Academia.eduAcademia.edu

EŞ KULLANIM VARSAYIMINA GÖRE TÜRKÇEDE KURALLI KARŞIT ANLAMLILIK

Abstract

Sözcüksel-anlamsal ilişkiler içinde bilişsel olarak dilde kökleşmiş doğası (Murphy 2003: 169) ile diğer diğer ilişkilere göre daha ayrıcalıklı bir konumu olan (Cruse 2000: 167) karşıt anlamlılığa ilişkin geleneksel anlambilimdeki dizgesel tür sınıflamaları ve bu ilişkinin anlamsal doğası üzerine yapılan çalışmalara (Lyons 1977, Lehrer and son yıllarda bilişsel boyutta ve dil kullanım düzlemindeki görünümlere odaklanan çalışmalar da eklenmeye başlamıştır. Alayazında birbirine eklemlenen bu çalışmaların hem hareket noktası hem de vardığı sonuç, sözcüksel karşıtlığın insan düşüncesinin temeli olması ve söylem yapısının oluşumunda belirleyici rol oynamasıdır. Bu çerçevede Deese (1965) ve Clark (1970)'ın yaptığı sözcük çağrışım testleri bu konuya ilişkin yeni yönelimlerin başlangıç noktaları olarak kabul edilebilir. Bu çalışmaların sonucunda çağrışım düzleminde birbirine en güçlü biçimde bağlı sözcüklerin karşıt anlamlı sözcükler olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak bu çağrışım ilişkisi tüm karşıt anlamlı sözcük çiftleri için aynı güçte değildir. Örneğin Türkçede ıslak ve kuru arasındaki çağrışımın kuru ve yaş arasındaki çağrışımdan daha güçlü olduğu söylenebilir. Hermann vd. (1986) tarafından yapılan bir başka deneysel çalışmada katılımcılara bu kez doğrudan yüz adet karşıt anlamlı çifti verilmiş ve bunları güçlü, daha az güçlü ve zayıf olmaları bakımından 1 ile 5 arasında puanlamaları istenmiştir. (Deese 1965), ve (Herman vd.1986) birlikte değerlendirildiğinde karşıt anlamlı sözcüklerin sözlükçedeki ilişkilerinin güçlüden zayıfa doğru bir derecelenme biçiminde olduğu görülmektedir. Ruhbilim alanında yapılan bu çalışmaların sonuçları karşıt anlamlılığa dilbilim çerçevesinde de yeni bir bakış kazandırmıştır. Charles ve Miller (1989) sözcüksel çağrışım düzlemindeki güçlü ilişkinin dilin kullanım düzleminde de var olduğunu, sıfatların karşıtlarıyla birlikte öğrenilmesinin, bunların, aynı tümcede beklenenden daha sık birlikte yer almalarından kaynaklandığı ileri sürmüşlerdir. "Eş-kullanım" olarak bilinen