Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
41 pages
1 file
This article ai m s to present a general outlook about the Christian law with its variety of understandings as developed in the history of Christianity. lts goal is not to lay out a detailed account about the histarical development of the canon law, nor it confines itself to it, but attempts to depict the "Christian" understanding(s) of law through the views of some important theologians and founders of sects. lt alsa tries to make a critica! analysis and evaluation of the Christian attitude towards law, indicaling the breaking points in the Western legal history. lt is argued that Christian law didn't follow a natural and ordinary way in its developı:nent, as an unfolding of Biblical law and examplary life of the Messenger, but there were important breakages as well as breakdowns in the early history of Christianity affecting the directian of its religious community and law, under the impact of Roman imperial politico-theological policies. Thus, the acceptance of trinity and deification of jesus became effective in the transformatian of Christian world view as well as the understanding of law and politics in the Christian community. This re-direction of Christianity prevented formatian of a religious law depending exclusively on the authority of the Bible and the prophetic exemplary. Rather, a kind of dislike and contempt of law developed through the separation of worldly and spiritual realms. On the other hand, the attempts of an institutional structure, namely the Church to fill the gap through councils and its various legislative acts, resembling the use of the authority by a secular state, formed one of the interactive causes of legal and political fluctuations and struggles in th~Western history.
Mukayeseli hukuk çalışmalarının Batı'da XIX. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkışı ve özellikle aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha yoğun ilgi gören bir araştırma alanı haline gelmesinden beri var olan şey, ağırlıklı olarak tek bir medeniyetin hukuk sistemleri arası mukayeselerdir; bir başka ifadeyle mukayeseli hukuk çalışmaları, -her ne kadar âlemşümul bir kuşatıcılık arzusu ve yönelişi içeren örnekler bulunsa da-esas itibarıyla Batı hukuk gelenekleri, hukuk çevreleri ve sistemleri arasında bir karşılaştırmaya yönelmiştir. Bu haliyle mukayeseli hukuk, -kapsamı, içeriği, yöneldiği gaye gibi açılardan farklılıklar taşısa da-medeniyet içi gördüğü fonksiyon itibarıyla İslam medeniyetindeki "hilaf" ilmine tekabül eder.
Tasavvur Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 2020
İntihal: Bu makale, ienticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: is article has been scanned by ienticate. No plagiarism detected. web: http://dergipark.gov.tr/tasavvur |
2018
Toplumdaki düzenin sağlanması ve sürdürülebilir hale gelmesinde dinî ve ahlakî kuralların katkısı kaçınılmazdır. İslâm hukuku da amaç ve kapsam olarak aynı hedefî paylaştığından, şer'î ve amelî konularla ilgilenmiştir. Ancak itikada dair ya da ahlaka dair konular İslâm hukukunun değil, diğer İslâmî ilimlerin ilgilendiği konular arasına bırakılmıştır. İslâm hukuku ise fertler arası ve devletlerarası ilişkilerin düzenlenmesi ile ilgili kurallar koyma ve bu kurallara uyulmasını sağlama görevini yürütmektedir. Buna göre, toplumsal düzenin sağlanmasında katkısı bulunan ve sosyal hayatın ayrılmaz parçası olan değişik konular yanında; evlenme, boşanma, miras, alışveriş, vekâlet, kefâlet, cezalar gibi konular da İslâm hukukunun kapsamına girmektedir. Muhsin Koçak, Nihat Dalgın ve Osman Şahin'in ele aldığı "İslam Hukuku (İslâm Hukukuna Giriş, Aile Hukuku, Miras ve Ceza Hukuku)" (s. 27-135) adlı çalışmada İlahiyat Fakültelerinde okutulması tercih edilen konulara yer verilmiştir. İslâm hukukunun kapsamına giren aile hukuku, miras ve ceza hukuku ana başlıkları altında konular detaylı olarak işlenmiştir. Eser bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Osman Şahin'in ele aldığı giriş bölümünde Toplum ve Hukuk, İslâm Hukukuna Genel Bakış, İslâm Hukukunun Tarihi Süreci ve Meşhur İslâm Hukuk Mezhepleri hakkında bilgi verilmiştir. Bu bölümde müellif, toplumda düzeni sağlayan kurallar (din, ahlak, örf ve adet, görgü ve hukuk), hukuk düzeni, temel kavramlar (din, şeriat, fıkıh ve İslam hukuku) ve özet halinde bazı şer'i deliller (Kur'an, sünnet, istihsan, mürsel maslahat, örf ve adet) ve özelliklerine yer verdikten sonra fıkıh tarihi ile meşhur hukuk ekolleri (Sünni mezhepler ve Şii mezhepler) ve içtihat yöntemleri üzerinde durmuştur. Ayrıca burada İslâm Hukukunun Tarihi Süreci başlığı altında vahiy devri, raşit halifeler, müçtehid imamlar devri, Abbasiler döneminden Mecelleye ve günümüze kadar olan dönemler detaylı olarak ele alınmıştır. İslâm hukukunun tarihi süreci genellikle ya vahiy, sahabe, tabiûn, müçtehitler dönemi gibi İslâm tarihinde yaşayıp fıkhî çalışmalarda etkili olan nesillere göre, ya fıkhın doğuşu, gelişmesi, duraklaması, gerilemesi, uyanışı gibi fıkıh merkezli çalışmaların seyrine göre ya da bunların karması olarak incelenir. Bu bölümde müellif karma yöntemi izleyerek İslâm hukuk tarihini özetlemeye çalışmıştır. Birinci bölüm medeni hukukun önemli bir bölümü olan "İslâm Aile Hukuku" (s.139-308) isimli başlığı taşımaktadır. Muhsin Koçak ve Nihat Dalgın'ın ele aldığı bu bölümde konular kendi içinde evlenme ve boşanma şeklinde iki alt bölümde işlenmiştir. Evlenme kısmında; aile hukukuna girişten sonra evlenme engelleri, nikah öncesi süreç, nikah akdinin kuruluşu, sıhhat şartları ve çeşitleri incelenmiştir. Ayrıca burada evlilik akdinden doğan mali hak ve sorumluluklarından olan mehir ve nafaka konusuna yer verilmiştir.
İslami hükümlere göre devamlı evlenme engellerinden birisi de süt akrabalığıdır. Bu fıkıh kitaplarında rada' başlığı altında incelenmektedir. Sözlükte "süt emmek; emzirmek" anlamlarındaki rada' kelimesi terim olarak "bir kadının sütünün emzirme yoluyla ya da başka bir şekilde içilip yutulması" demektir. Emziren süt anaya murdi', süt emene de radi' denir. Çocuğun süt emme çağında kendi annesinden başka bir kadından süt emmesi halinde, bu çocukla süt emziren kadın ve bu kadının hısımları arasında bir süt hısımlığı meydana gelir. Bu da karabetü'r-rada' kelimesiyle ifade edilir. Kan yoluyla meydana gelen hısımlığa "nesep hısımlığı", evlilik yoluyla doğan hısımlığı ise "sıhrî hısımlık" denir. Süt hısımlığı, bazı istisnalar dışında kan hısımlığı ile aynı yasakları doğurur.
2018
Toplumdaki düzenin sağlanması ve sürdürülebilir hale gelmesinde dinî ve ahlakî kuralların katkısı kaçınılmazdır. İslâm hukuku da amaç ve kapsam olarak aynı hedefî paylaştığından, şer'î ve amelî konularla ilgilenmiştir. Ancak itikada dair ya da ahlaka dair konular İslâm hukukunun değil, diğer İslâmî ilimlerin ilgilendiği konular arasına bırakılmıştır. İslâm hukuku ise fertler arası ve devletlerarası ilişkilerin düzenlenmesi ile ilgili kurallar koyma ve bu kurallara uyulmasını sağlama görevini yürütmektedir. Buna göre, toplumsal düzenin sağlanmasında katkısı bulunan ve sosyal hayatın ayrılmaz parçası olan değişik konular yanında; evlenme, boşanma, miras, alışveriş, vekâlet, kefâlet, cezalar gibi konular da İslâm hukukunun kapsamına girmektedir. Muhsin Koçak, Nihat Dalgın ve Osman Şahin'in ele aldığı "İslam Hukuku (İslâm Hukukuna Giriş, Aile Hukuku, Miras ve Ceza Hukuku)" (s. 27-135) adlı çalışmada İlahiyat Fakültelerinde okutulması tercih edilen konulara yer verilmiştir. İslâm hukukunun kapsamına giren aile hukuku, miras ve ceza hukuku ana başlıkları altında konular detaylı olarak işlenmiştir. Eser bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Osman Şahin'in ele aldığı giriş bölümünde Toplum ve Hukuk, İslâm Hukukuna Genel Bakış, İslâm Hukukunun Tarihi Süreci ve Meşhur İslâm Hukuk Mezhepleri hakkında bilgi verilmiştir. Bu bölümde müellif, toplumda düzeni sağlayan kurallar (din, ahlak, örf ve adet, görgü ve hukuk), hukuk düzeni, temel kavramlar (din, şeriat, fıkıh ve İslam hukuku) ve özet halinde bazı şer'i deliller (Kur'an, sünnet, istihsan, mürsel maslahat, örf ve adet) ve özelliklerine yer verdikten sonra fıkıh tarihi ile meşhur hukuk ekolleri (Sünni mezhepler ve Şii mezhepler) ve içtihat yöntemleri üzerinde durmuştur. Ayrıca burada İslâm Hukukunun Tarihi Süreci başlığı altında vahiy devri, raşit halifeler, müçtehid imamlar devri, Abbasiler döneminden Mecelleye ve günümüze kadar olan dönemler detaylı olarak ele alınmıştır. İslâm hukukunun tarihi süreci genellikle ya vahiy, sahabe, tabiûn, müçtehitler dönemi gibi İslâm tarihinde yaşayıp fıkhî çalışmalarda etkili olan nesillere göre, ya fıkhın doğuşu, gelişmesi, duraklaması, gerilemesi, uyanışı gibi fıkıh merkezli çalışmaların seyrine göre ya da bunların karması olarak incelenir. Bu bölümde müellif karma yöntemi izleyerek İslâm hukuk tarihini özetlemeye çalışmıştır. Birinci bölüm medeni hukukun önemli bir bölümü olan "İslâm Aile Hukuku" (s.139-308) isimli başlığı taşımaktadır. Muhsin Koçak ve Nihat Dalgın'ın ele aldığı bu bölümde konular kendi içinde evlenme ve boşanma şeklinde iki alt bölümde işlenmiştir. Evlenme kısmında; aile hukukuna girişten sonra evlenme engelleri, nikah öncesi süreç, nikah akdinin kuruluşu, sıhhat şartları ve çeşitleri incelenmiştir. Ayrıca burada evlilik akdinden doğan mali hak ve sorumluluklarından olan mehir ve nafaka konusuna yer verilmiştir.
Dinler Tarihi'nde kullan lan yöntemlerden biri olarak "kar la t rma", çeitli dinlerin daha iyi anla lmas için önümüze geni bir alan ve ufuk sunmaktad r. Dinleri kar la t rmal olarak incelemek, herhangi bir dinin di$er dinlere bak n ve yakla m n ortaya koymak, Dinler Tarihi çal malar n n son derece önemli bir yönünü te kil etmektedir. Ancak ülkemizde, Dinler Tarihi disiplinindeki son y llarda görülen nispeten sevindirici geli melerin yan nda, kar la t rmal incelemelerin yok denecek kadar az olmas büyük bir eksiklik olu turmaktad r. Bu alandaki çal malar n h zland r lmas ve Kar la t rmal Dinler Tarihi'nin canland r lmas bir zorunluluk olarak kar m za ç kmaktad r.
Hukuk tarihinin yeni bir ilim dalı olarak doğuşu genellikle Avrupa'daki Tarihçi Hukuk ekolüne dayandırılmaktadır. 1 Bazı yazarların fıkıh sahasında yapılmış olan ve özel hukuk tarihi kapsamında değerlendirilebilecek çalışmaların varlığını dikkate alarak hukuk tarihi çalışmalarının İslam dünyasında başından itibaren var olduğuyla ilgili görüşlerinin 2 haklı olduğunu, ancak bunun, genelde hukuk tarihinin özelde ise fıkıh tarihinin bir bilim dalı olarak İslamî ilimler arasında yer aldığı anlamına gelmediğini düşünüyoruz. 3 Hukuk tarihi kapsamında değerlendirilebilecek çalışmaların yapılmış olması ile hukuk tarihinin bir bilim dalı olarak bilimler skalasında yerini almasını ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. 4 * Bu makale, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi 7. sayısının 365-396 sayfaları arasında yayımlanmış "Fıkıh İlmi/İslam Hukuk Tarihi Kaynakları ve Çalışmaları Üzerine Bir Derleme Denemesi" adlı çalışmamızı esas alarak farklı bir kapsam ve kompozisyonla TALİD için tarafımızdan yayıma hazırlanmıştır. Kaynak taraması aşamasında Yüksek Lisans Öğrencimiz Araştırma Görevlisi Salih Erden'in takdire şayan katkıları olmuştur.
Fıkıh usulü ilmi, İslami ilimler arasında merkezî bir öneme sahiptir ve yalnızca fıkhın değil, diğer İslami disiplinlerin de metodolojisini oluşturan bir potansiyeldedir. Öyle ki, geçmişte anlamın temellendirilmesi ve yorum metodolojisi noktasında İslam bilimleri için ortak bir zemin teşkil etmiştir. Ancak ne yazıktır ki günümüz İlahiyat öğretiminde bu önemine layık bir ilgi görememekte, asli hüviyet ve işlevinden uzaklaşmaktadır. Bu durumun en temel sebebi ise içerdiği teorik derinlik ve terminolojik zenginlikten dolayı bu ilmin gereği gibi ihata edilememesi ve kolaylaştırma çabalarını beraberinde getirmesidir. Hz. Peygamber'den itibaren yaşanarak intikal eden dinin, seleften sudur eden içtihatların anlamlandırılması / temellendirilmesi işlevine sahip olan fıkıh usulü, söz konusu işlevin saptırılması ile nasları ilkten anlamanın metodu olarak kurgulanmaya başlanmıştır. Hatta akademik camiada bile sistematik olmayan birtakım tartışmaların zuhur etmesi de fıkıh usulünün ihmal edilmesinin neticelerindendir. Dolayısıyla fıkıh usulü, "sahih anlamın korunması" için vazgeçilmez bir konumdadır ve İlahiyat fakültelerinde de-gerçek amacı kolaylığa feda edilmeksizin-bu önemine ve işlevine yakışır bir mahiyette okutulması gerekmektedir. Söz konusu gereklilikten hareketle kitabını telif eden H. Yunus Apaydın, esas itibariyle fıkıh usulünün konularını ve terimlerini ana hatlarıyla tanıtmak, anlam ve hükmün nasıl temellendirildiğine işarette bulunmak ve fıkıh usulünün mahiyet ve işlevine yönelik sağlıklı bir tasavvur oluşturmak üzere ders notu mahiyetinde İlahiyat fakültesi öğrencilerinin istifade edebileceği oldukça önemli ve sistematik bir eser kaleme almıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2019
Margaret Davies Derrida ve Hukuk: Hukukî Kurgular, 2016
Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları, 2023
2018
Paper, Ahlaki Değerlerin Korunması Sempozyumu, 23.01.2015, İzmir/Türkiye, 2015
Din Eğitiminde Ana Konular, 2021
BİSAV TANZ‹MAT ÇAĞINDA OSMANLI HUKUKU, 2005
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi (TALİD), 2014