Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
30 pages
1 file
Öz: İnsanoğlu metabolizmasının temel ihtiyaçlarından olan suyu, doğadaki yer üstü ve yer altı rezervlerinden ya da depoladığı yağmur/kar suyundan karşılar. Yer altı su rezervlerine ulaşmak yer üstündekilere göre daha zor olduğundan bunlardan yararlanmak için gücünü, zekâsını ve becerisini kullanan insanoğlu çeşitli su çıkarma teknik, metot ve araçlarını geliştirmiştir. Arkaik zamanlardan bu yana suyun kaynağından alınarak kulla-nım yerine veya depolama bölgesine iletilmesi amacıyla, aşamalarla geliştirilen su çıkartma araçları; basit ve modern su çıkarma makineleri olarak iki grupta sınıflandırılmaktadır. Basit su çıkartma makineleri, seren-tapındık/çekme kova; çıkrık kuyu; zincirli su çıkartma araçları; su dolapları; su helezonu ve su koçu şeklinde isimlendirilirken modern su çıkartma makineleri de columetrik-pistonlu-pompalar ve rotodinamik-santrifüj-pompalar olarak bilinirler. Seren-tapındık/çekme kova olarak isimlendirilen düzenek; çift taraflı kaldıraç sistemine göre çalışan basit su çıkartma aracıdır. Türkiye'de çeşitli yöre-lerde görülen seren düzeneği Bozkır'da " Çıngıraklı Kuyu " ismi ile bilinir ve kullanılır. Bu çalışmada Bozkır yöresinde yaşayanların günlük yaşamında, tarihi geçmişinde ve kül-türel kodlarında önemli bir yer tutan ve çevresinde oluşturduğu kültürle de folklorik bir obje olma özelliğine sahip çıngıraklı kuyular (seren) sözlü, yazılı ve elektronik kaynak-lardan yararlanılarak, işlevsel bağlamda irdelenmiş; çalışma sonunda ilgili kuruluşlarca yapılması gerekenler tespit edilmiştir. •
Halkbiliminde sözlü kaynak olarak bilinen "kaynak kişiler" den; yazılı kaynak "Orhun kitabeleri", "Divanü lügati't Türk" ve "tarih kitapları" ile "seyahatname/menzilnameler" den; görsel kaynak "sinema" ve "internet" ile maddi kaynak olarak da "taşınmaz kaynaklar/seren düzenekleri" nden faydalanarak yaptığımız bu çalışmada; "Su" kavramından yola çıkarak, toprak içinde bulunup yeryüzüne çıkarılması için tasarlanan "Seren" düzeneği tanımlanmış, kaldıraç sistemi ile karşılaştırılıp, Sarayönü yöresinden başlayarak Anadolu'daki kullanımı, tarihsel süreci ve uluslararası boyutu incelenmiştir.
Bozkır coğrafyası Tuna Nehrinden Çin seddine kadar geniş bir alanı içerisine almaktadır. Bu coğrafyada yaşayan eskiçağ konar-göçer toplumları için iklim ve arazi şartlarının beraberinde getirdiği zorlu bir yaşam oluşmuştur. Genel olarak hayvancılık yapan bozkır toplumlarında kurt önemli bir motif olarak kendini göstermiştir. Hem sürüye kurdun girmesi ve sürünün tehlikeye girmesi anlamında kurt motifi şekillenirken daha da önemli olarak kurt Türk topluluklarına en zor anda yol gösteren kutsal kurtarıcı ve rehber olarak kültüre yerleşmiştir. Kurt ile bütünleşen bozkır toplulukları kurda pek çok isim vermekle kalmamış ona mitolojilerinde en kutsal görevi vererek yüceltmişlerdir. Bu çalışmada bozkır kültür çevresinde her yönü ile ata ve kutsal kurtarıcı olarak bilinen kurda verilen isimler üzerinde durulacaktır.
Öz: Kültür, anlamsız insan yığınlarını bir millet haline getiren değerlerin başında gelmektedir. Dolayı-sıyla millet olabilmiş her topluluğun da ortak bir kültürü olmuştur. Kültür, dini, dili, ırkı, kullandığı alfabesi ve kendisiyle alakalı olan, halkın ortak olarak benimseyip kullandığı materyalleri içermektedir. Bu özelliklerinden her hangi birinin kaybolması demek, kültürün bir uzvunun yitirilmesi demektir. Kül-türün bir milletin tarihi içerisinde ne kadar öneme haiz olduğunu, Kırgız türklerinin kültürlerini n bir parçası olan boz üy yani çadır geleneklerine bağlılıklarından anlayabiliriz. Tarihi çok eskilere dayanan, Kırgızlarda önemini yitirmeden yaşayan ve Kırgız kültürünü içerisinde en belirgin şekilde barındıran boz üylerin Türk kültürü ve bilhassa Kırgız Türklerinin kültürleri içerisindeki yerine değinmeye çalıştık. Boz üyler göçebe Kırgız kültüründeki sanatın doruk noktasıdır. Yani rahatlığının yanı sıra sanatsal açı-danda büyük bir değer ifade etmekte olan bu taşınabilir konutlar, Kırgızlarla beraber dağlarda göç etmiş, ipek yolunda gezmiş ve zamanın zor şartlarına dayanmıştır. Abstract: Culture is one of the most significant entities that heaps valueless people as a nation. Therefore all communities that could become a nation have their common culture. Culture includes religion, language , race, alphabet used and all related values which are commonly used by people. The loss of any aforementioned aspect means loss of some part of the culture. Here we will mention about importance of Boz Uy in Kyrgyz culture. Kyrgyz turks are known as one of the most ancient nations. In this essay we tried to discuss about significance and role of Boz Uy in turkic and especially in the culture of kyrgyz turks which has never lost its importance in life of kyrgyz turks and also which serves like a vivid sign of kyrgyz culture. Boz Uy's are peak point of the art in culture of nomad kyrgyz. Beside the comfort it offers Boz Uy also carries cultural importance. These mobile habitations have been moving to mountains with kyrgyzes, have been travelling over silk road and sustained unreplacable at any condition. Аннотация: Культура является одним из тех ценностей, которая из бессмысленной кучы людей делает народ. Таким образом в каждом сообществе которое образовало нацию, народ имеется общая культура. Культура включает в себе религию, язык, рассу, алфавит и все материалы которые принимается общим достоянием того или иного народа. Потеря одного из этих ценностей означает потерю одной конечности культуры. О том до какой степени имеет значение культуры в народе можно понять в приверженности Кыргызов к боз уй (войлочная палатка). В данном исследовании выводятся важность боз уй которая является одним из самой древней и особой частью культуры Кыргызов и в общем Тюрков. Боз уй является кульминацией искусства кочевой кыргызской культуры. Эти переносные жилища которые являлись комфортабельным и вместе с этим художественным исскуством эмигрировали в горах вместе с кыргызами, путешествовали по шелковому пути, перетерпели трудные условия того времени.
2020
Kur’ân’da teshîr kavramı, genel olarak insanın çevresini oluşturan varlıkların onun hizmetine sunulması manasında kullanılır. Teshîr kavramıyla ilgili âyetlerde Yüce Allah, kâinatta kurduğu makro dengeden mikro dengeye ve bu dengenin insan için ne anlama geldiğine işaret eder. Bu yönüyle teshîr kavramı Kur’ân’da sadece insanların önlerinde hazır olarak buldukları çevreyi ve nimetleri onlara hatırlatmaz aynı zamanda bu çevrenin mevcut duruma nasıl geldiğine işaret ederek hem tarihi sürece hem de fiziksel yasalara da dikkat çeker. Araştırmada öncelikli olarak teshîr kavramının etimolojik yapısı, sözlüklerde geçen anlamları, müfessirlerin Kur’ân’da bu kavrama verdikleri manalar, teshîr edilen varlıklar ve özellikleri, teshîrin gayeleri ve yönleri üzerinde durulmuştur. Araştırma neticesinde ortaya çıkan önemli bulgular arasında teshîrin Kur’ân’da kullanımının meallerde yer alan sadece “insanın hizmetine verme”, “emre âmâde kılma”, “istifadeye verme” ve “râm etme” gibi anlamlarla sınırlı olmadığı görülmüştür. Bu anlamların yanı sıra evrende kurulan nizama işaret ederek bir şeyin güç yoluyla kullanılması, bir şeyi itaat altına alma ve insanların maslahatına uygun hale getirme gibi fiziksel yasaları hatırlatacak nitelikte derin anlamlar taşıdığı tespit edilmiştir. Araştırmada ayrıca Kur’ân’da bu kavram-la bir taraftan teshîr edilen varlıklara işaret edilirken bir taraftan da bu varlıkların teshîr yönlerinin araştırılıp üzerinde düşünülmesinin gerekliliği ve fiziksel yasaların keşfedilmesinin zarureti gibi hususlar da incelenmiştir. Bu bağlamda teshîr kavramının, insanın yaşadığı çevresine karşı duyarlı olmasını sağlayan ve ekolojik dengenin kuruluş sürecini ortaya çıkaran, üzerinde uzun uzun tefekkür etmeyi gerekli kılan bir kavram olduğu ortaya çıkmaktadır.
Nesh meselesini detaylı bir şekilde anlatıp günümüzde ise hakikatı örtmek için söylenen lakırtılara karşı güzel bir cevap taşıyor.
Bozkır olarak tanımlanan saha Tuna Nehri'nden Çin Seddi'ne kadar çok geniş bir alanı içerisine almaktadır. Bu coğrafyada yaşayan gerek atlı göçebe kavimler gerek yerleşik topluluklar geyik motifini sosyal, siyasi, askeri, dini alanların hepsinde kullanmışlardır. En başından beri Türk tarihine bakıldığı zaman gerek mitolojik unsurlarda gerek arkeolojik çalışmalarda geyik motifine sıkça yer verildiği görülmüştür. Orta Asya'ya ait pek çok maddi kültür kalıntısı içerisinde hayvan mücadele sahneleri işlenmiştir. Bu sahnelerde geyik ve ceylanların zarif resimleri, eserleri süsleyen önemli ögeler olmuştur. Geyiğin kutsallığı da bu resimlerde yerini bulmuştur.
Kırgızlar, Türk tarihinin bilinen en eski topluluklarından biri olmakla birlikte göçebe medeniyete sahip Türk kavimleri içerisinde bu geleneği günümüze kadar sürdüren ve yaşatmaya gayret eden ender topluluklardandır. Kadim, göçebe (köçmön) Kırgız halkı, hayvancılıkla uğraştıklarından mevsime göre konar-göçer bir hayat sürdürmüşler ve hayvan sürülerini mevsimlerin sunduğu imkanlara göre farklı yerlerde otlatmak zorunda olduklarından kışın kıştoo "kışlık, kışla", yazın ise cayloo "yayla" denilen mekanları tercih etmişler; yazın yüksek, havası serin ve bol otlu dağlık bölgelerde, kışın ise soğuktan korunmak için su kenarları ve dağ eteklerinde yaşamışlardır. Kırgızlarda, XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar aynı anlayışla devam eden sosyo-kültürel ve ekonomik yaşam, Sovyet dönemiyle beraber yerleşik devri başlatmış olsa da yüzlerce yıldır devamedegelen göçebe kültürün şekillendirdiği başta boz üy "boz ev, yurt, çadır" kültürü ve yaşamı olmak üzere birçok maddi kültürü besleyen gelenek devam etmektedir. Kırgızların yüzyıllardır süregelen bu göcebe hayatlarının en önemli tarafını teşkil eden ve yaşam alanı olan boz üy kültürü onlarca söz ve söz öbeklerini içeren kavram alanıyla Kırgız Türkçesinin sözvarlığının şekillenmesinde ve gelişmesinde çok önemli katkılar sağlamıştır. Bu çalışmada Kırgızların sosyo-kültürel yaşamlarında çevre, rejim, zaman ve teknoloji gibi dış etkilere rağmen önemini kaybetmemiş boz üy kültürünü ve bu kültürün geçmişten bugüne süreç içerisinde oluşturduğu kavram alanının tespiti yapılıp incelenecektir. Anahtar Sözcükler: Kırgızlarda boz üy kültürü, sosyo-kültürel yaşam, göçmenlik, kavram alanı vb. 0.GİRİŞ: Boz üy, göçmen halkların inanılmaz yaratıcılığının, ortak aklının ürünü olan ve tarih içerisinde yapımı ve özellikleri değişerek gelişen, yaz ve kış şartlarında göçmenliğin doğurduğu ihtiyaçları karşılayan, kolay kurulup sökülebilen ve taşınabilen, doğanın dengelerine ve bitki örtüsüne yabancı olmayan, birçok el sanatı kullanımı marifetiyle, matematiksel ve fiziksel bakış açılarıyla mimarisinin mükemmelleştirildiği bir yaşam alanıdır. Dairesel yapısıyla rüzgar vb. dış etkilere karşı daha dayanıklıdır. Orta Asya toplumları başta Moğol ve Türk toplulukları olmak üzere bu özellikli barınağı tercih etmişler ve günümüze kadar kullanagelmişlerdir.
BEŞER KELİMESİNİN TAHLİLİ VE KUR’AN’DAKİ BAĞLAMI, 2018
İlahî kitapların tamamında olduğu gibi Kur’an’ın da muhatabı insanoğludur. Kur’an, muhatabına kimi zaman “Ey İnsan!”, kimi zaman “Ey İnsanlar!” diye hitap eder. Bunun yanında o, muhatabının beşer olduğunu bildirir. Beşerin yaratılış maddesinden bahseder. Varoluş serüvenini gündeme getirir. Sonunun ne olacağına vurgu yapar. Amaç, biyolojik anlamda bilgilendirme değildir. İnsanın beşerî özelliklerini, diğer varlıklar arasındaki yerini ve yaratıcı karşısındaki durumunu yine Kur’an perspektifinden ele almak, onun gücünün ve imkânlarının bilinebilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. İnsanın güven, huzur ve mutluluk içinde yaşayabilmesi için özelliklerinin iyi bilinmesinin gereği ortadadır. Bu amaçla biz, insanı anlamada anahtar kelime diyebileceğimiz “beşer” kelimesinin etimolojik ve semantik tahlilini yapmayı uygun gördük. İnsanın hangi yönünü ifade ettiğini anlamaya çalıştık. Türevlerini ele aldık. Kur’an’daki bağlamlarını inceledik. Beşer ve insan ilişkisini ortaya çıkarmaya çalıştık. Başta klasik sözlükler olmak üzere ilk dönem kaynaklara müracaat ettik. Anahtar Kelimeler: Kur’an, beşer, insan, melek, toprak, yaratılış
Turkish people have spreaded on a large area historically. They have left a mark on all the places they reach. The history of Turks begun in Central Asian Steppes. In reaction to the steppe culture, the human communities of Turks are hunter-nomad communities. The hunter-nomad comminuties make a living from stockfarming and apiculture. The deer is one of the essential animals for t he hunter-nomad communities in the daily life. In the steppe, the deer is seen in all area of social life. Further, the deer motives are commonly used in political, military, financial, the most religious areas. The hunter-nomad comminuties benefit by the meat, milk, leather, horns, nails, etc of the deer. In this study, we dwell on the deer with regard to its intended purposes and usage areas according to steppe culture. The references of this study are references are inscriptions, mythologic stories and archeological datas.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
VII th INTERNATIONAL COMPARATIVE LITERATURE CONGRESS PROCEEDINGS BOOK SİVAS -TURKEY, 2018
Bilimsel madencilik dergisi, 2003
VII. ULUSLARARASI KOP BÖLGESEL KALKINMA SEMPOZYUMU 17-19 Ekim 2019, Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale/TÜRKİYE , 2019
ULUSLARARASI SEMPOZYUM: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOZKIR
Küreselden Yerele Yerelden Küresele Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme, 2023
IV. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu, 2017