Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
157 pages
1 file
Meşrutiyet Caddesi, No: 46 34420 Tepebaşı/İstanbul Telefon : (0 212) 249 07 23 • Telefax : (0 212) 249 13 50 "© 2009, TÜSİAD" "Tüm hakları saklıdır bu eserin tamamı ya da bir bölümü, 4110 sayılı Yasa ile değişik 5846 sayılı FSEK.'nu uyarınca, kullanılmazdan önce hak sahibinden 52. Maddeye uygun yazılı izin almadıkça, hiç bir şekil ve yöntemle işlenmek, çoğaltılmak, çoğaltılmış nüshaları yayılmak, satılmak, kiralanmak, ödünç verilmek, temsil edilmek, sunulmak, telli ve/veya elektronik yöntemlerle iletilmek suretiyle kullanılamaz."
Güncele Bakış İlkay Sunar 02/06/2005 Ömer Madra: Bugün Almanya'da seçim süreci başlıyor gibi bir haberimiz var. İlkay Sunar: Evet, erken seçim değil mi? ÖM: Fransa'da da 'hayır' oyları %53 gibi gözüküyormuş, AB ve Türkiye ilişkileri üzerinden gitmek için iyi bir fikir. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth'un da Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi Genel Başkanı Edmund Stoiber'i Türkiye politikası konusunda eleştirdi. Bir genel değerlendirme yapmak mümkün mü? İS: Almanya ve Fransa'dan başlayalım. Bana öyle geliyor ki -bu konuların çok derinliğine uzman değilim ama-hem Almanya'daki hem Fransa'daki durumun esas sebebi ekonomik, çünkü her iki ülkede de ve genelde AB ülkeleri geneline baktığımız zaman çeşitli ekonomik sorunlar var. Bunların en başında büyüyen işsizlik var, İspanya'da %20'ye kadar çıkıyor, Almanya'da %12, bunlar Avrupa için büyük rakamlar. Dolayısıyla büyüyen işsizliğin önemli etkisi var. Bir de yavaş büyüme var, AB'nin bir zamanlar büyük ekonomik gelişme kaydetti, fakat 1990'larda şöyle bir baktığımda %1'e düşmüş, dolayısıyla oldukça yavaş ekonomik büyüme var.
Zorlu süreçler içinde Türkiye'nin sürekli Avrupa birliğine girme çalışmaları ve tükenmeyen umudu aynı zamanda uyguladığı ve uygulamaya çalıştığı politikalar elli yıldır sürekli bu hayali gerçekleştirmek için birçok çalışmalarla süreklilik kazanmıştır. Bu süreci öncelikle Avrupa konseyi ve daha sonra Avrupa birliği çerçevesinde incelemek istiyorum.
Radikal
AB ile ilişkiler sıcak gündemi oluşturmaya devam edecek. O halde biz de, 'post-AB' zihniyetini birlikte geliştirmeyi sürdürebiliriz. Hiç kuşkusuz bunun için çok farklı yöntemler ve süreçler olanaklı. Yine de, öncelikle bazı söylemsel konumlanmışlıklarımızın farkına varmak, uygun bir pratik olarak görünüyor. Sizin de bu serüvene bizzat kendi örneklerinizle katılmanız tabii ki çok önemli ve gerekli.
Master thesis, 2021
Uluslararası İlişkiler disiplini kapsamında bulunan Avrupa Birliği çalışmalarında entegrasyon politikaları, üye ve aday ülkelere yönelik çalışmalar önemli bir yer kaplamaktadır. Batı Balkanlar entegrasyonunun ivme kazanmasıyla Avrupa Birliği çalışmalarında Batı Balkan ülkeleri nispeten yeni yeni tartışılmaya başlanmıştır. Balkanlar coğrafyasında yakın tarihte yaşanan etnisiteye dayalı kanlı savaşlar, hem Balkan ülkelerinin hemde Avrupa kıtasının güvenliği bakımından bölgeye duyulan ilgiyi artırmıştır. AB’nin en bilinen dış politika aracı olan entegrasyon süreci ise savaş döneminde bölge üzerinde etkili olan Amerika Birleşik Devletleri’nin zamanla yerini AB’ye bırakmasıyla söz konusu olmuştur. AB’nin bölge üzerindeki zamanla belirginleşen varlığı ise Batı Balkan ülkelerinde görülen değişimler ve mevcut durum üzerindeki AB etkisinin sorgulanmasına sebep olmuştur. AB entegrasyonu kapsamında yürütülen bölgesel ve ikili ilişkiler, Batı Balkan ülkelerini AB’ye yakınlaştıran ve bölge ülkelerinin geleceğini AB’de görmesini sağlayan temel etkendir. Bu kapsamda 2003 yılında Selanik Zirvesiyle birer potansiyel aday ülke haline gelen Batı Balkan ülkeleri için entegrasyon süreci başlamıştır. Bu tarihten itibaren AB, entegrasyon politikaları kapsamında Batı Balkan ülkelerine yapılması gerekenler hakkında yol haritaları sunmaya başlamıştır. Entegrasyon sürecinin başlamasıyla bu ülkelerde görülen değişimler ise AB tarafından ilerleme raporlarıyla hem bölgesel hem de devletler bazında ayrı ayrı takip edilmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, bölge devletleri üzerinde entegrasyon politikalarıyla belirgin hale gelen AB etkisini sorgulamaktır. Bu sebeple temel araştırma sorusu şu şekilde olmuştur: AB entegrrasyon süreciyle Bosna-Hersek’teki değişim nasıl ve hangi yönde gerçekleşmiştir ve bu değişimde AB nasıl bir rol oynamıştır? Bir vaka çalışmasına yer veren bu araştırmada, söz konusu etkinin ortaya konulması için Bosna-Hersek bir tipik vaka olarak seçilmiştir. Genel anlamda Batı Balkanlar detaylı olarak ise Bosna-Hersek’teki değişimleri, mevcut durumu ve bunlar üzerindeki AB etkisini neden-sonuç ilişkisi kurarak açıklamak bu çalışmanın özünü oluşturmuştur. Bu sebeple çalışma boyunca AB’nin bölgesel politikalarının yanı sıra Bosna-Hersek’in entegrasyon sürecini destekleyen politikalar da irdelenmiştir. Çalışmanın temel bulgusu ise; ülkede birden çok reform alanında eş zamanlı olarak reformlar gerçekleştirmek gerektiğinden AB’nin sınırlı bir etkisinin olduğudur.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ AÇISINDAN KIBRIS SORUNU, 2018
Geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kıbrıs, tartışma ve çekişmelerin merkezinde yer almıştır. 16. yüzyılda Osmanlı egemenliğine giren ada göç ve iskân politikalarıyla Türk nüfusunun yerleşimine açılarak, Türkiye açısından günümüzde mevcut olan Kıbrıs Sorununun başlamasına neden olmuştur. II. Dünya Savaşı sonrası Türkiye-Yunanistan ve İngiltere’nin garantör devlet olarak yer almalarıyla birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Gücü elinde tutan kesimin diğer kesimi dışlamasıyla, uluslararası bir sorun haline gelen bu problem Türkiye’nin AB üyeliğini de etkiler hale gelmiştir. Türkiye karşıtı olan Yunanistan’a ek olarak 2004 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin de AB üyesi olmasıyla birlikte Kıbrıs Sorunu daha bir kaotik hal almıştır. Türkiye’nin AB üyelik sürecini de etkileyen bu çok önemli uluslararası ilişkiler sorunu, ağırlıklı olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi eksenli olmak üzere çok yönlü bir analize tabi tutulmuştur.
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2018
Suluca Karahöyük Höyüğü'nde keşfedilmiş kuş biçimli kap, Anadolu'da bulunan bu tip kaplara bir yenisi eklenmiştir. Suluca Karahöyük kuş biçimli kabı, tip ve mal özellikleri bakımından Erken Tunç Çağ II ve III örnekleriyle tarihlenebilmektedir. Örneğimize benzeyen ve karşılaştırma olanağı sunan kuş biçimli kabın en yakın örnekleri Kıbrıs, Batı Anadolu, Kiklad Adaları ve Balkanlar'da açığa çıkarılmıştır. Bu merkezlerden çıkan az sayıdaki kuş biçimli kaplarla tipolojik açıdan uyum içerisinde olduğu görülmektedir. Suluca Karahöyük kuş biçimli kabı, biçimsel ve oransal açıdan gerçekçi üslupla yapılmış olmakla birlikte, boyut itibariyle oldukça küçüktür. Bütün bu özellikleri dikkate alındığında, kabın işlevi konusunda bazı önerilerde bulunmamıza olanak vermektedir. Bunlar fonksiyonel ve kültsel olarak iki kategoride ele alınabilir. Literatürde genellikle riton olarak kabul edilen bu tip eserlerin, Suluca Karahöyük örneğinde olduğu gibi bazı özelliklerinden dolayı farklı kullanım alanların da olabileceği görüldüğünden, bu tarz eserlerin yeni kullanım alanlarının da olabileceği önerisi getirilmeye çalışılmıştır.
EsEsenyurt Journal of Social Sciences Researches
ÖZ Bu çalışma "Uluslararası Ticaret" konusunu bütüncül bir yaklaşımla inceleyip, alt başlıklarından AB'yi derinlemesine analiz etmeyi, bu kavramların geleceğini etkileme potansiyeli olan COVİD-19 sürecine değinmeyi amaçlamaktadır ve bu konuları kapsamaktadır. Tarih boyunca savaşların ölüm, acı, gözyaşı, yıkım, ateş, yokluk, açlık, v.b. kavramlarla özdeşleştiğini, ticaretinse bunun tersine varlık, bolluk-bereket, barış, güvenlik, gelişme v.b. kavramlarla resmedildiğini, dolayısıyla düzgün işleyen bir küresel ticaret sisteminin Dünya barışına hizmet edeceğini önermektedir. Çalışmada uluslararası ticaretin genel çerçevesi çizilmeye çalışılmış, uluslararası ticareti geliştirmek üzere küresel kurumlar oluşturulmuş olmasına rağmen ortaya çıkan engellere, bu engelleri aşmak üzere ortaya konan bölgeselleşme çabalarına, ortaya çıkan AB gibi oluşumlara değinilmiş, süregelen/tahmin edilebilen ve COVİD-19 gibi tahmin edilemeyen faktörlerin etkilerine yer verilmiştir. Uluslararası Ticaretin, bir ulusun diğer bir ulusu sömürgeleştirmesinden bile daha yararlı olduğu ifade edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan iki kutuplu dünya düzeni, siyasi bloklaşmalar kadar ekonomik gruplaşmalara da zemin hazırlamış ancak Doğu-Batı siyasi/ekonomik sistem mücadelesi sonucunda Doğu bloku ve onun ürünü olan ekonomik sistem çökmüş, günümüze kadar ulaşan, çok kutupluluğu temsil eden bir "bölgeselleşme" hareketine dönüşmüştür. ABSTRACT This study aims to analyze the subject of "International Trade" with a holistic approach, to analyze its one of subtitle the EU in depth, to touch upon the COVID-19 process, which has the potential to affect the future of these concepts, and includes these three topics. Throughout history, wars illustrated with concepts. death, pain, tears, destruction, fire, absence, hunger, etc. On the contrary, trade is identified with concepts, wealth, abundance, peace, security, development, etc. Therefore this study suggests that a properly functioning global trade system will serve World peace In the study, the general framework of international trade has been tried to be drawn, although global institutions have been created to develop international trade to the obstacles that arise regionalization efforts to overcome these obstacles, The emerging formations such as the EU were mentioned, and the effects of ongoing / predictable and unpredictable factors such as COVID-19 were discussed. It has been stated that international trade is more beneficial than one nation colonizing another. The bipolar world order that emerged after the Second World War caused economic groupings as well as political blocifications. However, as a result of the East-West political / economic system struggle, the Eastern bloc and its product, the economic system collapsed and turned into a "regionalization" movement that has survived until today and represents multipolarity.
Akıl karşıtlığı özellikle 9.yy'dan beri devam etmektedir. Zaman içinde ortaya çıkan tarikatlarla bu Karşıtlık hız kazanmıştır. İçtihat kapısının kapandığını söyleyenlerden tutun, Kur an'ın tavsiye ettiği ve bir düşünme sanatı olan felsefenin din için düşman olduğunu bununla ilgilenenlerin kâfir olduklarını söyleyenlere kadar… Aklı, değerler alanında hüküm verme fonksiyonunu icra eden bir mertebeye çıkarmayan Şafii(1), kelam ile uğraşanın kurtuluş bulamayacağını ve aklı ön planda tuttuğu için. Mutezile'nin görüşlerini ret ve kâfirlikle itham eden Ahmet b. Hanbel (2), meşhur hadisçi Buhari, ibn kuteybe ve Ebu Said ed-Darimi (3) akıl karşıtlarından bir kaçıdır..
Farklı Boyutlarıyla Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri, 2017
Türkiye’nin AB üyeliği konusunda attığı adımlar, ülke çapında önemli değişimlere yol açmıştır. Bu değişim, medya ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, AB’ye girme isteği ve bu doğrultuda yürütülen uyum süreci politikalarını kapsamaktadır. AB adaylık sürecinin Türkiye’de medya politikalarına oldukça olumlu katkıları olmuştur. Gazeteciler Cemiyeti’nin 1998’de yayımladığı “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumlulukları Bildirgesi”, genel olarak gazetecilik etiği konusunda başvuru kitabı olmuştur. Türkiye’de, zaman zaman aksamalar yaşansa da, medya etiği konusu, yalnız AB üyeliği için değil, ülke demokrasisi adına da gündemini korumaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
AB ANAYASASI TARTIŞMALARI ÇERÇEVESİNDE ULUS DEVLET, 2006
KIBRIS TÜRK AĞIZLARINDAKİ YANSIMA SÖZCÜKLER
DergiPark (Istanbul University), 2011
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Захириддин Мұхаммед Бабурдың шығармашылығы және әлем мәдениеті» тақырыбындағы халықаралық ғылыми-практикалық конференция материалдары, 2023
İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi, 2018
ASSAM ULUSLARARASI HAKEMLİ DERGİSİ, 2020
İKV Dergisi No: 275 Nisan, 2022