Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
PEYAMİ-SÖYLEŞİ: 1-Hocam merhabalar. Öncelikle söyleşiyi kabul ettiğiniz için teşekkür edeyim. Sizinle bir söyleşi yapmayı istediğimizde, "mitoloji ve bugün" gibi genel bir başlık düşünmüştük. Fakat malum, ülkede bir şey oldu. Bu "bir şey" ifadesini kasten kullanıyorum zira bunun ne olduğu sorusu da size danışacaklarımız arasında. Hiçbir zaman Descartescı manada düalist olmamış, her türlü ilmî müktesebatını o ilmin gerektirdiği amel ile desteklemek gerektiğini telkin eden bir geleneğin müntesipleri olarak, Türkiye'de ne olduğu sorusu bizim ilmî kaygımızı da önceliyor. Bu nedenle, elbette "mitoloji ve bugün" başlığını yine de gündemde tutmaya çalışmakla birlikte, şöyle başlayabilir miyiz: 15 Temmuz ve tabii akabinde olan şey, sizin perspektifinizden bakıldığında ne idi?
Mahalle Mektebi dergimizin aslen Ankaralı olmayan ama Ankara'da yaşayan üçüncü fotoğrafçı konuğusun. Söyleşilerimize fotoğraf sanatı üzerine kafa yoran, yazan, iz bırakmak derdinde olan fotoğrafçılarımızı konuk ediyorum. Ülkemiz fotoğrafçılığına gerek projelerle gerekse yazar olarak hayli emek verenlerden birisin. Söyleşimize hoş geldin Tunacığım. Okurlarımız gerçi dergimizin kapaklarını süsleyen nefis fotoğraflarından tanıyorlar. Arkeolog ve Fotoğraf sanatçısı Tuna Akçay'ın çalışmalarına geçeceğiz ancak şöyle bir geriye gidelim. Hoş bulduk değerli Muammer hocam, Mahalle mektebini ilk zamanlarından beri biliyor ve elimden geldiğince kapak anlamında desteklerimi vermeye çalışıyorum. Bana düşüncelerimi aktarma fırsatı verdiğiniz için başta size ve dergi yönetimine çok teşekkür ederim. Geriye gidelim ki işin ortasından değil başlangıcından başlayalım. Okurlar daha temelli bir bilgiye kavuşsunlar. 2-Bir asker çocuğu olarak memleketin farklı yerlerinde çocukluğunun, gençliğinin geçtiğini biliyorum. Ailenden, çocukluk günlerinden bahsedelim istersen.
Hürriyet, 2015
"Don't tell me tales", On failed Ottoman - Turkish urban reforms in Istanbul and the decay of 'mahalle'.
İstanbul 1.Konut Kurultayı. Güvenli Yaşam Alanları ve Erişilebilir Konut, 2018
Özet: Bu çalışmada 1965 sonrasında Kat Mülkiyeti Kanunu ile başlayan ve 1980'li yılların sonuna kadar geçen süre içerisinde döneme özgü kooperatif projelerinden oluşan açık geçirgen mahalle tasarımı ve uygulamalarından elde edilen olumlu deneyimlerin günümüz konut alanları tasarımı süreçlerine aktarılarak değerlendirilebilmesi amaçlanmaktadır. Tartışmalara konu olan geleneksel mahalle kavramından farklı olarak, somut örnekleri bulunan ve günümüzde varlığını sürdüren modern mahalle ve kültürünün; kent kimliğiyle bütünleşen, erişilebilir, geçirgen, kamusal alanlarla donatılmış ve dönemin planlama ve kentleşme sürecine paralel olarak geliştirilmiş yapısının ulaştığı güncel durumun tespitine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle çalışmada, İstanbul gibi günümüzde hızla değişen ve dönüşen kentlerde, Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi örneğinde olduğu gibi modern mahallenin öğrettiklerinin yeni projeler için veri olarak yeniden değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Anahtar kelimeler: modern mahalle, açık geçirgen mahalle, kentsel dönüşüm, Levent ve Etiler bölgesi, Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi, kentsel tasarım ilkeleri, kent kimliği. .................................................../ ABSTRACT: In this study it is aimed to evaluate the positive experiences of open permeable neighbourhood design and its applications, which started with the Law of Condominium Ownership in 1965 and lasted until the end of the 1980s, by transferring them to the design processes of today's residential areas. Contrary to the controversial subject of the traditional neighbourhood concept, it is necessary to determine the present state of the modern neighbourhood and culture that has concrete examples and continues its existence today, which is integrated with the city identity, is accessible, permeable, equipped with public spaces and developed in parallel with the period of planning and urbanisation. For this reason, in the study, it is targeted to re-evaluate the teachings of modern neighbourhoods, such as Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi (a Cooperative Housing Society of Workers), as data for new projects in the cities like Istanbul that are rapidly changing and transformed.
Türk Maarif Ansiklopedisi, 2025
Osmanlı'da şehzade eğitimi. Şehzadegân Mektebi. Osmanlı’da şehzade, hanım sultanlar ve zâdegân için oluşturulmuş kurum.
Türk Dünyası Araştırmaları, 2015
ISBN 978-605-84934~ 1-4 Telif haklan Üsküdar Belediyesine aittir, tamamı veya bir kısmı izinsiz basılamaz, çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden iktihas edilemez.
Maarif Ansiklopedisi, 2024
İnsanî ve Sosyal Bilimlerde Güncel Araştırmalar Cetinje 2020 , 2020
TARAFLARIN SÖYLEMLERİYLE MESLEKİ EĞİTİMİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: MUĞLA-MENTEŞE ÖRNEĞİ, 2022
Her hakkı saklıdır. Yazarından ve yayınevinden yazılı izin alınmaksızın bu kitabın fotokopi veya diğer yollarla kısmen veya tamamen çoğaltılması, basılması ve yayınlanması yasaktır. Aksine davranış, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince, 5 yıla kadar hapis ve adli para cezaları ile fotokopi ve basım aletlerine el konulmasını gerektirir.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Osmanlı Arkeolojisi Anabilim Dalı, Osmanlı Şehircilik Dersi Dönem Ödevi
SAKARYA NEHRİ'NİN İNCİSİ OSMANELİ (LEFKE), 2023
Osmanlı’da modern eğitim reformları kapsamında rüşdiye mekteplerinin açılması, eğitimin yaygınlaştırılması adına önemli bir adım olmuştur. Rüşdiyeler, ilköğretim ile ortaöğretim arasında kademe sağlayan bir kurum olarak düşünülmüştü. Avrupa tarzı eğitimin hedeflendiği rüşdiyelerin ilki Sultan Abdülmecid (1839-1861) döneminde İstanbul Davutpaşa’da açılmıştır (1847). Rüşdiyeye kaydolacak bir öğrencinin ilköğretim seviyesindeki bir sıbyan mektebinden mezun olması gerekiyordu. İlk rüşdiyelerde eğitim süresi 6 yıl olarak belirlenmişti. Rüşdiyelerin ders programı ise sıbyan mektepleri müfredatına uygun oluşturulmuştur. Zaman içinde taşrada rüşdiyelerin sayısı artınca, bu mekteplerde görev yapacak muallimlerin yetiştirilmesi amacıyla yeni okullar açılmıştır. Bu amaçla ilk olarak İstanbul Fatih’te Darülmuallimin-i Rüşdi mektebi faaliyete geçmiştir (1848). Maarif Nezareti’nin 1857’de kurulması sonrasında yürürlüğe giren 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi uyarınca eğitim yeni baştan düzenlenmiş, mektepler ilk, orta ve yüksek olmak üzere üç kademeye ayrılmıştı. Buna göre ilköğretim sıbyan (ibtidai) ve rüşdiye mekteplerinden, ortaöğretim idadi ve sultani mekteplerinden, yükseköğretim ise âli mekteplerden oluşacaktı. Bir yerleşim biriminde rüşdiye mektebi açılabilmesi için nüfusun 500 haneyi geçmesi gerekiyordu. Rüşdiye binalarının yapım masrafı ile öğretmen maaşları vilayetlerin maarif bütçesinden karşılanacaktı. 1869 nizamnâmesinde rüşdiyelerin açılış şartları ile ders programları da düzenlenmiştir. Öncelikle rüşdiyelerde eğitim süresi 6 yıldan 4 yıla indirilmiştir. Okulların ders materyalleri Maarif Nezareti tarafından temin edilecekti. Rüşdiyelere dair en kapsamlı mevzuat değişimlerinden biri, bu mekteplere çok önem veren ve yaygınlaşmasını sağlayan Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) döneminde gerçekleşmiştir. Nitekim 1892 yılında çıkarılan bir nizamname ile rüşdiyeler idadi kademesine, yani lise seviyesine çıkarılmıştır. Bu karar ardından rüşdiyelerde eğitim süresi 3 yıla indirilmiştir. Rüşdiyelere dair bir diğer değişim İkinci Meşrutiyet’in 1908’de ilanı akabinde gerçekleşmiştir. Son olarak 1913’te yasalaşan Tedrisat-ı İbtidaîye Kanun-ı Muvakkati kapsamında rüşdiyeler yeni baştan düzenlenmiştir. Bu kanun ile rüşdiyeler Mekâtib-i İbtidaiye-i Umumiye adı verilen ibtidai mekteplerinin çatısına alınmış ve öğretim süresi 6 yıl olarak belirlenmiştir. Bu son 1913 düzenlemesi ile rüşdiyeler ortaokul seviyesine getirilmiştir. Böylece Lefke (Osmaneli) Rüşdiyesi dâhil olmak üzere bütün rüşdiyeler müstakil mektep olma statüsünü yitirmişler ve numune olarak bırakılanları hariç tarihe karışmışlardır.
Journal Of History School, 2017
The traditional education system had been starting to change at Mahmut II perion and accelated in Tanzimat and reformist periods. When the number of secondary (Rüştiye) increased, vocational schools started to give education in Istanbul and it needed to establish a new type of school between these schools. On the other hand, it was essential to keep the peace among the minorities in this time period and it was necessary to train all children of the minorities and Muslim people so the opeingg of the high schools became important. Although the opening of the high schools were neglected till the end of Tanzimaat period because of economical reasons, many educational developments were made in Abdülhamit period and the number of these schools increased. These schools were first opened in the cities in 1882 and then they were seen in sanjaks. One of them was the high school started in Amasya, Saraydüzü district in 1897. The Amasya High school is the basis of this study. In this study, knowledge about the opening of this school, its teaching staff, teaching programs and number of students were given.
Üsküdar Dergisi, 2018
2020
Özet Mahalle yönetimi, muhtarlık, Türkiye'de iki yüz yıllık bir geçmişe sahiptir. Cumhuriyetin ilanı ile Osmanlı İmparatorluğu'ndan devralınan bir birimdir. Cumhuriyet döneminde mahalle yönetimleri ile ilgili bazı düzenlemeler yapılmıştır. Muhtarlara bazı önemli görevler verilmiştir. Ancak süreç içerisinde verilen görevler büyük oranda başka yönetim birimlerine devredilmiştir. Mahalle nitel ve nicel olarak büyük değişikler geçirmiş ve değişmeye de devam etmektedir. Zaman içerisinde muhtarların görevleri, yetki ve sorumlulukları azalmıştır. Eski işlevlerini kaybetmişlerdir. Mahallenin değişimi mahalle yönetiminin de buna uygun değişimini zorunlu kılmaktadır. Mahalle yönetimleri merkez ve yerel yönetimler arasında, siyasallaşmamış aracı bir kurum olarak görülmekte ve çağa uygun, köklü bir düzenleme yapılmamaktadır. Bu makalede mahalle yönetimleri konusunda yapılan çalışmalar değerlendirilmektedir. Merkezi yönetimin, uygulamaları ve söylemleri bağlamında, mahalle yönetimini nasıl ele aldığı ortaya konmaya çalışılmaktadır. Bir yerel yönetim birimi olmayan mahalleye ve mahalle yönetimine ilişkin olarak mevcut durum ortaya konmaktadır. Mahalleye ilişkin değişimler ve çalışmalar dikkate alınarak, demokrasinin gelişimi için mahalle yönetimlerinin konumlandırılabileceği belirtilmekte ve yerel yönetim kurumu olarak katılımcı demokrasi açısından değerlendirilmesi önerilmektedir.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Mektepten memlekete düsturuyla Anadolu'ya açılan kültürel hamlenin uzantısı olarak yerli sesin edebiyatta kendisini gösterebilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlı kalır. İstanbul'un mevcut edebiyat birikimine Anadolu'nun kendi atmosferiyle katılmasını geciktiren sebeplerden birisi ordunun asker gücünü yetiştirme vazifesiyle yakından ilişkili olmasıdır. Memlekete doğru yola çıkan şiirin dikkatine takılan Maraşlı Satılmış'ın hikâyesi ile bu şehrin gölgesi edebiyatta giderek büyür ve beklenen yerli ses için bir örneğe dönüşür. Sesini kendi kaynaklarına yöneltmiş yeni bir şiir dilinin arayışına düşen Maraş'ın genç kalemlerine hemşehri Necip Fazıl Kısakürek ve aynı bölgeden Sezai Karakoç birer mektep olurlar. Maraş'tan İstanbul'a taşınan fakat Ankara'da filizlenen dergi faaliyetleriyle edebiyat dünyasına yeni bir şiir diliyle katılmak isteyen bu şairlerin yolları geleneksel şekillerden yola çıkar ve giderek serbest üsluba geçişi kendi renklerinden beslenerek gerçekleştirirler. Bu çalışmada Maraş'ın özgün bir edebiyat numunesi olarak Türk şiirine katılma süreci değerlendirilecektir.
Conversion of Foundation Lands in Feriköy in the Early 20th Century The development of the Feriköy town between the districts of Beyoğlu and Şişli, is found in the late 19th century. Moreover, although Feriköy is adjacent to the Tatavla (Kurtuluş) neighbourhood, which the Greek residents of Istanbul live in, it attracts attention that it is not popular as a residence area. Changes in territorial law, one of a number of legal arrangements made after the Imperial Edict of Gülhane, have shaped the future of the district. Thus, it is seen that on the one hand the immigrants who lost their land in the Balkans and on the other hand the non-resident foreigners who could not find a settlement due to the increasing demand of Beyoğlu and the non-Muslims were resident in Feriköy. The going-on developments produced many problems waiting to be solved in terms of administration. For the new settlement areas, it is also among the tasks of the administration to build schools and police stations as well as the provision of roads and water needs. In order to make these activities sustainable, it is necessary to convert the properties belonging to the foundations and make them be open to private property. Since it is not possible to transform individual foundations by nature, it is understood that the land belonging to the sultan foundations (inaccurate foundation land) is used for this purpose. Documents of the Prime Ministry Ottoman Archives support that in Feriköy district, Sultan Bayezid-i Veli foundation's lands have been transformed and used in this way. From this point of view, the process of change of foundation lands in Feriköy has been evaluated in the light of some documents. Key Words: Feriköy, Ottoman Real Property Law, Conversion of Foundation Lands, Sultan Foundations
Osmanlı devleti sınırları dahilinde bulunan Arap ve diğer aşiret reislerinin çocuklarını İstanbul’da sarayın himayesi altında eğiterek Osmanlı bilincini benimsetmek. Ayrıca, Türk olmayan bu insan mozaiğinin çekirdeğine; Türkçe öğreterek, eğitim ve öğretimlerini temin ederek Hilafete ve Osmanlı Devletine bağlılıkları artırmaktır. Bu aşiret çocukları mezun olup memleketlerine döndüğünde devlet için faydalı hizmetlerde bulunmaları sağlanmasıdır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.