Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Anatolia Geography, Analysis of the past
Antakya şehri Türkiye’nin güneyinde yer alan Hatay ilinin önemli şehirlerinden biridir. Coğrafi açıdan sahip olduğu avantajlardan dolayı şehir, tarihin her döneminde çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Antakya şehir nüfusu, Hatay’ın anavatana katılmasından sonra 1940 yılından günümüze kadar sürekli olarak artmıştır. Nüfus artış hızının en yavaş olduğu dönemler 1940-1945 ile 1990-2000 yılları arasındaki dönemdir. Nüfusun en hızlı şekilde artış gösterdiği dönemler ise 1950-1965, 1975-1980 ve 2000-2013 yıllarını kapsayan dönemlerdir. Nüfus artış hızlarındaki bu değişimlerin temel sebepleri kırdan kente göçlerin artması, sanayi tesislerin yoğunluk kazanması, şehrin sunduğu hizmetlerdeki artışlar ve idari yapıda meydana gelen değişimlerdir.1950’li yıllarda özellikle göçlerle birlikte hız kazanan şehirleşme hareketleri sonucunda şehirsel fonksiyonlar gelişmiş ve çeşitlilik göstermiştir. Sosyal, kültürel ve ekonomik amaçlara hizmet eden tesislerin artmasıyla şehir mekânsal açıdan hızla gelişmiştir. Antakya’nın stratejik konumu ve önemli ulaşım yolları üzerinde bulunması kuruluşundan günümüze kadar tarihi ticaret merkezi olarak varlığını sürdürmesini sağlamıştır. Hatay’ın büyükşehir statüsü kazanmış olması, yatırımların daha da artmasını sağlayacaktır. Bu nedenle Antakya şehri, merkezi yönetim anlayışıyla daha düzenli bir mekânsal gelişim gösterecektir. Nüfusun miktar ve nitelik açısından gelişmesiyle birlikte Antakya bölgesel ve ulusal anlamda en önemli şehirlerden biri olacaktır. ANAHTAR KELİMELER: Antakya, Şehir, Nüfus, Yerleşme, Merkez Ekonomi, Hizmet, Kültür, Tarım, Ticaret. Antioch City located in the south of Turkey is one of the most important cities of Hatay province. The City has hosted many civilizations in every period of history due to its geographical advantages. Antioch City population has continuously increased from 1940, when Hatay joined to the homeland, to today. Periods in which the population growth rate were the slowest are periods between 1940-1945 and 1990-2000. The periods where the population increased most rapidly are the periods covering 1950-1965, 1795-1980 and 2000-2013. The main reasons for these changes in the population growth rate are the increasing in the migrations from rural areas to urbans, intensity of industrial facilities, the rising of the services offered by the city and changes occuring in the administrative structure. Urban functions improved and diversified as a result of urbanizations accelerated especially due to migrations in the 1950s. The city rapidly developed spatially thanks to increasing in social, cultural and economic facilities. The strategic location of Antioch and its locating on important transport routes have provided that this city has maintained its existence as a historical trade center from establisment until today. Investments in Hatay will increase due to it’s metropolitan status. Because of this, Antioch city will show a more regular spatial development thanks to the central management approach. Antioch will be one of the most important cities regionally and nationally with the development of the population in terms of quantity and quality. KEY WORDS: Antioch, City, Population, Settlement, Centre, Economy, Service, Culture, Agriculture, Trade.
Özet Strabo (MÖ 63-MS 21) ilkçağ'ın en önemli coğrafyacıları arasında sayılır. Ondan Günümüze kalan eseri Coğrafya 17 ciltten oluşan dev bir başyapıttır. Kısaca Strabo'nun hayatı, akademik kişiliği ve eserlerini konu alan bu çalışmada şöyle bir yol takip edilmiştir: Öncelikle iki farklı kaynaktan yapılan çevirilerle hayat hikâyesi oluşturulmuştur. Bu, belli alt başlıklara ayrılarak sunulmuş ve gerekli görülen yerlere yazar tarafından italik şekilde notlar eklenmiştir. Son olarak çalışmanın bütününü içeren bir değerlendirme bölümü yine diğer metinlerden ayırmak amacıyla italik olarak eklenmiştir. Strabo hayatı boyunca iki eser üretmiştir. Bunlardan ilki, Tarih Notları, diğeri ise 17 ciltlik Coğrafya'dır. Coğrafya adlı kitabının ilk cildinin ilk bölümünde, Tarih Hatıraları adlı bir eser yazdığını söyler. Bazı yazarlar bu kitabı gördüklerini kendi eserlerinde belirtmişlerdir. Ancak eser günümüze ulaşmamıştır. Coğrafya ise, bazı küçük eksiklikler göz ardı edilirse, on yedi cildiyle birlikte günümüze ulaşmıştır. Bu eserin ilk bölümleri coğrafya biliminin felsefesinin ne olduğunu tanımlar ve dünya ile ilgili genel bilgiler verir. İlk bölümlerin ardından, Asya, Avrupa ve Afrika'daki yerleşik bölgeleri içeren anlatımlar vardır. Eserin bütünün Türkçe çevrisi bulunmamaktadır. Anahtar kelimeler: Coğrafya, Strabo, Strabo'nun hayatı, Strabo'nun eserleri. Abstract Strabo is counted that is most important geographer of antiquity. His work Geography, extant us consist of 17 volumes which it is masterpiece. Shortly, in this work, deal with life of Strabo, his academic personality and works has been followed such a plan: Firstly, with translated from two different source, has made up his life story. Its life story has submited to divide with some title and adding from autor some notes which it is italic. Lastly, a consideration that it inculudes whole of text, has been writting italic form for purpose of seperate between two text. Strabo produced two works in his life. First of them is Historical Sketches, and other Geographica, 17 volumes. He says in the first part of first book of Geography, that, I wrote a
Sosyal Bilimlerde Akademik Araştırma ve Derlemeler 1.Cilt Editörler: Sinan SÖNMEZ, Mücahit YILDIRIM, Duvar Yayınları, 2021
Ayıntâb Araştırmaları Dergisi (AAD), 2021
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandıktan kısa bir süre sonra İtilaf Devletleri, Anadolu’da büyük bir işgal hareketine girişti. İstanbul’dan başlayan bu işgal hareketi adım adım Anadolu’nun tamamını sardı. Bu çerçevede emellerini gerçekleştirmek isteyen İngiltere, 17 Aralık 1918’te, Antep’i işgal etti. Yaklaşık bir yıl sonra ise İngiltere ile Fransa aralarında yaptıkları antlaşmalar çerçevesinde şehir Fransa’ya teslim edildi. Böylece Fransızların işgali altında Antep, hazırlıkları uzun zamandır yapılan, aylarca sürecek olan direnişe başladı. Sadece üstün teknoloji ile donanmış Fransız kuvvetleri ile değil ciddi bir açlık ve cephane yetersizliği ile de mücadele etti. Tüm bu imkansızlıklara rağmen yaklaşık olarak 11 ay Fransız işgaline karşı direnen Antep halkı, 9 Şubat 1921’de dehşetli açlık ve iaşenin, sağlanamamasından dolayı şehrin sukutu gerçekleşti. 21 Ekim 1921 tarihinde Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması neticesinde 25 Aralık 1921’de işgalden kurtularak tekrar bağımsızlığına kavuştu. Millî Mücadele tarihinde önemli bir yere sahip olan Antep Savunması hakkında günümüze kadar birçok yayın yapıldı. Son yıllarda ise Antep Savunması üzerine yapılan ilmî araştırmaların sayısının artmaya başladığı görülmektedir. Araştırmaların artması ile konu çeşitliliği de arttı. Böylece ciddi bir külliyat oluştu. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada, Antep Savunması’nın bibliyografyası oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışma neticesinde yapılacak olan çalışmaların tekrara düşmemesi için bir birikimi ortaya çıkarmak ve ulaşılan tablo neticesinde eksikliklere vurgu yapmak amaçlanmıştır. Bu bağlamda, bibliyografya oluşturulurken, bilimsel ve Gaziantep eksenli yayın yapan dergiler, gazeteler ve kitaplar taranarak çalışmalar tespit edilmeye gayret edilmiştir.
Ataol Behramoğlu tarafından Rusça'dan çevrilmiştir.
2018
İnsanlık tarihi boyunca ateş her zaman önemini korumuştur. İlk insanların ateş ile tanışması muhtemelen yıldırım düşmesi, volkanik yanar dağların patlaması ya da sıcak havalarda kuru çalı çırpıların sıcaklığa reaksiyon gösteremeyip yanması sonucu olmuştur. İnsanlar ateşi himayesi altına alıp, temel gereksinimleri olan ısınma, korunma, aydınlanma ve yemek pişirme ihtiyaçlarına cevap bulmuşlardır. Antik çağda en eski aydınlanma aracı, aynı zamanda bir ısınma aracı olan ocak alevidir 1 . Atalarımız içinde bulunduğu doğal çevre ve yaşam kriterlerini göz önüne alarak aydınlanmak için reçine, katran, bitkisel ve hayvansal yağlar, selüloz özü ve kolayca tutuşabilecek bitkilerin bir araya gelmesiyle ışık sorunlarına çözüm aramışlardır. Aydınlanma araçları olarak kullanılan meşale, mum ve kandil de bu temel yanıcı özellikler görülmektedir. MEŞALE Yaşam boyunca aydınlanma araçları da değişen koşullara ayak uydurarak gözlem ve deneyler doğrultusunda bir gelişim içerisine girmiştir. En basit aydınlanma şekli olarak meşale karşımıza çıkmaktadır. Meşale Ön-Asya dünyasında önce Mısır, ardından Asur uygarlığınca kullanılmıştır 2 . Klasik Dönem öncesi uygarlıklarda meşale, reçine, katran gibi yanıcı sıvıların içine batırılmış saz veya asma dallarından oluşuyordu 3 . Meşalelerin yanışları ve yapıldıkları malzemelerin farklılıklarına göre antik kaynaklarda farklı isimler aldığı görülmektedir.
ÇAĞDAŞ ARAP DİYALEKTLERİNDE TÊTA SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME, 2023
ÇAĞDAŞ ARAP DİYALEKTLERİNDE TÊTA SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME
TÜRK KÜLTÜRÜNDE YENİ BİR ANT İÇME TÖRENİ OLARAK “TOPRAK FERAĞI (TOPRAK ANDI)”, 2024
Kültürel unsurların yaşamını sürdürmesi ve geleceğe taşınması toplumun o unsura yüklediği anlam ve işlevle orantılıdır. Toplum nazarında değerini ve işlevini koruyan bu unsurların, tarihî süreçte değişim ve dönüşümü söz konusu olsa da varlığını koruduğu ve farklı şekillerde yaşamaya devam ettiği görülmektedir. Türklerin de töreci/kültürcü bir toplum olarak çağın şartlarına göre kendi kültürel unsurlarını değiştirerek ve dönüştürerek yaşattığı anlaşılmaktadır. Bu türden kültürel unsurları başat unsurlar olarak adlandırmak mümkündür. Türk kültür evreninde başat unsurlardan birisi de ant törenleridir. Türklerin farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda, farklı tarihî ve siyasi şartlarda vazgeçmediği kültürel unsur olarak yaşamanı sürdüren ant törenleri, şekli birtakım değişikliklere uğrasa da varlığını canlı olarak korumayı bilmiştir. Bu durum büyük oranda sözlü kültürün gücünü de göstermektedir. Sözlü kültür ortamında insan ilişkilerini düzenleyen, toplumda düzenin ve hukuk sisteminin yaşatılması amacına hizmet eden ant törenlerinin çeşitleri çok olmakla birlikte özellikle bir hukuk sistemine ihtiyaç duyulan evlilik gibi törenlerde, devlet törenlerinde, askeri törenlerde ve alışveriş gibi uygulamalarda karşımıza çıktığı dikkatten kaçmamaktadır. Sözlü, sözsüz ve sözlü ve davranışa dayalı olarak yapılan bu törenlerde değişik kutsal unsurların kullandığı görülmektedir. Bu unsurların içerisinde kan, şarap, kılıç, kutsal kitap gibi nesneler olabileceği gibi su, taş, toprak, gök gibi kutsal tabiat unsurları da kullanılmaktadır. Bu çalışmada da Anadolu Türk coğrafyasının kültürel laboratuvarlarından sayılan ve Kuzeydoğu Çukurova'da, Kadirli ve Andırın havalisi arasında yaşayan ve yakın zamanda tespit ettiğimiz bir ant içme töreni olan Toprak Ferağı (andı) üzerinde durulacaktır. Çalışmada kullanılan veriler yüz yüze görüşme ve telefonla görüşme teknikleriyle elde edilmiştir.
Orhan Bingöl’e 67. Yaş Armağanı A Festschrift for Orhan Bingöl on the occasion of his 67th Birthday Editor/Edited Görkem Kökdemir, 2013
Abstract: This paper surveys the use of color pigments by the ancients. The comments of ancient authors and their later commentaries proven by the recent color analysis are considered. The survey of color use in the Troad region on the Archaic and Classical Troad on the sarcophagi, on the Hellenistic and Roman wall paintings at Troy and use of color on textiles is mentioned. The pigments used in ancient wall paintings and frescoes have been analyzed visually and by chemical methods prior to 21st century. The recent methods and analysis has shown the contents in mortar and choice for coloring pigment could vary by region. This paper attempts to survey the comments made by the ancient authors on the use of ancient pigments and color, then compares this evidence with the analysis done on the Classical sarcophagi and Roman frescoes in the 19th century and recently to illustrate differences of pigment use by region and the efficiency gained by using archaeometric results.
The ancient city of Attouda is located in the Hisar neighbourhood of Sarayköy district of Denizli province, on the border area of two ancient regions. The architectural fragments belonging to the city’s buildings can be seen in courtyard of the mosque, squares of villages and in front of houses. The city had an important position in the region. Its name was changed in the 2nd century BC during the Pergamene period. Attouda made good use of her chances and developed continuously. Use of marble in architectural construction started in the 1st century and increased in the 2nd century AD. The remains attested on site indicate a very developed settlement at Attouda for a mountain city. Attouda was probably the meeting place for religious, economic and political occasions on Mount Salbakos and the region. Therefore, the city was clearly commercial center as well. This commercial vivacity made the city, which was easy to reach, a wealthy commercial center. Animal husbandry was preferred due to lack of cultivable area. This situation, a destiny of mountain settlements, however, was turned to an advantage by Attouda on the contrary to many settlements with similar location. It is understood that this commercial livelihood has continued here until recently.
Geçmişi M.Ö. 5000’lere kadar dayanan prehistorik bir yerleşme olan Afrodisias Antik Kenti, Aydın İli Karacasu İlçesi merkezine yaklaşık 12 km kadar uzaklıktaki Geyre Köyü sınırları dâhilinde yer almaktadır. Babadağ’ın batı eteklerinden yaklaşık bin metre kadar uzaklıkta yer almaktadır. Güneyinde bir kilometre kadar uzağından Geyre Suyu geçer. Geçmişte Lelegonpolis, Megalopolis ve Ninoe isimleriyle de anılan Afrodisias bugünkü ismini Aşk Tanrıçası olan Afrodit’ten almıştır. Önemli bir edebiyat, sanat merkezi olan kent, tıp ve felsefe alanında tanınan bir merkez haline gelen Afrodisias 'da çok ünlü bir heykel okulu vardı. Özellikle heykelciliğin gelişmesi Babadağ’daki mermer yataklarından kaynaklanmaktadır. Bu raporda Afrodisias yerleşmesinin konumu, yer seçimi, ekonomik yapısı, teknolojik düzeyi, sosyal yapısı, mekânsal özellikleri konu başlıkları özelinde ve doğal veriler ile bağlantılı olarak incelenmektedir. Ayrıca Afrodisias’ın tarihsel süreç içerisinde yaşadığı değişimler ve Afrodisias Antik Kentinin özellikleri raporda ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir.
KARÇAL DERGİSİ (1.SAYI)
İçindekiler 01 | Başkandan... 03 | Editörlerden 06 | Küçük Kafkas Dağları’nın Batı Uzantısı: “Karçal Dağları” Volkan Dede 10 | Doğal ve Beşeri Güzellikleriyle Otingo Vadisi, Köyleri ve Yaylaları Soner Özçelik 15 | Artvin’in Kırsal Turizm Potansiyeli Leman Albayrak 22 | Artvin Kırlarının Ölmez Çiçeği; NEGO Aydın Tüfekçioğlu 24 | Artvin’de Son Yıllarda Meydana Gelen Doğal Afetler Asena Çetinkaya 31 | Kamilet Vadisi ve Mençuna Şelalesi Damla Kürekçi 34 | Çoruh Vadisi Köylerinde Hayat, Geçim ve Göçlerin Etkileri Turgut Akkuş 40 | Borçka’daki Şimşir Ormanlarına Ne Oldu? Mustafa Özçelik 44 | Artvin’deki Taşınmaz Kültürel Miras Üzerine Bazı Gözlemler, Korunma Problemleri ve Çözüm Önerileri Elif Saraç 49 | Şavşat Peribacaları Muhammet Bahadır - Fatih Işık 52 | Deli Çoruh’un Öyküsü Mustafa Kara 53 | Taşınmaz Kültür Varlığı Zengini Artvin Osman Aytekin 58 | Barhal Kilisesi Simin Şay 60 | Çarlık Yönetiminde Artvin (1878-1918) Candan Badem 65 | 2766 Numaralı Livane Sancağı Nüfus Defterinin Değerlendirilmesi Murat Yüzbaşıoğlu 71 | 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) ve Artvin İle Batum’dan Göçler Murat Kasap 76 | Kitap İncelemesi: Giorgi Kazbegi, Bir Rus Generalinin Günlükleri “Türkiye Gürcistan’ında Üç Ay” Taner Gökdemir
2 Harun ANAY 1 Bu makalede künyesi anılacak kitap veya makalelerin hemen hemen hepsi bu istikamette kaleme alınmış eserlerdir. 2 Ülken, Hilmi Ziya, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, İstanbul-1979. D‹VAN 2001/1 3 Ça¤dafl Arap Düflüncesi Üzerine 3 Üniversitelerimizde çağdaş Arap düşüncesiyle ilgili yapılan tezlere örnek olarak bkz. Alperen, Abdullah, Çağımız İslâm Dünyasında Modernleşme Hareketleri ve Türkiye'deki Etkileri, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri-1998, Y.L.T.; Başer, Alev Erkilet, Ortadoğu'da Modernleşme ve İslâmî Hareketler: Türkiye, Mısır, İran, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitü-✒ ların 4 değerini kabul etmekle birlikte, Türkçe'deki çağdaş Arap düşüncesi tarihi mahiyetindeki eserlerin Albert Hourani 5 , Enver Abdülmelik 6 ve Hâmid İnayet 7 gibi yazarlardan tercüme olduğunu göz önüne alınca bu konudaki büyük boşluk kendiliğinden anlaşılır. Bunun yanı sıra, bildiğim kadarıyla, Türkiye'de hiçbir üniversitede Arap düşüncesi tarihi uzmanı yetiştirmek için bir bölüm bulunmamaktadır. Bu ihtiyacı karşılaması beklenen, bazı üniversitelerimize bağlı Arap-Fars Dilleri (veya Şark Dilleri) bölümlerinde çalışan Arap edebiyatı uzmanları ise, araştırma alanlarını çoğunlukla dil çalışmaları ya da şiir, roman, hikaye vb. konuları içerisine alan dar anlamıyla 'edebiyat' ile sınırlı tutmaktadır. Aynı D VA N 2001/1 4 Harun ANAY sü, Ankara-1996, Dr.T.; Bilge, M. Lütfi, XIX. ve XX. Asırlarda Türk-Arap Münasebetleri Işığında Arap Milliyetçilik Hareketleri, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, İstanbul-1982, Doç.T.; Çelen, Mehmet, M. Reşid Rızâ'da Hilâfet Düşüncesi ve Osmanlı Tecrübesi,
Bu çalışmada temel amaç Hatay'ın İnanç turizmine katkı sağlayacağına inandığımız temel kaynağımız olan Kur'an'ı Kerim'i anlamada önemli yeri olan tefsirlerde Antakya ve Habib en-Neccar'a dair bilgileri tespit etmektir. Yapılan araştırmada elde edilen veriler, ilk dönem tefsirlerinden itibaren Antakya'nın ve Habib en-Neccar'ın tefsir kitaplarında yer almaya başladığını göstermektedir. Taberi (h. 310) öncesi döneme bakıldığında -ki bu dönem tefsir ilmi açısından erken dönem olarak kabul edilir-birçok erken dönem müfessirinin bazı ayetleri yorumlarken Antakya'dan ve Habib en-Neccar'dan söz ettiklerini ifade etmek mümkündür. Erken dönem müfessirlerinden biri olan El-Huvvari (h 300) Enfal 8/16 ayeti tefsir ederken hadis diye rivayet ettiği bir haberde "Resulullah; "Fazilet bakımından en üstün olan şehitlerin Bedir'de ve A'mak'ta şehit olanlar olduğunu ifade eder. Bunun üzerine "A'mak" neresidir? denilince; Antakya'dır" buyurduğunu anlatmaktadır.Kanaatimizce "Amik Ovası" adını bu ve benzeri haberlerden almış olması muhtemeldir. Hz. Peygamber dönemin kavmini uyarmak için gönderilen bir sahabenin şehit edildiğinin haberi kendisine ulaşınca, üzüldü ve şöyle buyurdu: "Doğrusu Urve'nin misâli, Yâsîn Sûresinde geçen kimsenin (Habib en-Neccar) misâline benzer." Tefsirlerde yer alan bu ve benzeri bilgilerin bilinmesi, hem şehrin sahip olduğu tarihi geçmişe hem de bu anılmaya değer geçmişin yeni nesillere tanıtılmasına katkı sağlayacaktır.
ANTİK ÇAĞDAN OSMANLI İDARESİNE KADAR KERKÜK VE ÇEVRESİNİN SİYASİ DURUMU
Irak'ın kuzey doğusunda bulunan Kerkük, Irak'ın dördüncü büyük şehridir. Kerkük şehrinin, 7000 yıl eskiye uzanan tarihi vardır. Şehir devletleri çağı (M.Ö. 5500-4000) diye isimlendirilen Sümerler döneminden, sülalelerin doğuş çağı (M.Ö. 2060-1960) diye adlandırılan çağa kadar, Mezopotamya'da bağımsız şehirler var olmuştur. Musul ve Ninova'yı buna örnek olarak verebiliriz. Bunlar gibi Erbeha da (şu andaki Kerkük) Sümerler zamanında, kentleşme açısından, genişliği ve refahı ile öne çıkmış ve bağımsız bir devlet olarak var olmuştur. 1923'te Kerkük kalesinde bulunan çivi yazısı tabletlerine göre de Erbeha (Kerkük) Sümerler zamanında bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmış veya eski bir devletin merkezi olmuştur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.