Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2011, Darbeli Düşler: 80'li Yıllar Türk Sineması
…
14 pages
1 file
Feminizm bir fikir akımıdır. Hedefi, kadınlarla erkeklere eşit haklar sağlamaktır. 18. yüzyılın başlarına kadar kadınların sosyal hakları erkeklere göre çok sınırlıydı. Bu bakımdan bu yüzyılın başlarında kadınlar haklarını aramaya başladılar. Feminizmin temeli çoğunlukla kadınların özgür olmasına dayanır. Cinsiyetle ilişkisi olduğuna inanılan unsurların analizini yapmayı kendine odak almıştır. Yine çoklukla cinsiyet eşitsizliği ve kadınların haklarını, kadınların genel sorunlarını araştırmaya ve çözümlemeye odaklıdır. Sinemada feminizme baktığımızda " Feminist film kuramına göre sinemada kadın, görselliğin ve dolayısıyla anlatımın merkezi bir unsuru olmakla birlikte temel öznesi değildir: Kadın yalnızca bir imgedir. Feminist film kuramı kadınların sinemadaki temsilini hem politik (kadınlar için, kadınlar adına ve kadınlar hakkında) hem de estetik (bedenin cinsel temsili) bir analizin konusu yapar " (Timisi, 2011: 158). Feminist söylem üzerinden yapılan filmlerde kadının konumuna bakıldığında, 1980 öncesi filmlerden çok farklı oldukları görülmektedir. 80 öncesi filmlerde kadın, sosyal hayattan kısıtlanmış, yalnızca evinde var olan, eril söylemin istekleri doğrultusunda yaşayan, hiçbir söz hakkı olmayan karakterler olarak karışımıza çıkmaktaydılar. 1980 sonrası yani feminizmin sinemada iyice boy göstermesi ile birlikte, filmlerde kadın sorunlarına değinilmiş, kadın artık toplum içine karışıp sosyal hayatta boy göstermeye başlamıştır. Çalışmanın ana konusunu feminist kuram ve filmlerinde bu kadın sorunlarını kusursuz bir şekilde ele alan yönetmen Atıf Yılmaz oluşturmuştur.
Bu çalışmada Pınar Kür'ün Asılacak Kadın 1 ve Duygu Asena'nın Kadının Adı Yok 2 adlı romanlarında işlenen kadın sorunları üzerinde durulacaktır. Erkekler tarafından ezilen ve cinsel istismara uğrayan bir kadınla erkek egemenliğini reddeden bir başka kadın kahramanın, iki kadın yazar tarafından feminist bir bakışla nasıl değerlendirildikleri açıklanmaya çalışılacaktır. Aynı dönemde yaşayan ancak birbirine taban tabana zıt iki roman kahramanı olan Melek ve "adsız kadın"dan hareketle Türk kadınının, toplum baskılarına boyun eğme durumundan çıkıp diledikleri gibi yaşamaya evrilen değişim sürecinden bahsedilecektir. Feminist yazar, hukukçu, siyasetçi ve kuramcıların fikirlerinden faydalanılarak Türk kadınının özgür bir birey olma yolundaki mücadelesi ana hatlarıyla tespit edilecektir.
Tanzimat'ın ilan edilmesiyle kadınlar hukuki anlamda birtakım haklar kazanmış, ilk kez bu dönemde resmi bir eğitim almalarının önü açılmıştır. Kadının konumu ilk kez aydınlar arasında Tanzimat'ın ilanıyla birlikte tartışılmaya başlanmıştır. Meşrutiyet'in ilanıyla Osmanlı toplumunda ciddi dönüşümler yaşanmıştır. Bu dönüşümler kadını sınırlı da olsa kamusal alana çıkartmıştır. Kadın eğitimini arttırmış, meslek sahibi olmaya başlamış, toplumda görünür hale gelmiştir. Kadınlar taleplerini, basın ve dernekler yoluyla ortaya koymuş, birçok dergide yazılar yazmış, derneklerde aktif görevler alarak sosyal hayatta söz sahibi olmaya çalışmışlardır. Darülfünunun ilk kadın mezunu olan Şükufe Nihal, 1909-1960 yıllarını kapsayan uzunca bir dönemde yazılarını yayımlamıştır. Onun yazılarında sıklıkla karşımıza kadın figürü çıkmaktadır. Kadının eğitim talebini ve çalışma gerekliliğini yazılarında sıkça vurgulamıştır. İlk yazılarında Osmanlı kadınının eğitim mücadelesini, sosyal hayata katılım mücadelesini aktarmaya çalışmıştır. Cumhuriyetle beraber, yeni ulus-devletin aydın kadın figürünü yazılarında betimlemiştir. Ülkenin birçok yerine geziler yaparak, gezi yazılarında köylerdeki kadının yaşamını anlatmıştır. Uzun yıllar yazan Şükufe Nihal'in yazıları, bir toplumun geçirdiği dönüşümü de gözler önüne sermektedir.
DergiPark (Istanbul University), 1991
birinci baylık den saulık, ekinişi baylık akcaylık, üşünşü baylık on saulık" (Birinci zenginlik sağlık, ikinci zenginlik kadın, üçünü zenginlik onbeş sağılacak koyun) Kazakçadan bir atasözü 1
Özet Toplumun önemli bir parçası olan kadınlar, annelik vasfı nedeniyle aynı zamanda gelecek nesillerin şekillenmesinde en etkili role sahip bireylerdir. Kadının eğitimi, kadının toplumdaki statüsü gibi konular aslında doğrudan toplumun yapısını etkileyen unsurlardır.Sözlü edebiyat ürünü olan atasözleri incelenerek atasözünün yaratıcısı olan toplumla ilgili kadına ait birçok kültürel ve sosyal olguya ulaşmak mümkündür. Atasözleri, içinde birçok anlamı barındıran kalıp ifadelerdir. Meydana gelme sürecinde oluştuğu kültürden ve sosyal hayattan etkilenen bu kalıp ifadeler birçok alana kaynaklık etmektedir. Çalışmada Muhammed İbragimov’un “Kırgız Makal, Lakap Uçkul Sözdörü”, Ülkü Çelik Şavk’ın “Kırgız Atasözleri” ile Ahmet Güngör ve Asel Cailova Güngör’ün “Türkçe Açıklamalı Kırgız Atasözleri” adlı kitapları taranmıştır. Taranan kaynaklardan tespit edilen Kırgız atasözlerinden faydalanılarak at ve kadının Kırgız kültüründeki yeri ve önemi tespit edilmiştir. Kırgız atasözleri incelenirken de gerek yazılı kaynaklardan gerekse sözlü kaynaklardan yararlanılarak atasözünü meydana getiren kültürel etkiler tespit edilmeye çalışılmış, kültürel derinlik atasözlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Kırgız kadınının, bozkır kültürünün ayrılmaz parçalarından olan at ile ilişkisi kültürün bir aynası olan atasözleriyle açıklanarak Kırgız toplumunda kadına ait birçok söyleme ulaşılmıştır. İncelenen atasözleri örneklerinde aynı zamanda kadının toplumdaki çeşitli statülerine de yer verilmiştir. İlk olarak giriş kısmında genel hatlarıyla Türk tarihinde atasözünün, kadının ve atın gelişimi hakkında bilgiler verilmiş olup Kırgız Türkçesinde atasözünün karşılığına da değinilmiştir. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde at ve kadın karşılaştırılmasında kullanılan sıfatlar ve benzetmeler, ikinci bölümde ise kadın-erkek ilişkisinde at ve kadın konularına yer verilmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada Kırgız atasözlerinde kadının genellikle atla birlikte atasözlerinde yer alması hakkında çeşitli tespitlere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler:Atasözü, Atasözlerinde kadın, Kırgız Türkçesi.
Atıf Yılmaz Sineması, 2023
K24, 2021
Bu metin, Pınar Kür’ün Asılacak Kadın romanının tarihsel kökenlerini, temsil biçimlerini ve cinsel-toplumsal şiddetin sessizleştirdiği kadın deneyimlerine ilişkin arayışlarını inceler. Romanın esin kaynağı olan 1930’larda idam edilen Sadberk’in hikâyesi, resmî belge ve haberlerin eril söyleminde fail, “azgın âşık”ın suç ortağı ve metanetli bir katil olarak sunulur. Oysa tanıklıklar, Sadberk’in cinsel ve toplumsal şiddete maruz kalan, istemsizce sürüklenen bir mağdur olduğunu ortaya koyar. Bu iki anlatı arasındaki gerilim, Kür’ün Melek karakteri aracılığıyla romanda yeniden kurulur. Melek, benzer biçimde sessiz, edilgen ve toplumsal tahakküme tabi kılınmış bir özne olarak, hukuki ve sosyal düzeneklerle eksiltilen kadın deneyiminin ifadesini arar. Asılacak Kadın, böylece basit bir “katil kadın” hikâyesini değil, eril iktidarın dile getirmediği bir iç sesi aktarma çabasını temsil eder.
XIV. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Bildiri Kitabı- Bakü/Azerbaycan, 2019
ÖZET Sözceleme sürecinde alımlayan öznesi; /masumiyet/-/suçluluk/ ekseninde konum değiştiren bir roman olarak Asılacak Kadın (1979), çevresel koşullara bağlı olarak yön değiştiren bir hayatın öyküsüdür. Sözceleme öznesi olan Melek kişisi, masum bir kız çocuğuyken çalışmak üzere yerleştirildiği yalıdan bir haz nesnesine dönüşerek çıkar ve idama mahkum edilir. Yazarın, "görünenlerin ardındaki görünmeyen gerçekliğe" referans yaptığı bu roman, öznenin erkek egemen toplum içinde metalaşarak zamanla bir haz nesnesine dönüşmesini gözler önüne serer. Sözceleme öznesinin sözce içerisindeki figürü kadındır. Kadın figürünün topluma yansıttığı toplumsal ve psikolojik sorunlar bilinç akışı tekniği kullanılarak gösterilir. Melek kişisi üzerinden toplumun kadına olan önyargıları, bakış açısı ve metalaştırılması anlatılmaktadır. Doğada her eşyanın zıtlarıyla var olması kanunuyla dilbilimsel incelemeye açık olduğu tespit edilen romanda, sözceleme süreci metalaşma ile örtüşür. Yazıldığı dönemde yasaklanan bir roman olarak Asılacak Kadın'ın ele alınacağı bu çalışmada /masumiyet/-/suçluluk/ ekseninde psikolojinin verilerinden yararlanılarak kişilerin ruhsal altyapıları tahlil edilecek ve Melek'i masumiyet öznesi konumundan metalaşan bir nesneye dönüştüren olaylar tespit edilecektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2015
Söylem Filoloji Dergisi, 2024
Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2021
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi , 2013
Kadın Adayları Destekleme Derneği, 2021
RumeliDE, 2019
9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi, 2018
SÖYLEM Filoloji Dergisi, 2019
Türk Dünyası Modernleşmesi: Türk Dünyası Roman ve Hikâye Sempozyumu -Bildiri Kitabı-, 2023
Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2020
OĞUZNAMELERE GÖRE TÜRK TOPLUMUNDA KADIN, 2013
Türkoloji Dergisi, 2011
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2018