Academia.eduAcademia.edu

ÂŞIK ÇELEBİ'NİN RAVZATÜ'Ş-ŞÜHEDÂ TERCÜMESİNDE METODİK UYGULAMALAR

Abstract

ÖZET Ravzatü’ş-Şühedâ adlı Farsça eser hicrî 908 (miladi 1502) yılında Hüseyin Vâiz-i Kâşifî tarafından Kerbela olayı merkeze alınarak yazılmış bir eserdir. 16. yüzyıl Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Âşık Çelebi şairlerle ilgili yazmış olduğu Meşâ’irü’ş-Şu’arâ adlı eseri ile meşhur olmuştur. Ayrıca Arapça ve Farsça dillerinden Türkçeye yapmış olduğu tercümelerle de önde gelen bir mütercimdir. O Kâşifî’nin Ravzatü’ş- Şühedâ adlı eserini hicrî 953 (miladi 1546) yılında Türkçe’ye tercüme etmiştir. Daha sonra ise bu tercümesini tekrar ele alarak yeniden düzenlemiş ve ona son şeklini vermiştir. Onun bu eseri tercüme için seçmesinde muhtemelen kendisinin seyyid oluşu etkili olmuştur. Tercüme neticesinde ortaya çıkan metnin sanat kaygısı ile oluşturulduğu görülür. Böylece Türk nesir edebiyatında önemli bir eser de ortaya çıkmıştır. Mütercim burada tıpkı bir şair gibi hareket etmiş, hem şekil hem de anlam ile ilgili sanatlardan faydalanmıştır. Tercüme metin kaynak metin ile karşılaştırıldığında birtakım metodik uygulamalardan bazı çıkarımlara ulaşılabilir. Yani mütercim eseri tercüme ederken hedef kitleyi dikkate alarak belli bir metot takip etmiştir. Bu metotta kelime değiştirme, özetleme, genişletme, ayıklama, ekleme ve yerelleştirme şeklindeki birtakım uygulamalar dikkat çekmektedir. Bu makalede Ravzatü’ş-Şühedâ tercümesindeki Âşık Çelebi’nin bu uygulamalarının ne tür metodik özellikler sergilediği çeşitli örneklerle gösterilmiştir. Ayrıca Âşık Çelebi’nin bu tercümedeki üslubu ve tercüme hatalarına da kısaca değinilmiştir. Böylece tercüme ana özellikleriyle tanıtılmıştır. Anahtar Kelimeler: Âşık Çelebi, 16. yüzyıl, Ravzatü’ş-Şühedâ, tercüme, Türk nesir edebiyatı.