Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2016
hem İngiltere özelindeki hem de küreselleşmeyi inşa edip yararlanmış Batı dünyasının genelindeki çalkantıyı, basit bir ırkçı kabarışa indirgeme yanlışlığına düşmemek gerekiyor. Batı medeniyetini defalarca intiharın eşiğine getiren ırkçı dalganın yükselişinde, Avrupalı elitlerin demokrasi ve milliyetçiliğin buluştuğu çizgide biriken toplumsal taleplere sırtlarını dönüşleri pay sahibidir. AB üyesi ülkelerde yıllardır tartışma konusu olan milliyetçi talepleri; millî egemenlik, yönetici iradenin seçimler aracılığıyla millete dayanması ve millî kimliği var eden değerlerin korunması üçlüsüyle özetlemek mümkün. Bunların uzun süreli göz ardı edilmesinin doğurduğu tepkiler, değişik konuları merkezine alan protesto dalgalarıyla zaman zaman kendisini açığa vurmaktaydı. Yeni dünya konjonktüründe ise eşit vatandaşlığa ve dâhil edici millî kültür tasarımına dayanan milliyetçilikten boşaltılan alanın, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla anılan aşırı akımlarca doldurulma gayretleri görülüyor. Ancak, yukarıda özetlediğimiz milliyetçi üçgenin içinde kalan talepler, açık tartışmalarda hâlâ geniş bir kitle tarafından benimsenerek savunuluyor. Gelecekte, iktidarını yitirmek istemeyen elitler, muhalif kesimlerin talepleriyle kendi konumları arasında bir sentez arayışına girdiklerinde; yine, aşırı sağda görülen gruplar, yalnızca yabancı düşmanlığıyla çoğunluğu sağlayamayacaklarını hissettiklerinde, bu üçgene doğru ilerleyebilirler. Yani, hızlanan jeopolitik rekabet iklimini ve tehdit lerle değişen güvenlik ortamını da dikkate alırsak, milliyetçi ilkelerin Batı’da yeni siyasi merkeze adres olabileceğini düşünebiliriz.
Eğitimde Coğrafya Okuryazarlığı-II, 2022
Coğrafya disiplininin temelde bir mekân bilimi olması ve birçok bilim dalından yararlanan yapısı ile disiplinlerarası bir bilimdir. Mekâna ait algıları ve özellikleri açıklar ve bu bağlamda diğer bilimlere destek sağlar. Çeşitli bilimlerden elde edilen veriler, coğrafya okuryazarlığı ile anlam ve uygulanabilirlik kazanır. Coğrafya, bu çevreler arasındaki ara bağlantılara ve mekânsal dinamiklere vurgu yaparak fiziksel, sosyal ve kültürel çevreleri anlamamıza yardımcı olan birleştirici bir araştırma disiplinidir. Bir bakıma coğrafya, gezegenimizin kullanma kılavuzu ya da rehberi olmaktan daha öte bir işlevselliğe sahiptir. Şüphesiz sadece coğrafi bilgi yeterli değildir. Önemli olan bilginin bireye ne gibi beceriler kazandırdığı, nasıl bir yetkinlik sağladığı veya davranışa dönüştürdüğüdür. 21. yüzyıl yeterliklerinde coğrafya okuryazarlığının içeriğinde yer alan temel beceri ve yetkinliklerin önemi büyüktür. Kuşkusuz bu yüzyılda coğrafya eğitimi daha da önemli bir yer alacak ve coğrafya okuryazarlık bilinci ve becerisi artacaktır. Böylece coğrafya eğitimi insanın, çevresi ile daha uyumlu olması ve onu doğru algılayıp daha rasyonel kullanan bir bilinç kazanmasını sağlayacaktır. Yaşadığımız mekânı ve bu mekânla olan ilişkimizi anlamlandırmak ve bu mekânı sürdürülebilir bir şekilde kullanmak ancak coğrafi bilgi ile mümkündür.
Bu çalışma, demokrasinin küreselleşme sürecinde karşılaştığı sorunları analiz etmeyi amaçlamaktadır. Söz konusu çalışmada, küreselleşmenin özellikle ulus-devlet ve buna bağlı olarak demokrasi üzerinde yarattığı etkiler ele alınmaktadır. Bahsedilen etkiler yurttaşlık ve kamusal alanda meydana gelen dönüşümlerdir. Ayrıca çalışmada tüketim toplumunun bu süreçte oynadığı role değinilmektedir. Sözü edilen çalışma, demokrasinin küreselleşme sürecinde bir kriz içinde olduğu iddiasına dayanmaktadır. ABSTRACT This article aims to analyze the problems of democracy encountered with globalization. The effects of globalization on democracy and national-state in particularly are evaluated. In the mentioned study these effect are in the national-state, citizenship structure and public sphere. Additionally the mass society's role in this process is discussed. This study is based upon the idea that democracy is a crisis in the globalization process.
Akademik İncelemeler Dergisi (AID), 2014
Türkiye'nin Katar'ın yanında durması kendi tezlerinin arkasında durması anlamına da geleceği için değerlidir. Bununla beraber Türkiye'nin müttefikinin yanında durması kriz sonrasını göz önüne alırsak bölgedeki diğer aktörler nezdindeki " güvenilir müttefik " imajına da olumlu katkı yapacaktır.
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Küresel bir fenomen olan karapara aklama, suçluların uyuşturucu kaçakçılığı, terörizmin finansmanı, yolsuzluk ve vergi kaçakçılığı gibi mali suç faaliyetleriyle ilişkili 3 olması nedeniyle dünya genelinde ekonomik istikrara yönelik büyük bir tehdit olarak görülmektedir. Teknolojilerin gelişmesi ve Bitcoin vb. kripto para birimleri, hükümetlere yeni ulusal güvenlik zorlukları yaratmış, terörist gruplar ve organize suç örgütlerine fırsatlar sunan yıkıcı bir finansal teknolojiye dönüşmüştür. 2009'da yaratıldığından beri Bitcoin kullanımı dünya çapında katlanarak artmıştır. Bununla birlikte, terör finansmanı ve karapara aklama faaliyetlerini kolaylaştırmak için Bitcoin hızla kullanılmıştır. Ülkeler Bitcoini yasaklamadan izin vermeye kadar farklı düzenlemelere gitmişlerdir. Bu tutarsızlık, Bitcoinin etkili bir şekilde sınıflandırılamamasından kaynaklanmaktadır. Bir yanda Bitcoinin bir para birimi olduğunu savunanlar, diğer yanda Bitcoinin bir varlık türü olduğunu iddia edenler bulunmaktadır. Çalışmamızda, Bitcoinin yeni bir teknoloji olarak sınıflandırılması ve düzenlemenin özel sektör teknoloji şirketlerine dayanması gerektiği savunulmaktadır.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 2021
Küreselleşme çok taraflı, çok amaçlı ve çok sonuçlu bir kavramdır. Kavramın tanımı, ne olduğu, ne olmadığı, ne zaman başladığı, tarafları ve son olarak da geleceği ile ilgili tartışmalar literatürde yer etmektedir. Bu tartışmalar çalışmanın ilk bölümünde "bitmeyen tartışmalar" başlığı altında detaylı şekilde incelenmiştir. Çalışmanın teorik zeminini oluşturan "endizm" ise 20. yüzyılla birlikte bazı değerlerin sonuna gelindiğine ilişkin bir yaklaşımı nitelemektedir. Endizm gerek halen olgunlaşmamış bir teori olması gerekse yeterince literatürde yer edememesi nedeniyle şu an için örnekler üzerinden aktarılmaktadır. Bu sebepledir ki özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte ideolojilerin sonu ve tarihin sonu tezleriyle popüler bir kavram haline gelmiştir. Bu çalışmada iddia edildiği üzere ise endizmin 21. yüzyıldaki temsilciliğini "küreselleşmenin sonu" tartışmaları yapmaktadır. Küreselleşmenin bir anlamda sorguya çekildiği çalışmanın üçüncü ve son bölümünde, küreselleşmenin özünde barındırdığı dikotomilere yer verilmiş ve küreselleşmenin içinde bulunduğu kriz irdelenmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte yine bu bölümde yer verilen küreselleşmenin geleceğine ilişkin olası senaryolar da kavramın endizm kapsamında değerlendirilmesine dayanak oluşturmaktadır.
2017
Kriz onceden bilinmeyen, tahmin edilemeyen veya ciddiye alinmayan bazi gelismelerin makro duzeyde devlet ve ekonomi, mikro duzeyde ise sirketleri ve girisimcileri ciddi oranda etkileyecek sonuclara neden olan gelismelerdir. Kuresel kriz ise tum dunyayi etkileyen cikis nedeni herhangi bir ulke veya bolgedeki ekonomik istikrarsizliklar, mali bunalimlar olan, ekonomik olarak ulkeleri dar bogaza sokan bir ekonomik kalp krizi olarak nitelendirilebilir. Bu calismanin amaci, meydana geldikleri zamanlarda dunya ekonomilerini ciddi oranda sarsan, finansal etkilerinin yani sira sosyal ve politik etkileri de olan finansal krizlerin ortaya cikis nedenleri hakkinda ozellikle 2008 mortgage krizi baglaminda bir felsefe ortaya koymak ve kuresel krizi; kimlerin, ne amacla cikarmak istediklerini, krizin hangi cikar gruplarinin menfaatine oldugunu makro bir cercevede ele almaktir. Arastirma yontemi olarak nitel arastirma yontemleri arasinda yer alan dokuman incelemesi ve yari yapilandirilmis mulakat t...
2017
Romanda veya hikâyede imge kendisini en cok sahislar uzerinde gostermektedir. Refik Halid Karay’in Gurbet Hikâyeleri adli eserinde, oteki baglamindan incelenmeye musait yogun imgeler bulmak mumkundur. Genellikle hikâyelerin mekâni Suriye, zamani ise XX. yuzyilin baslaridir. Bundan dolayi, yerel halk olan Araplar ile casus veya asker Ingilizler ve Fransizlar hikâyelerde sikca gecmektedir. Eserde Araplar ve Avrupalilar tespit edilip, yazarin ulkesine duydugu ozlemle, Osmanli Devletinin yikilisinda etkisi bulunan bu gruplara nasil baktigi incelenmistir.
Alan Yayıncılık, Birinci Baskı, Nisan Ġstanbul, 2009
YENİ BİR BÜYÜK KRİZ… Dünya kapitalizmi son 30 yıldır tekliyor.. 1974-75 petrol krizini, 1979-80'deki daralma izlemişti. 1984'teki Latin Amerika borç krizinin arkasından 1987'deki New York borsasının çöküşü gelmişti. Ardından , 1990-91'de yeniden bir ekonomik daralma yaşanmış, bunu 1994 Meksika "tekila krizi" izlemişti. 1997 Asya ve 1998 Rusya krizlerinden sonra Marmara depreminin etkisiyle 1999'da Türkiye ekonomisi negatif büyüme yaşamış, ardından da 2000 sonu ile 2001'de tarihinin en derin krizlerini yaşamıştı. Aynı yıl Arjantin'de de mali çöküş ve kriz yaşanmış, ABD'de de"yeni ekonomi" çökmüştü. Şimdi, daha büyük ve global bir kriz yaşanmaya başlandı DÜNYA'DA GELİRİN PAYLAŞIMI ÇOK ADALETSİZ-Global krizin derininde , dünyadaki gelirin merkez-çevre ülkeleri arasında adaletsiz dağılımı da etkili. Merkezdeki 31 ülke, nüfusta yüzde 15 payı olmasına karşılık, dünya hasılasından yüzde 56 pay alıyor. Buna karşılık nüfusun yüzde 85'inin yaşadığı 141 çevre ülkesi, dünya hasılasından yüzde 43-44 pay alıyor. Çevre ülkelerine ucuz emekgücünü ve hammaddelerini kullanarak "merkez" için dayanıklı-dayanıksız mal üretme ve ihraç etme rolü veren Merkez ülkeler, içine girdikleri krizle daralınca, krizi anında çevre ekonomilerine yansıttılar ve onları da krize sürüklediler.
Middle East Journal of Refugee Studies, 2019
Postmodernitenin sınırları üzerine kafa yoran Zygmunt Bauman, göç olgusunu, sosyolojik bir analizle ele almıştır. Yabancılaşma, korku ve ahlak olmak üzere üç temel kavram üzerinden değerlendirdiği göç krizinde, eser boyunca üzerinde duracağı politikacıların ve kitle iletişim araçlarının rolünü irdeleyecektir. Hakikati ve ahlakı sosyolojiye taşıyan yazar, toplumdaki tutumun göçün nedenleri ve sonuçlarına etkisine dair bir analiz sunar. Toplum, hükümet liderlerinin ve medyanın etkisiyle göç trajedisine karşı duyarsızlaşmaktadır ve bu duyarsızlaşmanın karşılıklı bağımlılık ilkesi üzerinden etkilerinin üzerinde durulacaktır.
ABSTRACT A crisis is defined as events that occuring because of political or economic reasons and undermines the country’s economic structure; due to globalization and economic ties, it effects in other countries and therefore, faced due to change, is the name of the global financial crisis. The world economy had the scene of the global crisis a lot of times, from The Great Depression in 1929 to 2008, based on philosophy of the "Resources are scarce, the needs are endless", so we can say from this philosophy, there wil be new crises. That study also examined the effects of the global crisis and the crisis in Turkey and implemented solutions to these crises and the crisis will focus on prescriptions. Key Words: Economic Crisis, Financial Crisis, Corporate Sector Crisis, World Crisis JEL Codes: G01 - Financial Crises
DergiPark (Istanbul University), 2022
Öz Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD)'nın başlıca görevi, Avrupa Birliği (AB)'ndebirlik kurallarının hukukiliğini incelemek ve AB Hukukunun aynı şekilde yorumlanmasını ve uygulanmasını sağlamaktır. Bu çerçevede 1994 yılında SP Anastasiou Limited ve 12 diğer Kıbrıslı Rum narenciye üretici ve ihracatçısının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) menşeli ürünlere karşı Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi nezdinde açmış olduğu dava ABAD'a taşınmış ve alınan kararlar sonucunda KKTC'nin başta Birleşik Krallık olmak üzere, AB ülkeleri ile ticari ilişkileri olumsuz etkilenmiştir. Bununla birlikte Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılması KKTC ile ticari ilişkilerin yeniden tesis edilmesine yönelik tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada ABAD kararları sonrası yaşanan hukuki süreçler ve Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılmasının KKTC ile ticari ilişkilerinin geleceği açısından nasıl bir anlam teşkil edeceği irdelenmiştir. Çalışmanın bulguları Brexit'in KKTC için 2 temel fırsat sunduğuna, bunların ilkinin KKTC'nin Türkiye-Birleşik Krallık ticaret anlaşmasına dolaylı olarak dahil edilmesi, diğerinin ise adada 2004 yılında uygulamaya konan "Yeşil Hat Tüzüğü" ilkeleri doğrultusunda ve Türkiye'nin de siyasi desteğiyle KKTC'nin Birleşik Krallık ile benzer bir ticaret ilişkisi kurması olasılığına işaret etmektedir. ABAD kararları Bu çalışmada "Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi" kapsamında uyulması belirtilen tüm kurallara uyulmuştur. Yönergenin ikinci bölümü olan "Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiğine Aykırı Eylemler" başlığı altında belirtilen eylemlerden hiçbiri gerçekleştirilmemiştir.-Bu makalenin araştırılması, yazarlığı ve / veya yayınlanmasına ilişkin herhangi bir potansiyel çıkar çatışması beyan edilmemektedir.
AyrıntıDergi Sayı 48: Kriz, 2018
Siyaset kavramının genellikle 2 ayrı tanımı olduğu kabul edilir. Bunlardan ilki siyasetin insan türünün birlikte yani bir topluluk halinde yaşama zorunluluğunu konu edinen; bir arada varolmayı mümkün kılan koşulların üretiminden bu varoluşu yönetmeye kadar birçok ortak meselenin nasıl çözüleceğini, birlikte nasıl eyleneceğini konu edinen anlayıştır. Diğeri ise burada dile getirilen hususları, bunların başka bir biçimde ele alınması mümkün değilmişçesine hükmetme kavramına indirgeyen ve siyaseti egemenlik kurma mantığı çerçevesinde ele alan realist tahrifattır. İkinci yaklaşımın çok uzun bir süredir hâkim konumda olması siyasal ufkumuzu ister istemez daraltıyor. Bu durum genellikle hükmedenin iktidarının gücüyle paralel olarak topluma dayattığı siyasetsizleştirmenin sonucunda mümkün oluyor. Siyasal alanın daralması, siyasete konu edinilen meselelerin belirlenmesi ve de siyaseten söylenecek sözlerin sınırının geriletilmesi siyasetsizleştirme sürecin asli parçaları arasında yer alıyor. Siyaset yalnızca farklı zaman ve mekânlara yayılacak ölçüde; kent devletinin yönetiminde söz sahibi olabilecek rakip soylu aileler içinden sıyrılıp iktidarını sağlamlaştırmanın, müesses Cumhuriyetçi Parti'nin yerleşik unsurları içerisinden sıyrılıp başkanlığa uzanmanın, ortaklık yapılan dini hiziplerin ekarte edilmesinin vb. aracı haline getirilmiş oluyor. Siyasetin kendisi egemenin siyaset-üstüleşmesinin aracına indirgeniyor. Uzunca bir süredir Yeni-Sağ'dan teknokratikleşmeye, piyasa egemenliğinden otoriterleşmeye kadar bin bir türlü musibetin müsebbibi olan neoliberalizm de bu tür bir siyaset anlayışının ürünü olarak küresel çapta burjuvazinin işçi sınıfı üzerindeki egemenliğini yeniden tesis etme ve mutlaklaştırma eğilimini ifade ediyor. Bugünümüzü hem küresel hem de ulusal çapta belirleyen ilişkilerin bütününü ifade etmesi, bir bakıma insanlık durumunun bugününün belirleyicisi olması bakımından neoliberalizmi bir başlangıç olarak alacağım. Tarihin ve kapitalizmin damgasını vurduğu modernliğin kendi iç süreklilik ve kopuşları değerlendirildiğinde başlangıç noktası olarak alınabilecek bir yığın gelişme seçilebilir elbet ancak bunlardan hiçbiri geniş anlamda bugünü açıklamak için kapsam ve soyutluk düzeyleri açısından neoliberalizmden daha uygun değil. Eğer içinde bulunduğumuz koşulları, kanıksanmış daimi kriz durumu olarak tanımlayacaksak, ki kanımca böyle tanımlanabilir, bu doğrudan neoliberal sınıf egemenliği ve bunun krize biçtiği kurucu paye ile alakalı. Bu çalışma kapsamında; kriz kavramını merkeze alarak neoliberalizmin sahip olduğu egemenlik mantığını, bunun öznelliğimiz üzerindeki etkilerini ve potansiyel karşı çıkış-dönüşüm imkânlarını tartışacağım. Bugüne İlişkin İki Başlangıç: Kriz ve Ütopya Kriz, tam da eski ölürken yeninin doğamamasından kaynaklanır ve bu arada kalan dönemde çeşitli marazi belirtiler ortaya çıkar.
Gazete Duvar
2008 küresel finansal krizinin başlangıcının üzerinden 10 yıl geçti. Krizin etkileri bazı bölgelerde yoğunlaşarak devam ediyor, Avrupa Birliği (AB) de bu bölgelerden biri. ABD ile kıyaslandığında Avrupa’da krizin etkilerinin çok daha uzun sürmesinin nedenleri üzerine farklı görüşler var. Bu görüşler, bir yanıyla Avro Krizi’nin nedenleri ile ilgili yaklaşımları da içeriyor. Bu yazıda, Avro Krizi’nin nedenleri ve krizin gidişatı ile ilgili üç farklı yaklaşımı ele alacağım. Bu tartışma, Almanya’dan 2018’in üçüncü çeyreğinde gelen ekonomik daralma verisi ve AB Komisyonu ile İtalya hükümeti arasında yaşanan bütçe krizi bağlamında, daha önemli hale geliyor.
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2005
İktisadi faaliyetler tarih boyunca dönemsel çalkantılar sergilemişlerdir. İlk olarak 1800'lü yıllarda iktisatçılar bu çalkantıların bazen krizler doğurduğunu fark etmiş ve bu krizlerin oluşumunu anlamaya ve açıklamaya çalışmışlardır. Krizlerin oluşumunu anlamaya ve açıklamaya yönelik ilgi bazı dönemlerde azalmakla beraber günümüze kadar devam etmiştir. Diğer taraftan, 1980'li yıllarda dünyanın pek çok ülkesinde hızla yayılmaya başlayan finansal küreselleşme akımı, finansal kriz olgusunu gündeme getirmiş ve para krizleri 1980 sonrası en sık karşılaşılan finansal kriz türü olmuştur. Bu bağlamda, para krizlerini konu edinen birçok araştırma kısa bir sürede geniş bir para krizi açıklama modelleri arşivi oluşumuna olanak sağlamıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.