Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
GİRİŞ G enel olarak nağmeler ve nağmeleri daha güzel hale getiren her türlü çalışma-yı kapsayan bir sanat 1 olarak tanımlanan müziğin tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir. Varolduğu günden bugüne ne kendisinden büsbütün vazgeçilebilmiş, ne de bütünüyle kabullenilebilmiş bir konudur müzik. Her zaman ve her ortamda güncelliğini korumuş, birçok tartışmaya konu teşkil etmiş, lehte ya da aleyhte hakkında çok şey söylenmiştir. Kaynağı itibariyle müziğin iletişim ihtiyacından doğduğu 2 , Allah tarafından özel bir öğreti olduğu 3 ; " bezm-i elest " hatırası 4 , kainattaki ahengin sezgisi 5 ; yaratılıştan var olduğu 6 , fiziksel bir olay olduğu 7 , filozofların bir buluşu 8 , efsundan doğduğu 9 , yakarış ihtiyacından kaynaklandığı 10 , zevk ve eğlence ihtiyacından doğduğu 11 , göklerin ve gökler-deki meleklerin sanatı olduğu 12 vs. gibi birçok teori ileri sürülmüştür.
Özet Bu araştırma, klasik Türk mûsikîsi çalgılarının, 1930'lu yıllardaki kültürel değişim/dönüşüm çalışmaları kapsamında yer alan Türk Mûsikî İnkılâbı sürecinden nasıl etkilendiğinin belirlenmesine odaklanmaktadır. Bu kapsamda, dönemin siyasîlerinin, yazarlarının, müzik adamlarının ve toplumun, Türk Mûsikî İnkılâbı çerçevesinde klasik Türk mûsikîsi çalgılarına bakış açılarının nasıl olduğu araştırılmıştır. Araştırma kapsamında; günümüzde de sıkça tartışılan Alaturka mûsikînin yasaklı yıllarında yayınlanmış olan gazete ve dergilerde konuya yönelik yayınlanan haberler, yazılar, karikatürler incelenmiştir. Bu doğrultuda, Kurun, Akşam, Vakit ve Hâkimiyeti Milliye gibi dönemin önemli gazetelerinden ulaşılabilenler taranmış, araştırma sürecinde elde edilen kazanımlar ışığında ulaşılan veriler çeşitli açılardan yorumlanmaya çalışılmıştır. Araştırma doğrultusunda, Türk Mûsikî İnkılâbı kapsamında, bir yandan Osmanlı'nın izlerini silmek, diğer yandan Şark kültüründen ayrıldığımızı göstermek için propaganda malzemesi yapılan Alaturka mûsikînin ve klasik Türk mûsikîsi çalgılarının, o dönemde en ağır eleştirilerin hedefi haline geldiği, klasik Türk mûsikîsi çalgılarının Alaturka mûsikî ile birlikte geriliğin ve Şark kültürünün bir sembolü olarak algılandığı, dönemin aydınlarının büyük bir çoğunluğunun yazdıkları yazılarla Alaturka mûsikî ve klasik Türk mûsikîsi çalgılarını toplumun gözünden düşürmeye çalıştıkları, klasik Türk mûsikîsi çalgılarının gazete ve dergilerde karikatürler yoluyla gülünç duruma düşürülmeye çalışıldığı, dönemin aydınlarından bazılarının, klasik Türk mûsikîsi çalgılarının çoksesli millî Türk müziğinin ilerlemesindeki engellerden biri olduğunu savundukları, Türk Mûsikî İnkılâbı sürecine bağlı olarak, klasik Türk mûsikîsi çalgılarının icrasına yönelik ilmî çalışmaların, klasik Türk mûsikîsi icracılarının yetişmesinin, klasik Türk mûsikîsi çalgı yapımcılığı ve klasik Türk mûsikîsi çalgıları yapımında yenilikçi yaklaşımların daha ileriki dönemlere ötelenmesine sebep olduğu, ayrıca klasik Türk mûsikîsi çalgılarının icrasına yönelik sistematik ve bilimsel metot çalışmalarının gecikmesine neden olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Bu sonuçlarla birlikte, Türk Mûsikî İnkılâbı sürecinde getirilen yasaklar, yapılan yoğun çalışmalar ve propagandalar neticesinde Batı müziğinin yaygınlaşması, Batı müziği çalgılarının tanınması, kulakların çoksesliliğe alışması, konservatuvarların kurulması, Türk bestecilerin yetişmesi, orkestraların kurulması ve en önemlisi çoksesli millî Türk müziği ekolünün kurulması gibi birçok olumlu sonuçları da beraberinde getirdiği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Klasik Türk Mûsikîsi Çalgıları, Türk Musiki İnkılâbı, Alaturka Mûsikî.
DergiPark (Istanbul University), 2011
Bu makalede, Kur'an-ı Kerim başta olmak üzere, Arap dilinin klasik sözlüklerinde ve cahiliye şiirinde "ilim" kelimesinin kullanılışı, tüm türevleriyle ele alınarak incelenmiş ve tarih içerisinde kavramın kazandığı yeni anlamlar göz önüne alınarak semantik yöntemle analizi yapılmağa çalışılmıştır. Ayrıca söz konusu "ilim"kavramının, Kur'ân-ı Kerim'in bir çeşit açıklaması sayılan hadislerdeki farklı yansımaları incelenmiş ve Kur'ân-ı Kerim'in bakış açısı ile bu kavramın kazandığı yeni anlamların "semantik" delaletleri ve Cahiliye dönemine mahsus Arap dilinde kullanılmakta olan kelimelerle arasındaki anlam farklılıkları ele alınmıştır.
Kelâm ilminin temel kaynaklardan istifade yöntemlerini tespit etmeyi hedefleyen bu çalışma, bu ilmin teşekkül sürecinde etkin olan temel unsurları ve etki biçimlerini konu edinmektedir. Bu yapılırken aynı zamanda kelâm ilminin konu ve yöntemini oluşturan genel çizgisinin ne olduğu, bu çizginin ne ölçüde korunduğu ve ne tür sapmalara maruz kaldığı konuları araştırılmış, özellikle bu çalışmanın temel maksadını teşkil eden şu soruya cevap aranmıştır: İslam geleneğinde kelâmın temsil etmiş olduğu misyon şartların oluşturduğu arızî bir gelişme midir, yoksa daha başta Kur’an’ın esaslarında ve Hz. Peygamberin örnek yaşamı olan sünnetinde uygulanan bir tecrübenin yansıması mıdır? Bu konular araştırılıp sorular cevap bulduğunda, Kelâm ilminin teşekkülü ve devamında dahilî ve haricî olan unsurlardan hangisinin daha etkin rol oynadığı meselesi de açığa kavuşmuş olacaktır.
KLASİK İSLAM DÜŞÜNCESİNDE İKİ FARKLI TANRI TASAVVURU
Anadolu 16. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, 2024
Jest ve mimikler anlatıma katkı sağlayan önemli iletişim unsurlarıdır. El, kol, baş gibi uzuvların hareketleri jest olarak tanımlanırken yüzde bulunan kaş, göz, burun, çene gibi organların yardımıyla yapılan hareketler ise mimik olarak adlandırılır. Duygu ve düşüncelerin anlatımında
3.Uluslararası İslam Sanatında Geometrik Desenler Çalıştayı'nda sunuldu. 24 Eylül- 02 Ekim 2016, İstanbul
The tradition of writing detached poems in certain terms, which is a manifestation of the poets' attempt to use the language material in their hands in the most efficient way, in divan poetry, in which the word staff, the mazmun and the frame of their dreams are determined, is one of the different and interesting subjects in terms of showing the poet's art. Diwan poets have independent poems, which they write by using the terms belonging to a certain profession and science, such as nautical, sailing, shoemaking, tailoring, archery, calligraphy, music, chess, dress, books, throughout a poem. One of the different and interesting examples in this field, which was detected by us for the first time; They constitute stand-alone poems built entirely with poetic terms. In our study, we determined as a result of hundreds of diwan scans; We first examined the ghazals of Zâtî, Ravzi, Sabâyî, Gelibolulu Âlî, Resîm, Neccâr-zâde Rıza, Beliğ Emin, Sünbül-zâde Vehbî, Şehdî, Levhî, Zîver, Ferrî, Said Giray and Şâkir Galib in the context of nazire tradition. Afterwards, we have made some evaluations about the ghazals of the mentioned poets, written with this understanding, by classifying the terms that include poetry and poetic issues in these poems.
Sosyal Bilimler Dergisi/Journal of Social Sciences, 2016
Bu çalışmaya konu olan temel sorunsal Almanya ve İtalya özelinde ortaya çıkan faşist hareketlerin yükseliş nedenlerini, sınırlarını Marksist dünya görüşünün belirlediği farklı bakış açılarından hareketle kavramayı amaçlamaktadır. Faşizmin sınıfsal oluşumuna, fenomenolojisine (ideolojisi, örgütlenmesi ve iktidar yapısı) ve işlevine ilişkin boyutları bütünlükçü bir toplumsal kuram bağlamında ele alma girişimi ilk olarak Kominter’de yapılan tartışmalar çerçevesinde ortaya çıkmışsa da, esas olarak Poulantzas’ın geliştirdiği kuramsal çözümlemelerde somut bir niteliğe bürünmüştür. Bu çalışma iki üst başlıktan oluşmaktadır. Birinci üst başlık altında Komintern’in ilk yedi (7) kongre ve toplantılarında faşizmin yükseliş nedenleri üzerine yapılan tartışmalar ele alınmakta; bu tartışmaların, Komintern’in dağılması sonrasında hangi noktalarda devam ettiği üzerinde durulmaktadır. İkinci üst başlık altında Komintern’de faşizm üzerine yapılan tartışmaların ekonomizme yol açtığı gerekçesiyle bütünlükçü bir değerlendirmenin geliştirilemediğini ileri süren Poulantzas’ın faşizmin yükselişi üzerine geliştirdiği özgün kuramsal çözümlemeleri ele alınmaktadır.
Literary texts, which are works of culture and art, carry traces of the beliefs and cultural values of the society in which they were created, thanks to their authors. In this sense, in order to enter a literary work's world of meaning and emotion, it is necessary to have a command of the material and spiritual values of the society the author of the work was raised in, and the customs and beliefs, which are the reflections of these in the society, as well as knowing the subtleties of the language in which the work was written. When the issue of understanding classical poem is considered as a problem, looking in dictionaries to learn the meanings of Arabic and Persian Words will only help to see the surface of the iceberg. This problem can largely be solved by looking up good dictionaries. However, there are deeper problems. These include being able to solve the reason for the network of relations between the words used side by side in the world of thought, imagination, simile and relationship in poems and to be able to make sense of the poem by identifying the points the author refers to or quotes. These problems are issues that require a command of the past and past values as well as the old literature and they require a long time and great effort to learn. PROCEEDINGS BOOK Academy Global Publishing House 611 included in the sample couplets taken from different poets of classical poetry. General evaluations about couplets are also made and intralingual translations of the couplets are given in the paper. In addition, in order to concretise what is explained in the paper, how beliefs about arş horuzu are reflected in paintings and miniatures is shown with examples.
İKSAD, 2021
Çalışma, mazmun kavramının şiirde kazandığı kalıplaşmış ifade biçimleri niteliği ile tezyinî sanatlardaki bitki ağırlıklı stilize motiflerin, malzemede ayrışmakla birlikte ilkesel bir bütünlüğü temsil ettiği görüşünü savunmaktadır. Bu kalıplaşmış anlatım biçimleri, iddia edilenin aksine şairin tasvirdeki yetersizliği ya da beceriksizliği nedeniyle eskileri taklit ederek özgünlük düşüncesinden mahrum olmasının bir sonucu değildir. Aksine tezyinî sanatlarda olduğu gibi fani dünyadaki sürekli değişen görünüşlerin arkasındaki kalıcı kavramı, şiir imkânları içerisinde sunma uğraşıdır. Klasik Türk şiirinde, bitki ağırlıklı motifler kalıplaşarak birer mazmun haline gelmiştir. Tezyinde kullanılan bitki tasvirlerinin stilize bir yolla girinti ve çıkıntılarının sadeleştirilip geometrik bir forma dönüşmesine benzer şekilde, bu mazmunlar da gerçek görüntülerinin dışında daha soyut bir görünüm kazanmıştır, denebilir. Beyit içine estetik biçimde saklanan mananın karşılığı olarak kullanılan mazmun tanımının da üsluplaştırma formuyla ilgisi bulunmaktadır. Üsluplaştırma yoluyla görsel sanatlarda bir varlık görünen boyutuyla değil algılanan ve kavranan boyutuyla tasvir edilir. Varlığın âlem-i misalde bulunan gerçek özlerini vurgulamak, onu sadece hissedilen nitelikleriyle sınırlamamak için tercih edilen bir ifade biçimi olan üsluplaştırma, bir sanat formu olarak mazmuna benzemektedir. Mazmun da bir varlık ya da durumun zikredilen özelliklerinden hareketle asıl zikredilmeyen olarak kendisine işaret edilmesidir.
”, Uluslararası Necatibey Eğitim Ve Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi, , Unesak 2018, Balıkesir/Türkiye, 2018
İnsan, tarih boyunca gülme ihtiyacı içerisinde olmuştur. İnsanın mizacında var olan gülme, bazen ruhen rahatlamak, bazen sosyalleşmek bazen de kötü düzene tepki göstermek amacıyla karşımıza çıkar. İnsanın bu ihtiyacı da mizah sanatını doğurmuştur. Mizah, tarih boyunca hep varlığını sürdürmüş; yaşanılan dönemin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yapısıyla paralel olarak gelişmiştir. Bu çalışmamızda, yaşamımızın hemen hemen her yerine sinmiş; fakat edebiyatımızda çizgileri tam olarak belirlenemeyen mizah konusunu ele alacağız. Türk edebiyatında gülmece, latife, nükte, gibi terimlerle birlikte anılan “mizah” sözcüğü edebiyat araştırmacıları, şair ve yazarlar tarafından farklı şekillerde ifade edilmiş olup kesin ve ortak bir mizah tanımı ortaya konmamıştır. Amacımız, ilk olarak, Türk edebiyatında daha önce yapılmış olan mizah tanımlarından yola çıkarak kendi mizah tanımımızı ortaya koymaktır. Mizahın anlam boyutuna değindikten sonra, mizahın ortaya çıkış sebepleri üzerinde duracak, Klasik Türk edebiyatında mizahın kısa bir tarihine değinerek mizah yapma yollarını saptayacak ve bunları Klasik Türk edebiyatından örneklerle pekiştirmeye çalışacağız. Anahtar Kelimeler Mizah, gülmece, nükte, hiciv, söz sanatları Abstract Throughout the history people need laughing. Laughing that exists on human temperament emerges because of spiritually relief, sometimes socializing and sometimes reacting to dysfunctional order. Act of humour occur because of this human needs. Throughout the history it is always continue its existence and it developed parallel with the cultural economical political and social structure of period that is lived. In this study, the paper will discuss the subject of humour which is included into our daily lives though its trashes are not exactly identified in our literature. In Turkish literature, the word “humour” mentioned with terms like wit and waggery was expressed different ways by literature researcher, poets and writers and it is not set forth common definition of word humour. The aim of this paper is to come out our own definition of humour based on definitions which are defined before. After mentioning aspect of the meaning, the paper will focus on the reasons of occurrence of humour and determine ways of expressing humour by indicating short history of humour in Classic Turkish literature and try to corroborate these with the samples from literature. Key Words: Humour, humor, witticism, satire, rhetoric
Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2020
Klasik Türk edebiyatı geleneğinde tasvirler önemli bir yer tutmaktadır. Bu tasvirlerin büyük bir kısmı insanların fiziksel ve psikolojik özelliklerine aittir. XIV. yüzyılda Tutmacı’nın Gül ü Hüsrev’i, XV. yüzyılda Şeyhî’nin Hüsrev ü Şîrîn’i ve Tâcî-zâde Cafer Çelebi’nin Heves-nâme’si, XVI. yüzyılda Taşlıcalı Yahyâ’nın Usûl-nâme’si ve Lâmi’î’nin Vîs ü Râmîn’i, XVII. yüzyılda Nâbî’nin Hayr-âbâd’ı, Nev’î-zâde Atâyî’nin Nefhatü’l-ezhâr’ı, Güftî’nin Teşrîfâtü’ş-şu’arâ’sı, XVIII. yüzyılda Sünbül-zâde Vehbî’nin Şevk-engîz’i ve Lutfiyye-i Vehbî’si, Şeyh Gâlib’in Hüsn ü Aşk’ı, Enderunlu Fâzıl’ın Zenân-nâme’si, XIX. yüzyılda Aynî’nin Sâkî-nâme’si, Keçeci-zâde İzzet Molla’nın Mihnet-keşân’ı, Yenişehirli Avnî’nin Mir’ât-ı Cünûn’u ve Bayburtlu Zihnî’nin Sergüzeşt-nâme-i Zihnî’si toplumun farklı kesimlerinden kadın ve erkeklerin fiziksel özelliklerinin mizahî ve alaycı üsluplarla tasvir edildiği beyitleri barındırmaktadır. Şairler, kişilerin fiziksel görünümlerine abartılı bir korkunçluk, çirkinlik, şekil bozukluğu vb. ekleyerek, köpek, domuz, eşek, fil, köstebek, maymun gibi hayvanlarla benzetme ilgisi kurarak beyitlerinin mizahî yönünü oluşturmaktadır. Çalışmamızda bu beyitlerde ele alınan yüz, cilt, ağız, çene, dudak, diş, burun, sakal, bıyık, kıl, göz, kaş, kirpik, göğüs, boy kısalığı, kamburluk, kulak, kötü koku, eller, parmaklar, çirkinlik, kirlilik gibi fiziksel özellikler, konularına göre ayrılarak incelenmektedir.
İslam ve Yorum, 2021
Geçmişten günümüze yazılan tefsirler birçok övgülere konu olurken eleştirilere de konu edinilmektedir. Örneğin Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ı tefsirler içerisinde en fazla övgü alan bir tefsir olmasının yanında özellikle Mu’tezilî görüşleri içermesi nedeniyle birçok tenkit türü eserlerin yazılmasına da neden olmuştur. Bu çalışmada ise internet forum sayfalarında klasik tefsir kaynaklarına yöneltilen eleştiriler ve bu eleştirilerin sebepleri ele alınacaktır. İnternet ortamında binlerce forum sayfalarının olması dikkate alındığında çalışmanın sınırlandırılması gerekmektedir. Bu çerçevede tefsir alanında en popüler forum sayfalarından biri olan ve kırk binden fazla katılımcısı bulunan Mülteka Ehli’t-tefsîr çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Klasik tefsirlerin eleştirisi üzerine tez, makale, bildiri vb. birçok çalışma kaleme alınmış olsa da dijital platformlardaki tefsir eleştirilerin analizi üzerine yapılmış bir çalışma tespit edilememiştir. Dolayısıyla bu çalışmanın bu alandaki literatüre bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Yöntem olarak Mülteka Ehli’t-tefsîr forum sayfasında klasik tefsir üzerine yapılan yorumların nitel veri taramasıyla analiz-anlamacı bir yol takip edilerek değerlendirilmesi yapılacaktır.
International Journal of Commerce, Industry and Entrepreneurship Studies (UTISGAD), 2021
With the age of Industry 4.0 following the digital age, there is a great digital transformation in the tourism industry as well as in all industries. Digital applications such as augmented reality and virtual reality have led to the emergence of discussions about losing the professional role of tourist guides. In this research, it is aimed to determine the professional concerns of tourist guides towards digital transformation in tourism. For this purpose, it is aimed to determine the factors related to the concerns of tourist guides by developing a scale based on the research conducted by Fuller (1969) to determine the professional concerns of teachers. The effect of occupational anxiety factors to be determined on attitudes towards digital transformation in tourism with the technology acceptance model is determined. In the research, first of all, the items within the scope of the service of the tourist guiding profession is determined by scanning the literature. Expressions of concern for digital tourism is developed with the semi-structured interview technique is made with tourist guides. The survey form to be created from this point of view was applied to tourist guides. Exploratory factor and regression analysis was applied to the data obtained from the questionnaires. The relationships between the determined factors and attitudes were tested with the regression analysis. According to the results of the research, suggestions is presented to determine the future roles of guides in digitalization in tourism and to develop strategies to prevent professional anxiety. The research has an original which deal with a current and very important issue by developing a scale.
Özet İrade özgürlüğü ve takdir sorunu ile bundan doğan kötülük sorunu gibi diğer sorunlar, insanlık tarihi kadar eskidir ve gerek tek-tanrılı dinlerin gerekse İslamın klasik çağında İslam düşünürlerinin tartıştığı en temel sorunlar arasındadır. İrade özgürlüğü ve buna ilişkin sorunlar, İslam düşüncesinde, kelâmcılar, tasavvufçular ve İslam filozoflarıyla birlikte, siyasal, dinsel ve felsefî bir rol de üstlenmiştir. Bu nedenle söz konusu sorunlarla, İslam dünyasında ortaya çıkmış tüm akımların ilgilendiği ve sorunları analitik olarak irdeledikleri görülür. Bu makalenin iki amacı bulunmaktadır. İlki, İslam düşünürlerinin anılan sorunlara yönelik olarak neler düşündüklerini ortaya koymak; ikincisi ise, onların söylemleri arasındaki benzer ve farklı yönleri çözümlemektir. Hiç kuşkusuz hacmi sınırlı bir makale içerisinde, İslam düşünürlerinin anılan sorunlara yönelik tüm söylemlerini çözümlemek mümkün değildir; bu yüzden her akımın içerisinden meşhur bir düşünür ve model söylem seçilmiş ve onlar incelenmiştir. Anahtar Sözcükler: İrade özgürlüğü, takdir, kötülük sorunu, kelamcılar, tasavvufçular, İslam filozofları.
Özet Türklerin İslamiyet'i kabulünden sonra Türk devletlerinde Arapça ve Farsçanın kullanımı yaygınlaşmış ve bu diller bilim ve sanat dili olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sanat faaliyetlerinde, bilimde ve zaman zaman devlet kademelerinde etkin bir hâle gelen bu dillere verilen önemin artması Türk kültür hayatında Arapça ve Farsçanın öğrenilme zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Gerek Kur'an-ı Kerim'in gerek hadislerin gerekse İslam kültürünün daha iyi anlaşılabilmesi için çocuklara küçük yaşlardan itibaren Arapça ve Farsçanın öğretilmesi amacıyla hazırlanan manzum sözlüklerden, aruz kurallarının kazandırılması amacı ile de faydalanılmıştır. Arapça ve Farsçanın etkili biçimde öğretilmesi için hazırlanan manzum sözlükler zamanla başka yabancı dillerin öğretiminde de başvurulan yöntem olmuştur. Bu geleneğe uygun biçimde hazırlanan sözlüklerin sayısında zamanla artış yaşanmıştır. Özellikle 20. yüzyıla yaklaştıkça Batı dillerinin öğretimi konusunda da manzum sözlüklerden yararlanılmıştır. Tekrara dayalı ezber yönteminden faydalanılan ve temel söz varlığının öğretilmesi ile belli başlı dil bilgisi kurallarının öğretiminde başvurulan manzum sözlüklerin yabancı dil öğretiminde sıkça kullanılmış kaynaklar olması, onları araştırmaya değer kılmaktadır. Saussure'ün dil bilimi alanına kattığı bakış açısı ile dil bilimi çalışmaları yeni bir boyut kazanmış, dilin anlam boyutuna da eğilen çalışmalara ağırlık verilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda ortaya " kavram alanı " akımı çıkmış ve bu akımın ilkeleri, özellikle dil öğretimi alanında kullanılan ve dikkate alınan bir değer kazanmıştır. Çağdaş dil bilimi çalışmalarından çağlar önce kaleme alınmış olsalar da manzum sözlüklerde kavram alanının ilkelerine uygun bir anlayışın benimsendiği tespit edilmiştir. Asırlar önce yabancı dil öğretimi için hazırlanmış ve bir geleneğin ürünü olan manzum sözlükler ile çağdaş dil biliminin önemli kuramlarından olan " kavram alanı kuramı " ile örtüşen Dr., Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi ABD
Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2022
Klasik Türk Edebiyatı geleneği içerisinde şairlerin sefer, sürgün, tayin ya da kişisel sebeplerle yaptıkları yolculukları, gezip gördükleri şehirleri konu edinen eserler bulunmaktadır. Bunların başlıcaları seyahatnameler, sefaretnameler ve sergüzeştnameler olup divanlarda ya da mesnevilerin kimi bölümlerinde de yolculuklardan bahseden şiirler, beyitler mevcuttur. Za'ifî'nin Kitâb-ı Sergüzeşt-i Za'ifî'sinde, Bursalı Beliğ'in Sergüzeşt-nâmei Fakîr be-'Azîmet-i Tokat'ında, Enderunlu Fâzıl ve Trabzonlu Hazinedar-zâde Âgah Osman'ın Dîvân'larında şairlerin memuriyetleri sebeplerle yaptıkları yolculuklar anlatılmaktadır. Müderris bir şair olan Za'ifî Sivas'tan Diyarbakır'a, Bursalı Beliğ mahkeme naipliği görevi için Bursa'dan Tokat'a, Enderunlu Fâzıl madenleri teftiş etmek amacıyla Erzurum, Gürcistan ve Gence'ye, alay beyliği makamına tayin edilen Trabzonlu Hazinedar-zâde Âgah Osman Ankara'dan Van'a seyahat etmiş; karşılaştıkları kişileri, durumları ve o esnada yaşadıkları olayları detaylı bir biçimde beyitlerinde dile getirmişlerdir. Şairler, olumsuz hava koşulları, yol üzerinde konaklama imkanlarının az ve konforsuz olması, yollarda parasız kalmak ve emniyette olmamak gibi çeşitli sıkıntılarla seyahat ederek yeni görev yerlerine varmışlardır. Çalışmada söz konusu beyitler incelenerek XVI. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar olan dönemde yolculuk yapmanın zorluklarının anlaşılması amaçlanmıştır.
ÖZET Bu yazıda çağdaş Türkçe sözlüklerin çokanlamlı madde başlarındaki anlamların sıralanması sorunu ele alınmıştır. Bunun için materyal olarak Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ü ve örnek sözcük olarak da “klasik” kullanılmıştır. İlk olarak genel sözlüklerin çokanlamlı madde başlarındaki anlamların sıralanması ile ilgili bilgiler verilmiş ve çeşitli sözlüklerle karşılaştırmalar yapılmıştır. Sonuç bölümünde ise bu karşılaştırmalarla ilgili yorumlar yapılıp önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Türk Dili, Sözlük, Sözlükçülük, Anlam.
ÖZ Günümüzde klasik Türk şiiri sahasındaki çalışmaların temel problemlerinden biri, belli şairler ve şiirleri hakkında verilmiş birtakım hükümlerin zaman içerisinde kesinlik kazanarak araştırmacıların ortak görüşü hâline gelmesidir. İlk örnekleri tezkirelerde görülmeye başlanan şair ve şiir eleştirisi zaman içerisinde edebiyat tarihlerinin yazılmasıyla gelişimini sürdürmüş ve belli dönemlerin usta şairleri ve onların şiirleri hakkında önemli değerlendirmeler yapılmıştır. Ancak edebî eleştiri sahasındaki bu çalışmalarda şairler ve şiirleri ile ilgili ortaya koyulan değerlendirmeler zaman içerisinde mutlak gerçekler olarak kabul edilmek suretiyle sorgulanması güç doğrulara dönüşmüşlerdir. Bu çalışmada genelde sosyal bilimlerin özelde de edebiyat araştırmalarının özüne aykırı biçimde dogmatik bir anlayışla mutlak doğrular veya gerçekler olarak kabul edilen birtakım mülahazalar, klasik Türk edebiyatının usta şairlerinden Bâkî, Şeyhülislam Yahyâ ve Nedîm hakkında ileri sürülmüş birtakım hükümler çerçevesinde ele alınmaya çalışılacaktır. ABSTRACT One of the main problems of today's works in the field of classical Turkish poetry is that some estimations, by obtaining certainity in time, about certain poets and their poems become the common view of researchers. Criticism upon poets and their works which is first seen in tezkires (collections of poet biographies) has maintained its development by literary history works and some important evaluations have been realised about notable poets and their poems of certain periods. However, reviews being put forth by these works within the field of literary criticism have transformed into unquestionable facts by being accepted as absolute truths about poets and their poems. In this study with a dogmatical understanding, which is against the nature of social sciences in general and literary searches in particular, some evaluations accepted as absolute truths and realities are tried to be discussed within the frame of certain estimations suggested about Baki, Yahya and Nedim who are considered among the greatest poets of classical Turkish literature. Giriş Türk edebiyatı sahasındaki araştırmalar hem nitelik hem de nicelik yönünden gelişimini devam ettirirken yeni, farklı ve özgün çalışmalar meydana getirmeyi hedefleyen alan araştırmacılarının da bu gelişimi tetikleyecek biçimde sorgulayıcı, eleştirel ve hatta biraz da şüpheci bakış açıları ortaya koymak gibi mühim bir vazifeleri bulunmaktadır. Klasik Türk şiiri ile ilgili olarak günümüze gelinceye kadar yapılmış olan hepsi birbirinden değerli çalışmaların mevcudiyeti araştırmacılara rehberlik etme ve belli bir çalışma sistemi önerme
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.