Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Motif Akademi Halkbilimi Dergisi yılda iki defa çıkar. Yayımlanan yazıların dil ve imla sorumluluğu yazarlarına aittir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Yayın ilkelerine uymayan yazılar yayımlanmaz.
DergiPark (Istanbul University), 2008
İnsanoğlu tarihi süreç içerisinde çok çeşitli araç ve gereçler yapmış ve kullanmıştır. Bunlardan birisi de kaşıktır. Zaman içerisinde hammaddesi değişen kaşık daha çok tahtadan, madenden veya kemikten yapılmıştır. Geleneksel olarak yemek türleri dikkate alınarak yapılan kaşıklarda da çeşitlemeler olmaktadır. Türkiye'de kaşıkçılıkla ilgili çok çeşitli ve zengin bir gelenek bulunmaktadır. Geleneğin dayanakları Türklerin tarihi serüvenleri ile pekişerek günümüze ulaşmıştır. Zamanında Konya, Kütahya, Akseki, Geyve, Taraklı, Göynük, Gediz birer kaşık merkezi konumundayken günümüzde kaşıkçılık gittikçe zayıflamakta ve geleneksel kaşıkçılığa duyulan rağbet azalmaktadır. Bu durum usta çırak ilişkisi içerisinde bulunan kaşıkçılık için önemli bir sorun olarak karşımıza çıkar.
İnsan yeme içme gibi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılarken çeşitli nesnelerden istifade eder. Bunların önemli bir grubunu maddi kültür varlıkları arasında sayılan kap kacaklar oluşturur. Doğal ya da işlenmiş maddelerin kullanılması ile üretilen sini, sahan, tulum, kaşık gibi mutfak eşyalarını ifade eden kap kacak, Anadolu topraklarını mesken tutan ve geleneksel yaşam biçimlerini sürdüren Yörükler tarafından kullanılmaya devam edilen unsurlardır. Tuluklar, kazanlar, çomçalar, siniler farklı malzemeler ve araçlarla yapılan mutfak eşyalarıdır. Yörüklerin tarihini, yaşam biçimlerini ve kullandıkları dokumaları içeren çok sayıda yayın olmakla birlikte gündelik hayatlarında önemli yeri tutan kap kacaklarla ilgili detaylı bir çalışma yok denecek kadar azdır. Bu makalenin amacı, Yörük yaşamının önemli unsurları arasında yer alan kap kacakları tanıtmaktır. Çalışmada gözlem, doküman analizi gibi nitel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. Konu kapsamına giren malzeme alan araştırmaları ile tespit edilmiş, fotoğrafları çekilmiş ve belgelenmiştir. Ananelerine bağlı yaşam biçimini sürdüren Yörüklerde geleneksel kap kacak kullanımına devam edildiği ve yozlaşmanın yok denecek düzeyde olduğu, buna mukabil yerleşik hayata geçen ve Türkmen olarak tanımlanmaya başlanan toplulukların ise seri imalat ürünlere yöneldikleri anlaşılmaktadır.
Yavaş Turizm ve Türkiye'deki Yavaş Turizm Destinasyonları, 2022
KONU BAŞLIKLARI: Şayak Dokuma Yapım Aşamaları, Şayak Dokuma Örnekleri BALIKESİR KARASİ İLÇESİ TURPLU MAHALLESİ ŞAYAK DOKUMACILIĞI Balıkesir ili el sanatları başta olmak üzere halk kültürü açısından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Sındırgı ilçesiyle özdeşleşen Yağcıbedir Halıları akla ilk gelen el sanatıdır. Bu halıların dışında yörede yer yer mekikli dokuma ürünlerine rastlamak mümkündür. Mekikli dokumalardan olan şayak dokumacılığı da yörenin bazı mahallerinde görülmektedir. Araştırma konumu, Balıkesir ili Karesi ilçesinin Turplu Mahallesinde karşılaştığım şayak dokumaları oluşturmaktadır. Şayak, çuhadan daha seyrekçe ve iplikleri verev olarak dokunan, dimi türünden ince yün kumaştır (Özen, 1982:335). Çuhaya nispetle kaba olmakla beraber daha sıcak tuttuğu ve ucuz olduğu için iş gücü sahipleri tarafından giyim eşyası olarak kullanılır. Yakın geçmişe kadar memleketimizde İngiliz şayakları çok tutuluyordu, tekstil sanayimizin gelişmesiyle birlikte Türkiyede en güzel şayaklar dokunmaya başlanmıştır. (Koçu, 1969:7). Şayak dokuma türünde kullanılan malzeme ve dokuma sonrası yapılan keçeleştirme işlemi abadaki gibidir. Şayak dokumasında dokuma örgüsü dimidir (Uğurlu, 1990:22). Balıkesir tarihi üzerine araştırmalar yapmış olan Kamil Su (1937:51) şayak dokumacılığın buraya gelişi hakkındaki bir rivayeti bize şöyle aktarmaktadır: “Balıkesir’e şayakçılık sanatı Osmanlıların Rumeli’de yaptıkları muharebeler sırasında Rumeli’den gelen muhacirler Balya kazasına yerleşmiş bu muhacirler abacılık, kaytancılık ve şayakçılık yaparlarmış” demektedir. XIX. yüzyılın sonları ve XX. yüzyılın başlarında Balıkesir’de koyunyününden dokunan lacivert, mavi, beyaz ve kır renklerinde abalar yaygındır. Bu dönemde Balıkesir’de 20 bin arşın ipliği elde bükülen yerli aba ve küçük aba ile yine yünden kısa don, şayak, çorap imal edilmektedir (Yağcı ve Genç, 2007:236). Günümüzde Türkiye’nin pek çok bölgesinde mahallelerde ve ilçelerde küçük atölyelerde şayak kumaşların üretimine devam edilmektedir. Ulaşılabilen kaynaklarda; Eskişehir’ Mihalıççık ilçe ve mahallelerinde, İstanbul Çatalca ilçe ve mahallelerinde, Silivri ilçe ve mahallelerinde, Kırklareli Pınarhisar, Poyralı ve Karaabalar mahallelerinde, Kofçaz Kocayazı mahallesinde, Balıkesir Turplu, Balya Kayalar, İvrindi, Kepsut, Dursunbey mahallelerinde, Mersin Anamur, Afyon ve Uşak’ta şayak dokumacılığın yapıldığı bilinmektedir ( Kurtuldu ve Önlü, 2017:360). Balıkesir’de şayak dokunan yerlerden biri de Balıkesir Karasi İlçesi Turplu mahallesidir.
Yaklaşık iki yüz yıllık bir zaman dilimini kapsayan Karahanlı Türkçesi, gerek günümüze kadar ulaşan dil yadigarları ile, gerekse kendisinden sonra ortaya çıkan Doğu Türkçesi, Batı Türkçesi, Kuzey Türkçesi ve Güney Türkçesi adlarıyla sınırlandırılan tüm yazı dillerine esas teşkil etmesiyle Türk Dili tarihinde önemli bir yer edinmektedir. Yansımalar, dış dünyadaki sesleri, görüntüleri vb. insan dilinin elverdiği şekilde taklit ve tasvir ederek anlatıma canlılık kazandıran sözcüklerdir. Yansımalar gerek kök gerekse türemiş biçimleriyle tarihi ve çağdaş Türk Dillerinin söz varlığında önemli yer tutar. Bu çalışmada, Karahanlı Türkçesinin en önemli eserlerinden olan Kutadgu Bilig ve Divânü Lûgâti't-Türk'deki yansıma kök ve gövdelerinden yansıma sözcükler türeten ekler ele alınmıştır.
2018
Öz: Bir Kültürün en kalıcı unsurlarını doğum, evlilik ve ölüm törenleri ve bu törenler sırasında uygulanan gelenekler ve görenekler oluşturur. Geçiş dönemlerini simgeleyen unsurları, mezar taşları tamamlar. Türk boylarının yaşam biçimleri, inanç sistemleri, dünyayı algılama şekillerine dair önemli bilgileri, kaya üstü tasvirler ve damgalar, yer aldıkları bölgenin coğrafi özelliklerini de yansıtarak günümüze kadar aktarmaktadırlar. Türklerde soy damgaları, sosyal ve ekonomik hayatta büyük önem taşımaktadır. İran'ın merkez bölgesinde yaşayan ve sürekli yabancı etkenlere maruz kalan Kaşkay Türkleri, tarih boyunca gelenek, görenek, kültür ve dillerini korumakla varlıklarını korumaya çalışmışlardır. Kaşkay Türkleri, dil, edebiyat, müzik v.b. kültür ögelerini devam ettirdikleri gibi, soy damgalarını da hala kullanmaktadırlar. Kaşkay Türkleri arasında tespit ettiğimiz damgalar ve işaretler, tayfa, tire ve soy bağlarını belirlemektedir. Arkeolojik araştırmaların derinleşmesi ve hala konargöçer hayatı devam ettiren bu Türk topluluğunun damgaları ve taş üzerindeki işaretlerinin incelenmesi, İran tarihçiliğine yeni bir yön verecektir. Anahtar Kelimeler: Kaşkay Türkleri, damga, soy, DNA,simge Lineage Stamps In Qashqai Turks Abstract: The most persistent elements of a cult are the ceremonies of birth, marriage and death, as well as the traditions and customs applied during these ceremonies. These traditions also include the tombstones. Lifestyles of Turkish tribes including their belief systems and their world view have been transmitted to the present day through rock-carved depictions and lineage stamps in the tombstones reflecting the geographical features of the region they were located. Lineage stamps among Turkish tribes had a great importance in social and economic life. Qashqai Turks who lived in the central region of Iran and constantly got exposed to foreign cultures tried to protect their cultural values throughout history. Today, they still use their lineage stamps and preserve their language, literature, music, and culture. The stamps and signs we identified among the Qashqai Turks show their families, bonds and and lineages. A deeper archaeological research and the examination of this Turkish tribe still living a nomadic life sustaining the markings on the tombstones are expected to contribute to Iranian historiography.
samsunsempozyumu.org
Haber, Denge, Arena and Halk newspaper which have been placed in the Samsun local press were investigated on the date of 01-15 July 2011 and between these dates how much importance has been given to the concept of cognitive distortion was investigated in quantitative and qualitative terms.
Journal of History School, 2019
DergiPark (Istanbul University), 2010
This paper entitled "The Education History of Karapapaks/Terekemes in Georgia" includes the education foundation from past to todays of Karapapak Turks having a population of 550.000 and Jiving in Georgia todays, the numbers of school s, students and teachers in 2002, and information aboud the lessons in these schools.
Journal of Turkish Studies, 2021
Kars was occupied by Russian army in 1877 on Russo-Turkish War of 1877-1878 also known as "93 Harbi" (War of '93'). The city was governed by Russians for 40 years between 1878-1918. Mağaracık (Ataköy) is one of the villages that was used as a Greek immigrant's settlement while the area was under Russian ruling. This text is mentioned about single nave chapel which is located on rural area of the village. Furthermore, the history of the village is mentioned, and the structure is introduced with data of field work. Mağaracık, known as Ataköy nowadays, is found 13 km south of Kars. Mağaracık is the one of the villages that the Greeks which migrated from Pontus after 1878, the period when the Russia governed Kars, was settled. 302 male, 306 female, 628 in total were lived in 68 houses according to 1886 Russian sources. Estimated Greek population was 1300 in 1918 which increased to 1600 in 1919. The chapel is located southeast of the village and near the creek bed and slope in the outside of residential area. Structure was examined under archeological survey and documentation was completed in 2013. In 2018, the structure was visited again to control while another survey was continued in the area. Although the exact construction date of the chapel is unknown, it is likely to have been built in Russian period between 1879-1918. The structure is in the form of a rectangle with 8.95 m. length including the apse and 5.34 m. width externally. It is composed of a single nave and a single apse and probably covered with a barrel vault. Although its size is small and its plan is simple, the chapel in the village of Mağaracık is important in terms of giving an idea about the religious structures of the Greek population who lived in Kars during the Russian period.
Edebiyatta Jest ve Mimik, Kitabevi Yayınları, 2020
Bâkî’nin "sarılmak" fiilinin çeşitli anlamlarını kullandığı “sarılmak” ve “sarıldı” redifli iki gazelinde sarılmanın çoğu kez bir jesti ifade ettiği görülür.
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi
Öz Bugüne kadar Yesevîlik üzerine hazırlanan çalışmalarda Ahmed Yesevî'nin birçok dervişinden bahsedilmiştir. Bununla beraber, XII. yüzyılda Horasan'dan gelip Çankırı'ya yerleşen ve bir Yesevî muakkibi olan Hacı Murad-ı Veli ciddi bir değerlendirmeye tabi tutulmamıştır. Onun için bu araştırmada, Hacı Murad-ı Veli, kendisine dair tüm veriler karşılaştırılmak suretiyle incelenmiştir. Makalede ilkin Yesevîliğin; tasavvuf tarihi ve Horasan tasavvuf geleneğindeki yeri üzerinde durulmuştur. Daha sonra Hacı Murad-ı Veli'ye değinen kaynaklar temelinde onun Yesevîlikle bağlantısı irdelenmiştir. Bunun için yazılı belgelerden, maddî kültür unsurlarından (türbe, cami vb.) ve sözlü rivayetlerden istifade edilmiştir. Ayrıca bu çalışmada Hacı Murad-ı Veli'ye ait farklı hayat hikâyeleri tahlil edilmiş ve onun bir Yesevî muakkibi olup olmadığı tartışılmıştır. Bunun en önemli sebebi ise eski yazılı belgelerde onu Yesevî addeden sağlam bir kayda şimdilik rastlanmamış olmasıdır. Kısaca makalede çeşitli kaynaklardan hareketle Hacı Murad-ı Veli'nin Yesevîlikle bağlantısı incelenmiş, bu husus tarihî verilerle de desteklenmeye çalışmıştır.
Ozet: Bazl degerlendirmelere gore ~u anda ana vatan dl~mda ya~ayan Kazaklarm saYlSI yakla.,k 5 milyondur. Tlirkiye Slmrlan dahilinde de 19000-25000 arasInda Kazak ya~amaktadlr. Makalede Ttirkiye'deki Kazaklann ya~adlg:t yerler ve TUrk topIumuyla girdikleri ili §kiler incelenmektedir. Bu baglamda yapilan sosyolojik ara §tlrmada bilgi derleme y5ntemi olarak 1-2 saat stiren derinlemesine mtilakatlar yapllml §tlf. Kaslm 2005 ve EylUl2006 tarihlerinde istanbul'da Kazak diasporasmm tiyeleriyle toplam 20 g6rU~me yapllml §tIr. Makalede yapllan ara §tlfmanm bazl boltimlerine deginilmektedir.
Şeyhî XV. yüzyıl şairlerimizden olup, divan edebiyatının başta gelen temsilcileri arasında yer alır. Şeyhî Divanı'nda klâsik bir divanda bulunması gereken bütün konular mevcuttur. Makalemizde Şeyhî Divanı'ndaki konulardan yiyecek ve içecekleri ele aldık. Çalışmamızda önce edebiyatımızda genel olarak yiyecek ve içeceklerden bahsettik. Daha sonra mesnevîlerde ve divanlarda yiyecek ve içecek konusunun nasıl işlendiğine değindik. Böylece Şeyhî Divanı'ndaki yiyecek ve içecek konusunu edebiyatımız içerisinde bir zemine oturtmayı hedefledik. Daha sonra Divan'da yer alan yiyecek ve içecekleri, önce yiyeceklerden başlamak üzere inceledik. Makalemizde elde ettğimiz neticeleri sonuç bölümünde değerlendirdik.
GAFUR GULAM BILDIRI KİTABI, 2024
Özet Gorbaçov’un 1986 Aralık ayında Dinmuhamed Konayev’i Kazakistan Komünist Partisi Genel Sekreterliği görevinden alarak yerine Kazak olmayan Rusya’nın Ulyanov Eyaleti Parti Komitesinin Birinci Sekreteri Genadi Kolbin’i ataması ile meydana gelen protesto olayları, dönemin iktidarı tarafında çok kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Barışçıl bir gösteri olarak başlayan bu olaylar Gorbaçov’un “açıklık” ve “yeniden yapılanma” politikasına ters bir şekilde bir devlet terörüne dönüşmüştür. Olaylar sırasında birçok gösterici öldürülmüş, ağır yaralanmış, hapse atılmış, bir kısmından da daha sonra haber alınamamıştır. Aralık ayında gerçekleşmesi sebebiyle Aralık (Jeltoksan) olayları olarak anılan bu kanlı hadisenin Kazak bağımsızlık hareketinde önemli bir rolü vardır. Bu olaydan birkaç sene sonra 1991 yılında Kazakistan bağımsızlığına kavuşmuştur. Sovyetler Birliği döneminde tamamen devlet kontrolünde olan edebiyat, bağımsız Kazakistan Cumhuriyetinin kurulmasıyla birlikte istediği özgürlük ortamına kavuşmuştur. Bağımsızlığın kazanılmasının ardından edebiyatın üzerinden siyasi baskının kalkması ile birlikte edebiyat, içerik ve söylem olarak hızla gelişmeye başlamıştır. Sovyetler Birliği döneminde politik gerekçelerle yasaklanan yazar ve şairlerin eserleri yeniden okurlarla buluşmuş ve politik açıdan işlenmesi yasaklı olan konular edebiyata girmiştir. Sovyetler Birliğinin son dönemlerinde meydana gelen Jeltoksan ayaklanması da bağımsızlık öncesinde edebi eserlerde yer alamayan siyasi açıdan sakıncalı bir konu olmuştur. Bağımsızlığın elde edilmesinin ardından Kazak millî bağımsızlık hareketi açısından önemli bir dönüm noktası olan Jeltoksan hadisesi edebiyatta özgürce yerini alabilmiştir. Jeltoksan ayaklanması ile ilgili belgeler, tarihi gerçekler, Sovyet hükûmeti döneminde karartılmıştır. “Bu ayaklanma sırasında ya da hapishanelerde kaç kişinin öldüğü, kaç kişinin kaybolduğu, ceza aldığı, bu hadise ile bağlantısı olduğu gerekçesi ile kaç kişinin işinden ya da okullundan atıldığı” gibi gerçekler ancak bağımsızlıktan sonra araştırılabilmiştir. 1986 Jeltoksan olayları ile ilgili daha sonradan belgesel nitelikte çok sayıda araştırma kitabı yazılmıştır. Araştırma türündeki kitapların yanında Jeltoksan hadisesini konu alan roman, hikâye, şiir, tiyatro tarzında edebi eser de kaleme alınmıştır. Jeltoksan hadisesi, Kazakistan bağımsızlık hareketinde önemli bir role sahip olması ve bağımsızlıktan birkaç sene önce yakın tarihte gerçekleşmesi, acıların çok sıcak olması gibi sebeplerden dolayı, bağımsızlık sonrası edebi eserlerine de çok konu olmuştur. Bu konuda eserler yazan yazarlar arasında bizzat bu ayaklanmaya katılmış isimler de vardır. Bu çalışmada Jeltoksan olayının Kazak hikâyelerine yansıması üzerinde durulacaktır. Anahtar kelimeler: Jeltoksan ayaklanması, Kazak hikâyeciliği, Kazak edebiyatı Abstract The protests that took place after Gorbachev dismissed Dinmuhamed Konayev as the General Secretary of the Communist Party of Kazakhstan in December 1986 and replaced him with Genadi Kolbin, the First Secretary of the Party Committee of the Ulyanov Province of Russia, who was not Kazakh, were suppressed in a very bloody way by the government of the time. What started as a peaceful demonstration turned into a state terror, contrary to Gorbachev’s policy of “openness” and “restructuring”. During the events, many demonstrators were killed, seriously injured, imprisoned and some of them were not heard from afterwards. This bloody event, known as the December (Jeltoksan) events because it took place in December, played an important role in the Kazakh independence movement. A few years after this event, Kazakhstan gained its independence in 1991. Literature, which was completely under state control during the Soviet Union, gained the freedom it desired with the establishment of the independent Republic of Kazakhstan. With the lifting of political pressure on literature after independence, literature began to develop rapidly in terms of content and discourse. The works of writers and poets who had been banned for political reasons during the Soviet Union were reintroduced to readers, and topics that were politically banned were introduced to literature. The Jeltoksan uprising, which took place in the late Soviet Union, was also a politically objectionable subject that could not be included in literary works before independence. After independence, the Jeltoksan incident, which was an important turning point for the Kazakh national independence movement, was able to take its place freely in literature. Documents and historical facts about the Jeltoksan uprising were blacked out during the Soviet government. It was only after independence that facts such as “how many people died during the uprising or in prisons, how many people disappeared, how many people were sentenced, how many people were dismissed from their jobs or schools because of their connection with this event” were investigated. The 1986 Jeltoksan events have subsequently been the subject of numerous documentary research books. In addition to research books, novels, stories, poems and plays were also written about the Jeltoksan incident. Due to the fact that the Jeltoksan incident played an important role in the independence movement of Kazakhstan and took place in recent history a few years before independence, and the pain was very hot, it was the subject of many post-independence literary works. Among the authors who wrote works on this subject, there are also names who personally participated in this uprising. This study will focus on the reflection of the Jeltoksan event in Kazakh stories. Key words: Jeltoksan uprising, Kazakh storytelling, Kazakh literatüre
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.