Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
10 pages
1 file
nkara Hacı Bayram Veli Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Hukuk Ana Bilim Dalı / Medeni Usül İcra İflas Hukuku Bilim Dalı, 2021
Adil yargılanma hakkı, hukuk devleti olmanın temel şartlarından birisi olup aynı zamanda kişi ve kurumlarında yargı organlarına karşı güvencesidir. Zira adil yargılanma hakkı ile yargı organları adil ve doğru bir yargılamanın gerçekleşebilmesi için sınırlandırılmakta, dava taraflarının temel hak ve hürriyetleri başta olmak üzere yargılamaya esas olan diğer hakları da korunmaktadır. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı ceza, idari ve medeni yargılama sistemlerimizde oldukça geniş bir inceleme alanına sahiptir. Öte yandan bir yargılamanın adil yargılanma hakkı kapsamında usulüne uygun ve sağlıklı bir seyir izlemesi için tarafların davadan ve yargı işlemlerinden haberdar edilmesi ve davaya aktif katılımlarının sağlanması gerekmektedir. Tarafların yargılama süreci ile ilgili bilgilendirilmesi ise tebligat yolu ile sağlanmaktadır. Dolayısıyla tebligat hukuku ve adil yargılanma hakkı birbiri ile yakından ilişkili iki müessesedir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte yargılamaların iyileştirilmesi amacıyla hukuk sistemimizde birçok yenilik gerçekleşmiştir. Bu yeniliklerden bir tanesi de elektronik tebligat uygulamasıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nda 2011 yılı itibariyle elektronik tebligat sistemi getirilmiştir. Bu tarih itibariyle hukuk sistemimizde hızla yayılan elektronik tebligat uygulaması, daha evvel yalnızca sermaye şirketleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu çerçevesinde yer alan kurumlar için zorunlu iken, 30361 sayılı Resmi Gazete' de 15.03.2018 günü yayımlanan 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 48. maddesiyle 2019 yılı Ocak ayı itibari ile etki alanını genişletmiş, yargılama hukukunda da aktif olarak kullanım sağlanmıştır. Çalışmamızda güncel gelişmeler ışığında elektronik tebligat uygulaması ve adil yargılanma hakkının ilişkisi incelenmiş, adil yargılanmanın tam anlamı ile sağlanabilmesi için elektronik tebligat sisteminin getirileri ve eksiklikleri üzerinde araştırmalar gerçekleştirilmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur. Bu doğrultuda elektronik tebligat, adil yargılanma hakkı kavramları ele alınmış, adil yargılanma hakkının unsurları irdelenerek, elektronik tebligat sisteminin bu unsurlarla ilişkisi ele alınmıştır. Adil yargılanma hakkının tam anlamı ile sağlanabilmesine elektronik tebligat sisteminin katkıları ve bu sistemde ne tür iyileştirmeler yapılabileceği tartışılmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında gerçekleştirilen elektronik tebligatın ve idari işlemlerin adil yargılanma hakkı kapsamında etkisi irdelenmiştir. (The Right to a Fair Trial is one of the fundamental necessities of constitutional states. Furthermore, it is a requisite safeguard for individuals and institutions against the judicial organs. That is, the Right to a Fair Trial restricts judicial bodies to achieve a fair and honest trial and, it guarantees the fundamental right of the litigants and their freedoms as it protects their further rights that essential to the trial. In this regard, the right to a fair trial has a comprehensive prominence in the criminal, administrative and civil justice systems. Besides, for a trial to follow a proper and healthy course within the scope of the Right to a Fair Trial, the parties should be informed about the case and the judicial proceedings and, their active participation in the case should be ensured. Thus, informing the parties about the judicial process is provided by notification. Therefore, the Notification Law and the Right to a Fair Trial closely relate to each other. With the development of technology, many innovations have taken place in the legal system to improve the trials. One of these innovations is the electronic notification application. The electronic notification system has been introduced as of 2011 in the Notification Law. The electronic notification application, which has been rapidly spreading in our legal system, was only mandatory for limited liability companies and the limited liability companies with shares divided into shares and the institutions within the framework of the Tax Procedure Law. As of January 2019, it has expanded its area of implementation and has been actively used in the judicial regulations as it addressed in the Article 48 of the Amendments to the Execution and Bankruptcy Law No. 7101 and the further laws that published in the Official Gazette No. 30361 on date of 15.03.2018. In this study, in the light of current developments, the relationship between the electronic notification application and the Right to a Fair Trial was examined. The research were carried out on the advantages and deficiencies of the electronic notification system in the context of securing a fair trial and, the solutions were offered. In this regard, the concepts of electronic notification and the Right to a Fair Trial were discussed. Therefore, the elements of the Right to a Fair Trial were examined and the relationship between the electronic notification system and these elements was evaluated. The contributions of the electronic notification system to the practical applications of the Right to a Fair Trial and the proposed improvements were discussed. The effects of the electronic notifications employed under the Tax Procedure Law and the administrative procedures within the scope of the Right to a Fair Trial has been examined.)
Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, 2018
Çalışma ve toplum, 2023
Çok kiymetli dostum ve meslektaşım, değerli bilim insanı Prof. Dr. Ali Rıza Okur'un anısına saygıyla… Öz: İçtihat uyuşmazlığının AİHS m. 6/1 kapsamında yer alan adil yargılanma hakkının ihlaline yol açtığı, AİHM içtihadıyla teyid edilmiş bulunmaktadır. Ülkemiz yargılama sisteminden kaynaklı içtihat farklılığının önemli boyutlara ulaşmış olması, bu yargı organı tarafından aleyhimize verilen çok sayıdaki kararla da kanıtlanmış bulunmaktadır. Aynı olgu, bireysel başvuru kapsamında verilmiş çok sayıdaki Anayasa Mahkemesi kararlarında da ön plana çıkmaktadır. Özellikle iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku alanındaki içtihat uyuşmazlıkları, işçilerin alın terlerinin karşılığı olan haklarını elde etmelerini güçleştiren ciddi bir soruna dönüşmüş bulunmaktadır. İçtihadı birleştirme sistemimizin karmaşık yapısı belirtilen sorunları daha da ağırlaştırmaktadır. Bu incelemeyle, içtihadı birleştirme sisteminin adil yargılanma hakkı açısından ortaya çıkardığı sorunlar ile sistemin aksayan yönlerinin belirlenerek de lege ferenda açsından yeni bir model önerisinin ortaya konulması amaçlanmıştır.
KHO Bİlim Dergisi, 2010
• Yazar nakademikunvan ,göreviveba l bulundu ukurulu e-postaadresiileberaberilk sayfan nalt nadipnotla (footnote)ve8puntoileyaz lmal d r. KHOBilimDergisi y ldaikikezyay mlananulusalhakemlibirdergidir.Dergideyay mlanan makalelerkaynakgösterilmedenkullan lamaz.
Yüksek Lisans Tezi, 2015
Adil yargılanma hakkı, yargılamanın etkin ve hakkaniyetli bir şekilde gerçekleştirilmesi ve böylelikle kamu vicdanının tatmini adına önemli bir yer tutmaktadır. Aynı zamanda adil yargılanma hakkı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde ülkemiz aleyhine ihlal kararı verilen hakların başında gelmektedir. Bu sorun, ülkemizde yeni sayılabilecek bir uygulama olan bireysel başvuru kurumu bakımından da aynı şekilde tezahür etmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yakın zamanda vermiş olduğu hak ihlali kararları önemli bir içtihat birikimi teşkil edecek mahiyettedir. Bireysel başvuru kurumu dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin adil yargılanma hakkı bağlamında şekillenen içtihatlarını sistemli bir hale getirme gayesi ile hazırlanan bu tez altı ana başlıktan oluşmaktadır. Bu başlıklar ilk olarak adil yargılanma hakkının kavramsal olarak ifade ettiği anlam ve koruduğu hukuki değer olarak hukukun üstünlüğü kavramının ortaya konulması, adil yargılanma hakkının tarihi gelişimi ve kapsamının çizilmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Geri kalan beş ana başlık ise sırasıyla “mahkemeye erişim hakkı”, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız yargı yeri ilkesi”, hakkaniyetle yargılanma hakkı”, aleni yargılanma hakkı” ve makul sürede yargılanma hakkı” gibi ulusal ve uluslararası içtihatlar ile adil yargılanma hakkının alt unsurları olarak kabul edilen haklardan oluşmaktadır. Adil yargılanma hakkının kapsamı ve alt unsuru olan bu haklar Anayasa Mahkemesi ve yer yer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarından yararlanılarak açıklanma yoluna gidilmiştir.
Adalet Bakanlığı, 2017
Bilsel adaletsizlik bağlamada yargılamada ortaya çıkan sorunlar tartışılmaktadır.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2018
İlk kez Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (MSHS) ile uluslarüstü düzleme girmiş olan denetim muhakemesine başvuru hakkı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Ek 7 No’lu Protokol’de cezai uyuşmazlıklar için tanınmıştır. Protokol’e taraf olmasalar dahi iç hukuklarında denetim muhakemesi enstrümanları olarak kanun yollarını barındıran devletler, AİHS’e taraf oldukları takdirde adil yargılanma hakkının gereklerini kanun yolları safhasında da yerine getirmekle yükümlüdür. Bu makalede İnsan Hakları Komitesi ve AİHM kararları ile adil yargılanma hakkının alt ilkeleri ve gerekleri ile içi doldurulmuş görece olarak yeni olan denetim muhakemesine başvuru hakkı incelenerek yeri geldikçe insan hakları perspektifinden Türk ceza muhakemesi hukukunda eksik bulunan hususlar değerlendirilmiştir.
Hukukçular Arası Makale Yarışması, s. 25-37, 2014
""Suçla ve özellikle organize suçlulukla mücadele amacıyla geliştirilen yöntemlere her geçen gün yenisi eklenmekte, klasik ceza muhakemesi güvencelerine aykırı nitelikte uygulamaların sayısı günbegün artmaktadır. Ajan provokatör kullanılması da söz konusu mücadele kapsamında sıklıkla başvurulan yöntemler arasındadır. Bu bakımdan sorgulanması gereken hususlardan biri söz konusu yöntemin uygulanmasının hangi şartlarda hukuka uygun veya aykırı olacağıdır. Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini kabul etmiş devletler bakımından hukuka uygunluğun/aykırılığın belirlenmesinde AİHS ile AİHM içtihadının bağlayıcı olduğu göz önüne alınırsa mevzubahis yöntem bakımından AİHM’nin geliştirmiş olduğu kriterleri belirlemek şüphesiz büyük önem kazanmaktadır. Çalışmada ayrıntılı olarak görüleceği üzere suçla mücadele amacıyla ajan provokatör kullanılması AİHS’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını yakından ilgilendirmektedir. İnsan hakları ile ilgili diğer birçok uluslararası belge ve yine birçok anayasada düzenlenen söz konusu hak genel olarak ceza, idare ve hukuk davalarında yargılamaya ilişkin ilkeleri belirleyerek adil bir karara ulaşmayı güvence altına almayı amaçlamaktadır. Ceza hukuku yaptırımlarına son çare olarak başvurulduğu göz önüne alındığında, yaptırımla sonuçlanabilecek bir yargılamada savunmanın haklarını en üst seviyede korumak gerektiğinden adil yargılanma hakkı en önemli etkisini ceza hukuku alanında gösterir. Bu bağlamda ajan provokatör kullanılması sonucunda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla AİHM’ne yapılan başvurular 6. maddenin 1. fıkrası çerçevesinde incelenmektedir. Çalışmamızda ilk olarak ajan provokatör kavramı Türk doktrininde ve Avrupa İnsan Hakları Hukukunda kullanıldığı şekliyle tanımlanacaktır. Sonrasında, konu ile ilgili başlıca AİHM kararları incelenecektir. Kararların incelenmesinin ardından ilgili kararlarda ön plana çıkan hususlar değerlendirilmek suretiyle ajan provokatör kullanılmasının AİHS’nde düzenlenen adil yargılanma hakkına aykırı olup olmadığı veya hangi şartlarda uygun olacağı tespit edilmek suretiyle çalışma sonlandırılacaktır. ""
İnHFD, 2023
Eşitlik ilkesi, temel bir ilke ve hak normu olarak idarenin yargısal denetiminde önemli bir yer tutmaktadır. Yargısal denetim yoğunluğu, idari yargı yetkisinin sınırlarına göndermede bulanan ve idari dava konusunun nasıl ve ne kadar denetlendiği ile ilgili bir kavramdır. Denetimin yoğunluğunu maddi denetim ölçütleri, usuli yetkiler ve kanıt standardı belirler. Eşitlik ilkesinin denetim ölçütü olarak kullanıldığı davalarda denetim yoğunluğu, belirli bir dava konusuna ve sınıflandırmaya bu hususlar göz önüne alınarak hangi düzeyde bir denetim uygulanacağına bağlıdır. İdari davalarda eşitlik denetimin yoğunluğunun bilinmesi, yargısal denetiminin belirliliği ve öngörülebilirliği açısından önemlidir. Eşitlik ilkesinin benzer davalarda tutarlı bir şekilde uygulanması, mahkemelerin 'duruma göre' davranmasını engellediği gibi kişi hak ve özgürlüklerinin en üst düzeyde korunmasını da sağlar. Bu çalışma, eşitlik ilkesinin norm yapısını ve kapsamı ile birlikte yargıç yetkilerini dikkate alarak idari davalarda eşitlik denetiminin yoğunluğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma, özellikle kural-ilke ayrımına ve eşitlik ilkesinin kapsamına odaklanarak eşitlik testinin idari davalarda ne kadar etkili kullanılabileceğini göstermeye çalışmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
(Yayınlanmamış yüksek lisans tezi), 2008
Türkiye Barolar Birliği Degisi, 2011
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014
Maliye Dergisi, 2018
Selcuk Universitesi Hukuk Fakultesi Dergisi, 2020
9. Örgütsel Davranış Kongresi Bildiriler Kitabı, 2022
Sosyal Psikoloji Kuramları, 2021
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Mustafa Avcı'ya Armağan, 2024
ViraVerita: Disiplinlerarası Karşılaşmalar, 2022
Eyüp Kaan DEMİRKIRAN, “İHAM Kararları Çerçevesinde Adil Yargılanma Hakkı ile Yasama Bağışıklıkları İlişkisi Üzerine Bir İnceleme”, Anayasa Hukuku Dergisi, Cilt No.: 12, Sayı No.: 23, 2023, s. 131-170.