Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
Ankara Üniversitesi SBF Kent ve Çevre kürsüsünden Prof. Dr. Aykut Çoban Türkiye'nin dört bir yanında dirençle yaşamını, havasını ve suyunu savunanların nasıl bir program etrafında birlik kuracağı sorusuna " Ekoloji ve kent mücadeleleri, kendi aralarında, üzerinde anlaştıkları bir program etrafında kendi taleplerini ortaklaştırmalı " diye cevap verdi. Sinem UĞURLU Hazır seçim listeleri de açıklanmışken, bu Pazar sayfalarında ekoloji-kent hareketleri ve seçim başlığıyla bir tartışma da açılmış oldu. Bu tartışma seçimler kadar, yerel hareketlerin daha uzun vadeli mücadelesine katkı yapmaya da vesile oldu. Ankara Üniversitesi SBF Kent ve Çevre kürsüsünden Prof. Dr. Aykut Çoban'ın röportajımızda açtığı tartışma, tam da buraya ışık tutuyor. Seçimler, açıklanan listeler, ekoloji ve kent mücadeleleri ile siyasetin ilişkisi vs. tamam ama, peki ya birlik sorunu? Yani Türkiye'nin dört bir yanında dirençle yaşamını, havasını ve suyunu savunanların nasıl bir program etrafında birlik kuracağı sorunu? Çoban, bu konuda " Ekoloji ve kent mücadeleleri, kendi aralarında, üzerinde anlaştıkları bir program etrafında kendi taleplerini ortaklaştırmalı " görüşünün altını çiziyor.
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2017
Kitap İncelemesi
Katılımcı Kamucu Halkçı Yerel Yönetim Sempozyum Kitabı, 2018
Emek ekseni üzerinden kent ve ekoloji arasındaki ve kentteki bir takım ölçekler arasındaki bağları ortaya koymaya çalışacağım. Buradaki ortak kesen olarak emek eksenini emek sürecini ve özellikle kentte ortaya çıkan aktörler bakımından nasıl tartışabileceğimize dair bazı ipuçlarını vermeye çalışacağım. Hangi ölçekler var elimizde? Hane ölçeği, işyeri ölçeği, fabrika ölçeği, mahalle ölçeği, kent ölçeği. Kentteki bu ölçekleri, emek süreci emek etkinliği bakımından nasıl düşünebiliriz, bunu ekolojik konulara odaklanarak tartışacağım.
Kent ve ekoloji üzerine birleştirilmiş çeşitli yazılar
Aykut Çoban ve Fevzi Özlüer'in editörlüğünde yayımlanan kitap, ekonomik sınıf ve ekolojik sınıf arasındaki ilişkiyi bilimsel verilerle anlatıyor.
İdealKent (Kent Araştırmaları Dergisi), 21. Sayı: Kent ve Ekoloji
Artı Gerçek 22.01.2019
Sadece iktidarın değil, sanatçısından bilim insanına, emekçisine, mahallenin muhtarından inşaat malzemeleri satan esnafına, arazisinin/ konutunun yükselen değerinin hesabını yapan mahalleliye, her kesimden, sınıftan insanın kapitalist kentleşmenin rantından nemalanmaya durduğu bir düzende, yaşadığımız kentin varlığını sürdürebilmesi ve gelecek nesillere kalabilmesi, neoliberal kapitalizm üzerinden kurulan suç ortaklıklarının sonlanıp sonlanmayacağında saklı. Zurnanın zırtı: Bu suça ortak olacak mıyız?
Türkiye ortadoğu çalışmaları dergisi, 2023
This study aims to take lessons for academic researchers and policymakers by examining the theory and practice of the social ecology approach, which is studied as an alternative model to climate change, capitalism and state organization discussions through field applications. To achieve this aim, the basic concepts of ecological society to urban were examined through the practices in southeastern Türkiye and northern Syria. In the study, an answer has been sought to the research question of "Are social ecology-based field practices and theory compatible" The ecological approach, which envisages a social design centered on nature, is examined in the context of four criteria (political, administrative, social and economic). In this part of the discussion, the field practices are examined to reflect the theory in practice, considering the political, administrative, social, and economic suggestions. Contrary to the rhetoric, it has been explained with the kiwi bird metaphor that the practices of PKK/KCK do not adequately reflect Bookchin's social ecology approach.
2019
Kentlere yaşanan yoğun göç ve insan aktivitelerinin artmasıyla birlikte çevre sorunlarında da artış gerçekleşmiştir. Geçim sıkıntıları, eğitim, iş bulma gibi faktörler kırsal alanlardan kentlere göçün artmasına neden olmuştur. Yaşanan bu yoğun göç sonucunda kentlerde gecekondulaşma, sağlıksız yapılaşma, kötü çevre koşulları, çarpık kentleşme, alt yapı yetersizliği gibi sorunlar ortaya çıkmıştır. Dünya'da ve Türkiye'de çarpık kentleşme ve gecekondulaşmanın önüne geçilememiş ve hızlı bir şekilde artmıştır. Tüm bu mevcut sorunlara en kısa sürede ve sağlıklı bir şekilde çözüm üretilmesi arayışları kentsel dönüşüm olgusunu gündeme getirmiştir. Kentsel dönüşümle mevcut olan tüm çöküntü alanlarının kente yeniden kazandırılması amaç edinilmiştir. Ülkemizde kentsel dönüşüm denilince akla ilk gelen kente sağlıklı ve yaşanılabilir bir alan kazandırmak için gecekondu alanlarının yıkılmasıdır. Ancak, ülkemizdeki kentsel dönüşüm süreci gerek proje aşamasında gerekse uygulama aşamasında sadece yapılı çevrenin yenilenerek dönüşümüne odaklanmıştır ve ekolojik boyuttan yoksundur. Kentsel dönüşüm projeleri yapılırken hem kullanıcıların isteklerini karşılayıp hem de doğayla uyumlu ve çevre duyarlı projelerin geliştirilmesine özen gösterilmelidir. Bu makalede, kentsel dönüşüm projelerine ekolojik boyut kazandırılması üzerine değerlendirmeler yapılmaktadır.
Alternatif Politika, 2018
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son yıllarda çevre mücadelelerinde dikkate değer bir artış yaşandı. 1990’ların hemen başından itibaren doğmaya başlayan ve altın madenciliği, hidroelektrik santraller, termik santraller ve nükleer santraller gibi projelere olumsuz çevresel etkileri nedeniyle karşı çıkan bu mücadeleler, 2000’li yıllarda belirgin bir ivme kazanarak ülkenin hemen tüm bölgelerine yayıldılar. Bu makale Doğu Karadeniz bölgesinde HES projelerine karşı ve Ege ve Güney Marmara bölgelerinde altın madenciliği projelerine karşı 2000’li yıllarda doğan protesto hareketlerine odaklanarak şu soruya yanıt arıyor: HES ve altın madenciliğine karşı yerelde doğan çeşitli protesto hareketleri bölgesel veya ulusal ölçekte etkili olabilecek kolektif bir siyasal özneye ya da, diğer bir deyişle, karşı hegemonik bir popüler harekete dönüşme potansiyeline ne ölçüde sahip oldular? Bu soruya cevaben hem altın madenciliği hem de HES karşıtı mücadelelerin, yerelliği aşan bir karaktere bürünmelerine karşın popüler hareketlere dönüşemedikleri tartışılıyor. Her iki mücadele de, yereldeki altın madenciliği ve HES projelerine karşıtlığın ötesine geçen bir söylem inşa ettiler ve yerelin yanı sıra yerelin dışından da çeşitli toplumsal grupları harekete geçirdiler. Bununla birlikte, her iki mücadele de harekete geçirdiği heterojen grupları kolektif bir kimlik etrafında bütünleştirerek ulusal ölçekte etkili olabilecek popüler bir siyasal özneye dönüşemedi. Çalışmada söz konusu mücadelelerin kolektif bir kimlik inşa edememesinin nedenlerine ilişkin olarak dört faktörün öne çıktığı ileri sürülüyor: yerelliğin süregiden baskısı; parlamenter temsiliyetin eksikliği, protestocuların mevcut kimlik ve aidiyetlerinin hakimiyeti; ve, iktidar blokunun protesto hareketlerini yönetmek ve kontrol etmek üzere geliştirdiği dil ve pratikler. Çalışma, yerellik ile popülerlik arasında bir nitelik kazanan çevre mücadelelerinin oldukça önemli kazanımlarına rağmen, neoliberal rasyonaliteyle şekillendirilen kamu politikalarının içerdiği çevresel tehditler karşısında güçlü bir itiraza dönüşemediklerine işaret ederek sonlanıyor.
Sanayi Devrimi ve kapitalizmin gelişimi kentlerin üretim ve bölüşüm ilişkilerine göre şekillenmesine neden olmuştur. Ancak bu şekillenme kapitalist sistemin ihtiyaçlarına göre değişkenlik göstermektedir. Zira kapitalist sistemin yaşadığı krizler, kapitalizmin kente ilişkin tek bir algısı olmadığını göstermektedir. 1929'da yaşanan krizde Keynesyen politikalarla devlet destekli yapılanışa giden kapitalizm, emeğin yeniden üretimi, kitlesel üretim ve tüketim odaklı mekânsal örgütlenmelere giderek, kapitalizm sürdürülebilirliğini sağlamışken, 1970'lerde yaşanan krizden sonra ise neo-liberal politikalarla sermaye odaklı olarak kentsel mekânda yapılanışa giderek krizden çıkmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda, günümüz dünyasındaki mekânsal örgütlenmeleri kapitalist sistemin etkileri üzerinden yorumlamak gerekmektedir. Buna göre mevcut üretim tekniği olan postfordist üretim tekniğinin etkisi ile postmodernist yapılanmalar, kapitalizmin mekânsal örgütlenmelerini belirlemektedir. Küreselleşme olarak da adlandırılan bu süreçte sermaye, kendi akışkanlığını kolaylaştırmak ve birikimini artırmak yönündeki dürtü ile yeni mekânsal düzenlemelere gitmekte, eski çevreleri sürekli olarak bir değişme döngüsü içine almak istemektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Marmara Sosyal Arastırmalar Dergisi, 2014
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2024
Social Sciences Studies Journal
sosyalbil.selcuk.edu.tr
Ufuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016
Meltem İzmir akdeniz akademisi dergisi, 2022
Şehir&Toplum, 2023
Türkiye’de Çevre Hakkı İhllalleri, halagazeteciyiz.net, 18 Eylül 2020. https://halagazeteciyiz.net/2020/09/18/turkiyede-cevre-hakki-ihlalleri/ , 2020
EKOLOJİK KRİZ VE KENTLER - Türkiye Barolar Birliği, 2014
Yeşil Direniş – Ekoloji ve Yaşam Gazetesi , 2020
Sivil Sayfalar, 2019
Selcuk Tarım Ve Gıda Bilimleri Dergisi a, 2009
Boğaç, C. (2012). Nefes Alıp Veren Bir Kent Manifestosu (Manifesto of a Breathing City). İdeal Kent Dergisi, Issue: 5, January 2012, ISSN 1307-9905, pp. 220-225, 2012