Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
27 pages
1 file
TELEVİZYON METİNLERİ
TÜRKİYE'DE TELEVİZYON TARİHİ (KRONOLOJİK), 2022
Yayın sınırlı kişiye ulaşıyor sebebi hem pahalı olması hem de malzemelerin ithal edilmek zorunda olunulmasıdır. İlk başlarda alıcı sayısı 15-20 civarındadır. 1954'te-30 alıcı vardır. 1955-yayın aralığı 15 günde bir. Sonra yine haftada bir. İçerik oluşturmada radyo yayıncılığı membaıdır, yanı öncül olarak kullanılmaktadır. İTÜ ilk tiyatro yayını Afif Yesari'nin Mektup-1954 adlı eserinden uyarlanan tiyatro oyunudur. 1960 darbesi öncesi kapatılan İTÜ TV, 10 Ekim'de yeniden yayına başladı. Cunta emrinde bir süre yayın yapmıştır. 1961 ilk canlı yayın denemesi teknik sebeplerle yapılamadı. (Türkiye-Sovyetler maçı) 1962 yılından İsmet İnönü ilk kez TV ekranına çıkmıştır ve ilk siyasetçidir. 1966 ilk canlı yayın Fenerbahçe-Beşiktaş maçıdır. Halit Kıvanç anlatmıştır. Bu süreçten sonra 19 Mayıs, 29 Ekim gibi tarihlerdeki törenler ile konserler, yarışmalar, açık hava tiyatroları canlı olarak yayımlanmaya başlamıştır. 1966-alıcı sayısı 2.000 civarıdır. 1966 yılında televizyon alıcı sayıları zenginler haricinde okul ve kolejler ile bazı mağazalarda da görünmeye başlamıştır. Almancılar da TR ye dönerken TV getirmeye başlamışlardır. 1963 seyirci sayısı 5 bin civarıdır. 1970 İTÜ raporunda 10 bin alıcı 50-60 bin civarı izleyici ve yayın akışını %50 müzik, %20 film ve %30 sohbet programı oluşturmaktadır. 1969 İTÜ TV toplumsal olaylar kaynaklı olarak belli gruplar tarafından basılması ile yayınlara ara vermiştir. Bu durum 68 kuşağı olayları nedeni iledir. 1952-1970 arası İTÜ TV yayınlarına devam ederek önemli işlevleri yerine getirmiştir. 2. Dünya savaşı süreç ve sonrasında ekonomik ve sosyal sorunlara rağmen yayınlarına devam etmiştir. Okul olması nedeni ile çeşitli tiyatro oyuncuları burada oyun oynamışlardır.
Teknolojik bir icat olan televizyonun tarihsel gelişim süreci değişen-dönüşen toplumsal, kültürel, ekonomik ve özellikle teknolojik şartlar çerçevesinde seyretmiştir. Söz konusu tarihsel seyir şartları günümüzde de değişmeye devam etmekte, çekim süreçlerinde gerçekleşen yeni teknolojik icatların yanında yayın mecralarının çeşitlenmesi muvacehesinde televizyon yeni sınırlar ve imkanlarla yüzleşmektedir. Günümüzün medyatik araçlar matriksinin içinde merkezi konumu muhafaza etmeye çalışan televizyon sadece toplumla kurduğu ilişki biçimlerinde değil, aynı zamanda kendi gelişim tarihiyle de yüzleşmekte, değişim ve dönüşüme maruz kalmaktadır.
Televizyon kitle iletişim aracı olarak 1950'li yıllardan günümüze kadar geçen süreç içinde özellikle endüstriyel ülkelerde öncü medya konumuna gelmiştir. Televizyon birçok insan için günlük hayatın önemli bir parçası haline geldi, hatta birçok insanın günlük hayatının akışının televizyon tarafından düzenlendiği gözlenmektedir. Toplumun bütün katmanlarının ve farklı yaş gruplarının ilgisini sürekli artan bir oranda üzerine çeken televizyon daha önce bilinmeyen bir etkime gücüyle diğer kurumların, kendini onların yerine ikame etmeksizin önüne geçmeye başlamıştır. Bütün bu özellikleriyle televizyon birey ve toplumu yönlendirmekte, dahası etnik gruplar, cinsiyetler, yaş grupları ve sınıflar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırarak tekdüzeleştirmektedir. Kendini sürekli tekrar etmekten ve her şeyi yayın zamanı içinde aktüelleştirmekten aldığı güçle televizyon, birey ve toplumun oluş tarzlarının, kanaatlerin, değer yargılarının ve zevklerinin belirlenmesinde önemli bir rol üstlenmekte ve toplumsal iletişimi etkilemektedir. Bütün bu yönleriyle televizyonun çok iyi analiz edilmesi, medyatik özellikleri ve sosyokültürel değerler arasındaki etkileşim biçimleri ve sonuçlarının çok boyutlu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu analizlerin ve değerlendirmelerin sağlıklı biçimde yapılabilmesi için, televizyon hakkında daha önce yapılmış irdelemelerin araştırılıp incelenmesi ve bu araştırmaların ülke şartlarını gözeterek oluşturulabilecek olan televizyon teorilerine zemin teşkil etmesi gerekmektedir.
Tecimsel yayıncılığın sacayağını oluşturan reklam sektörel rekabet sonucunda önemini günden güne artırmış ve kitlelere ulaşmayı olanaklı kılan, ses-görüntü bileşkesini bünyesine katan televizyon yayıncılığıyla bütünleşmiştir. Birçok görsel temsili ve ikna kabiliyetini üzerinde taşıyan televizyon reklamlarıyla kitlesel tanıtımın yapılabilmesi reklam verenler için önemini korumakta, piyasaya sürülen ürünlerin doğrudan alıcılarına yönelik bir tanıtımın yapılabilmesi reklam maliyeti açısından kolaylıklar sağladığından dolayı da çeşitli reklam hedefleme stratejileri geliştirilmektedir. Televizyon yayınlarının kuşaklara ayrılması, tematik içeriklerin oluşturulması ve izleyicilerin demografik, psikografik, yaşam tarzı özelliklerine göre saptanması reklam verenler açısından doğrudan hedef kitleye ulaşmayı kolaylaştıran unsurlar olarak belirmekte, böylece ürünleri satın alma potansiyeli olan izleyicilere tanıtım yapılmaktadır. Bu çalışmada Türkiye'deki ulusal televizyon kanalları içerisinden amaçlı örneklemle gündüz kuşağındaki beş kadın programı seçilmiş, bu programlardaki reklamlar tanıtılan ürün temelinde on beş başlık altında kategorilendirilerek analiz edilmiş ve reklamcıların uyguladıkları hedefleme stratejisi ortaya koyulmuştur. Çalışmanın önemli bulguları arasında sırasıyla gıda, alışveriş, ev tekstili, kişisel bakım, temizlik ürünlerini içeren reklamların sayısal olarak üst sırada yer aldığı ve kişisel bakım, giyim, takı aksesuar reklamlarında cinsiyet ve toplumsal roller-pratikler temelinde hedefleme stratejilerinin geliştirildiği tespit edilmiştir.
Kitle iletişim araçlarına eleştirel bir açıdan yaklaşıldığında, medyanın erkek egemenliğinde olduğunu ve bu sebeple de ataerkil zihniyeti desteklediğini söylemek mümkündür. Medyanın gücünün sınırsız olduğunu savunan Frankfurt Okulu ve Kültürel Çalışmalar Birmingham Okulu gibi eleştirel yaklaşımlara göre birey, medyada gördüklerini gerçek sanma eğilimdedir. Bu durum kimi zaman bireylerin medya aracılığıyla sunulan içerikleri sorgusuz benimsemesi sonucuna varabilmektedir. Medya metinlerinde, anaakımın dışında kalanlar diğer bir ifadeyle “öteki”ler yeteri kadar temsil edilmezken, anaakımın içinde kalanlarsa belli başlı stereotipler ve çerçeveler etrafında kurgulanmaktadır. Bu bakış açısından yola çıkarak “Türk Televizyon Dizilerinde Toplumsal Kimliklerin Temsili” konulu çalışma kapsamında yerli televizyon dizilerinde yer alan karakterler analiz edilerek, bunların egemen ideolojiyi ne kadar yansıttıkları, mevcut düzeni ne kadar olumladıkları ve neleri eleştirip kimleri ötekileştirdikleri incelenmiştir. İçerik analizi yöntemi esas alınarak yapılan bu çalışma, 2011-2012 yayın döneminde reyting ölçümlerine göre en fazla izlenen ilk 5 dizi (Arka Sokaklar, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Adını Feriha Koydum ve Kuzey Güney) üzerinden yapılmıştır. Araştırmanın neticesinde ana hatları ile (a) dizi karakterlerinin egemen ideolojiyi yansıtacak biçimde kurgulandığı, (b) genel kabul görmüş ve/veya görmesi istenilen davranış kalıplarının olumlandığı, (c) toplum ve sistem açısından “öteki” olarak görülen kimliklerin ise olumsuzlanarak göz ardı edildiği bulgulanmıştır
PEGEM AKADEMİ, 2021
Çağdaş Çocuk Edebiyatı Editörler: Şener DEMİREL, Serdal SEVEN
Televanjelizm: Türkiye'de Dini Televizyon Kanalları Üzerine Bir İnceleme, 2021
Bu araştırmanın problemi, dini televizyon kanallarındaki farklı programlarda ortaya çıkan din sunumlarını incelemektir. Bu bağlamda incelenen din anlatım şekillerinin niteliği, benzerliği ya da farklılığı çalışmanın temel unsuru olarak belirlenmiştir. Bir başka ifade ile sadece dini
Öz Televizyon, geleneksel müzik için yeni bir icra ve aktarım alanı olmuştur. Müzik programlarının dışındaki farklı yayınlar içerisine de geleneksel müzik öğeleri yerleştirilmiştir. Bu yayınlardan bir tür de belirli aralıklarla izleyiciyle buluşan dizilerdir. Televizyon dizileri medya endüstrisinin önemli dinamiklerinden biri olarak belirmiştir. Hem diğer önemli kalem olan reklamlar ın yerleştirilmesi yönüyle hem de iç ve dış yayıncılık piyasasında pazarlanması ve ardıl ürün oluşturulması için elverişli olması yönüyle son yıllarda Türkiye'de dizi sektörü gelişme göstermiştir. Dizilerin ana unsurlarından biri olan müziğin kullanımı açısından da diziler müzik endüstrisi içerisinde düşünülebilir. Müzik piyasasında öne çıkarılmak istenilen eser ve sanatçılar diziler yoluyla halka tanıtılmakta, seslendirilen eserler içerikler halinde pazarlanmakta, konser vb programlarla eser ve sanatçılar tanıtılmaktadır. Medya endüstrisinin dizilerde dikkat çekme ve daha çok izleyiciye ulaşma adına başvurduğu temel alanlardan biri de gelenektir. Mekân, konu, içerik açısından geleneksel unsurlar sık sık televizyonda yer bulmaktadır. Sözlü kültür gelenekleri medyacıların istediği şekilde ve oranda işlenerek tekrar halka sunulmaktadır. Geleneksel müzik belleğinden içerikler de dizi müziği olarak televizyon izleyicisiyle buluşturulmaktadır. Televizyon dizilerinde geleneksel müzik kullanımın medya endüstrisi bağlamında değerlendirilmeye çalışıldığı bu makalede 2002-2014 yılları arasında öne çıkan ulusal kanallardaki diziler taranmıştır. Tespit edilen diziler içerik çözümleme tekniğiyle belirlenmiştir. Dizilerde geleneksel müzik belleğinin kullanımı günümüz şartlarında eserin ve icracısının tanınması, türkünün yaygınlaşması, yörenin tanıtımı gibi sonuçlar doğurmaktadır. Bunun yanında eserin sahibinden daha çabuk kopması ve anonimleşme sürecinin hızlanması gibi durumlar da söz konusudur. Anahtar Kelimeler: Dizi, Medya, Medya Endüstrisi, Sözlü Kültür, Türkü. Abtract Television has been a new executive and transfer area for traditional music. Apart from the music programs, traditional music items were placed in different publications. One of these publications is the TV series which meet the audience periodically. Television series have emerged as one of the important dynamics of the media industry. In recent years the TV series sector has shown improvement in Turkey, in terms of the placement of other important item as advertising, as well as marketing in the domestic and foreign publishing markets and being suitable for the creation of successive products. In terms of the use of music as one of the main elements of the series, TV series can be considered in the music industry. In the music market, the desired works and artists are introduced to the public through TV series, works are marketed as contents, works and artists are introduced with programs such as concerts. One of the main areas that the media industry uses in order to attract attention and reach more audiences is the tradition. Traditional elements often appear on television in terms of space, subject and content. The traditions of oral culture are presented to the public after being processed in the manner and ratio wanted by the media. The contents of the traditional music memory are also introduced to the television audience as series music. In this article, in which the use of traditional music in television series was tried to be evaluated in the context of the media industry, series of national channels were scanned between 2002 and 2014. Detected TV series were determined by content analysis technique. The use of traditional music memory in the series results in the recognition of the work and performer in today's conditions, the spread of the ballad and the promotion of the region. In addition, there are cases such as the rapid detachment of the work from the owner and the acceleration of the anonymisation process.
Gece Kitaplığı, 2021
Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
ULUSLARARASI MÜZİK ve MEDYA SEMPOZYUMU, 2014
GURGAN LEHÇESİ METİNLERİ VE ÇEVİRİLERİ, 2022
5. Uluslararası Mobilya Kongresi, 2018
PEGEM AKADEMİ YAYINCILIK, 2022
Journal Of History School 12, Sayı XXXVIII, ss.512-524, 2019