Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
11 pages
1 file
ÖZET Günümüzde şiddet, her alanda olduğu gibi aile içerisinde de artış göstermekte ya da var olan şiddet toplumsal duyarlılık seviyesinin artmasıyla daha fazla gözler önüne serilmektedir. Genel olarak Türk aile yapısı içinde meydana gelen şiddet, aile bireylerinin birbirine ya da bireylerden birinin diğerleri tarafından fiziksel veya duygusal yönden saldırıya uğraması olarak izah edilmektedir. Bu araştırma da düşük sosyo-ekonomik yapıdaki kadın ve çocuğun, şiddeti nasıl algıladığı üzerinde durulmuştur. Zira düşük sosyo-ekonomik yapıdaki özellikle kadınların ve çocukların şiddeti kanıksadığı görülmüştür. Araştırmanın ana evreni, Malatya İl Merkezi ortaöğrenim çağı gençliği adı verilen, okuyan gençlik ve aileleri olmak üzere iki ana gruptan oluşturulmuştur. Örneklem, tabakalı örneklem tekniğine göre, evreni temsil etme düzeyi kıstaslarına uygun olarak belirlenmiştir. 545 anket uygulaması yapılan araştırma açıklayıcı alan araştırmasıdır. Yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen ve araştırma katılımcılarının belirttiği şiddet algısı anlamlı tablolarla verilmiştir. ABSTRACT As is known, today, the violence has also shown increase in the family as it has been in all areas or the substantial violence, associated with the increase of the level of social sensitivity, has been exceedingly displayed. In general, the violence that takes place within the Turkish family structure is explained as whether physically or emotionally family members attacking each other or one being attacked by the others in a family. In this study, how women and children in low socioeconomic status perceive the violence is emphasised. Since it has been observed that those who are in low socioeconomic status especially women and children are tired of the violence. The main phase of research was formed including two main groups: students, called the youth of high school age in Malatya City Center, and their families. The sample of research was determined according to stratified sampling technique, compliant with the criterias of the level of epitomising the phase. The study is a descriptive field research in which 545 questionaires were conducted. The perception of violence, which was acquired from the result of interviews that were made and participants' statements, was given in significant tables.
Geçmişte çocukların temel olarak iki tane bilgilenme/etkilenme kaynağı vardı; anne-baba ve eğitimciler. Günümüzde bu kaynaklara başta sosyal medya gibi yeni iletişim teknolojileri olmak üzere, televizyon da eklenmiştir. Çocukların gündelik pratiklerinin çeşitliliğindeki sınırlılık ve geleneksel aile rolünün kaybolması, televizyonu çocuğun bireysel bilgisini oluşturan ve yaratan temel aygıt konumuma getirdiği gibi, adeta ona “bakıcı rolü” de yüklemiştir. Ancak televizyon; bir model oluşturma yoluyla çocuğa ve çocukluğa zarar vermenin yanında, fiziksel, psikolojik ve sosyal daha birçok tahribatlara neden olabilmektedir. Çocuk ve televizyon arasındaki etkileşim bir yandan ulusların sosyal yapılarına göre şekillenirken, öte yandan televizyon yayınlarının içeriklerine göre farklılaşabilmektedir. Neticede çocuk(luk), kendi dışındaki dünyanın bilgisine açıldığı anda, bozulmakta, kendine özgü saflığını yitirmekte ve sahici değerlerinden ve tanımlayıcı özelliklerinden uzaklaşmaktadır. Bu noktada sorun, kitle iletişim araçlarının, rating kaygısıyla, çocukları şiddet ve tüketim sarmalının içine almalarıdır. Bu çalışma oto-kontrol [televizyon kurumlarında] ve kontrol [devlet nezdinde ebeveynlerde- eğitim kurumlarında-sosyal hizmet birimlerinde] mekanizmalarının olmaması ya da daha iyimser bir ifadeyle yetersiz olması münasebetiyle çocukluğun şiddet ve tüketim kıskacında tükendiği ve çocukların televizyonun olumsuz etkilerine karşı daha savunmasız oldukları yönünde bazı hipotezlere dayanmaktadır. Bu hipotezleri test etmek üzere iki farklı teknik kullanılmıştır. Birincisi, çocuklara ana teması şiddet olan fiktif (hayali) bir senaryo (sinopsis) anlatılmış ve mülakat yoluyla anlık tepkilerine ilişkin alımlama analizi (recetion analyse) yapılmıştır. Burada amaç, çocukların fiktif bir şiddet senaryosunu nasıl yorumladıklarını anlayarak televizyondaki şiddet kodlarının nasıl alımlandığını analiz etmektir. İkincisi ise akıllı işaretlerin çocuklar tarafından ne kadar tanındıkları, televizyon-çocuk etkileşiminde ebeveynlerin ne kadar etkin oldukları, çocukların hangi kitle iletişim araçlarını ne kadar süreyle takip ettikleri, bu sürenin ders ve oyunetkinlikleri içinde ne kadar yer kapladığı ve çocukların reklam gibi tüketim çağrılarına nasıl tepki verdiklerine ilişkin anket uygulamasıdır. Buradaki temel gaye ise reklam özelinde çocukların televizyona ilişkin savunma(sızlık) sınırlarını tespit etmektir. Elde edilen çarpıcı sonuçlar hipotezleri doğrulamış, bu verilerden hareketle yeni yol haritaları oluşturulmuş ve çeşitli çözüm önerileri sunulmuştur.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2014
Bu makale Türkiye'de aile içerisindeki çocuk üzerine uygulanan şiddet ve şiddet çeşitlerini sosyolojik bir yaklaşımla tartışmaktadır. Yöntemsel olarak makale çocuk kavramını tanımlamakta ve çocuğa uygulanan şiddet olgusunun sebep ve sonuçlarını, çocuğun aile içindeki konumu-özellikle anne ve baba ile ilişkileri-açısından analiz etmektedir. Aile içerisinde çocuğa yönelik şiddet hem ülke genelinde hem de aile ve çocuk özelinde birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.
Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi, 2009
Ülkemizde ergenlerde cinsiyet eşitliğine ilişkin çalışmalar yürütülmesine karşın, geçerli ve güvenilir bir ölçek ile yapılan çalışma bulunmaması, ergenlerin cinsiyet eşitliği algısı ve üreme sağlığı durumunu belirleyecek bir ölçeğe gereksinimi göstermektedir. Araştırma bu özden yola çıkarak, "Cinsiyet Eşitliği Ölçeğinin" Türkçe formunun geçerlik ve güvenirliğinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Metodolojik araştırma modelinde yürütülen araştırma 2005-2006 tarihleri arasında Ege Bölgesi'ndeki bir üniversitede öğrenim gören 356 öğrenciye yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak uygulanmıştır. Veri toplama aracı olarak Pulerwitz ve Barker tarafından geliştirilen Cinsiyet Eşitliği Ölçeği ve demografik soru formu kullanılmıştır. Çeşitli istatistiksel analizler kullanılarak, ölçeğin Türkçe formu faktör yapısı, ölçüt geçerliği, iç tutarlılığı ve madde-toplam güvenirliği açısından değerlendirilmiştir.
Kadına karşı şiddet dünyada ve ülkemize giderek yaygınlaşmakta, olumsuz sonuçlarıyla geleceğimizi tehdit etmektedir. Tüm dünyada kadına karşı şiddeti önleme projeleri giderek önem kazanmaktadır. Bunun nedeni ise, aile içinde meydana gelen tartışmaların büyümesi ve sıkıntıların bu şekilde dışarıya vurulmasıdır. Sosyal ve manevi açıdan kadına karşı şiddetin önlenmesi toplumumuzu çağdaş toplumlar seviyesine hızla çıkartacaktır. Kadına karşı şiddetin Türkiye’deki durumunu bu şekilde değerlendirmek amacıyla 2013 yılının sonu ile 2014 yılının ilk yedi ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı idaresi dâhilinde kadına karşı şiddet suçundan dolayı haklarında soruşturma başlatılan kişilerden örneklem grubu olarak 17 kişi rastgele seçilerek incelenmiştir. Müşteki erkeklerin yaş ortalaması 37,5 iken mağdur kadınların ki de 32,5’dir. Müştekilerin meslek grubu olarak ise 17 kişinin çoğunluğu beden gücüne dayalı işler yapmakta ya da işsizdir. Araştırmamız neticesinde edindiğimiz bulgular ışığında kadına karşı işlenen suçların derecesi ve sosyal durumunun; yaşa, eğitim durumuna ve mesleki duruma bağlı olarak değiştiğini gözlemlemekteyiz.
2019
Amac: Arastirmanin amaci, sosyo-ekonomik duzeyi dusuk ailelerin cocuk istismari ve ihmali konusunda farkindalik duzeylerinin incelenmesidir. Yontem: Ankara ilinde ikamet etmekte olup sosyal yardimlardan faydalandigini belirten 137 cocugun anne-babasina ‘’Istismar Farkindalik Olcegi’’ uygulanmistir. Katilimcilarin bahsi gecen olcekten aldiklari puanlar ile sosyo-demografik ozellikleri arasinda anlamli bir farklilik olup olmadigini test etmek amaciyla parametrik testlerden Bagimsiz orneklemler icin T Testi ve Tek yonlu Anova analizleri kullanilmistir. Bulgular: Ailelerin ‘’Istismar Farkindalik Olcegi’’ nden aldiklari puanlar ile egitim durumu ve medeni durum arasinda anlamli bir farklilik bulunmus; yas ve sosyal yardimlardan faydalanma suresi ile olcekten alinan puanlar arasinda anlamli bir iliski saptanmamistir. Sonuc: Bu calismada alt sosyo-ekonomik duzeye sahip ailelerin cocuk istismari bilinc duzeyinde anne-babanin yasinin onemi olmadigi; katilimcilarin egitimi durumu arttikca bi...
Araştırmanın temel amacı kadına şiddet konusunda şiddet mağduru kadınların görüşlerinden yola çıkarak onların kadına şiddet konusunu nasıl algıladıklarını anlamaktır. Kadına şiddet sorununun anlaşılması ve çözümünde şiddete maruz kalan kadınların duygu ve düşünceleri oldukça önemlidir. Temel problemi "şiddete maruz kalan kadınlar, kadına yönelik şiddeti nasıl algılamaktadır?" Bu araştırmanın evreni Türkiye'de şiddete maruz kalan kadınlardır. Araştırmanın örneklemini ise Karaman il merkezinde şiddete maruz kalan ve kartopu tekniği kullanılarak ulaşılan, araştırmaya katılmayı kabul eden şiddet mağduru 15 kadın oluşturmaktadır. Nitel araştırmada önceden hazırlamış olduğumuz soruları içeren yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmada açık uçlu sorular kullanılmış ve mülakatlar şiddet mağduru kadınlarla yüz yüze gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonucunda, şiddet mağduru kadınların; şiddet uygulayan erkeklerin dövmeli ve façalı olması gibi birkaç fiziksel özelliği dışında fiziksel özelliğinin ayırt edici olmadığını, ancak kişilik özellikleri açısından bazı belirgin özelliklere sahip olduklarını düşündükleri, ideal erkek algılarının yaşadıkları olaylardan etkilenerek şekillendiği, etkisi bakımından psikolojik ve sözel şiddetin kadınları daha çok etkilediği, acil müdahale bakımından fiziksel ve cinsel şiddete daha acil müdahale gerektiği algısına sahip oldukları, büyük bir çoğunluğunun şiddetin haklı gerekçesinin olamayacağını düşündükleri, bazı kişilik özelliklerine sahip olan erkeklerin şiddetten kaçınacağına dair algıya sahip oldukları, koruyucu ve önleyici tedbirlerin olumsuz sonuçlara sebebiyet verebileceğini değerlendirdikleri, toplumun dini ve ahlaki değerlerinde yaşanan değişimlerin kadına şiddetin artışında etkisinin olduğunu düşündükleri, Allah korkusunun kadına şiddetin önlenmesinde önemli olduğu ve medyanın kadına şiddeti artırdığına dair algıya sahip oldukları, aile içi sorunlarda kadının yardım talep etmesi durumunda ve bir bildirim veya ihbar olması durumu dışında kolluk kuvvetlerinin basit ve çözümlenebilir sorunlarda müdahale etmemesi gerektiğini düşündükleri, kadına şiddetin karşılığında cezaların ağırlaştırılması gerektiğini savundukları ve eskiden uygulanan cezaların tekrar gündeme gelmesini arzuladıkları sonuçlarına ulaşılmıştır.
Şiddetin sebepleri çeşitli nedenlere bağlı olarak değişiyor. Psikolojik şiddet, toplumsal şiddet, sözel şiddet, fiziksel şiddet gibi. Peki şiddet nedir? Kadına şiddet tamamen evrenselleşmiş bir olgu haline gelmekte. Birçok dernek topluluk ve devletin yürüttüğü kadına şiddete hayır kampanyaları ne yazık ki layıkıyla yerini bulamıyor. Bunun sebebi nedir? Neden bir türlü şiddetin ve kadına şiddetin önüne geçilmiyor? Bu makalede yukarıdaki sorular cevaplanmaya çalışılmıştır.
zet Samsun'da yerel basında yer alan Haber, Denge, Arena ve Halk gazeteleri 1-31 Ocak 2012 döneminde incelenmiş ve bu tarihler arasında yer alan haberlerde kadın ve çocuğa karşı şiddet olgusuna ne kadar yer verildiği sayısal ve niteliksel olarak değerlendirilmiştir. Abstract Haber, Denge, Arena and Halk newspaper which have been placed in the Samsun local press were investigated on the date of 1-31 Jenuary 2012 and between these dates how much importance has been given to the concept of violance against women and children was investigated in quantitative and qualitative terms.
Samsun'da yerel basında yer alan Haber, Denge, Arena ve Halk gazeteleri 1-31 Ocak 2012 döneminde incelenmiş ve bu tarihler arasında yer alan haberlerde kadın ve çocuğa karşı şiddet olgusuna ne kadar yer verildiği sayısal ve niteliksel olarak değerlendirilmiştir.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2020
Öz Aile içi şiddet, bir kişinin aynı evi paylaştığı veya evli olduğu diğer kişiye karşı uyguladığı şiddet veya kötüye kullanımdır. Kadınlar ve çocukların çoğu kez fiziksel olarak güçsüz ve savunmasız olması nedeniyle en çok onlar aile içi şiddetin mağduru olmaktadır. Aslında aile içi şiddet sadece fiziksel şiddeti içermez. Kadınlar aynı zamanda evlilikte psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetin de mağduru olabilir. Aile içi şiddet, kadınların ruh sağlığının ve yaşam kalitesinin bozulmasına yol açar. Ayrıca şiddete maruziyet bu kadınların tıbbi hizmet kullanımını artırır ve onların çocuklarının da uzun vadede ruhsal gelişimini bozar. Aile içi şiddete tanık olan çocuklar bazı davranışsal ve emosyonel bozulmalar yaşar. Daha da ötesi bu çocuklar sonraki yaşamında şiddetin mağduru veya uygulayıcısı olurlar. Kadına karşı aile içi şiddet bu kadınlarda depresyon, anksiyete ve posttravmatik stres bozukluğu için risk faktörüdür. Bundan dolayı psikiyatri polikliniklerine bu nedenlerle yardım almak için başvuran kadınlarda aile içi şiddetin sorgulanması kritik öneme sahiptir. Bu gözden geçirme yazısında kadına karşı aile içi şiddeti, sıklığını, aile içi şiddeti etkileyen değişkenleri incelenerek, aile içi şiddetin buna maruz kalan kadın ve onların çocukları üzerindeki etkisi gözden geçirilmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Muhakeme Dergisi, 2019
DergiPark (Istanbul University), 2022
Turkish Studies - Economics, Finance, Politics, 2020
Ekrandaki Kadına Şiddet Görüntülerinin Gençler Üzerindeki Sosyal ve Psikolojik Etkileri, 2021
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2023
Sağlık ve Toplum , 2018
International Journal of Social Humanities Sciences Research (JSHSR), 2019
Sakarya Medical Journal
DergiPark (Istanbul University), 2022
Toplum ve Sosyal Hizmet
Kuramsal Eğitimbilim, 2019
Akademik İncelemeler Dergisi, 2021
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2020
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, 2020