Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2010
…
12 pages
1 file
Bu makalede, geçmişten günümüze toplum-çevre ilişkileri irdelenerek, değişen toplumda çevreyle ilgili değişen paradigmalar incelenmiştir. "Doğa"dan "sosyal"in ayrılması konusunda ısrar eden Durkheim, Marx, Weber gibi klasik sosyologlar doğal ve fiziksel çevreyle çok az ilgilenmişlerdir. Ancak onların teori ve kavramları doğa-çevre ilişkisinin anlaşılmasında ardıllarına ilham kaynağı olmuştur. Endüstri toplumlarında doğayı dikkate almayan insan merkezli paradigmalar egemen olmuştur. Ancak bu toplumlarda çevreyle ilgili sorunların giderek artması, kalkınma ve gelişme merkezli modernleşme teorilerine tepki olarak postmodernizm, yeni ekolojik paradigma, risk toplumu gibi çevreye ilişkin alternatif sosyolojik kavramsallaştırmaları ortaya çıkarmıştır. Sonuç olarak toplumlar değişmiş buna bağlı olarak çevreyle ilgili sosyolojik yaklaşımlar da değişmiştir.
In this study, the changing paradigms regarding the environment within the changing society are investigated by exploring the society-environment relations within a historical perspective. The classical sociologists such as Durkheim, Marx and Weber, who insisted on the separation of the “social” from the “nature”, were interested in natural and physical environment at a very low level. However, their theories and concepts have been a source of inspiration for their successors in the understanding of nature-environment relation. In the industrial societies, paradigms which are focused on individual and which do not pay attention to the nature have prevailed. Nevertheless, due to the rise in the problems related to the environment, alternative sociological conceptualizing with regards to the environment such as postmodernism, a reaction to the modernization theories focused on progress and development, new ecological paradigm and risk society have emerged. Therefore, societies have changed and the sociological approaches with regards to environment also have changed.
Gündelik hayatın içerisinde şekillenen ve ortaya çıkan olgulardan biri de ağıttır. Kültüre ve insana ait olan ağıt; ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi demek olduğu gibi, edebiyatta da ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye anlamına gelir . İnsanlar, çeşitli sebeplerden dolayı sevdiklerinden ayrılmak zorunda kalırlar. Aslında ağıdın temasını oluşturan şey, acı ve ayrılığın sentezidir. Ölüm, askere gidiş, evlenen kızın evden ayrılması (Çukurova yöresinde kına ağıtları), hastalık, aldatılma üzerine söylenen ağıtlar ayrılığı işlerler. Geleneksellik ifade eden ağıtların da her kültürel olgu gibi tarihleri vardır. İslamiyet öncesinde Öz: Ağıt, yüzyıllardır mekân ve zamanda varlık bulan bir olgudur. Ölüm, yas, büyük felaketler ile birlikte ağlamanın gerçekleş(tiril)mesiyle gözyaşının vücut bulmasıdır. Sesi, sözü vardır; ama her şeyden önce kalıpları yoktur. Ağlama, insanları bağlayan bir unsurdur. Toplumsal birlikteliğe yapılan atıflarda çekilen ortak acılara merkezî bir yer verilir. Toplumsal belleğe işlenen bu acıların vücut bulduğu bir uğraktır ağıtlar. Anadolu'nun çeşitli yörelerinde, farklı renklerde insanların benzer acılara sahip olmasıyla çeşitlenen ağıt, insanları birbirine bağlayan bir gerçekliktir. Ağıt, insanın ve acının varoluşuyla başlamıştır ve insan olduğu sürece devam edecektir. Kimileri bunu mesleki olarak "icra ederken" kimileri de bizzat yaşayarak kelama dökerler. Türkiye' de çeşitli yörelerde, çeşitli ağızlarda, çeşitli dil ve söylemlerle gerçekleştirilen bu eylem (ağıt), kendine ortak bir payda bulur: Acı. Ağıt, "ortak" acının dillenmesidir. Bir duygu arşivi ve tarihi oluşturur. Ağıdın, sosyolojik bilgi yahut muhayyileye değen tarafı, onun toplumsal dayanışmayı, paylaşmayı merkeze almasıdır. Ağıt kolektif bilincin tezahürüdür. Ağıdın cinsiyeti yoktur, fakat ağıt yakıcılar (yananlar) genellikle kadınlar (analar) dır. Ağıt, geleneksel (şifahi) olarak "el alma" ile varlığını devam ettirir. Bu makalede, Durkheim'ın kollektif bilincine atıfla ağıdın toplumsal boyutu ele alınacaktır.
Dünden Bugüne SOSYOLOJİ, 2021
Ülkemizde birçok Sosyoloji kitabı bulunmaktadır. Bunların bir kısmı yabancı yazarlı ve çeviri kitaplar. Oysa bu kitapların Türkçesi zayıf veya sorunlu olduğu gibi, ele aldığı konu da Türkiye gerçekleriyle birebir örtüşen konular değildir. Türkiye’den akademisyenlerin yazdığı orijinal Türkçe kaynakların ise çok azı Sosyoloji bölümlerine, çoğunluğu ise Sosyoloji dışındaki Fakültelerde mesela İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerindeki İktisat, Çalışma Ekonomisi, Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler gibi bölümlere uygun tek dönemlik ve görece kısa bir içeriğe sahiptir. Zira Sosyoloji dışındaki bölümlerde bu ders tek dönemlik ve genellikle 14 haftalık bir ders olarak okutulur. Oysa Sosyoloji Bölümlerinde iki dönem, 28 haftalık bir “Giriş” dersi olarak okutulur. Böyle olunca, Sosyoloji bölümleri için iki dönemlik ve (vize final sınav haftaları hariç) en az 28 haftalık kapsamlı bir Sosyoloji içeriği gereklidir. Çeviri kitaplar genellikle bu kapsama sahip ise de, dili sorunlu ve içeriği Türkiye toplum ve kültürüne çok uygun düşmediğinden çok verimli bulunmazlar. Elinizdeki bu kitap ise, Sosyoloji Bölümlerinin ve bölüm hocalarının “Sosyolojiye Giriş” derslerinde gönülleri rahat bir şekilde okutabilecekleri ve öğrencilerine tavsiye edebilecekleri kapsamlı, detaylı, örnekli, görseli olan ve nihayet dili sade ve anlaşılır bir kitap olarak yazılmıştır. Diğer yandan bu kitabı Sosyoloji meraklısı her düzeyden okur alıp yine gönül rahatlığıyla okuyup istifade edebilecektir.
abstract A Study to the Subject of Cemevi from Sociological Perspective. To acknowledge a Cemevi as a legitimate house of worship is to recognize Alevis as a new religion with it. It is a well known fact that Alevis have traditionally been recognized as a mystical fold within Islam. The function of the mosque and Cemevi, their respective purpose, their goals and the crowds that attend them are quite distinct. On the other hand, to accept it as something that has risen out of no where, to treat it as though there is no social demand for them and consequently accepting that the easiest and most convenient solution to the problem is simply granting these institutes their recognition as “special houses of worship” but this will carry the matter over into a constitutional context where other mystic groups can and most likely will bring forth similar demands in the future. We have in this article introduced the Cemevi, traced its roots from a historical perspective and have described their basic function and afterwards have identified the different opinions on the matter and categorized them and have revisited the religious and historical texts with the hope that it will be of benefit to people so they can have a better understanding from a sociological point of view. key words Mosque, House of Gathering, Dervish Lodge, Exclusive House of Worship, Alevism-Bektash
DİTAM, 2024
Li bajaroka Mazgîrtê ya bi ser Dêrsimê ve ji dayika xwe bû. Di navbera salên 1991-1995'an de, li ODTÜyê (ZTRN-Zanîngeha Teknîkê ya Rojhilata Navîn) perwerdehîya xwe ya lîsansê bir serî. Di navbera salên 1998-2002'yan de, li Berlînê li Zanîngeha Humboldtê di biwara zanistên sosyal de perwerdehîya xwe ya lîsans û masterê û di navbera salên 2003-2007'an de jî xebata xwe ya doktorayê bir serî. Di navbera salên 2008-2010'an de li Zanîngeha Sabancıyê wekî lêkolerê piştî doktorayê tevkarî kir. Di navbera salên 2018-2019'an de jî, li Zanîngeha Vîyanayê di Beşa Zanista Sîyasetê de, wekî profesorê mêvan kar kir. Ji salên 2011'ê bi vir ve ye, li Zanîngeha Boğaziçiyê di Beşa Sosyolojîyê de, wekî akademîsyen kar dike. Biwarên wî yên xebatê: teorîya sosyal û sîyasî, sosyolojîya sîyasetê, medya û çanda populer, teorîya nîjadê ya rexneyî, qada raya giştî û tevgerên civakî, hevwelatî, koçberî, pevçûnên di navbera Kurdan û Tirkan de. Gelek pirtûk û danehevên wî yên bi zimanê Almanî hatine weşandin û gotarên wî di pirtûk û kovarên bi îndeksên neteweyî û navneteweyî de hatine weşandin.
2022
The aim of this study is to reveal how the daily visitors of Büyükada participate in the traffic of the Island with rental bicycles and how the individuals living on the Island make sense of it in traffic sociology. For this purpose, a field study was implemented by conducting in-depth interviews with 12 participants living in Büyükada within the framework of a qualitative approach. The findings were analyzed within the framework of social exchange theory. Regarding the resource exchange of the island people with daily visitors in the traffic environment, 6 factors were determined as the excess number of vehicles, the lack of knowledge and experience on bicycle use by foreigners, the responsibilities of the renters, the effectiveness of the official rules, the age range of the users, the road capacity-Island topography. Thus, a new perspective was brought to the tourism sociology studies, which were carried out within the framework of domestic-foreign interaction in the literature, by adding the perspective of traffic sociology, and how the foreigner's instrumental mobility was interpreted by the locals and its effects on the island life were revealed.
Orhan Pamuk'un 2014 yılında çıkan ve bir bozacının hikayesiyle 1960-2012 arası İstanbul'un sosto-kültürel ve ekonomik değişim ve dönüşüm sürecini en ince detayına kadar anlatan romanın şehir sosyolojisi bağlamında incelendiği bir deneme. Bir e-dergi olan Kül Dergi'de de kısaltılarak yayınlanmıştır.
Bu araştırmanın amacı Türk toplumunda eğitime dönük algıdaki değişimi belirlemektir. Araştırma betimsel tarama modelinde yürütülmüş nitel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu dokuz farklı ilin kırsalında yaşayan 231 birey oluşturmaktadır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen bir açık uçlu sorunun yer aldığı görüş toplama formu kullanılarak toplanmıştır. Toplanan nitel veriler üzerinde doküman incelemesi yöntemi uygulanmış ve şu sonuçlara erişilmiştir: Bireyler açısından illere göre fikirlerin yoğunlaştığı temalar farklılık gösterse de genel itibarıyla eski ve yeni diye adlandırdıkları eğitim sistemini hayata bakış açılarıyla karşılaştırmışlardır. ‘Önceden okul sayısı azdı, öğretmen bulmak zordu, kız çocukları okutulmuyordu, defter kitap almak zordu, okumak şimdiki kadar kolay değildi ama günümüzde öğretmenler, okullar ve öğrenciler çoğaldı ve veliler artık kız-erkek çocuklarını okula gönderiyorlar.’ İmkânların genişlemesi ve teknolojinin ilerlemesiyle günümüzde nitelik ve nicelik bakımından eğitimde ciddi bir farkın ortaya çıktığı görülmektedir. Köyde yaşayan bireylerin yaşlarının otuz ve üzeri olması kendi zamanlarında aldıkları eğitimi ve imkânları, günümüzdeki eğitim imkânlarıyla karşılaştırmayı sağlamıştır. Bunun yanında, eskiye nazaran olumsuzluklar olarak, öğrencilerin saygı konusunda problemler yaşadığı, günümüzde insanların birbirleriyle iletişim içinde olmadığını, sosyalliğin azaldığını ve eğitimin seviyesinin eskiye göre düştüğünün belirtildiği de görülmektedir. Anahtar kelimeler: toplum, eğitim, eğitimde değişim, eğitim algısı
Türk Bilgisayar ve Matematik Eğitimi Dergisi, 2011
Sosyolojik Yaklaşımlar Bağlamında Aydın, 2019
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
IV. Uluslararası Tarih Eğitimi Sempozyumu , 2016
DergiPark (Istanbul University), 2022
Research in Social Sciences, 2022
“Müzecilikte ‘Yeni’nin Peşinde”, DEÜ, 2022
Sosyoloji Divanı, 2016
SOSYOLOJİ, 2021
GELENEKSEL ŞEHİR KİMLİKLERİNDEN MODERN KİMLİKSİZ KENTLİLİĞE, 2022
Uluslararası Türk Lehçe Araştırmaları Dergisi , 2021
Her Yönü İle Göbekli Tepe, 2019
GELENEKSEL GÜMÜŞHANE MESKENLERİNİN KÜLTÜREL COĞRAFYA ANALİZİ, 2021
11th international congress of social seciences with current researh, 2019
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları, 2015