Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
6 pages
1 file
Bu makalenin konusu Tanzimat Dönemi'nde (1839-1876) ispenç vergisi ve bu vergi ile ilgili düzenleme ve uygulamalardır. Tanzimat Fermanı, ispenç vergisi penceresinden adaletin sağlanması için vergi usulsüzlüklerinin düzeltilmesini vaat etmiştir. Yani Ferman, Müslim-gayrimüslim ayrımını yansıtan yürürlükteki vergi rejimi yerine eşitlikçi bir vergi sisteminin ihdas edilmesini amir hükümler içermemektedir. İspenç vergisinden elde edilen gelirlerin sürekli kılınma ve usulsüzlükleri ortadan kaldırma çabaları bu durumu göstermektedir. Gayrimüslimler ispenç vergisinin kaldırılmasını isteyerek Tanzimat Dönemi'nde eşitlik temelli bir vergi sistemi beklentisi içerisinde olduklarını göstermişlerdir. Fakat Osmanlı mali bürokrasisi ispenç vergisiyle ilgili usule ilişkin düzenlemeler yaparak bu vergiden beklenilen geliri garantiye almaya çabalamıştır. Sonuç olarak; ispenç resmi perspektifinden, Tanzimat Fermanı'nın yürürlükte olan vergi sistemindeki usulsüzlüklerin düzeltilmesini amaçladığı savunulacaktır. Özellikle ispenç vergisi açısından; Müslim-gayrimüslim ayrımının kaldırılarak eşitlik temelli bir vergi düzeni ihdasının amaçlanmadığı ortaya konacaktır. Abstract The subject of this article is the ispenc tax and the regulations and practices related to it in the Tanzimat Era (1839-1876). Taking ispenc into consideration , the Tanzimat Edict promised to correct tax irregularities in order to ensure justice. That is; it does not have imperative provisions so as to introduce an equitable tax system that would remove the Muslim-non-Muslim differentiation. Efforts to make ispenc incomes sustainable and to correct irregularities were indicatives of this circumstance. Non-Muslims revealed that they were in the expectation of an equality-based tax system in the Tanzimat period, demanding the removal of ispenc. However, the Osman financial bureaucracy
Turkish Studies, 2015
Tenkit, Batıda çok önceden beri varlığını sürdüren bir inceleme yöntemidir. Bu çalışma ile Tanzimat edebiyatının tenkit anlayışı, dönem sanatçılarından ve bu evredeki eleştirel eserlerden hareketle ortaya konulmaya çalışılmıştır. İlk etapta Türk ve Batı edebiyatındaki tenkit kavramları ve bu kavramların ifade ettiği anlamlar izah edilmiştir. Yirminci yüzyıla kadar Batı edebiyatında özellikle Eski Yunan ve Roma devirlerini kapsayan klasik tenkit, Aristo ve Eflatun’un sanat hakkındaki düşüncelerini ve yine Aristo’nun günümüz tenkit anlayışına da temel oluşturan ilk metotlu tenkit anlayışını içerir. Ortaçağdan başlayarak 17 ve 18. yüzyıla gelindiğinde ise Neoklasik tenkidin etkisi görülür ancak 19. yüzyıla gelindiğinde Neoklasizm’e tepki olan ve Herder ile Goethe’nin geliştirdiği Romantik tenkit anlayışı benimsenmiş olur. Batı edebiyatında olduğu gibi Divan edebiyatında da tenkit mevcuttur. Klasik edebiyatta yapılan tenkidin, nazari tenkit anlayışından daha çok pratik tenkit biçiminde olduğu görülür. Bunun en önemli sebepleri olarak Arap ve Fars edebiyatlarının temel alınarak oluşturulan Divan edebiyatının değiştirilemez olarak düşünülen birtakım kurallarının varlığı, bu dönem sanatçılarının ve eserlerinin kutsiliğine inanılmasıdır. Bir kültürün edebiyatına yön veren, onu geliştiren en önemli etkenlerden biri yapıcı ve yenilikçi bir tenkit anlayışıdır. Daha çok öznel düşünceleri temel alan Tanzimat edebiyatının birinci dönem sanatçıları, edebiyat anlayışlarında olduğu gibi tenkitte de sosyal faydacılığı esas almışlardır. Tanzimat’ın ikinci dönem sanatçıları ise eleştirel anlayışlarını, birinci dönem sanatçılarına göre daha nesnel ve Batılı bir düzlemde gerçekleştirmiş, belirli kriterlere dayandırmışlardır. Bu bağlamda Recaizade Mahmut Ekrem, Takdir-i Elhân ve Talim-i Edebiyat adlı eserleriyle önemli bir yere sahip olmuştur. Onun teorik görüşleri, sanat hakkında olduğu gibi tenkit algısı üzerinde de son derece büyük öneme sahiptir. Nazari görüşlere sahip önemli olan Ekrem Bey, Fransız eleştirisini önemser ve görüşlerini bu çizgide temellendirir. Edebiyatımıza ilk tenkitli biyografiyi kazandıran Beşir Fuat’ın da tenkide, Ekrem gibi nesnel yaklaştığı görülür. Beşir Fuat ile edebî düzlemde yazışmaları olan ve bunları İntikad’da bir araya getiren Muallim Naci, tenkit anlayışında gelenekçi bir tutum sergilemiştir. Yanlış ve basit kelime kullanımı üzerinde durarak yeni bir tarz olan “kelime eleştirisi” anlayışını geliştirir. Bu nedenle Naci’nin, edebî tenkit konusunda genellikle dil hususiyetleri ve biçimsel hususiyetler üzerinde durduğu görülür. Yeni edebiyatta ilk sayılabilecek tenkit örneğini veren ve eskiye karşı yeniyi savunan Şinâsi, tenkitlerini genellikle eserleri ile ortaya koyar. Edebiyatta sosyal faydacılığı kendine vazife edinen Namık Kemal, ilk büyük tenkitçimizdir. Yeni ve sade bir dilin gerekliliğine inanan bu eleştirmen, “Lisân-ı Osmaninin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şâmildir” isimli makalesinde dil hassasiyetini, “Mukaddeme-i Celâl”de dilin manasının doğru ve sağlam anlaşılması gerektiğini belirtir. Eski ve Yeni edebiyatçılar arasındaki görüş ayrılıklarını ilginç benzetmelerle dile getiren Namık Kemal, sert eleştirileriyle dikkat çeker. Ziya Paşa ise övünülecek şiirin yeniliklerle dolu olması gerektiğine inanır, ancak edebiyat anlayışı içinde eski-yeni ikilemi yaşar. Bu durumu “Şiir ve İnşa” makalesi ile Harabat adlı antolojisinde kaleme aldığı yazılarla görmek mümkündür. Tanzimat’ın ikinci nesli ise tenkidi daha çok eser ve edebiyat düzlemine çeker, böylece nesnel olana yaklaşılır.
Tanzimat mefhumu, nizam verme ya da reorganizasyon manasına gelmekte olup, 19. yy baz alındığında Osmanlı Tarihi için daha geniş bir anlama sahiptir. 1 Osmanlı Devleti bu dönemde ; iktisâdi, sosyal, siyasi ve idari değişimler yaşamış ve bulunduğumuz çağa kadar etkisi olan bir süreci oluşturmuştur.Genel bir çerçevede ele alındığında Tanzimat, bir kısım gelişmelerin sonucu olduğu görülür. 2 Bu durumu iç ve dış gelişmelerle ele almak doğru olacaktır. Tanzimat'ın ilanı öncesinde Osmanlı Devleti'nde özellikle Kanûni'den itibaren durağan bir döneme giren Osmanlıların reformlaşma çabaları olduğu görülmüş, fakat bu çabalar daha çok askeri alanla sınırlı kalmıştır. Osmanlı'nın halihazırda, İslam medeniyeti haricindeki medeniyetleri önemsememe gibi bir anlayışı da vardı. Bu anlayış, 18. yy'dan itibaren Osmanlı'nın idareci ve aydın kesiminde değişikliğe uğramıştır. Bilhassa askeri başarısızlıklar, (Karlofça, Pasarofça, Küçük Kaynarca, Yaş) oldukça ağır şarları içeren anlaşmaların imzalanmasına sebep olmuştur. 3 Ulusculuk anlayışının toplum bünyesini sarsması, imparatorluğun dünya ticaretinden kendini soyutlamış olması, güçlü bir devletin nesnel koşullarının kalmamasına karş iki göz önünde seçeneğin olduğu, bunlardan ilki Batı modelinin benimsenip uygulanması, ikincisi de dışa karşı durup içe dönmek olduğu görülmekteydi. Tanzimatı hazırlayan ekonomik gelişmelerin içinde Mısır Meselesi ayrı bir öneme sahiptir ki bu meselenin baskısı altında Osmanlı, İngilizlerle Balta Limanı Ticaret Antlaşması imzalamış, akabinde de birden fazla devletle anlaşmalar yapmış bu durum da gereken diğer birçok alandaki reformların yapılmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. 4 Anahatları, Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat, yine kendisi tarafından Abdülmecid'in cülûs yılı olan 3 Kasım 1839'da protokol ve halkın huzurundan okunmuş, Gülhane kasrından esinlenerek Gülhâne-i Hatt-ı Hümâyûn diye adlandırılmıştır.Dinleyici olarak, iç ve dış protokol eksiksiz katılmış olup, ferman kapsadığı mütalaalar bakımından beş bölüme ayrılır. 5 İlk
DTCF Dergisi 64.2 (2024): 1590-1606, 2024
This article aims to present the full text of the Italian translation of the Gülhane Hatt-ı Hümayunu, or the Edict of Tanzimat, through documents in the Turin State Archive and to understand the views of Sardinian diplomats on this edict. The publication of the Edict in Italian can be seen as evidence of the consolidation of diplomatic relations between the Kingdom of Sardinia and the Ottoman Empire, as well as an indication of the relations that were to be forged between the two states in the early Tanzimat period. As a matter of fact, these diplomatic relations culminated in a military alliance in 1855 when the Kingdom of Sardinia joined the Crimean War on the side of the Ottoman Empire.
2023
Throughout the 19th century, the Ottoman Empire made a great effort to improve the harsh conditions it was in and to establish warmer relations with European states. The most remarkable initiative of this effort was the Tanzimat Movement. Therefore, in order to understand the westernization and modernization efforts of the Ottoman Empire, it is necessary to understand the Tanzimat. When the arrangements made with the Tanzimat Edict are evaluated as a whole, it can be said that there was an effort of reconstruction and revival in the Ottoman state structure. The regulations made during the Tanzimat period were aimed at solving the problems of the Ottoman Empire that had accumulated for at least two centuries. Signicant changes and transformations were realized in the legal, military, nancial and educational elds, particularly in the administrative structure. The most important aim of the Tanzimat movement was to bring about change through laws. Although the sultan is the nal decision-maker, emphasizing that the sultan and state administrators are bound by the law is an important development in terms of the acceptance of the principle of the rule of law. The Tanzimat Edict was accepted as a fundamental principle in the amendments made, and the Edict was the source of the regulations made afterwards. The Tanzimat movement may not have saved the state from collapse, but this initiative was instrumental in the revival of some institutions in the Ottoman Empire and the establishment of others for the rst time. For this reason, Tanzimat represents a new structuring in the Ottoman State and a strong will for modernization and progress. Although the desired results were not achieved with the regulations, the Tanzimat period and post-Tanzimat developments had a signicant impact on the proclamation of the Republic and the formation of today's Turkey.
İlk Kayıt Tarihi: 22.02.2012 Yayına Kabul Tarihi: 27.09.2013 Özet Türk yenileşme tarihinin miladı olarak kabul edilen Tanzimat Dönemi, imparatorluk sürecinde 1839-1876 yılları arasındaki yeniden yapılanma olarak adlandırdığımız zaman dilimine verilen addır. Söz konusu süreç " Tanzimat Fermanı " ya da " Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu " adlarına sahip bir fermanla başlamıştır. Ne yazık ki, bir döneme damgasını vuran bu fermanın oluşum şartları ve etkilenmeler yeteri kadar irdelenmiş değildir. Bu çalışmamızın amacı da mümkün olduğu kadarıyla zikrettiğimiz yetersizlikleri gidermektir.
Özet: Vatan duygusu insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak vatan fikri Tanzimat sonrası Türk şiirinde Nâmık Kemal'le bugünkü anlamıyla kullanılmaya başlamıştır. Tanzimat'tan Cumhuriyet'e kadar olan dönemde girdiği savaşlarla toprak kaybeden, sürekli müdafaa eden, eldekini korumaya çalışan, anavatana çekilmek zorunda kalan, hatta orasını bile kaybetme aşamasına gelen bir devletin şairlerinin yoğun bir şekilde milleti gayrete getirecek, onları mücadeleye çağıracak vatan temini işleyen şiirler yazdığını görüyoruz.
CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2014
Tanzimat Fermanı ile başlayıp Cumhuriyet"in ilanına kadar olan zaman dilimini incelediğimiz bu çalışmada sözü edilen dönemler arasında görülen kültür ve sanat hareketleri ele alınmaktadır. Tanzimat Fermanı"nın ilanı ile batılılaşma siyasi bir şekil almaya başlar. Bu çalışmada Tanzimat Fermanı"nın ilanının ardından Osmanlı kültür ve sanat hayatında meydana gelen gelişmeler, yenilikler araştırılmış ve Cumhuriyet"in ilan edildiği tarihe kadar olan süreç incelenmiştir.
Promotion films which is one of the ways of self-organization and expression at the institutional level among the important types of effective combination of image and sound. Despite one of those conventional media it seems to have an intensive coverage when viewed from the social media events. It is an indispensable strategy for establishing or maintaining corporate identities. Especially in the context of social media, the cost of creating and distributing content is low, increasing the interest of institutions in promotional films. Promotion films are used for image purposes for cities which communities are providing cohesion for social life. City managers have broadcasted movies which is the conventional media product on the web pages of various institutions of the city or on different international social networks. The study aims to investigate how the image of the city was created through promotional films. For this purpose, the film defines a conceptual framework in terms of concepts such as city image, promotion and social media. The analysis of the content that will be applied to the promotional films of the city of Bishkek constitutes the research part of the work. It was determined that focusing on infrastructure marketing as a result of the analysis. It was revealed that the subtitles were used in the promotional films but the vocalization was too low. Also the using of sound has been seen to have gained more weight in background music. Keywords: Promotion Film, Bishkek, City Image, Social Media
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
TANZİMAT EDEBİYATI (ŞİİR-ROMAN) , 2014
Amme İdaresi Dergisi, 2018
HISTORY STUDIES (İnternational Journal of History), 2019
Turkish Studies -International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 2014
TANZİMAT EDEBİYATI (ŞİİR-ROMAN), 2014
Tanzimatçı Düşüncenin Kaynağı Sefirler, 2016
TANZIMAT'TAN GUNUMUZE DINLER TARIHI İLMİ, 2022
BÜYÜK İSTANBUL TARİHİ, 2015