç vardır. Dolayısıyla konuyla ilgili bilgiler netliklerden daha çok belirsizlikler ve bilimsel nitelik kazandırılmamış bulgulardan mevcuttur. Bu ihtiyaç doğrultusunda çalışma da Kırgızistan sivil toplum ve sivil toplum örgütlerinin modern anlamda ortaya çıkışı, gelişim süreci, demokrasi mücadelesiyle bağları incelenmiş ve sosyal sermaye-demokrasi değerlerinin durumu Dünya Değerler Araştırması verileri kullanılarak Türkiye ve Kazakistan'la karşılaştır malı olarak ele alınmıştır. Yapılan analizler sonucunda, bir kavram ve toplumsal yaşamın ihtiyaç duyduğu olgu olarak sivil toplumun Kırgızistan'da meşhurlaşması bağımsızlığının ilk senelerine denk geldiği; ilk başlarda sivil toplumun devletin özel hayata müdahalesi, halka rağmen politi kalarına karşı ve bağımsızlık mücadelesi ruhuyla ortaya çıktığı ve bu rengini kendine has özellik olarak günümüzde de taşıdığı tespit edilmiştir. Sorunları olmasına rağmen Kırgızistan'ın sivil toplum tecrübesi halkın yaşam ve düşünce tarzında önemli izler bıraktığı sonucuna ulaşılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Cumhuriyetçilik ve Cumhuriyetler, 2023, ed. Selman Saç, Nika
Posseible Düşünme Dergisi, 2020
YELKEN, Ramazan, “Türkiye’de Cemaatlerin Sivilleşememe Sorunu ve Sivil Toplum”, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Türkiye Uluslararası Sempozyum, 24-26 Mayıs 2017, 36. Oturum, Muş Alpaslan Üniversitesi, Nobel yayıncılık, II. Cilt, sayfa: 110 – 115, 1. Baskı Nisan 2018, MUŞ., 2018
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2017
II. Uluslararası Ortadoğu Sempozyumu Bildirileri, 2017
Sivil Toplum: Kavramsal Belirsizlik, 2023
İNSAN TOPLUM VE İKTİSAT: Sabahattin Zaim Düşüncesinin Ana Hatları , 2020
Kamusal Alan Toplumsal Katılımın Bir Imkanı
Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, 2020
4. BOYUT Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi / 4. BOYUT Journal of Media and Cultural Studies
Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2014