Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi, 2017
Geleneksel Türk şehrinin kuruluşunda hizmet eden mimar vardır. Mimar kuruluşun baş aktörü değil, insani yaşantının hayata geçirilebilmesi için gereken adımları atan, organizasyonu yapan kişidir. Hizmet eden, güzel olanı herkesin istifadesine güzel bir şekilde sunandır. Şehirler ihtiyaçlar doğrultusunda, gereği kadar, yapanın inisiyatifinde kurulur. Yaşayan bir organizma olan şehirler; ihtiyacın artması sonucunda evlerdeki oda sayısının artması gibi, meskenlerin de artmasıyla aynı üslup yaşamaya devam eder. Şehirlinin talepleri hiçe sayılarak, insanların içinde yaşayacakları çevre bir emir ile oluşturulduğunda sivil toplum ve kolektif düşünceden söz etmek mümkün değildir. Bu düşünce, bir hareket metodu olacak ise sivil topluma gerek duyulmayacaktır. Kadim şehirlerin kurulmasında mahalle yapılanmaları, din görevlileri, muhtarlık ne ise bugünün sivil toplumun pozisyonu ve görevleri de o olmalıdır. Bu açıdan bakıldığında da şehirlerin ihyası, inşası ve devamı için sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşmektedir.
Bu çalışma, demokrasi kültürünün oluşum ve gelişiminde sivil toplumun rolünü incelemeyi amaçlamaktadır. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik rejimi olarak insanlığın ürettiği en iyi rejim vasfını korumaktadır. Sadece bir siyasal yönetim şekli değil; bir yaşam tarzı, bir düşünce biçimi olarak da görülebilir. Demokrasi ile yönetilen ülkeler, demokratik yaşam biçimleriyle uygar ülke sayılmaktadır. Demokrasi, kendine ait bir kültüre dayanmakta; toplumsal farklılıklar kültürel zenginlik olarak görülmektedir. Demokrasi ve sivil toplum arasında yadsınamaz bir ilişki vardır. Toplumun demokratik kültürünün en açık tezahür ettiği alanların başında sivil toplum gelmektedir. Çağdaş demokrasinin önemli özelliklerinden çoğulculuk ve katılımcılık, daha çok örgütlenme ile gerçekleşebilmektedir. Sivil toplum örgütlü toplum olduğundan, örgütler de demokratik ortamlarda varlığını sürdürebilecektir. Sivil toplumun sistemin demokratik yönde gelişiminde olumlu rol oynadığı bir gerçektir. Demokrasinin işleyişinde sivil toplumun katkısı büyüktür. Demokrasi kültürünün olmadığı bir yerde, bir sivil toplumdan da bahsedilemeyecek; sivil toplumun bulunmadığı bir yerde de gerçek anlamda bir demokrasi olmayacaktır.
Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
In the world and in Türkiye, the importance of non-governmental organizations is rising. The involvement of diverse players in the process, particularly in multifaceted public policy areas like migration, not only improves the democratic quality of governance but also makes it possible for policies to be implemented effectively and efficiently. Within the framework of the legacy inherited from the Ottoman Empire in Turkish public administration, bureaucracy is the dominant actor of public policy making and implementation. For this reason, although non-governmental organizations have been effective in Turkish political life from time to time, they have not been an effective actor in the public policy agenda. The Gölcük Earthquake in 1999 was one of the pioneering events in bringing non-governmental organizations to the agenda in Türkiye. The role played by non-governmental organizations in the post-earthquake process was effective in bringing them to the forefront. Subsequently, while Türkiye's accession process to the European Union was an important turning point in the development of non-governmental organizations, the Law No. 6458 on Foreigners, and International Protection, which was enacted as a result of the intense migration mobility towards Türkiye in 2011, included non-governmental organizations in migration policy process and migration administration. In this study, a case study was conducted to understand whether the relevant non-governmental organizations are effective in migration administration and policies. In this context, semi-structured interviews were conducted with non-governmental organizations centered in Ankara and operating in various provinces of Türkiye. It was concluded that the influence of non-governmental organizations in migration administration especially in policy making is very limited, but they are an effective actor alongside public institutions in field.
SOCIAL MENTALITY AND RESEARCHER THINKERS JOURNAL, 2021
ÖZET Modern dünyada sivil toplum kuruluşlarının önemi gün geçtikçe artmaktadır. Küreselleşme süreciyle beraber, bireyler günbegün daha çok iç içe yaşamak durumunda kalmaktadır. Kültürel bakımdan insanlar, birbirleriyle daha da yakınlaşmaya başlamıştır. Bu durum, sosyal yaşam alanlarında daha fazla organize ve örgütlü hale evrilen kollektif bir toplum yapısının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu gerçek giderek sosyal yaşam alanlarında egemen olmaya başlamıştır. Günümüz dünyasında sivil toplum olgusu, değişik süreçlerden geçerek katılımcı demokratik sürecin seçkin bir öğesi durumuna gelmiştir. Batı dünyası, Sanayi Devrimi ile birlikte endüstriyel topluma geçiş sürecinde giderek önem kazanan sivil toplum kuruluşlarını ve sosyo-dini ve kültürel organizasyonlarını oluşturmaya başlamıştır. Bu örgütlü yapılar; demokratikleşme sürecinde yerine getirmesi beklenen toplumsal fonksiyonları icra etmek üzere planlanmıştır. Batı toplumlarında değişik formatlarda teşekkül ettirilen bu gibi sosyo-dini ve kültürel yapılanmaların; devlet, toplum ve başkaca sivil toplum kuruluşları ile (sivil toplum düşüncesi temelinde) müspet diyaloglar geliştirebilmişlerdir. Ülkemizde sivil toplum gerçeği, Avrupa Birliği katılım sürecinde gerçekleştirilen diyalogların ön plana çıkardığı ivmeyle ağırlığını ve etkinliğini gün geçtikçe daha fazla hissettiren bir sosyal realite olarak barizleşmeye başlamıştır. Tüm bu gerçeklikler karşısında, sivil toplum kuruluşlarının dinsel ve sosyal hayatta bir dizi etkilerinin bulunduğu ayrıca sosyo-kültürel açıdan da yerine getirmesi hedeflenen işlevlerinin önem arz ettiği bilinmektedir. Bu çalışmada sivil toplum, din ve kültür kavramları eşliğinde sivil toplum kuruluşunun ne'liği ve sosyo-dini ve kültürel hayattaki rolüne değinilmiştir.
SOSYAL MEDYADA ETKİLEŞİM: ÇEVRECİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME, 2023
Etkileşim kavramı, internet ve sosyal medya ile hayatımıza girmiştir ve yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran en önemli özelliktir. Rafaeli ve Sudweek (1997: 3), etkileşi min, yüz yüze iletişimdeki "konuşma" ve "dinleme" eylemlerini birleştirdiğini belirtmektedir. Etkileşim, kurumlar ile kamuları arasında iki yönlü, simetrik bir iletişim ve ilişki kurulmasına olanak sağlamaktadır. Bu yüzden etkileşimin, özellikle geleneksel medyada kendine yer bulamayan kuruluşlarca kullanımı hayati önem taşımaktadır. Bu çalışmada, iklim krizinin Türkiye'de etkilerini yoğun olarak gösterdiği 2021 yılında, orman yangınları, müsilaj, aşırı yağışlara bağlı seller ve kuraklığa bağlı flamingo ölümleri gibi çevre felaketlerinin yaşandığı dönemde, hedef kitleleri ile yoğun ilişki içinde bulunan çevreci sivil toplum kuruluşlarının (STK) sosyal medya iletişimi incelenmiştir. 01.05.2021-31.08.2021 tarih aralığında, Twitter, Facebook, Instagram ve YouTube'dan toplanan sosyal medya verisi, Avidar'ın (2013) Yanıt Verme Piramidi'ne uygun olarak içerik analizine tabi tutulmuştur. Sosyal medyadan elde edilen veriler yarı yapılandırılmış görüşmelerin betimsel içerik analiziyle detaylandırılmıştır. Çalışmada, çevreci STK'ların sosyal medyayı etkileşimden çok farkındalık yaratmak, kampanyalara destek sağlamak için ilan panosu şeklinde, geleneksel medya ile aynı mantık içinde, tek yönlü iletişim amacıyla kullandığı saptanmıştır.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transperancy International) tarafından her yıl düzenli olarak yayımlanan Yolsuzluk Algılamaları Endeksi'nin 1 168 ülkeyi kapsayan 2017 yılı raporuna göre "en temiz ülke" 89 puanla 1nci sırayı alan Yeni Zelanda, "en kirli ülke" ise 9 puanla son sırayı alan Somali'dir. 2 Türkiye 40 endeks puanıyla listenin 81nci sırasında yer almaktadır. 3 Sıralamada Türkiye'nin önünde yer alan -bir başka deyişle "daha temiz/daha az kirli" olan-ülkelerden bazıları arasında Suudi Arabistan (49 puan) , Ürdün (48 puan), Botswana (61 puan) , Butan (67 puan) ve Ruanda (55 puan) bulunmaktadır. Türkiye'den "daha az temiz/daha kirli" ülkelerden bazıları ve puanları ise şu şekildedir: Brezilya (37 puan); Mısır (36 puan); İran (27 puan).
ÖZ Mimarlık; barınma, eğlenme, dinlenme, çalışma gibi eylemlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan mekânları estetik, işlevsel gereksinmelerini yerine getirmeyi amaç edinmiş, insanların yaşamlarını kolaylaştırmak için var olan bir sanattır. Mimarlık yaşamın biçim haline gelmiş uzantısıdır. Toplum yapısına, toplumun gereksinimlerine, ekonomik verilere, teknolojik gelişmelere bağlı olarak gelişir. Bu sanata toplumun her kesiminden katkı sunulabildiğinden her insan bir parça mimardır. Sivil Toplum Kuruluşları, toplum yararına gönüllülük temeline dayalı özerk yapısı olan ülkenin siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan gelişmesine katkısı olan kuruluşlardır. Meslek örgütleri ise daha güzel, yaşanılır kılınacak binaların ve çevrenin yaratılması için ilgili olduğu meslek gruplarına mesleki kurallar koyar, etik davranılmasını sağlar, proje geliştirir, mesleki sorunları dile getirir ve yaptıkları işleri denetler. Bu makalenin amacı; Tarihsel ve kültürel kimliği ile eski ve yeni dokunun bir arada görüldüğü ender kentlerden olan Diyarbakır da toplumun önemli kesimini oluşturan, STK ve meslek örgütlerinin mimarlığa bakış açısını öğrenmek, kentte var olan Mimarlık fakültesi ve bir meslek örgütü olan mimarlar odasının artı ve eksilerini onların bakış açısıyla tespit ederek, sürdürülebilir bir kent yaratabilmenin yollarını aramaktır. ABSTRACT Architecture is an art that makes life easy for people and aims to fulfill the aesthetic and functional requirements in order to continue activities like inhabiting, enjoying, resting and working on their necessity spaces. It is also the extension form of the life and develops with respect to the requirements of the society, economical data, and technological developments. It can be said that everybody in society is an architect partly because of his/her assistance to this art. NGOs are organizations having autonomous structure and study on the society's benefits. They contribute on politic, social, cultural and economical development of the countries. Professional organizations put on professional rules and control these rules whether ethically applied, improve projects, express professional problems, and check the works done to create beautiful buildings and environments. The aim of this study is to determine the consideration of NGOs and professional organizations which consist of important part of society on architecture in Diyarbakır where exhibits historically and culturally traditional and modern texture besides recommendations on sustainable urbanization with respect to architectural faculty of Dicle university and chamber of architecture in this city.
Politika Notu, 2025
Etkisi her geçen gün artan küresel çevre sorunlarıyla mücadelede, çevre ile yaşam arasındaki dengeyi sağlama konusunda devletlere, işletmelere ve hatta bireylere önemli görevler düşmektedir. Küresel çevre sorunlarıyla mücadele etmek için sorumluluk alan sivil toplum kuruluşları hem birer aktör olarak hem de diğer aktörleri birbirine bağlamak için çalışmaktalar ve gün geçtikçe etki sahalarını artırmaktadırlar. Sürdürülebilirlik kültürünü inşa etmek için çabalayan uluslararası çevre STK’larına paralel olarak Türkiye’deki çevre ve diğer STK’ların çevre uygulamalarına katılımı ve sürdürülebilir kalkınma için gereken amaçlarda işbirliği yapmaları vurgulanmaktadır. Aynı zamanda küresel çevre sorunlarıyla mücadele etmek ve uluslararası alanda işbirliğine entegre olunması için STK’ların uluslararasılaşma konusundaki eksiklikleri ve sürece uygun dönüşümleri öne çıkarılmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının yeşil organizasyon ve yeşil insan kaynakları yönetimi açısından ele alınmasının öneminden hareketle bu çalışmada, sürdürülebilir kalkınmada sivil toplum kuruluşlarının etkilerinin artırılması ve çerçevelerinin genişletilmesi adına hem sivil toplum kuruluşlarına hem de politika yapıcılara öneriler sunulmaktadır.
ÖZ Toplum, sürekli büyüyen ve çeşitlenen bireylerden oluşan canlı bir varlıktır. Toplumdaki çeşitlenen bireyler, taleplerin ve ihtiyaçların artmasına neden olur. Taleplerin karşılanması, toplumun iyilik halinin devamı, devletin görevidir ve bunu kendi kuruluşlarıyla sağlaması mümkündür ancak tam anlamıyla gerçekleştirebilmesi zordur. Toplumun modern dünyada oluşan arz-talep dengesizliğini 'yumuşatabilmek' için örgütlenmesi gerekir. Doğasında çokseslilik barındıran sivil toplum, devlete karşı toplum ihtiyaçları için baskı unsuru oluşturan dayanışmacı ve savunmacı bir anlayıştır. Gelişmiş ülkelerde sivil toplum anlayışı, toplum için çok önemli bir konuma sahip iken gelişmekte olan ülkemizin kadrajından bakıldığında bu anlayışı toplumun ne kadar özümseyebildiği sorusuna cevap aramak gerekir. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Toplum, Sivil Toplum, Sivil Toplum Örgütleri, Sosyal Hizmet, Sosyal Çalışma CİVİL SOCİETY FROM TURKEY THE PERSPECTİVE AND SOCİAL SİGNİFİCANCE İN SOCİAL SERVİCE FRAMEWORK OF CİVİL SOCİETY ORGANİZATİONS ABSTRACT Society is an organism that is composed by diverse individuals and grows constantly. The diverse individuals in society causes an increase in demands and requirements. The state’s duty that is maintain well-being of society and response growing demand is providing mostly by government agencies. The supply-demand imbalance of society in the modern world is avoiding by organized society. Civil society with “polyphony” is a mentality that include solidarity and defensive elements against the government for community requirements. In terms of Turkey, an answer should be investigated to how could assimilate developing countries the mentality of civil society, while the mentality in the developed countries has a very important location. Key Words: Turkey, Society, Civil Society, Civil Society Organizations, Social Service, Social Work
24–26 Ekim 2008 Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi, Bildiri Kitabı, 2008
Siyasal düşünceler tarihinde, sivil hareket ilk defa onaltıncı yüzyıl İngiltere'sinde ortaya çıkmıştır. Locke düşüncesine dayalı bu toplumsal mobilizasyon, sivil uygarlık girişimini başlatmıştır. Sivil uygarlığın, dünya-sistemsel bir paradigma olarak gelişmesi ise, kapitalizmin siyasî kurumsallaşması ile gerçekleşmiştir. 1990'lara ulaşıldığında, iktisadî kurumsallaşmasını tamamlayan kapitalist sistem, kültürel kurumsallaşma dönemine geçmiştir. Kapitalizmin küresel kurumsallaşması, yeni bir dünya düzeni altında, küresel şiddet ve küresel barış olgusunu birlikte üretmiştir. Mevcut küresel koşularda, sivil toplum kuruluşları bir denge formülasyonu olarak önem kazanmıştır. Ancak bu yeni yaklaşım, sivil toplum kuruluşlarını, küresel kurumsallaşmanın bir aracı durumuna indirgemiştir. Oysa aynı zamanda, yeni bir sivil toplum doğmaktadır.
III. Uluslararası STK'lar Kongresi, 2006
Günümüzde artan globelleşme ve devletin küçülmesi hareketi birlikte, STK’ların rol ve önemleri artmıştır. Özellikle yönetimde merkezden uzaklaşma ve yerelleşmeyle beraber yerel düzeyde STK’ların gücü artmaktadır. Bu artan güç sayesinde yerel idarelere etkileri genişlemektedir. Bu çalışmada da öncelikle STK’ların işlevleri ele alınacaktır. Daha sonra bu işlevlerin yerel yönetimleri nasıl etkilediği ve yerel yönetimlerin STK’lardan beklentileri incelenecek ve STK’ların yerel yönetimlerde etkin hale getirilmesi için çözüm önerileri sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: STK, Yerel Yönetim, Belediye.
Öz Arap Baharının Suriye'de de etkisini göstermesinden çok kısa bir süre sonrasında Türkiye'ye gruplar halinde mülteciler gelmiştir. Hükümet 'açık kapı' politikası çerçevesinde can güvenliklerinin tehlike olduğu bu insanları, sayısına bakmadan kabul etmiş ve gerekli insani yardımları yerine getirmiştir. Ancak Birleşmiş Milletler'in Cenevre Sözleşmesi'nde Türkiye'nin coğrafi şerh koşması nedeniyle (mülteci tanımlamasına uymalarına karşın) Suriyeliler mülteci olarak kabul edilmemiş, iç hukukun sağladığı 'sığınmacı' statüsü verilmiştir. Her ne kadar vatandaşlık hariç mültecilik statüsünün verdiği diğer tüm imkânlar verilse de hem bunların aşamalı olarak verilmesi hem de vatandaşlığın beş sene geçmesine rağmen hâlâ verilmemiş olması, Suriyelilerin toplumsal entegrasyonunu geciktirmektedir. Genç ve üretken nüfusa olan ihtiyaç ve Suriyelilerin potansiyeliyle birlikte düşünüldüğünde, gerekli düzenlemelerin yapılmaması durumunda büyük bir fırsat kaçırılacaktır.
Bu araştırma, Türk eğitim sisteminde sivil toplum kuruluşlarının konumlarını ve işlevlerini, okul yöneticileri ve sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin görüşleri çerçevesinde incelemektedir. Sivil toplum kuruluşlarının, eğitim politikalarının oluşturulmasında toplumsal katılımı sağlama rolleri, örgün ve yaygın eğitim hizmetlerinin geliştirilmesi için proje bazlı katkıları, bu projelerin uygulanmasında Devlet ile işbirliği süreçleri ve eğitimin finansmanına yaptıkları aynî ve nakdî desteklerin boyutu ve oranı araştırılmıştır. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının eğitim sisteminin demokratikleştirilmesi, yenilikçi ve esnek bir yapıya kavuşturulması, çağın gelişmelerine uyum sağlaması bakımından öncü ve tetikleyici bir role sahip olup olmadıkları belirlenmeye çalışılmıstır. Bu amaçla, nicel ve nitel olmak üzere iki ayrı alan araştırması yapılmıştır. İstanbul ilinde 201 resmî ve özel ilköğretim ve ortaöğretim okul yöneticisine “Türk Eğitim Sisteminde Sivil Toplum Kuruluşlarının Konumları ve İşlevleri Anketi” uygulanmış ve Türkiye’de eğitim alanında faaliyet gösteren önde gelen 36 sivil toplum kuruluşu yöneticisi ile “Yarı Yapılandırılmış Mülâkat” gerçekleştirilmiştir. Okul yöneticilerinin, idarecisi oldukları okul bağlamında sivil toplum kuruluşları ile ilişki sıklıkları, türleri, derinlikleri ve bireysel olarak sivil toplum kurulusu algıları ve sivil toplum kuruluşlarından beklentileri belirlenmeye çalışılmıştır. Sivil toplum kuruluşu yöneticileriyle yapılan mülâkatlarda sivil toplum kuruluşlarının, eğitim algısı, sivil toplum kurulusu algısı, eğitim alanında devlet ile ilişkiler hakkında görüşleri, toplumla ve uluslar arası kurum ve kuruluşlarla ilişkileri ve gelecek beklentileri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
Giriş Öncelikle özellikle belirtmek isterim ki bu çalışma her ne kadar amatör bir çalışmada olsa başarısından ötürü değil ama üzerine çok fazla çalışma olmadığından dolayı Türkiye'de bu alanda yapılan az sayıda çalışmadan biridir. Bu konudaki akademik literatür eksikliği bu çalışmaya kaynak sağlamada karşıma çıkan büyük bir sorun oldu. Belki birazda bunun yüzünden bu çalışmada bizim aslında köklü bir sivil toplum düşüncemizin olduğunu aslında bir takım dünya devletlerinden daha köklü STK'larımızın olduğunu bu yüzden de bu alanda bir diriliş sağlamamız gerektiğini vurgulama ihtiyacı duydum. Bir şekilde artık Müslüman ülkeler içersindeki ve tarihin bize yüklediği vizyonumuzdan dolayı insani yardımın ötesine geçmemiz gerektiğini vurguladım. Bu çalışmayı yürütürken ilk başta çalışmanın dayandırıldığı metin ve disiplinler belirtildi, sonrasında ise çalışmanın ayrıntılarına inildi. Bu konuyu incelerken ilk olarak teme kendime örnek aldığım Thianna Pafhenholz'un sivil toplumun 7 fonksiyonu olara nitelendirdiği şu temel kavramlara bir göz geçirelim
2019
Son yıllarda önemi git gide artan gönüllülük faaliyetleri ve gönüllü hizmet kavramı ile ilgili yapılan çalışmalarda artış gözlense de, literatürde bu konudaki eksiklik hala daha göze çarpar büyüklüktedir. Türkiye'de gönüllülüğün en dinamik unsuru olan gençlerin çağın getirdiği şartlar perspektifinde gönüllü olma motivasyonlarının anlaşılması, ortaya çıkarılacak gönüllü katkının verimini artıracaktır. Bu sebeple bu çalışma insani yardım alanında faaliyet gösteren bir Sivil Toplum Kuruluşunun gönüllülerinin neden gönüllü olduklarına dair motivasyonlarına odaklanarak, gönüllü olmalarını etkileyen ve sürdürülebilir gönüllülük bağlamında motivasyonlarını tespit eden bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Birleşmiş Milletler Gönüllülük Raporu (2018)'nda da bahsedildiği gibi, gönüllüler güçlü toplum oluşturulması yolundaki en büyük aktörlerden birisidir. Bu aktörün iyi bir şekilde tanınması ve Sivil Toplum Kuruluşlarında en efektif şekilde katkılar sunması için motivasyonlarının etraflıca anlaşılması büyük önem arz etmektedir. Gönüllülüğün sadece vermek değil, aynı zamanda almak olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak özellikle gönüllü kazanımı ve sürdürülebilirliği süreçlerinde gönüllünün ilgili Sivil Toplum Kuruluşundaki faaliyetlerinin ona neler kazandıracağı da en açık dille ifade edilmelidir. Gönüllünün beklentisi, ilgisi ve becerisinden oluşan üçgen içerisinde kendisine en uygun alanlar açılmalı ve yönetimi gerçekleştirilmelidir. Bu çalışmada uygulanan anket sonuçlarına göre gönüllülerinin önceliklerinin sırasıyla; öz değerlerini geliştirme maksatlı, topluluk aracılığı ile öğrenmek için ve daha sonra da bireysel ilişkiler geliştirme gibi sebeplerin gönüllüyü gönüllü olmaya motive eden faktörlerin başında olduğu gözlenmiştir. Even though studies having been conducted related to voluntary service by the researchers and the importance of volunteer activities has been increased in recent years, there are significant information needs in the literature. Understanding the motivation of youth who are the most dynamic element of volunteerism will contribute a lot to volunteer activities to be conducted in the future. The main purpose of this study is to determine the motivation of the volunteer giving services in the local NGOs and identify the reason why they want to be a volunteer in the context of sustainable volunteering. As mentioned in the United Nations Volunteering Report (2018) volunteers are one of the major actors in building a strong society. Identify the actor and its motivation is one of the best ways to make them give huge contributions to nonprofit Organization (NGO). The experience that volunteer will gain as they are working in a Nonprofit organization should share with the volunteer clearly in advance. The most appropriate areas where a volunteer can work effectively should identify. We should allow them to work in the area where they are interested in. Based on the survey results, the priorities of the volunteers are; enhancing self-worth, learning through community, and then to develop individual relationships are the external factors that make the volunteer motivating to become a volunteer.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.