Academia.eduAcademia.edu

Varlık Fonu’na Kamunun Denetimi Gerek

Abstract

Evrensel Gazetesi'nden Serpil İlgün'ün Doç.Dr. Ümit Akçay ile yaptığı röportaj, 13 Şubat 2017 Erişim: https://goo.gl/di0rXE Geçtiğimiz pazar akşamı Türkiye'nin en köklü işletmeleri bir çırpıda Türkiye Varlık Fonu AŞ'ye devredildi. Halkın birikimleriyle kurulan Ziraat Bankası, Halk Bankası, BOTAŞ, TPAO, PTT, Borsa İstanbul Eti Maden, ÇAYKUR, THY gibi kuruluşlarla, ülkenin dört bir yanındaki 2.3 milyon metrekarelik arazilerin hisseleri artık hazinenin değil. "Başkanlığın ekonomik altyapısı mı oluşturuluyor?", "Fon, Sayıştay ve Meclis denetiminden neden muaf tutuluyor?" soruları henüz soruluyordu ki, salı akşamı yayınlanan son KHK ile öğretim üyelerinin ihracı, El Bab'da Rusya'nın "dost ateşi" sonucu ölen askerler, siyasilerin 16 Nisan'da yapılacağı kesinleşen referandum açıklamaları, Varlık Fonu tartışmalarını da geriye itti. Yasal zemini Ağustos 2016'da oluşturulan ve havuz medyasına bakılırsa Türkiye'yi 2023'e taşıyacak mega projelerin finansmanını kolaylaştırıp yüz binlerce kişiye istihdam sağlayacak olan Varlık Fonu'nu ve ekonominin kötü gidişatına dair öne çıkan kaygıları Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi, gazeteduvar yazarı Doç. Dr. Ümit Akçay'a sorduk. Varlık Fonu ile ilgili kafaların en fazla karıştığı soruyla başlayalım; Ziraat Bankası, BOTAŞ, THY gibi kurum ve işletmeler zaten kamuya, yani devlete ait. Hal böyleyken fona devretmek neden? Neden yapıldığı ile ilgili birkaç açıklama var. Fon'un anonim şirket formundaki kuruluşuna bakarak bazıları diyor ki, bu bir özelleştirme. Diğer yandan, Türkiye'de devletin finansallaşması sürecinin bir aşaması olduğunu söyleyenler var. Paralel hazine, hatta paralel merkez bankası diyenler de var. Ama bunların çoğu "Niye bunu yaptılar?" sorusuna doyurucu bir yanıt vermiyor.