Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
27 pages
1 file
SMMM YETERLİLİK EN ÖZET ÇALIŞMA
Borçlar Hukuku Ders özeti
Okuyucunun Dikkatine: Bu yazı henüz hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencisiyken Hukuk Başlangıcı dersi ödevi olarak hazırlanmıştır.
Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Dergisi, 2016
Burada 2014 güncellenmesi ile Bilgilendirme ve Onam boyutunun hukuk temelleri irdelenmektedir. arlığın insanlar için anlamı öncelikle insan olmaktır. İnsan olmanın temelinde aklını kullanabilmesi, sağlıklı olabilmesidir. Ancak ilk ve önemli boyut varlıktır. Bu açıdan tıbbi gereklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilemez. Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dâhil, kimsenin hayatına son verilemez" denilmektedir ki bu hak katı şekilde korunmalıdır. Sağlık bu açıdan en önemli yaşam hakkını sağlayan boyuttur. Bireylerin bilgilenme ve rıza hakkı ile bu otonomi boyutu ile bütünleşmektedir. H u k u k / Ö z g ü n-B i l g i l e n m e 9 V Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Dergisi Sayfa. 89 89 Özet AMAÇ: Her bir bireyin kendi bedeni üzerinde sorumluluğu, otonomisi kesindir ve hukuk açısından da korunmaktadır. Çocuklarda ve özellikle prematürelerde temel olan Yaşama Hakkıdır ve bu tüm Mahkeme Kararları açısından da net ve kesindir. Buna uymayan ailelerin bebekleri Çocuk Koruma Kanunun 5. Maddesi c ve d bendine göre ailelerden alınarak devlet koruması ve gözetimi altına alınır. Bu açıdan bilgilendirme konusuna hukuksal açıdan bakarak yorumlanmak amaçlanmaktadır. Dayanaklar/Kaynaklar (Materyal ve Metot): Tüm İnsan Hakları ile ilgili Ulusal ve Uluslararası noktalar ele alınarak, bilgilendirme ve rıza konusu, özellikle prematürelerde ele alınmıştır. Her bir bireyin kişilik hakları temelinde, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan, otonomisine gereken insanlık boyutu yaklaşımlar, onuru korunum gözetilmeli ve gereken saygı gösterilmesi etik ve hukuk açısından zorunluluktur. Yaşam Hakkı temel insan olarak var olma hakkı olduğu dikkate alınarak, tıbbi zorunluluklar ve kanunda belirtilen durumlarda rıza gözetilmeden yapılacaklar tanımlanmıştır. Tıbbi gereklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilemez. Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dâhil, kimsenin hayatına son verilemez. Ulusal ve Uluslararası tüm yasal boyut, tıbbi yaklaşımlarda, sağlık açısından her türlü yaklaşımda yaşam hakkı konusu dışındakilerde rıza şartı olduğu, rıza alınması içinde bilgilendirmenin gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Ölüm Hakkı, letting to die, kaliteli yaşam gibi konularda gündeme getirilmiştir. Bu sunumda Ulusal ve Uluslararası etik ve hukuk değerlendirmeler ile bazı mahkeme sonuçları ile boyut irdelenmektedir. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulun 2011 yılında oluşturduğu bir formda güncellenerek ayrıca eklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Bilgilendirme ve rıza konusunda yasal ve etik mevzuat Outline AIM: The ethical and legal perspective of informative consent is discussed, even for the preterm infants, with severely ill, near life ones. Grounding Aspects: The ethical and legal considerations are discussed and the court orders are in evaluation of the informative consent, especially for the preterm infants. For everyone as a Human being, have right for life. To be is the basic concept of man and woman, therefore, under the autonomy of each person, they have a unique right for consent. For to get the consent, the information must be performed by the medical staff. The only situations that have not need the consent, but the information given is the medical reasoning and other legal aspects.
Hukuk, elimize tutuşturulmuş bir haritadır. Bütün haritalar gibi yol göstermek ve konumumuzu belirlemek için yapılmıştır. Yine bütün haritalar gibi gerçek değildir. Gerçek olduğunda hiçbir işe yaramaz ve işe yarar olduğunda ise gerçekliği fena halde çarpıtmaktadır (Üye: 2013). Haddizatında insan gerçeği sadece temaşa edebilir; temellük edemez. Temaşa ettiğimizden zihnimizde kalanı, bir takım göstergeler ile (harita gibi meselâ) aktarabiliriz; ne kadar aktarılabilirse. Ama göstergeler sihirlidir: İşaret ettiğini dönüştürebilir.
Hukuk felsefesinin cevaplandırmaya çalıştığı üç ana soru vardır: 1-Hukuk, nasıl tarif edilmelidir? 2-Hukuk, meşruiyetini nereden alır? 3-Hukukun mahiyetini belirleyen temel kavramlar nasıl yorumlanmalıdır? Toplumu muayyen kategorilerden ibaret bir yapı kabul eden klasik veya geleneksel dünyada bu ana sorulara verilen cevapların "statü hukuku"nu; tekil bir yapıdan ibaret kabul eden modern dünyada ise "sözleşme hukuku"nu teşkil ettiğini söylemek pekâlâ mümkündür. Statü hukuku, ethik ya da dinsel farklılaşmanın çok sınırlı olduğu bir kurallar sistemini içerirken; sözleşme hukuku, farklılaşmanın azami seviyede olduğu kurallar sistemini içerir. Statü hukukunda niteliksel-doğal eşitsizlik inancına istinaden, bireyden ziyade onun mensubu bulunduğu grup ya da statü önemliyken; sözleşme hukukunda niteliksel-doğal eşitlik kabulüne istinaden birey ve bireysel haklar önemlidir. Avrupa'da gerçekleşen Rönesans ve Reformasyon hareketleri sonucu ahlak ve hukuk ayrımı zorunlu hale gelince, siyasetin meşruiyet zeminini oluşturan doğal-tanrısal "statü hukuku" yerini rasyonel, hümaniter "sözleşme hukuku"na bırakmış, buna bağlı olarak da hukukun mahiyetini belirleyen temel kavramların yeniden yorumuna da ihtiyaç duyulmuştur. Söz konusu kavramları adalet, eşitlik, özgürlük ve güvenlik biçiminde sıralamak yanlış olmasa gerektir.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Tarihsel sürecin akışı içerisinde yaşanan toplumsal gelişmeler, kimi disiplinlerin ontolojik açıdan sorgulanmasına neden olmaktadır. 1990'larda Kamu Yönetimi açısından yaşanan ve "Nesnesini Arayan Disiplin: Kamu Yönetimi" isimli makalede Kamu Yönetimi açısından ele alınan bu sorun, günümüzde de Genel Kamu Hukuku açısından yaşanmakta, Genel Kamu Hukuku disiplininin inceleme nesnesi ve hatta gerekliliği tartışılma konusu yapılmaktadır. Bu çalışmada, Genel Kamu Hukuku disiplininin inceleme nesnesinin ne olması gerektiği sorusu cevaplanmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede, literatürde alternatif yaklaşım olarak ortaya konulmuş olan, Genel Kamu Hukukunun Prusya'nın feodal merkezileşmesinden sonra kapitalistleşmeye başladığı dönemde beliren zayıf siyasal alan ve ekonomik alan ayrımında, devlet ve toplum bütünleşikliği ile hukuk arasındaki ilişkiyi incelemek üzere ortaya çıktığı, takip eden tarihsel süreç içerisinde kapitalistleşmenin yoğunlaşmasıyla artan siyasi alan ve ekonomik alan ayrılığı çerçevesinde ise devleti, toplumdan soyutlayarak inceleyen bir disipline dönüştüğü, saf kapitalist paradigma çerçevesinde ortaya çıkan Siyaset Biliminin yayılışı ile birlikte ontolojik açıdan tartışılmaya başlandığı şeklindeki görüş verili olarak alınmıştır. Tarihsel süreç içerisinde gelinen son aşamada, Genel Kamu Hukukunun, Anglo Amerikan paradigmasına alternatif oluşturacak şekilde, devlet ve toplumun bütünsel algılandığı bir temelde, bu bütünlük ile hukukun ilişkisini inceleme nesnesi edinmesi yönünde öneri getirilmiştir.
DergiPark (Istanbul University), 1997
During collective agreements, it is prior that both parties have to have authority to make an agreemenL Parties have to use this authority within the certain period of time to prevent delays and not to disturb labor peace. According to Act 2822, it is limited to use this authority within the certain time period. If parties do not use their authority in time, this authority will not be in use and will not be longer in force. In this article; situations which cause expiration of authority and their lawful results are examined. These aspects are investigated by considering some steps during the collective agreement process.
Nihat Baş
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, değişik kararlarında “adalet sadece gerçekleştirilmemeli, aynı zamanda da gerçekleştirildiği görülmelidir” fikrini ileri sürmüştür. Adaletin gerçekleştirildiğinin görülmesinin en açık yollarından biri de gerekçelerdir. Gerekçeler, yargılama sonucu verilen kararın sadece taraflara değil tüm dünyaya açık seçik ilan edilmesi ve bir anlamda da mahkemenin kendini topluma karşı savunması gibidir. İnsanların hayatlarında olumlu veya olumsuz derin değişiklikler yapan mahkemeler, verdikleri kararlarına mantıklı bir şekilde ulaşmak ve ulaştıkları kararları da yine mantıklı bir şekilde açıklamak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sı 141. madde üçüncü fıkrası hükmü gereğince ülkemizde mahkemelerin tüm kararlarının gerekçeli olması zorunluluğu vardır. Ayrıca bir çok kanun da gerekçe konusunda emredici normlara sahip olmasına rağmen, halen özellikle hüküm sonucu yazılan gerekçelerde hatalar mevcuttur. Gerekçelerin hukuki zorunluluk olmasının ötesinde, mantık ve metodolojik açıdan incelenebilmesi, gerekçeler ile muhatap olan tüm taraflar açısından elzemdir. Makalede, gerekçe noksanlarını mantık ilmi açısından inceleyip sınıflandırmanın yanında, Yargıtay kararları açısından da incelemeye çalıştım. Çünkü gerekçeler salt hukuksal metinler olmalarının ötesinde, verilen kararı taraflara ve topluma açıklayan, anlamlandıran metinlerdir. Bu sebeplerle taraflar, kararların haklılığını ve doğruluğunu, tek başlarına anlayabilmeli, anlamlandırabilmelidirler. Bunun tersi durumlarda taraflar, devlet gücünü kullanan yargılama kurumlarının adil ve doğru kararlar verdiğine olan inançlarını kaybedecekleri gibi, daha tehlikeli olan durum ise; bu kurumlardan ve çözümlerinden ümidi kesmeleridir.
Herkesin kendi davranışıyla baş başa bırakılması durumunda sosyal yaşamın anlamı kalmayacağından, toplum hayatı zorunlu olarak bir düzeni gerektirir. Düzen ise her seviyede toplum için birtakım davranış kurallarının varlığını gerekli kılar. İşte toplum içerisinde bireylerin çıkar çatışmalarını Hukuk Kavramı uzlaştırmak, birbirleriyle olan ilişkilerini ve davranışlarını düzenlemek ve böylece toplum düzenini sağlamak ve sürdürmek amacıyla getirilmiş kurallara, toplumsal davranış kuralları (sosyal düzen kuralları ya da toplumsal hayatı düzenleyen kurallar) denir (Anayurt, 2002: s. 28).
Sosyal Düzen Kuralları: Din, ahlâk (iyi, kötü), görgü (adab), örf ve âdet ile hukuk kurallarıdır. Bir geleneğin örf ve âdet kuralı olabilmesi için istikrarlı olarak tekrarlanması gerekir. Bunun dışında, o geleneğin bağlayıcı ve zorunlu olduğu hususunda o toplumda genel kanaat bulunması da şarttır. Hukuk kurallarını, sosyal hayatı düzenleyen diğer kurallardan ayıran en önemli özellik, hukuk kurallarının maddi yaptırım ile desteklenmiş olmasıdır. Yazılı olması, hukuk kurallarını sosyal hayatı düzenleyen diğer kurallardan ayıran bir özellik DEĞİLDİR!
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2023
Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2021
Hukuk Kuramı, 2018
Istanbul Universitesi Hukuk Fakultesi Mecmuası, 1963
Public and Private International Law Bulletin, 2022
Genel Kamu Hukukuna Emek Verenler , 2019
Public and Private International Law Bulletin, 2021