Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
12 pages
1 file
Bu araştırma döviz kuru şoklarının ve değişimlerinin Türkiye'deki tarımsal ihracat değeri üzerindeki etkilerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmada zaman serisi tekniklerinden Vektör Otoregrasif Model (VAR) kullanılarak, araştırmanın amacına ulaşmak istenmiştir. Çalışmada, döviz kuru ve tarımsal ihracat için 2000:1 ile 2022:12 yılları arasındaki aylık veriler kullanılmıştır. Tarımsal ihracat değerine ait veriler Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK), Döviz Kur verileri ise Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) veri tabanından alınmıştır. Araştırmanın bulguları durağanlık, etki-tepki analizine, varyans ayrıştırmasına ve nedensellik analizine göre yorumlanmıştır. Bu araştırmanın bulgularına göre, ilk ayda döviz kurundaki şokların tarımsal ihracat değerini etkilemediğini ve/veya açıklayamadığını göstermektedir. Sonraki aylarda dolar kuru şoklarının, tarımsal ihracatının hata varyansını %0.01 ile %1.76 arasında açıkladığı saptanmıştır. Sonuçlar döviz kuru ile tarımsal ihracat değeri arasında anlamlı bir etkileşim olduğunu göstermektedir. Bu sonuçlar da Granger Nedenselik Testinden elde edilen sonuçları destekler niteliktedir. Döviz kurundaki şoklar Türkiye'deki tarımsal ihracat değerini ilk aylarında olumlu etkilerken, bir yıl içerisinde döviz kurunun tarımsal ihracat üzerindeki etkisinin dengelendiği gözlemlenmektedir. Bu etkisi kısa vadeli anlamlı bir etkisinin olduğu söylenebilir.
Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi
Araştırma etiği; araştırmanın gerçekçi ve etkin olarak ihtiyaca cevap verebilecek şekilde tasarlanmasına; katılımcıların bütünlüğünü koruyarak yürütülmesine; sonlandırılmasına ve çalışma sonuçlarının dürüstçe yayınlanmasına rehberlik edebilen çeşitli etik gereklilikler sunarak, insanlar üzerinde araştırmaların ahlaki olarak haklı çıkartılmasına olanak sağlamaktadır. Günümüzde bu etik gereklilikler için en sağlam zemini temel etik ilkeler oluşturmaktadır. Çünkü bireyin özerkliğine saygı, yararlılık, zarar vermeme/kötü davranmama ve adalet ilkeleri; katılımcının özerk kararı için aydınlatılmış onamının elde edilmesi, araştırmada karşılaşılabilecek zarar ve tehlikelerin en aza indirilmesi, olası zararlar için gerekli önlemelerin alınması, katılımcının mahremiyetinin korunması ve katılımcıların seçiminde adil davranılması yönünde etik ödevler yaratmaktadır.
Amaç: Bu araştırma üniversite öğrencilerinin ruhsal hastalığa yönelik inançlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı niteliktedir. Araştırmanın örneklemini Gazi Üniversitesi'ne devam eden 516 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmanın verileri Sosyodemografik Bilgi Formu ve Ruhsal Hastalığa Yönelik İnançlar Ölçeği (RHYİÖ) ile toplanmıştır. Bulgular: Evli olan öğrencilerin utanma alt ölçeği puan ortalaması bekar olanlarınkinden daha yüksekti p<0.05. Maddi durumunu orta düzey olarak değerlendiren öğrencilerin tehlikelilik alt ölçeği puan ortalaması iyi ve kötü olarak değerlendirenlerin puan ortalamasından daha yüksekti p<0.05. Ruhsal hastalığı olan bireylerle hiç karşılaşmadığını belirten öğrencilerin utanma alt ölçeği puan ortalaması karşılaştığını belirtenlerin puan ortalamasından daha yüksekti p<0.05. Karşılaştığı ruhsal hastalıklı bireyin arkadaşı ya da komşusu olduğunu belirten öğrencilerin tehlikelilik ve utanma alt ölçekleri puan ortalamaları akrabası olduğunu belirtenlerin puan ortalamasından daha yüksekti p<0.05. Sonuç: Ruhsal hastalığa ilişkin olumsuz inanç; evli, ruhsal hastalığı olan bir kişiyle daha önce hiç karşılaşmamış ve orta düzey ekonomik duruma sahip olan öğrencilerde daha yüksek, ruhsal hastalıklı akrabaya sahip olanlarda ise daha düşük bulunmuştur.
Present study is composed of two separate phases. The purpose of the first phase was to determine the validity and reliability of the Turkish version of the ‘Ageing Well Profile (AWP)’ developed by Stathi and Fox (2004). The purpose of the second study was to examine the effects of 12 week pilates exercises on relevant subjective well being in older adult women over the age of 65. Eighty six female (Mage= 71.15 6.63 year) and 85 male (Mage= 73.05 7.45 year) from several nursing homes in Ankara were recruited to participate in the study of reliability and validity of the AWP. A total of 85 women, 45 as exercise ( age= 72.80 6.74 years) and 40 as control ( yaş= 74.03 5.73 yıl) group, from a nursing home in Ankara voluntarily participated in exercise interventions. Although maximum likelihood factor analyses of the AWP indicated a 6 factor structure with 65.02 % explained variance, 2 items (12 and 23) and a factor (4th factor with two items) were excluded from the inventory because of the low factor loadings (.40) and internal consistency values (.23), respectively. Participants in the exercise group attended pilates sessions of 60 minutes per day, 3 days in a week for 12 weeks. All measurements were taken 1 week before and 1 week after the exercise treatments. The results of 2 X 2 X 5 Mixed design MANOVA revealed that “physical well being” and “independence” scales of the AWP significantly improved from pre to post measurements. Within the scope of present results, it can be said that with 23 items and 5 factor structure, AWP is reliable and valid instrument in order to measure physical activity relevant subjective well being in Turkish older adults, 12 week pilates exercises were partially effective in improving perceived subjective well being in older adult women over 65.
public.cumhuriyet.edu.tr
Bu çalışmada, ISO 9000 Kalite Yönetim Sistemi ile ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi analiz edilmiş ve bu iki konu arasındaki benzer ve farklı tarafl arı ile ilgili bir değerlendirme yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kalite, Çevre, ISO 9000 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi 1. GİRİŞ Küreselleşme sürecinde nüfus artışının fazla olması, teknolojik gelişmeler, üretim ve tüketimdeki hızlı artış, çevre ve ekolojik dengede bozulmalara sebep olmaktadır. Bu açıdan artık işletmelerin çevreyi koruma konusunda daha duyarlı olmaları gerekmektedir. Yani küçük büyük ayrımı yapılmadan her işletme çevre konusunda üzerine düşen görevi tam olarak yapmalıdır. Diğer bir hususta çevrenin korunmasına yönelik yapılan çalışmaların işletmeye bir maliyeti olduğu ve sonuçta karlılığı azalttığı görüşü artık maziye karışmak üzeredir. Çünkü nasıl kalite öderse çevreye yapılan yatırımlar da uzun vadede işletmeye daha fazla avantajlar sağlar. 1987 yılında yayınlanan ISO 9000 Kalite Yönetim Sisteminden esinlenerek 1996 yılında ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi oluşturulmuştur. Kalite yönetimindeki gelişme ile birlikte işletmelerin çevreye karşı duyarlılığı da artmıştır. Bu iki sistem, kalite ile çevre arasındaki paralelliği tam manasıyla ifade etmektedir. Yani kalitedeki sıfır hata kavramı ile çevreye verilecek sıfır zarar kavramı birbirine çok benze-
TASARIMDA ARAŞTIRMA, 2022
Başarılı bir tasarımın temelinde birçok etken bulunmaktadır. Ancak öncelik hiçbir zaman tasarımcının yaratıcılığı, onun hayal gücü ya da ona gelen ilham değildir. Günümüzde başarılı bir tasarımın kilit noktası araştırmadır. Kaliteli bir tasarım ancak sağlam bir araştırma süreci sonucunda ortaya koyulabilmektedir. Çünkü tasarımı bir tercihler sıralaması olarak düşündüğümüzde, tasarımcının her bir tercihini tasarımın amacına yönelik araştırmalar ışığında yapması, her kararını bilinçli kılmakta ve tasarımı amacına ulaştırmaktadır. Dolayısıyla tasarım sadece estetik kaygıların ön planda olduğu sorgulanamaz bir yapı değildir. Arka planında mantık çerçevesi içinde öncelikle işlevin bulunduğu sonrasında estetikle birleşen bir yapı inşa edilmiştir. İnsan beyni yenilik aramaya odaklı olduğu için her zaman farklı olan şeyler dikkatini çekmektedir. Yeni olan her şey ise normalleşmeye mahkûm olduğu için, bir süre sonra yeniliğini kaybeden tasarımlar da insanlar tarafından görünürlüğünü kaybetmektedir. Bu durumda tanıdık olan tasarımlar kişilerin ilgilerini harekete geçiremez. İnsanların ilgisi canlı tutulmadıkça da markaların / ürünlerin / hizmetlerin sektörde var olmaları olanaklı değildir. Ayrıca günümüzde dijitalleşmenin yenilenme hızını daha da artırmasıyla yaşanan büyük değişimin içinde yer alan tasarımcıların bu hızı da yakalayabilmesi gerekmektedir. Tasarımcıların genellikle ilk bulacağı çözüm uygulanmış ya da sıradanlaşmış olacağı için tasarımcıların problemin kendisini kavrayarak, çözüm için yeni yollar bulması gerekmektedir. Yenilik herhangi bir sınıra ya da sona sahip olmadığı için de burada önem kazanan nokta tasarımcıların araştırmacı kimliğidir. Araştırma, tasarım problemini tanımlamaktan başlayarak projenin son haline kadar bitmeyen bir süreçtir. Dolayısıyla bir tasarımcının öncelikle araştırmacı kimliğe sahip olması şarttır. Diğer bir yönden ise tasarımcıların anlamlandırması gereken; mesaj, hedef kitle, ürün, maliyet, malzeme, görsel dilin sergileneceği platform gibi birden fazla unsur bulunmaktadır. Sürekli sorgulamaya dayanan analiz ve sentezin oluşturduğu araştırma süreci, bu unsurlara cevap bulunmasını sağlayarak, müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik problem çözme pratiğinin temelini oluşturmaktadır. Bu kitap bölümde araştırmaya dayalı tasarım sürecinde nasıl bir yol izleneceği, hangi kriterlere göre tasarımların şekillendirileceği ve nasıl etkili çözümler ortaya koyulabileceğine dair açıklık getirmek amaçlanmıştır. Tasarımdaki bu araştırma süreci görsel iletişim tasarımı kapsamında ele alınacaktır.
Giriş Sovyetler Birliği, Marksist bir anlayışla kurulmuş bir ülkeydi. Bir ülkenin kuruluşunda kritik halkaları oluşturan iktidar ve devlet karakterine bağlı olarak tartışılabilecek yönetim sorunu, Sovyetlerde Marksizmin iktidar ve devlet konusundaki yaklaşımı üzerinden gelişmiştir. Bu çalışmada öncelikle Marksist yaklaşımın temel ilkelerine değineceğiz. Bu çerçeve Sovyetler Birliği'nde öz olarak neyin hayata geçirilmeye çalışıldığını ve bu ülkedeki uygulamaların teorik kökenlerini anlamamızı sağlayacak. Sovyetler Birliği'nin kuruluş dönemi ve takip eden 1930'lu atılım yılları ile komünizme geçiş tartışmalarının yoğunlaştığı 1960'lı yıllarını, hem belirli bir sürekliliği olan iki dönem hem de karşılaştırılabilecek özellikleriyle iki kesit olarak ele alıyor olacağım. Bu dönem incelemelerinde uygulamaların tarihsel nedenlerini netleştirdikten sonra Sovyetler Birliği'nde yönetim sorununun temellerine ulaşmaya çalışacağım.
Abdurrahman Arslan Hasan Makbûlî el-Ehdel, Prof. Dr. Mehmet Paçacı, Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, Prof. Dr. Salim Öğüt, Prof. Dr. Dünyevileşme illeti biz farkında olmadan iliklerimize kadar işlemiş bulunuyor. Toplum ve Ümmet olarak günlük hayatı yaşama biçimimizde, sosyal, siyasî, ekonomik… tercihlerimizde ve hatta Din'i anlama ve algılama tarzımızda çoğunlukla bu illetin yönlendirmesiyle hareket ediyoruz. Ne olduğu konusunda verilmiş net bir kararımız, yapılmış kesin bir tesbitimiz olmasa da, bilinç ve inanç dünyamıza "çağdaşlaşma", "küreselleşme", "ilerleme/gelişme"… gibi yaldızlı ambalajlarla sokulmuş, hatta "Din'in emri" gibi propaganda edilmiş olsa da o, bizi Ehl-i Kitab'ın serencamına sürükleyecek olan en büyük musibet!.. Konunun ehli kalemlere "dünyevîleşme"yi sorduk: 1- Bir tarafta kenz/servet yığmanın zemmedildiği, dünya hayatının süsüne, aldatıcılığına karşı yoğun ikazların yer aldığı; diğer tarafta hayırlı zenginliğin teşvik edildiği, dünyadan nasibin unutulmaması yönünde ikazların dikkat çektiği nasslar karşısında müslümanın dünya ile alakası sizce nasıl dengelenmelidir? 2- Dinin sabit ve teabbüdî hükümler ihtiva etmesine karşın siyasi, iktisadî, ictimai bilumum dünya hayatla ilgili hükümlerin zamana ve zemine göre değişebileceği yönündeki Din-dünya ayrımını öne çıkaran, din ile dünya arasını ayıran yaklaşımı nasıl değerlendirirsiniz? İslam’ın toplumsal ölçekte dünya hayata dair değişmez hükümleri var mıdır? 3- Mevcut durum, İslam’ı birinci derecede siyasi ve sosyal projelere referans kabul eden söylemin liberal bir İslam yorumuna inkılab ettiğini gösteriyor. Yakın geçmişte tam tersi bir yönelimle sol/sosyalist İslam tasarımları olduğunu da biliyoruz. Burada nasıl bir algı arızası mevcuttur? 4- Dünyevîleşme olgusunun itikada etkisi hakkında neler söylersiniz?.
Araştırma yönteminin daha net anlaşılabilmesi için araştırma süreci içerisindeki yerinin de araştırmacılar tarafından iyi anlaşılmış olması gerekmektedir. Araştırmanın hangi aşamasında bulunduğunu bilen araştırmacı süreci daha sağlıklı ilerletecek ve en sağlıklı şekilde araştırmasını tamamlayacaktır. Aşağıdaki tabloda araştırma sürecinin aşamalarını görebilirsiniz.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Dijital Hastane Modelinin Gerçekleşmesi Bağlamında Mobil Cihazların Sağlık Turizmi Alanındaki Rolü, 2022
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2020
Lübnan Asıllı Yazar Emîn Ma’lûf’un “Adriana Mater” Adlı Librettosunun Fransızcadan Arapçaya Çevirisinde Deyimlerin Eşdeğerlik Açısından İncelenmesi, 2021
Galatasaray Üniversitesi İletişim Dergisi, 2022
Öğretmenlerin Çok Kültürlü Özyeterlik Algısı ve Okul İklimi ile Mülteci Öğrencilere Yönelik Tutumları Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi, 2020
Turistik Mekân Göstergeleri ve Mimarlık: Pamukkale ve Karahayıt Üzerinden Bir İnceleme, 2023