Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Adıyaman'da Turizm ve Seyahat
Adıyaman'da Ermeni varlığına IV. Asırdan itibaren rastlanır. Ateşperest oldukları için Arevebaşt (güneşe tapınan) veya Arevorti (güneşin oğlu) diye adlandırılmaktaydılar.
2008
Ayrıca iskân yeri Kafkasya olan Çerkez asıllı Besni, Besney, Binsi adındaki aşiretin de Besni ile ilgisi vardı. Besni merkezinde yerli halk da Avşar Türklerindendir.
HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)
Dilin bütün unsurlarının tam anlamıyla ortaya konması ağızların da etraflıca araştırılmasını gerekli kılar. Bu bakımdan ağızlar dile ait fonetik ve morfolojik özelliklerin belirlenmesi ve söz varlığı unsurlarının eksiksiz olarak ortaya konmasında önemli bir kaynaktır. Türk dilinin tarihi dönemlerinde tespit edilen ancak bugün standart ölçünlü yazı dilinde bulunmayan bir ek ya da söz varlığı unsuru ağızlarda kullanılmaya devam edebilmektedir. Ağızlar bu yönüyle de dilin tarihi dönemleri ile çağdaş dönemi arasında bağlantı kurmada dil çalışmalarına katkı sunmaktadır. Ağızlardaki dil malzemesinin Türkoloji'nin her alanı için oldukça kıymetli olmasının yanında zaman içinde kullanımdan kalkma gibi bir özelliği de bulunmaktadır. Hızla gelişen teknolojinin ve iletişim araçlarının etkisi ile ağız özellikleri kaybolabilmektedir. Bu sebeple özellikle ağızlarda yaşayan söz varlığı unsurlarımızın yok olmadan yazıya aktarılması gerekmektedir. Bu amaçla hazırlanmış Derleme Sözlüğü, ağız sözlükçülüğü noktasında en temel kaynaktır. Ancak bu durum ağızlarda yaşayan bütün sözcüklerin bu eserde bulunduğu anlamını taşımamaktadır. Bugün Anadolu ağızlarında yaşayıp da Derleme Sözlüğü'ne girmemiş sözcükler bulunmaktadır. Derleme Sözlüğü'ne katkı çalışmaları bu eksikliği giderme anlamında yapılmaktadır. Adıyaman ili ve yöresi ağızlarından Derleme Sözlüğü'nde kayıtlı çok az sözcük bulunmaktadır. Yöre ağzı oldukça zengin bir söz varlığı barındırmaktadır. Çalışmamızda bu söz varlığından Derleme Sözlüğü'ne katkı yapmak amaçlanmaktadır. Katkı yapılabilecek çok fazla sözcük bulunduğundan bu çalışmada sadece fiil türünde sözcüklere yer verilmiştir.
Gaziantep University Journal of Social Sciences, 2012
Bu makalede Adiyaman ve cevresinin (Kahta, Besni, Samsat) Milli Mucadele yillarindaki durumu, arsiv vesikalari ve diger kaynaklar taranarak tespit edilmeye calisilmistir. Bunun yaninda Antep, Urfa ve Maras’in Fransizlar tarafindan isgali uzerine bu bolgelere Adiyaman ve cevresinden yapilan askeri yardimlar uzerinde durulmustur. Ayrica gerek bolgedeki gerekse Istanbul ve Izmir’in isgalleri sirasinda Adiyaman yoresinden gosterilen tepkilerin neler oldugu belirtilmistir. Boylelikle Milli Mucadeleye giden yolda Adiyaman ve cevresinin onemi ve yeri ortaya konmaya calisilmistir
2021
ALEVİLERDE GEÇİŞ TÖRENLERİ: ADIYAMAN ÖRNEĞİ Adıyaman Alevilerinin varlığı, Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türklerin Anadolu'ya girişiyle başlamıştır. Adıyaman'a yerleşen Türkmenler, ilk Alevi ayaklanması olarak kabul edilen Baba İshak İsyanı'nın ilk katılım
A Compilation of Holies in Anatolian Alevi Tradition: Adıyaman Sample, 2018
Türk düşünce hayatının yetiştirdiği çok yönlü entelektüellerden biri olan Hilmi Ziya, sanata dair fikirlerini ortaya koyduğu estet tarafının yanında pratiğe yönelik çalışmalar da yapmıştır. Söz konusu çalışmalar arasında yaptığı resimleri, yazdığı romanları ve şiirleri göstermek mümkündür. Hilmi Ziya’nın saklı kalmış bu yönünü gün yüzüne çıkarmak için kaleme alınan bu çalışmada, sanata, şiire ve şaire yönelik düşüncelerinin yanı sıra yazmış olduğu şiirler arasından destanları yeniden yazma girişimlerine yönelik olanları, Hilmi Ziya’nın destanlara verdiği önem doğrultusunda incelemeye tabi tutulmuştur. Neticede Hilmi Ziya’nın şair kimliğinin boyutları görülmüş ve destansı şiirlerinin niteliği tartışılmıştır. Hilmi Ziya is one of the multiple intellectual cultivated by Turks. He wrote some works as practice as well as the works theoretical by his aesthete side. We can see his pictures, roman and poems among these works. In this study, which aims to handle Hilmi Ziya’s this side, as well as his opinions about art, poesy and poet, his poesies based on epic which are created by a rewriting approach will be examined by the side of Hilmi Ziya’s approach to the epic. As a result, the dimension of Hilmi Ziya's poet identity was seen and the quality of his epic poems was discussed.
Meb-Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öz: Teşkilat yapısını çoğunlukla Türk-İslam devlet geleneğinden alan Osmanlılar, eğitim sistemini de bu minval üzere oluşturmuş ve sahip olduğu hemen her yerde dinî ve ilmî müesseseler kurmuştur. 16. yüzyılda Osmanlı hâkimiyeti altına giren Adıyaman'da da Osmanlı Devleti'nin bu eğitim anlayışının bir sonucu olarak birçok mektep, medrese, cami, zaviye gibi örgün ve yaygın eğitim kurumu kurulmuştur. Bu çalışma ile 18. yüzyılda Adıyaman'da bulunan eğitim kurumları, bunların işleyişi ve bu kurumlardaki görevlilerin durumunun tespit edilmesi amaçlanmıştır. 18. yüzyılda Adıyaman'daki eğitim faaliyetleri, Hurufat Defterleri temel alınarak tespit edilmeye çalışılmış ve konuyla ilgili başka arşiv belgeleri ve araştırma-inceleme eserlerden de istifade edilmiştir. Yapılan araştırma ve incelemelerde 18. yüzyılda Hısn-ı Mansur ve Behisni kazalarında mektep ve medrese eğitiminin geliştiği; ama Gerger, Kâhta ve Samsad kazalarında gelişmediği görülmüştür. Hısn-ı Mansur ve Behisni kazasındaki eğitim kurumlarının ise nitelik ve niceliksel olarak fazla büyük olmadıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca 18. yüzyılın özellikle ilk yarısında eğitim faaliyetlerinde ve eğitim kurumlarında önemli aksaklıkların ve bozulmaların olduğu görülmektedir. Abstracht: The Ottoman Empire, which has taken its organizational structure mostly from the Turkish-Islamic tradition, has built its education system in this way and founded religious and scholarly institutions almost everywhere it has.In the 16th century, as a result of the Ottoman Empire's understanding of education, formal and non-formal education instituons such as schools, madrasahs, mosques were established in Adıyaman which was under of Ottoman rule.This study aimed to determine the educational institutions in Adıyaman in the 18th century, their functioning and the situation of the officials in these institutions. In the 18th century educational activities in the Adıyaman were tried to be determined on the basis of Hurufat registers, and other archival documents and research-study related to the subject were also used. The researches and examinations showed that school and madrasa education had developed in the Hısn-ı Mansur and Behisni provinces but it hadn't developed in Gerger, Kahta, and Samsad in the 18th century. It is understood that the education institutions in the Hısn-ı Mansur and Behisni are not very large in quality and quantity. In addition, especially, it has been seen that in the first half of the 18th century, there were significant disruptions and deterioration in educational activities and educational institutions. Giriş Bireylerde istendik davranışlar oluşturma süreci olarak tanımlanan eğitim, amaçları bakımından dönemden döneme ve toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Osmanlı eğitim sistemi, temel olarak ideal insan tipini yetiştirmeyi amaçlamakla birlikte dindar, vefakâr, devletine ve milletine bağlı, insanlara karşı duyarlı, disiplinli, iyi ahlak sahibi bireyler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu niteliklere sahip bireylerin yetiştirilmesi ise yaygın ve örgün eğitim kurumlarında gerçekleşmektedir. Medreseler ve sıbyan mektepleri, örgün eğitimin icra
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2022
Adıyaman ili, üniversitenin kurulduğu 2006 yılından beri kendi iç dinamiklerini pek harekete geçirememiş, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kendi halinde bir ili görünümündedir. Üniversitelerin şehirlerin özellikle kültürel açıdan gelişmesine ön ayak olurken, ekonomik açıdan da bir canlılık getirmektedir. Şehirlerin çok hızlı bir şekilde hem sosyolojik anlamda hem de fiziki ve coğrafi anlamda değişmesi aslında pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Adıyaman ili geçen 13 yılda bu değişmeyi ve problemleri yaşamış bir şehir olarak çalışmamızın merkezinde yer almıştır. Üniversitesi olan şehirlerin değişmesinde en önemli rolü başka bölgelerden ve şehirlerde gelen öğrenciler üstlenmektedir. Aslında değişmenin sağlanmasında yeniliklerin taşınması görevini üstlenen öğrencilerin ilk geldiklerinde karşılaştıkları yerli kültür özellikleri ve toplumsal yapı özellikleri hakkında düşünceleri önemlidir. Zira onların bu kültür ve toplumsal yapı hakkındaki görüşleri bizlere, dışardan gelen yabancı birinin yerli kültür ile ilgili ilk izlenimlerini öğrenmek öğrenmek açısından ve onu tespit etmek açısında önemli ipuçları vermektedir.
Hayatımızda geçmişimize karşı duyduğumuz hüzün ve geleceğe karşı duyduğumuz arzu, iştiyak ... ilk bakışta birbiriyle çatışır gibi görünen bu iki duyguyu biz, sevgi kelimesinde birleştirebiliriz.
İrtad, 2019
Doğu toplumlarında devleti ifade eden önemli hâkimiyet sembollerinden birisi de payitaht olan şehirlerdir. İktidarın güvenlik endişesiyle etrafını aşılması güç sur ve hendeklerle çevirdiği bu şehirler, içerisinde devleti simgeleyen saray ve askerî yapılar, inancı simgeleyen mabetler, ahalinin yerleşik olduğu mahalleler, gündelik hayatı kolaylaştırmak için kurulmuş çarşı-pazarlar, hamamlar, çeşmeler ve su kanalları ile bir bütündür. Gerek jeopolitik konumlarıyla gerekse siyasî güçleriyle öne çıkan bu şehirler, bünyesinde barındırdığı iktidarlar zamanla dağılsa bile öneminden bir şey kaybetmeden günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. İktidarı bünyesinde toplayan bu şehirlere, devletin kudretini de sembolize ettikleri için hükümdarlar tarafından ayrıca önem verilmiş, en gösterişli bina ve mabetler bu şehirlerde inşa edilmiştir. Hatta bazı hükümdarlar, zafer ve başarılarının bir nişanesi olarak bu şehirlerin hemen yanı başında kendi adlarına yeni şehirler inşa ettirerek isimlerini ölümsüzleştirmek istemişlerdir. Doğu'daki bu şehirlere güzel bir örnek de Kandahar şehridir. Bu çalışmada, Kandahar şehrinin tarihî geçmişiyle Ahmed Şah Dürranî tarafından 1761 yılında Hindistan'da Marathalara karşı kazanılan Panipat savaşının anısına, Kandahar şehrinin hemen yanında inşa ettirilen Şehr-i Ahmedşahî ya da Eşrefü'l-bilâd adı verilen şehrin kuruluş meselesi ele alınmıştır. Bu şehir, Türkistan, İran ve Hindistan'da hüküm süren hükümdarların kendi adlarına şehir inşa ettirme geleneklerinin bir devamı olmakla birlikte son örneğini teşkil etmesi bakımından da önemlidir.
CERN European Organization for Nuclear Research - Zenodo, 2022
Bu çalışmada; Lisansüstü tezlerin başlığında "Adıyaman" ilini içeren çalışmaların sınıflandırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda 1982-2021 yılları arasında yükseköğretim kurulu tez dokümantasyon merkezi (YÖK TEZ) veri tabanına kayıtlı yüksek lisans, doktora tezleri ve tıpta uzmanlık türü olarak sınıflandırılan tezler araştırılmış ve 442 adet lisansüstü teze ulaşılmıştır. Tezlerin sınıflandırılmasında "lisansüstü", "cinsiyet", "yıllara göre dağılımı", "hazırlanan üniversite", "tezlerin grubu", "tezlerin dili", "tez danışmanlarının unvanları" ve "tezlerin izin durumu" parametreleri ele alınmıştır. Adıyaman ili ismini içeren tezlerin % 83'ünün yüksek lisans düzeyinde hazırlandığı belirlenmiştir. 2019 yılı en fazla tez çalışmasının tamamlandığı yıl olmuştur. En fazla tez çalışmasının tamamlandığı üniversite Adıyaman üniversitesi 63 tez ile ilk sırada yer aldığı belirlenmiştir. Erkek tez yazarı sayısının kadın yazarlardan fazla olduğu anlaşılmıştır. Tezlerin yarısı Dr. Öğretim üyeleri ile tamamlandığı belirlenmiştir. Tezlerin büyük çoğunluğu devlet üniversitesinde tamamlanmıştır. Tez dili olarak Türkçe ilk sırada yer almaktadır. Tezlerin büyük çoğunluğuna erişim izni olduğu belirlenmiştir.
Hurûfât Defterlerine Göre 18. Yüzyılda Adıyaman'da Eğitim Faaliyetleri, 2018
Öz: Teşkilat yapısını çoğunlukla Türk-İslam devlet geleneğinden alan Osmanlılar, eğitim sistemini de bu minval üzere oluşturmuş ve sahip olduğu hemen her yerde dinî ve ilmî müesseseler kurmuştur. 16. yüzyılda Osmanlı hâkimiyeti altına giren Adıyaman'da da Osmanlı Devleti'nin bu eğitim anlayışının bir sonucu olarak birçok mektep, medrese, cami, zaviye gibi örgün ve yaygın eğitim kurumu kurulmuştur. Bu çalışma ile 18. yüzyılda Adıyaman'da bulunan eğitim kurumları, bunların işleyişi ve bu kurumlardaki görevlilerin durumunun tespit edilmesi amaçlanmıştır. 18. yüzyılda Adıyaman'daki eğitim faaliyetleri, Hurufat Defterleri temel alınarak tespit edilmeye çalışılmış ve konuyla ilgili başka arşiv belgeleri ve araştırma-inceleme eserlerden de istifade edilmiştir. Yapılan araştırma ve incelemelerde 18. yüzyılda Hısn-ı Mansur ve Behisni kazalarında mektep ve medrese eğitiminin geliştiği; ama Gerger, Kâhta ve Samsad kazalarında gelişmediği görülmüştür. Hısn-ı Mansur ve Behisni kazasındaki eğitim kurumlarının ise nitelik ve niceliksel olarak fazla büyük olmadıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca 18. yüzyılın özellikle ilk yarısında eğitim faaliyetlerinde ve eğitim kurumlarında önemli aksaklıkların ve bozulmaların olduğu görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Eğitim, mektep, medrese, cami, zaviye, Adıyaman, 18. yüzyıl.
Alevi Ocaklarında Dedelerin Anlatımıyla Hızır İnancı: Adıyaman Örneği, 2017
(The Faith of Hızır in Adıyaman Alevis)
Kitapta yer alan içerikler ile ilgili her türlü yasal sorumluluk, yazar veya yazarlarına aittir.
Bir asırdan biraz evvel 1917' de Dârüsselâm, Kudüs bizden ayrı düştü. Endülüs'ün acı ve hüzün yüklü hatıraları dururken, Türkistan, Hindistan daha soğumamışken gereken dersler alınamamış ve Kudüs de kaybedilmişti. Tarih tekerrür ettiği her derste daha ağır bedeller ödetiyordu. Ve Gazze. Sultan Kutuz'un önüne çıkan her şeyi ve her yeri yakıp yıkan Moğol istîlâsına 1260 tarihinde dur dediği Aynicâlût Savaşı'nın, canlı şahidi aziz topraklarda şimdi yeni bir Endülüs sergileniyor. Dünya sessiz, insanlık çaresiz; çağdaş Câlûtlar her zamankinden daha fütursuz. Dârülmülk Konya'nın üçüncü sayısı işte tam bu vahşetin tanıklığında vücut buldu. Dârülmülk'ten Dârüsselâm' a bir dua olsun diye… Bir dua olsun ki Kılıçarslanlar, Selahaddinler, Baybarslar… artık geç kalmasın.
Köklü ve eski bir Güneydoğu Anadolu kenti olan Adıyaman bu özelliğine rağmen üzerinde az araştırmalar yapılmış şehirlerden birisidir. Adıyaman şehri, Osmanlı döneminden beri bağlı olmuş olduğu Malatya’dan 1954 yılında bugünkü ilçeleriyle birlikte ayrılarak ayrı bir il merkezi olmuştur. Türkiye’nin birçok ilinin geçmişten günümüze kadar uzanan bir tarihi geçmişini anlatan kronolojik tarih kitapları bulunmaktadır. Çevremizde bu tür birçok örnek olmasına rağmen insanlığın ortaya çıkışı kadar eski ve köklü bir tarihe sahip olan Adıyaman ve çevresini konu alan tarih çalışması yoktur. Bu nedenle Adıyaman tarihi siyasal, mezhepsel ve etnik çarpıtmalara müsait tarihi bir coğrafya olarak görülmektedir. Son yirmi yılda akademik camiaya uzanmaya ve etkilemeye çalışan sözde tarihçi, mezhepçi ve etnik milliyetçi kişilerin sosyal medyayı kullanarak çarpıtma, yalan ve uydurmalarla alan kapmaya çalışanların çoğalmaya başladıkları bir gerçektir. Bu bağlamda başta Vikipedi, Facebook ve diğer sosyal medya organlarını kullanarak bilgi kirliliğine neden olmaktadırlar. Bununla birlikte bölgenin tarihini çalışan eski kronik, Roma tarihi, vakayiname, kazı sonuçları ve Osmanlı arşiv belgelerine dayanan çalışma yapanların sesleri bunların arasında sosyal medyada kaybolmakta veya önemsenmemektedir. Bunun nedenleri arasında Adıyaman bölgesini oldukça az sayıda profesyonel tarihçinin çalışması ve çalışmalardaki bölgesel zorluklar gösterilebilir. Adıyaman bölgesi ile tarihi i ilgili yapılan çalışmaların zorluklarının başında Diyarbakır veya Urfa şehirleri gibi müstakil bir şehir olamaması ve de bugünkü ilçelerinin ve beldelerinin tarihte Güneydoğu Anadolu bölgesindeki farklı siyasi yapılanmalardan dolayı kendi başına küçük şehirler olarak farklı vilayetlere bağlı olmasıdır. Bu nedenle Adıyaman’la ilgili yapılan kronolojik çalışmalarda ve siyasi olayların sıralanışında kopukluklar ve zorluklar bulunmaktadır. Bununla birlikte Adıyaman şehir tarihçiliği alanında bu deryaya ilk ayaklarını atan, küçük ama önemli izler bırakan Aziz Çağlayan ve M. Zeki Adıyaman’ı saygıyla anmak zorundayız. Bu muhterem şahısların başlattığı şehir tarihçiliği onların eserlerinden sonra uzun zaman bir gelişme gösterememiştir. Bunda yerel yönetimlerin kültürel çalışmalarla ilgili var olan bütçelerini söz konusu alanda çalışanları desteklemek amacıyla kullanmamasının önemi büyüktür. Buna rağmen başta Mehmet Taştemir, Faruk Söylemez, Muhammet Nuri Tunç1 ve özellikle Besni ile ilgili çalışmalarıyla Zeynel Özlü gibi hocalarımız önemli ve kıymetli katkılar sağlamıştır. Konuyla ilgili burada adlarını anmayı unuttuğumuz hocalarımızdan özür dileriz. Söz konusu yapılan bu çalışmaların temelini Osmanlı dönemi oluşturmakla birlikte son dönemlerde özellikle yabancı arkeolog ve tarihçilerin de dikkatini çeken Kommagene Krallığı vasıtasıyla bölgemizin antik çağı ile ilgili bölümleri yeni çalışmalar da ortaya çıkmaktadır. Ancak bu çalışmaların devamı yani orta çağla ilgili bölümleri eksik veya çalışmalarda birdenbire süreç kesilmektedir. Orta çağ ile ilgili Mustafa Alican ve Taner Yıldırım’ın makaleleri ve komşu bölgeleri çalışan tarihçilerin dolaylı anlatımları olmasa Adıyaman tarihi ile ilgili bilgi edinmek oldukça güçtür. Bu nedenle yazdığımız eserin söz konusu dönemin aydınlatılması için katkı sağlayacağı ve kronolojik tarih yazımına kolaylıklar getireceğini düşünmekteyiz. Bu çalışma için önceden yazdığımız tez ve “Doğu ile Batı Arasında Bir Krallık: Kommagene” adlı çalışmalar temel oluşturmaktadır. Bu kitap yirmi dört yıl önce başladığımız yolculuğun ilk cildini oluşturmaktadır. Bu kitabı “Hısn-ı Mansur’dan Adıyaman’a” ve “Cumhuriyet Döneminde Adıyaman” adlı çalışmalar takip edecektir. Gönül ister ki şehir kimliği, memleket bilinci, toplumsal hafıza ve şehre aidiyet duygusunun gelişmesi için zemin oluşturan bu çalışmaların daha önceden yapılması ve ilimizdeki okullara belediye ve valilik aracılığıyla dağıtılmış olsun. Ancak yaşanan geçmişe bakıldığında kültürel konulara ilgili sorumlu olan yerel yönetimlerin bu anlayıştan uzak olduğunu göstermektedir. Bu nedenle yıllarca verilen emek ve masrafa rağmen kültürel hafızaya katkı sağlamak adına çalışmamızı e kitap olarak yayınlamayı düşünmekteyiz. Adıyaman ve çevresiyle ilgili ilk araştırmalarımıza ve okumalarımıza lisans döneminde öğrenciyken başlamıştık. Daha sonraki dönemlerde ve akademik kariyerimizin ilerleyişi sırasında başka konulara da eğilmekle birlikte ufak ufak da olsa Adıyaman tarihine olan ilgimizi sürdürdük. Kimi zaman bu bir makale oldu kimi zaman da not aldığımız bir bilgi. Bu sayede Adıyaman tarihinden bir şekilde kopmamış olduk. Bundan altı yedi yıl önce XIX. Yüzyıl Adıyaman’ıyla ilgili yaptığımız araştırmaları daha önceki çalışmalarımızla birleştirerek söz konusu yüzyıl ağırlıklı bir çalışma olarak toparlamayı planladık. Ancak bir süre sonra ilkçağlardan yirminci yüzyıla kadar kesintisiz bir Adıyaman tarihi olmadığı gerçeği ve çevremizde de bu konu ile ilgili sorular gelmesinden dolayı genel bir Adıyaman tarihinin yazılması gerektiğine inandık. Ve böylece Adıyaman tarihi yazım serüveni başlamış oldu. Çalışmaya başlamamızla birlikte öncelikle elimizden geldiğince ilkçağ dönemi gibi eksik yönlerini genişleterek zenginleştirmeye uğraştık. Ele aldığımız bu dönem Adıyaman tarihinin en hareketli dönemidir. Çünkü bu dönemde Adıyaman önemli bir geçiş noktası ve üzerinde sürekli siyasi mücadelelerin yaşandığı coğrafya olarak gündemdedir. Orta çağ döneminde de kısmen bu özelliğini korumuş olsa da Osmanlı egemenliğine girdiğinde sınır bölgesi özelliğini kaybetmiştir. Orta Çağ’la ilgili bölümünü yazarken elimizden geldiğince metni ana kaynaklarla beslemeye çalıştık bu konuda kaynakların İngilizce, Türkçe çevirilerini ve tez olarak yapılan transkripsiyonlarını kullandık. Bu sayede büyük oranda söz konusu dönemi içeren metni oluşturduğumuz kanaatindeyiz. Konumuz bağlamında kitabımızda bahsettiğimiz bazı şehirlerin idari merkezleri değişmiştir. Samosata/ Sümeysat/Samsat günümüz yeniden kurulan Samsat’ı nitelemek için kullanılmamaktadır. Bahsi geçen şehir, eski Samsat olarak adlandırılmakta olup bugün Atatürk Barajı’nın serin suları altında yatmaktadır. Aynı şekilde günümüz Kahta’sı ile özellikle orta çağdaki idare merkezi olarak kullanılan Kahta arasında isim benzerliği dışında mekânsal birliktelik yoktur. Söz konusu dönemlerde anlatılan yer günümüz Koçhisar köyünün bulunduğu alandır. Son olarak günümüz Besni ilçesi ile kaynaklardaki şehir merkezi olarak görülen mevki arasında birkaç km farklılık bulunmaktadır. Konunun büyüklüğü ve bir araya getirme zorluğu birtakım nüansları gözden kaçırmamıza neden olmuş olabilir. Bunu da okuyucunun bu kadar uzun bir dönemi ele almaya çalışmamıza vermesine ve hoşgörüsüne sığınarak yapmış olabiliriz. Zira Adıyaman’ın her biri ayrı bir doktora tezi olmayı hak eden bölümlerini bir kitap halinde yazmaya kalkışmak büyük cesaret, zahmet ve dikkat gerektirmektedir. Böyle uzun bir zaman dilimini içeren bu çalışmayı ortaya koyabilmeye çabalamak ister istemez bir takım gözden kaçan hataları da beraberinde getirmiştir. Bu konudaki cesaretimizi kesintisiz bir çalışma yapmanın zorluklarını bilen akademisyen veya hemşerilerimizden aldık. Bu sayede böyle zorlu bir yola girmiş olduk. Elimizden geldiğince ana kaynakları usulünce kullanmaya ve ayrıntıları kaçırmamaya çalıştık. Bununla birlikte muhakkak ki bir takım eksik cümle ve hatalarımız olacaktır. Ancak konuyu ve bu tür çalışmaların ne kadar zorlukla yayınlandığını bilenlerin saygıyla karşılayacağını umuyorum. Murat Gökhan Dalyan
e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2017
Muhammed Cihat ORUÇ Alevilik, son yıllarda sosyal, siyasi ve dini açılardan Türkiye'nin gündemini en fazla meşgul eden, tartışılan ve güncelliğini koruyan konulardan biri haline gelmiştir. Son yüzyılda ülkemizde sıkça gündeme gelen, farklı açılardan tartışma konusu yapılan Alevilik hakkında özellikle 1980'lerden sonra araştırmalar yoğunlaşmış, birçok akademik çalışma yapılmış, kitaplar yazılmış, makaleler yayınlanmıştır. 1950'li yıllardan sonra sosyal, dini, siyasi ve kültürel olarak çok boyutlu bir görünüm arz eden Alevi topluluklar, bu tarihten itibaren köyden kente yoğun göç dalgaları sonucu Türkiye'nin farklı yerleşim birimlerine yerleşerek kendi kimliklerini ifade etmeye başlamışlardır. Ülkemizde Aleviler şu
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.