Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
8 pages
1 file
Özet Bu makale, Ali Suavi'nin (1839-1878) 1286/1869 tarihinde Ulûm Gazetesi'nde yayınlamış olduğu diferansiyel integral hesabın kısa tarihçesine dairdir. Archimedes'ten Roberval'a kadar Avrupa'da hangi matematikçilerin bu hesap ile ilgilendiklerini kronolojik bir sırayla vermiştir. Diferansiyel İntegral hesabın yanı sıra ilk kez Fark Analizi'nden de burada bahsedilmiştir. Osmanlı modern matematiğinin başlangıcı sayılan İshak Hoca'dan (ö. 1836) Ali Suavi'nin çağdaşı olan ünlü matematikçi Vidinli Tevfik Paşa'ya (1832-1901) kadar Osmanlı matematikçilerinin eserlerinde bu hesabın tarihçesi ile ilgili herhangi bir yayına rastlanılmamaktadır. Muhtemelen Ali Suavi'nin 1869 yılında Ulûm Gazetesi'nde yayınlamış olduğu bu yazı, Osmanlı'da Diferansiyel İntegral Hesab'ın tarihçesi ile ilgili ilk yayındır.
Özet Seyyid Haydar Âmülî (ö. 787/1385'ten sonra), İsnâaşeriyye mezhebine mensup önemli âlim ve âriflerden biridir. Tasavvufun tarîkatlar yoluyla hızla yayıldığı ve Şiîliğin de nispeten güç kazandığı bir dönemde yaşamıştır. Gençlik yılların-da ilim tahsiliyle uğraşan Âmülî, olgunluk döneminde yirminin üzerinde eser yazmıştır. Eserlerinde Şiîliğin zâhir ve bâtın bütünlüğü içinde anlaşılması ge-rektiğini savunmuştur. Çünkü o, kelâm ve fıkıh alanında uzmanlaşmış olan ulemânın Şiîliği eksik öğrendiğini ve öğrettiğini, dolayısıyla halkı yanlış yönlen-dirdiğini iddia etmiştir. Sadece zâhiri hesaba katan bu düşüncenin Şiîliğin esası olan velâyeti ve esrârı ihmal ettiğini belirtmiştir. Ona göre Şiîliğin bâtınî veya derûnî cephesiyle ilgilenen kişiler sûfîlerdir. Zira onlar, mâsum imamlardan intikal eden velâyetin ve sırların taşıyıcılarıdır. Zannedildiği gibi tasavvuf ile teşeyyu' arasında bir ihtilaf yoktur. Kavga ve ihtilaf, nâkıs düşünceli ulemâ ile hakîkî olmayan sûfîler arasındadır. Câmi'u'l-esrâr ve menba'u'l-envâr adlı kitabını bu gayeyle kaleme alan Âmülî, kendi metodolojisi açısından problemi çözmüş-tür. Fakat tarihî süreç onun istediği şekilde devam etmemiştir. Bu makalede öncelikle Seyyid Haydar Âmülî'nin hayatı ve eserleri hakkında bilgi verilmiş, daha sonra da onun tasavvuf ile teşeyyu' arasında kurmaya çalıştığı yakınlaşma çabasının amacı ve yöntemi üzerinde durulmuştur. Abstract Sayyid Haydar Āmulī and Sūfīsm-Shi'ism Relationship in His Jāmi' al-asrār va Manba' al-anvār Sayyid Haydar Āmulī is one of the most important scholars and sūfīs raised by the Twelver Shi'ism. He has lived in a period which sūfīsm was quickly spreading through the sūfī orders and Shi'ism was relatively gaining strong. He has dealt with education in his youth and written more than twenty works in his maturity period. In these works he always argued that Shi'ism should be understood in the integrity of the exoteric/zāhir and the esoteric/bātin aspects.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2013
Throughout the literature of Islam Philosophy, the first examples of the tradition of story telling are that of Ibn Sina. However, translated from Greek by Huneyn b. Ishak, Salaman and Absal story and the story of Er, the son of Armeios, in the work of Platon: 'State' has inspired Ibn Sina and other Islam philosophers in terms of symbolic narration. The work of Ibn Sina Hayy b. Yakzan has paved the way for similar works such as Gurbatul Garbiyye written by Suhravardi, Hayy b. Yakzan by Ibn Tufeyl, Salaman and Absal by Molla Jami. For his paper on the symbolic work of Ibn Sina 'Hayy b. Yakzan', Ali Suavi choose the name of two characters Salaman and Absal. However 'Salaman and Absal' rather than being an independent work of Ibn Sina, is only a symbolic expression in the tenth chapter of his work al-Işarat va't-Tanbihat. The aim of Ali Suavi is to compare the works not only Ibn Sina but also of other Islam philosophers who chose the same characters. About the sources of the story, unlike other views that have been put forward, Holy Scripture has been included in this analysis. Before that analysis, other claims were on the side that the sources are from Ancient Greek, Egypt and Arabic. Therefore, bringing a new perspective to the topic, Ali Suavi has paved the way for rediscussion of Salaman and Absal stories.
2005
The Mongol invasion can be considered as one of the most interesting events in generalWorld history, particularly in Islamic history. As a result of it, almost all Turkish Muslimsliving in Central Asia had to move to Anatolia, where they had established the OttomanEmpire. The relation of Mongols with the Ottoman Turks had been based on the enmity.However, in the years before the World War I, due to the spread of the West currentsamong the Ottoman intelligentsia, there appeared some studies dealing with therelationship between the Turks and the Mongols, and the resemblance of these twonations in linguistics and cultural area. Some Muslim historians, disappointed from mostof these studies, and in turn they also published some articles about this matter. Taheer al-Mawlawi, in particular, issued a series of article entitled as “to the Muslim soldier”. Inthese articles, he gathered most of the accounts that had been recorded by Muslimhistorians, and he also cited the Mongol cruelty and c...
Tasavvur-Tekirdağ İlahiyat dergisi, 2021
İntihal: Bu makale, ienticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: is article has been scanned by ienticate. No plagiarism detected.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2016
Ayrıca senelerin mahsulü olan eski sikke koleksiyonu gayet önemli ve meşhurdu. Osmanlı Devleti'nde meskûkat (nümizmatik) ilmiyle bilimsel usullere göre ilk meşgul olan kişi Abdüllatif Subhi Paşa'dır. Osmanlı Devleti'nde 8 Nisan 1874 tarihinde ilk Âsâr-ı Atîka Nizamnamesi'nin çıkarılması ve Sanayi-i Nefise Mektebi ile İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin (Müze-i Hümayun) kurulması hep onun çabalarının sonucudur. Antika eserlere olan ilgisinden dolayı Arabistan'dan gelen eski eserlere de önem vermiştir. Hz. Peygamber'e (s.a.v) ait olduğu iddia edilen ve hatem-i nübüvvet, hatem-i şerif olarak da bilinen mühr-i şerife dair Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası'nda Abdüllatif Suphi Paşa'nın yazmış olduğu makale, bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir. Abdüllatif Suphi Paşa makalesinde öncelikle elinde bulundurduğu mührün, Rasulullah'a aidiyetini ispatlamak için hadis kitaplarında geçen rivayetlerden bazı numunelere yer vermiştir. Daha sonra bu konuda aklı iknaya yöelik bazı delilleri sıralamıştır. Öne sürdüğü delillerin alanın uzmanı ilim erbabınca tetkik edilmesi lüzu-Emine ÖZTÜRK & Alparslan KARTAL munu da belirtmiştir. Makalenin sonunda sahip olduğu mühr-i şerifi, müslümanların istifadesi için II. Abdülhamid Han'a teslim ettiğini de ifade etmiştir.
1998
Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin üyelerinden birisi olan Ali Suavi (18391878) düzenli bir medrese eğitimi almamış olmasına rağmen gazetecilikten öğretmenliğe, vaizlikten kâtipliğe birçok vazifede bulunmuş, tarih, coğrafya, felsefe, edebiyat, filoloji, siyaset, sosyoloji, iktisad, fıkıh, hadis ve diğer pek çok ilim alanıyla meşgul olmuş ansiklopedist bir yazar ve fikir adamıdır. Tanzimat sonrası dönemde, çağdaşı yazar ve fikir adamlarının aksine halk tabakasından çıkmış olan Ali Suavi’nin hayatı ve fikirleri insicamsız bir manzara arzeder. Bu bakımdan yazdıkları ve yaptıkları itibariyle farklı ve zaman zaman birbirine zıt tanımlamalara konu olmuştur. Kendi ifadesine göre, bir kısmı gazete sayfalarında, risale veya yarım kalmış tefrika şeklinde olmak üzere 127 eseri bulunmaktadır.2 Aşağıda yeni harflerle aynen aktardığımız metin Suavi’nin Londra’da Muhbir’i çıkardığı bir dönemde (1868) Avrupalılara İslâm hukukunun değişen şartlara, yeni meselelere çözüm getirebilecek mekanizmalara sahip o...
Abdüllatif Suphi Paşa who was born on 12 Muharram 1234 (November 11th 1818) Tripoli town of Mora, was one of Ottoman last period state dignitaries. His father was Abdurrahman Sami Pasha, the First Minister of Education. Having been promoted up to Undersecreteriat in Egypt, Suphi Pasha returned to İstanbul after death of Kavalalı Mehmet Ali Pasha. He served as Minister of Foundations, Education, Trade and Finance. Speaking Arabic, Persia, French and Greek, Suphi Pasha had an intellectual personality. Having a grasp of Eastern literature and Western Science, Suphi Pasha was a virtuous man and also a poet. He was a member of Budapest, Bavarian and Saxony Academia of Science, American Eastern Education Council and German Eastern Association. He had a rich and valuable library. His old coin collection, a product of years, was highly significant and well-known. Abdüllatif Subhi Pasha was the first person to engage in numismatics in accordance with scientific methods in Ottoman Empire. It was all his works that the first Ancient Monuments Regulations was issued in Ottoman Empire on April 8th 1874 and foundation of Fine Arts School and Istanbul Archeology Museum (Imperial Museum). He attached importance to old works of art coming from Arabia due to his interest in antique works. The article written by Abdüllatif Suphi Pasha in Historical Ottoman Council’s Journal regarding mühr-I şerife, which is also known as prophet seal and dignified seal claimed to be belonging to the Prophet Mohammad (peace be upon him), is the subject of this study. In his article, Abdüllatif Suphi Pasha included certain samples of rumors in hadith books in order to prove that the seal in his possession belongs to Messenger of Allah. Afterwards, he presented certain evident of intellectual persuasion on this subject. He also indicated the necessity of investigation of the evident he asserted by competent people of their area. He stated at the end of his article that he delivered mühr-i şerif in his possession to Abdulhamit the 2nd for the benefit of the Muslim. Keywords: Abdüllatif Suphi Pasha, Mühr-i Şerif, Prophet Seal, Dignified Seal, Hadith
Öz Fârâbî'nin " el-Fusûlu'l-Hamse " adlı çalışması, mantık öğrenimine başlamak için gerekli olan temel bilgileri içermektedir. Beş bölümden oluşan risale, genel ve teknik kullanımları çerçevesinde lafızlar konusunu kısaca ele alan bölümle başlamaktadır. İkinci bölümde, bir kıyasa dayalı olmaksızın bilinen ve düşünmenin çeşitli formlarını mümkün kılan temel önermeler ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde, " özsel-ilineksel " , dördüncü bölümde ise " önce-sonra " kavramları üzerinde durulmaktadır. Son bölümün konusu ise, müfret-mürekkep ayrımı çerçevesinde, delalet eden lafızlardır. İbn Bacc'nin de belirttiği üzere, bu çalışmada değinilen konular ve işaret edilen problemler mantığın hemen hemen bütün konularını doğrudan veya dolaylı olarak içermektedir. Dolayısıyla mantık sanatını öğrenmek isteyen öğrenciye, bu sanatın öğrenimine başlamak için gerekli zihinsel alt yapıyı sunmaktadır. Çalışmamızın ilk kısmında, Farabi'nin diğer eserleri yanında İbn Bacce'nin taliklerine de yer vererek, risalenin muhteva analizi yapılacak, ikinci kısmında ise çevirisi verilecektir. Abstract Fārābī's " al-Fuṣūl al-khamsah " consists of the essential knowledge that is needed in the beginning of studying logic. The book comprising five chapters preludes a chapter in which the issue of words in terms of general and technical usage is dealt with. In the second chapter, the essential propositions that are known without an analogy and make various forms of thought possible are examined. The issues of " essential and accidental " and " before and after " are respectively examined in the third and fourth chapters. The topic of the last chapter is " the indicating words " in relation to the division of single (mufrad) and compound (murakkab). As Ibn Bājjah, who wrote notes (taʿliqāt) on the book, pointed out, the issues and problems indicated in the book comprise almost whole of the issues of logic directly or indirectly. Thus, it provides required intellectual background for a disciple desiring to learn the art of logic. In the first part of this paper, the content of the book will be analysed considering Ibn Bājjah's notes in addition to Fārābī's other works. In the second part, the translation of the book will be added.
2013
Bu arastirmanin amaci, Cumhuriyet donemi sureli yayinlara yansiyan Ali Suavi konulu makalelerin genel bir degerlendirmesini yapmaktir. Bu amac cercevesinde “Suavi”, “Ali Suavi” gibi anahtar kelimelerle yapilan arastirmalarda konusu Ali Suavi olan toplam otuz makale bulunmustur. Bu makaleler yayimlandigi yillar acisindan incelendiginde en fazla makale, dokuz makale ile 1940 ve 1950 yillari arasinda yayimlanmistir. Makaleler yayimlandiklari dergiler acisindan incelendiginde ise Belleten ve Yeni Adam gibi dergilerde daha fazla makalenin yayimlandigi gorulmektedir. Bulunan bu makaleler icerik analizi yonteminin kategorik teknigi ile incelenmis, benzer ozellik gosteren makaleler ortak basliklar altinda toplanmistir. Arastirma sonunda Cumhuriyet donemi sureli yayinlarda Ali Suavi’nin Turkculugunun mahiyeti ve ozelliklerine, Turk ve Turk dili hakkindaki gorus ve onerilerine, siyasi yonune, genel egitim ve egitim reformlari hakkindaki dusuncelerine, Galatasaray Lisesi Mudurlugu gorevi gibi ...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Turkish Journal of Shiite Studies-Şiilik Araştırmaları, 2019
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021
Yüksek Lisans Tezi, 2010
BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ
Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, 2021
İlahiyat Tetkikleri Dergisi
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2016
Journal of Turkish Studies, 2016