Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
13 pages
1 file
Orhan Pamuk'un 2014 yılında çıkan ve bir bozacının hikayesiyle 1960-2012 arası İstanbul'un sosto-kültürel ve ekonomik değişim ve dönüşüm sürecini en ince detayına kadar anlatan romanın şehir sosyolojisi bağlamında incelendiği bir deneme. Bir e-dergi olan Kül Dergi'de de kısaltılarak yayınlanmıştır.
Gündelik hayatın içerisinde şekillenen ve ortaya çıkan olgulardan biri de ağıttır. Kültüre ve insana ait olan ağıt; ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi demek olduğu gibi, edebiyatta da ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye anlamına gelir . İnsanlar, çeşitli sebeplerden dolayı sevdiklerinden ayrılmak zorunda kalırlar. Aslında ağıdın temasını oluşturan şey, acı ve ayrılığın sentezidir. Ölüm, askere gidiş, evlenen kızın evden ayrılması (Çukurova yöresinde kına ağıtları), hastalık, aldatılma üzerine söylenen ağıtlar ayrılığı işlerler. Geleneksellik ifade eden ağıtların da her kültürel olgu gibi tarihleri vardır. İslamiyet öncesinde Öz: Ağıt, yüzyıllardır mekân ve zamanda varlık bulan bir olgudur. Ölüm, yas, büyük felaketler ile birlikte ağlamanın gerçekleş(tiril)mesiyle gözyaşının vücut bulmasıdır. Sesi, sözü vardır; ama her şeyden önce kalıpları yoktur. Ağlama, insanları bağlayan bir unsurdur. Toplumsal birlikteliğe yapılan atıflarda çekilen ortak acılara merkezî bir yer verilir. Toplumsal belleğe işlenen bu acıların vücut bulduğu bir uğraktır ağıtlar. Anadolu'nun çeşitli yörelerinde, farklı renklerde insanların benzer acılara sahip olmasıyla çeşitlenen ağıt, insanları birbirine bağlayan bir gerçekliktir. Ağıt, insanın ve acının varoluşuyla başlamıştır ve insan olduğu sürece devam edecektir. Kimileri bunu mesleki olarak "icra ederken" kimileri de bizzat yaşayarak kelama dökerler. Türkiye' de çeşitli yörelerde, çeşitli ağızlarda, çeşitli dil ve söylemlerle gerçekleştirilen bu eylem (ağıt), kendine ortak bir payda bulur: Acı. Ağıt, "ortak" acının dillenmesidir. Bir duygu arşivi ve tarihi oluşturur. Ağıdın, sosyolojik bilgi yahut muhayyileye değen tarafı, onun toplumsal dayanışmayı, paylaşmayı merkeze almasıdır. Ağıt kolektif bilincin tezahürüdür. Ağıdın cinsiyeti yoktur, fakat ağıt yakıcılar (yananlar) genellikle kadınlar (analar) dır. Ağıt, geleneksel (şifahi) olarak "el alma" ile varlığını devam ettirir. Bu makalede, Durkheim'ın kollektif bilincine atıfla ağıdın toplumsal boyutu ele alınacaktır.
2019
Ülkelerin bulundukları gelir düzeyleri ile ilişkili olan orta gelir tuzağı kavramı, genel olarak, ülkelerin belirli bir dönem boyunca aynı gelir düzeyinde sıkışıp kalmasını ifade etmektedir. 1960’lı yıllarda üç haneli rakamlarla ifade edilen orta gelirli ülke sayısının çok azının yüksek gelirli ülke statüsüne yükselmesi dolayısıyla önemli bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, Robertson ve Ye (2013)’nin orta gelir tuzağı önerisine göre, Türkiye’nin orta gelir tuzağında olup olmadığı test edilmektedir. Türkiye için orta gelir tuzağının değerlendirmesinin yapıldığı bu çalışmada, Carrion-i Silvestre vd. (2009) tarafından ortaya atılan çoklu yapısal birim kök testinden faydalanılmıştır. Uygulanan birim kök testi sonuçları Türkiye orta gelir tuzağında olmadığını göstermektedir.
DergiPark (Istanbul University), 2016
ve edimini yetkinlikle harmanlayan Orhan Pamuk, Türkiye'de ortaya çıkan toplumsalsiyasal ayrımlaşmayı bu son romanının başkahramanı Mevlut figürü çerçevesinde betimler. Yazar, Konya-Ereğli'nin bir köyünden göç eden Mevlut'un İstanbul'un bir parçası durumuna gelme sürecinde 1970'in ikinci yarısında belirginleşmeye başlayan ve solcu, ülkücü ve dinci şeklinde ortaya çıkan toplumsal-siyasal ayrımlaşmayı ya da cepheleşmeyi, bu roman figüründe "saf" ve "düşünceli" bir anlayışla yazınsallaştırır. Romanda betimlenen siyasal ayrımlaşmanın bir boyutu olan "ülkücü-milliyetçi" akımı başkahraman Mevlut'un amcaoğulları Korkut ve Süleyman figürlerinde, sol akımıysa Mevlut'un tek arkadaşı Ferhat figüründe somutlaştırılır. Sigara gibi kötü alışkanlık edinmesi ve lisede başarısız olması nedeniyle, babasından tokat yiyen Mevlut, artık yaz aylarında köye gitmeyeceğini, romandaki anlatımla, "kendi hayatına yalnızca kendisinin şekil vereceğini de" anlar. Böyle zamanlarda "şehirde
2010
Bu makalede, geçmişten günümüze toplum-çevre ilişkileri irdelenerek, değişen toplumda çevreyle ilgili değişen paradigmalar incelenmiştir. "Doğa"dan "sosyal"in ayrılması konusunda ısrar eden Durkheim, Marx, Weber gibi klasik sosyologlar doğal ve fiziksel çevreyle çok az ilgilenmişlerdir. Ancak onların teori ve kavramları doğa-çevre ilişkisinin anlaşılmasında ardıllarına ilham kaynağı olmuştur. Endüstri toplumlarında doğayı dikkate almayan insan merkezli paradigmalar egemen olmuştur. Ancak bu toplumlarda çevreyle ilgili sorunların giderek artması, kalkınma ve gelişme merkezli modernleşme teorilerine tepki olarak postmodernizm, yeni ekolojik paradigma, risk toplumu gibi çevreye ilişkin alternatif sosyolojik kavramsallaştırmaları ortaya çıkarmıştır. Sonuç olarak toplumlar değişmiş buna bağlı olarak çevreyle ilgili sosyolojik yaklaşımlar da değişmiştir.
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015
TOPGÜL, Tuna Çağlar. Y Nesli Üzerine Sosyolojik Bir Analiz, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2015 Nesiller ve bu nesillerin birbirinden farklı özellikler göstermesi anlayışından hareket eden çalışmanın konusu, Y Nesli olarak adlandırılan ve literatürde 1983-2002 seneleri arasında doğmuş olan bireylerin diğer nesillerden farklılaşmasını ve bu farklılaşmaların kırılma noktalarını konu edinir. Çalışma genellikle psikolojinin, antropolojinin ve tarihin konusu olmuş, nesil anlayışının aynı zamanda sosyolojinin de bir inceleme konusu olduğunu ortaya koyarak, kültürün ve kültürlemenin ve sosyal mühendislik çalışmalarının etkilerine bir bakış sunmayı amaçlamıştır. Bu konu ve amaçlar çerçevesinde Ankara’da neslin çalışma ortamında gözlenmesi sağlanmış, seçilen örneklem grubuyla yarı yapılandırılmış görüşme tekniğiyle görüşmeler yapılmıştır. Gözlem ve görüşmeler sonucunda bireylerin Avrupa ve Amerika’da aynı neslin bireyleriyle benzer sosyalizasyon süreçlerinden geçtiği, globalleşme ve medya etkisiyle sunulan benzer vaatlere, benzer beklentiler oluşturdukları gözlenmiştir. Değişen dünya koşullarında gerçekleşme fırsatı yakalayamayan beklentiler sonucunda bireylerin istenmeyen durumlar (depresyon, yabancılaşma vb.) yaşadığı sonucu da elde edilmiştir.
Orhan Pamuk'un son romanı Kafamda Bir Tuhaflık üzerine yazılmış kısa bir eleştiri yazısı. Sözcükler dergisinin 54. sayısında yer almıştır.
; içerisinde birçok film örneği bulunan ve bunların incelenmesiyle, başlıca temel düşüncelerin ya da gerçekliklerin ortaya konduğu, nedenleriyle ve belli bir düzlemde yaratılan bu gerçekliklerin nihai bir anlatım metodu, filmlerle gerekçelendirilerek ve terminolojik bir anlatım ile, inşa
2015
Sosyoloji disiplininin saglamis oldugu bir tutum olarak sosyolojik dusunme, insanlarin bir zihinsel faaliyet olusturma ve bunu gelistirme cabasidir. Bu zihinsel faaliyet ise suphesiz, toplumsal olay ve olgularin bagli olduklari kurallar butunune iliskin bir faaliyettir. Sosyolojik dusunme...
2003
Degerler pozitivist anlayisin etkisinde uzun yillar salt bireysel gercekligi ifade ettigi ve oznel bir karaktere sahip oldugu gerekcesi ile sosyolojik incelemelerin kapsami disinda tutuldu. Fakat son yillarda "deger" konusu sosyolojinin temel inceleme alani icine girdi. Bilindigi gibi toplumsal yapiyi olusturan temel toplumsal kurumlarin tumu kendine ait degerler icermektedir. Ayrica bir toplumdaki degerlerin kaynagi kisinin disindadir ve kisi bunlari kontrol edemez. Bir toplumdaki bireyler cesitli ideallere, inanclara sahip olmasalardi o toplumda cesitli normlarin olusmasi da mumkun olamayacakti. Bunun yaninda degerler, hicbir zaman kendi baslarina bir bilissel kategori olusturmazlar ve bunlar baska alanlardaki degerlerle iliskilidirler. Cogu kez de degerler kisilerin davranislarinda birer bagimsiz degisken rolu oynarlar. Bir fakire yardim eden kisinin durumuna baktigimizda, kisi bunu sadece dini bir gorev olarak yapmayabilir. Ayni zamanda bu davranis o kisinin insani deg...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Hacettepe hukuk fakültesi dergisi, 2017
International Journal of Languages Education, 2019
kitaphaber.com.tr, 2022
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları, 2014
SOSYOLOJİ, 2021
IV. Uluslararası Tarih Eğitimi Sempozyumu , 2016
Mehmet Âkif Ersoy’un Bazı Fıkhî Meseleleri Sosyolojik Açıdan Değerlendirmesi, 2023
Sosyolojik Bağlam Dergisi, 2024
YELKEN, Ramazan, “15 Temmuz’un Sosyolojisi Ya da Bir Toplumsal Hareket Olarak 15 Temmuz Direnişi”, Sosyal Bilimlerle Çağı Yorumlamak Cilt II, Editörler: M. Elmas, M. Bilen, M. Kemal Şan, Mahya Yayıncılık, İstanbul, Haziran 2018, sayf: 193-214. , 2018
Sosyolojik Baglam Cilt 2 Sayi 3, 2021
Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, 2010
Selçuk Üniversitesi edebiyat fakültesi dergisi, 2020
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2022