Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
ÖZET 6360 sayılı kanun ile birlikte 30 ilde belediye sınırları il mülki idare sınırları ile birleştirilmiştir. Bununla birlikte jandarma ve polisin sorumluluk alanlarıyla ilgili bir çelişki ortaya çıkmıştır. 2015 yılında yapılan bir yasal düzenlemeyle polis ve jandarmanın sorumluluk alanını belirleme yetkisi valiye verilmiştir. Bu bağlamda güvenlik konusunda vali merkezinde bir güç yoğunlaşmasına gidildiğini iddia eden bu çalışmada 6360 sayılı kanun temel alınmak suretiyle ve diğer muhtelif yasal düzenlemeler üzerinden büyükşehir belediyelerinde güvenlik sorunu ele alınmıştır. ABSTRACT By act of Law No. 6360, provincial administrative boundaries has combined with municipal boundaries in 30 provinces. However, a dilemma about the areas of responsibility of the gendarmerie and police had occured. By act of a legislative regulation which was made in 2015, the authorisation to determine the areas of resposiblitiy of police and gendarmerie was given to governor. In this context, the security question was handled adressed by basiccally Law No. 6360 and through other legislative regulations in this writing which has claimed that there is a power intesity on governor .
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Afro-Avrasya Özel Sayısı / ISSN: 1302-6879 , 2017
Özet Güvenlik ödevi devlet kadar eskidir. Türkiye'de iç güvenlik hizmeti anayasal bir görev olarak devlete verilmiştir. İdari kolluk faaliyetleri Bakanlar Kurulu, İçişleri Bakanı ve Valiler eli ile yürütülür. Genel idare kolluk için İçişleri Bakanı, valiler, kaymakamlar sırasıyla ülke, il ve ilçe kolluk üstleridir. Güvenlik hizmetlerini genel kolluk kuvvetleri olarak polis ve jandarma teşkilatları yürütmektedir. Büyükşehir belediyesinin yetkili olduğu veya işlettiği alanlarda kanunla sayılan ve güvenlik kapsamına giren birçok iş ve işlemler belediyelere aittir. Bununla birlikte büyükşehirlerin güvenlik yönetimi için ayrı bir teşkilatlanma bulunmamaktadır. Türkiye'de yaşanan iç göçler ve nüfusun bazı alanlarda yoğunlaşması, uluslararası arenada ve bulunduğumuz coğrafyada meydana gelen iç savaşlar ile istikrarsızlık halleri, uluslararası terörizmin hız ve ivme kazanması sonucu bu ülkelerden Türkiye'ye doğru yapılan göçler de yeni güvenlik açıklarını yaratmıştır. Vandalizm suçu ve intihar saldırıları son yıllarda ivme kazanan suçlardır.2016 yılında en az 318 kişinin, 2015 yılında ise en az 149 kişinin öldüğü bilinmektedir. İlgili mevcut hukuki yapı incelenmiş özellikle büyükşehirler için günümüz şartlarında eksiklikler taşıdığı tespit edilmiştir. Büyükşehirlerde kent güvenliğinin yeniden gözden geçirilmesi ve düzenlenmesi, önemli boyutlara ulaşan güvenlik kaygılarının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Büyükşehirlerde ilgili birçok birimin katılımını ve işbirliğini esas alan bir hukuki düzenleme ile teşkilatlanmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar kelimeler: Güvenlik yönetimi, Türkiye'nin güvenlik yönetimi mevzuatı, Türkiye'de büyükşehir güvenlik yönetimi METROPOLITAN SECURITY MANAGEMENT IN TURKEY Abstract The security notion is as old as the existance of states. In Turkey, the internal security issue is counted as a responsibility of state as a constitutional right. Law enforcement practices is implemented by the council of ministers, minister of interior and governors. Respectively, minister of interior, governors and qaimaqams are the law enforcement superiors of the country, city and the county. On the other hand, security services are implemented by police and gendarme as the general law enforcement. In addition, many duties which enters the responsibility area of greater city municipality belongs to municipalities. Besides this, there is no additional security unit for the greater cities. Due to many reasons, such as internal migration, the unstable population density, political developments and instabilities that emerge in the neighboring countries and finally international terrorism did create some new security holes. Crime of vandalism and suicide attacks are the newly emerging crimes. It is known that in 2016, at least 318 people and in 2015 at least 149 people died. In this context, the related judicial system is investigated and it is found out that the current system, in particularly greater city municipalities has some deficiencies. It is needed that the urban security within the greater city of municipalities should be reconsidered and some new implementations which will decrease the security concerns should be carried out. Finally, it is also needed to carry out some judicial arrangement which involves the many unites of the greater city municipalities.
NOBEL Yayınevi, 2018
Türkiye'de 1980'li yıllardan itibaren yoğun göç alan kentlerin nüfus ve mekânsal olarak büyümesi, toplumsal ihtiyaçların kent düzeyinde artması ve kentleşme çabaları, belediye yasalarında düzenleme yapma ihtiyacını ortaya koymuştur. 1984'te büyükşehir belediyelerinin kurulmasıyla başlayan bu süreç; 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanunla il mülki sınırlarıyla belediye sınırlarının örtüştürülmesine kadar devam etmiştir. Ancak bu son düzenleme, Türkiye'deki büyükşehir belediyelerinin sayısının artırılması, büyükşehir olan yerlerde il özel idareleri kaldırılması, köyler ve beldelerin mahallelere dönüştürülmesi gibi köklü değişiklikler ortaya koymuştur. İki kademeli büyükşehir yönetim modelinin uygulanması, hizmetlerin bazılarının büyükşehir belediyesi ile büyükşehir ilçe belediyeleri arasında paylaşılması, bu koordinasyonun da büyükşehir belediyesince sağlanması ve bu sayede bazı denetim yetkilerine sahip olunması gibi hususlar iki kademe arasındaki ilişkinin hangi boyutta olduğu veya olması gerektiği tartışmalarını gündeme getirmiştir. İdare hukuku içerisinde idareler arası ilişkilerin bazıları her ne kadar idari vesayet ilişkisi olarak tanımlansa da 6360 sayılı kanunla büyükşehir ile büyükşehir ilçe belediyesi arasında esas olarak hiyerarşik bir ilişki veya vesayet ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak 6360 sayılı kanunun sistem içerisinde köklü bir reform gerçekleştirmesi büyükşehir ile ilçe belediyesi arasındaki ilişkinin mahiyetinin tartışılmasına ve görev-yetki çatışmalarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çalışmayla bahsi geçen tartışmaların mahiyeti ve idareler arası ilişkinin kavramsal boyutu ile 6360 sonrası büyükşehir-büyükşehir ilçe belediyesi ilişkileri incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: İdareler Arası İlişki, Yerel İdari Vesayet, 6360 Sayılı Kanun. ABSTRACT The population and spatial growth of cities highly migrated, the increase in social needs at civic level and the urbanization efforts have created the need to make amendments in municipal laws since 1980s in Turkey. This period, starting upon the establishment of metropolitan municipalities in 1984 continued until the provincial administrative boundaries and the municipal boundaries were overlapped through the law no. 6360 introduced in 2012. However, this latest amendment has caused radical changes such as the increase in the number of metropolitan municipalities in Turkey, the abolishment of provincial special administrations in places made a metropolitan and the transformation of villages and towns into districts. Matters such as the implementation of a two-tiers metropolitan management model, the division of some services between metropolitan municipalities and metropolitan sub-provincial municipalities, the coordination ensured by metropolitan municipalities, and thus having some audit mandate have brought up the discussions what extent the relation between the two levels are or must be to. In spite of the fact that some inter-administrative relations within the administrative law are defined as administrative tutelage, there is essentially no hierarchical relation or tutelage relation between a metropolitan and a metropolitan sub-provincial municipality as a result of the law no. 6360. However, the law no. 6360 realizing a radical change within the system has caused the nature of the relation between a metropolitan and a sub-provincial municipality to be discussed and brought out duty-authority conflicts. This study examines the nature of the aforementioned discussions, the conceptual extent of the inter-administrative relation and the metropolitan-metropolitan sub-provincial municipality relations after the 6360.
Observed in the rural areas all over the world due to the developing technology is seen increased migration to the cities has occurred. Accordingly, these cities with populations intensive emerging perspectives on how it should be managed put forward a model, modeling was carried out in pilot cities as a result. Considering our country, Istanbul, Ankara and Izmir, and is wondering what issues it should scale processing of local democracy to be of service in large cities can be brought to the citizens in an effective and efficient manner. Hence made the most conspicuous approach to local government reform and the reform Municipality. Increasing the attractiveness of the major socio-economic terms and to make settlement quality of the service is the main objective of these reforms. This study was conducted a study on the metropolitan municipalities in Turkey.
Sosyal ve Beşeri Bilimler Metodoloji, Araştırma ve Uygulama, 2022
Capitalising on position: policies for competitive capital and non-capital cities. Sako Musterd & Zoltán Kovács (Ed.), Place-making Policies Competitive Cities, Oxford: John Wiley & Sons; 59-74. Buchholz, K. (2022). When capitals move. https://www.statista.com/ chart/ 25119/moves-of-capital-cities/. Campbell, S. (2003). The enduring importance of national capital cities in the global era, University of Michigan, Urban and Regional Research Collaborative, Working Paper Series 03-08. Castells, D. (1977). The urban question-a matrix approach. A. Sheridan(Çev). London: Edward Amold. China Daily (2019).Thai pm floats idea of moving capital to prevent overcrowding, https://global.chinadaily.com.cn/a/201909/18/WS5 d823287a310cf3e3556c3bd.html. (25.01.2022).
Düşünen Şehir Dergisi, 2024
Mimarlık Bilimleri ve Uygulamaları Dergisi (MBUD), 2017
*02/12/2016 tarihinde Süleyman Demirel Üniversitesi'nde gerçekleştirilen Bölge Bilimi Kongresi'nde sunulan bildirinin gözden geçirilmiş halidir.
Giriş Anakent sistemi içerisindeki büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki güç dengesini konu edinen bu çalışmanın amacı her iki yerel düzey arasındaki ilişkilerin niteliğini ortaya koymak, uygulamada ortaya çıkan sorunları sergilemek ve geleceğe ilişkin olası düzenlemeleri tartışmaya açmaktır. Bu amaç doğrultusunda önce büyük kentlere özgü yönetim kademeleri sıralamasının dayandığı temel ilkelere bakılacak, ardından Türkiye'de büyükşehir ile ilçe belediyeleri arasındaki ilişkinin yasalardan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlu yönlerine değinilecek, son olarak da 6360 sayılı yasa ile getirilen yeni düzenlemenin etkileri tartışılacaktır. 2014 yerel seçimleri ile birlikte büyükşehir belediyeleri siyasal yaşamımıza, kamuoyunun gündemine daha yoğun biçimde girmeye başladılar. Bunun bir nedeni büyükşehir belediye başkanlarının ilgi çekici kimlikleri ile ön plana çıkmasıysa, bir diğer nedeni de bu birimlerin Türkiye'nin yönetim yapısındaki yerlerini, ağırlıklarını giderek artırmalarıdır. Öyle ki büyükşehir belediye başkanlığının, milletvekilliği hatta bakanlıktan daha prestijli hale geldiğini söylemek abartı olmayacaktır; Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın İzmir'den Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olması herhalde bu konuda verilebilecek en iyi örnektir. 2014 yerel seçimlerinin büyükşehir belediyeleri açısından bir diğer önemi, 2012 yılında yayınlanarak büyükşehirlerin yönetimlerini kapsamlı biçimde değiştirmeyi amaçlayan yasanın temel hükümlerinin yürürlüğe girmiş olmasıdır. Söz konusu yasal düzenleme anakentlerin statüsünü daha da güçlendiren hükümler içeriyor, örneğin büyükşehir belediyesi kurulan yerlerde il özel idarelerini ve çok sayıda küçük belediyeyi kaldırarak büyükşehirlerin görev ve yetki alanlarını il sınırlarına dayandırıyordu.
21' nci Yüzyılın ilk çeyreğinde küresel güç dengesi piramidinde Türkiye henüz "Sınırlı Bölgesel Güç" olarak yerini almaktadır. Ancak modern tarihin, Türkiye'nin önüne çıkardığı fırsatlar iyi değerlendirildiği takdirde, bölgesel ve küresel güç arasında bugünkü Rusya'nın konumuna yakın bir güç konumu elde edilmesi mümkün olacaktır. 21' nci Yüzyılın başlarında AB'ye girmeyi planlayan Türkiye, AB ve ABD ile ilişkilerini gözden geçirmek, Çin ve Rusya ile çatışmadan, ulusal çıkarlarını sağlayacak ve idame ettirecek dengeli ve proaktif politikalar uygulamak zorundadır. Türkiye, geniş olduğu kadar, sorunlar, çatışmalar ve istikrarsızlıklar içeren bir coğrafyada yaşamaktadır. Türkiye'nin güvenlik sorunları alarm zilleri çalarken enerjisini ve dikkatini terör ve rejim ile ilgili iç çekişmelere ayırmak zorunda kalan Türk Silahlı Kuvvetleri zor bir dönemden geçmektedir. Bu makalede AB sürecinde yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye'nin güvenlik sorunları ve yapılması gereken güvenlik reformları üzerinde duracağız.
Hacettepe Üniversitesi, 2020
6360 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemeler, Türk yerel yönetim sisteminde önemli bir değişime sebep olmuştur. 30 ilde yaşayan yurttaşların yerel hizmet aldıkları birimler değişmiş, hizmet türlerine göre birden çok yerel yönetim birimi ile muhataplık söz konusu olmuş, ayrıca sosyo-kültürel-komünal temelli bağlılıkların yerini büyük ölçekli profesyonel hizmet birimi ile ilişkiler almıştır. Yurttaşların daha kolay ulaşabildiği, köyler ile belde ve ilçe belediyelerinden alınan önemli yerel görevler büyükşehir belediyelerine verilmiştir. 6360 sayılı Yasa’nın getirdiği değişikliklerin etkilerinin anlaşılması adına vatandaş memnuniyet anketi gibi kamuoyu yoklamaları önem arz etmektedir. Bu çalışmada, 6360 sayılı Yasa ile kurulup 2014 yerel seçimleri ile faaliyete geçen Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin sınırları içerisinde yaşayan yurttaşların “büyükşehir algısı” Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından bir araştırma şirketine yaptırdığı bir alan araştırması ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Alan araştırması bulgularından, İlin büyükşehir olmasından duyulan memnuniyetin yüksek düzeyde olduğu, yurttaşların büyükşehir örgütlenmesini ve sorumluluklarını kısa sürede tanıdığı anlaşılmaktadır.
DergiPark (Istanbul University), 2017
Büyükşehir belediyelerinin personel politikası önemli tartışma konularından birisini oluşturmaktadır. Bu tartışma büyükşehir belediyelerinin yetki alanlarının ve sorumluluklarının genişlemesine koşut olarak büyümektedir. Ayrıca, yeni personel politikasında kamu hizmetlerinin üretim ve sunumunda yaşanan piyasalaştırma süreci de etkili olmaktadır. Bu çalışmada Türkiye'de büyükşehir belediyelerinin 2009 ve 2014 yıllarında hazırladıkları stratejik planlarında ortaya konan SWOT analizleri, stratejik amaç ve faaliyetler karşılaştırmalı ve bütünsel bir yaklaşımla ele alınarak ortak noktalar ve farklılıklar değerlendirilmiştir. Böylece büyükşehir belediyelerinin personel politikaları örneğinden yola çıkarak, yenilenmekte olan Türk personel rejiminin etkileri ve özellikleri ortaya konmuştur.
Öz Türkiye'de belediye yönetimi adına uygulanan iki farklı yönetim mevcuttur. Bir yanda metropoliten kentlere özgü olan büyükşehir belediye yönetimi uygulanırken bir yandan da diğer şehirlerde normal belediye yönetimi uygulanmaktadır. Bu iki farklı yapının varlığı yönetimde bazı sorunların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda hazırlanmış olan bu çalışma, teorik ve alan araştırması olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Teorik bölümde öncelikle özerklik ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Daha sonra büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri; vesayet, görev ve yetki paylaşımı, imar uygulama ve denetleme konuları özerklik bağlamında incelenmiştir. Şanlıurfa ili alan çalışması kapsamında ise; ilçe belediyelerinin büyükşehir ile ilişkilerini özerklik bağlamında irdelemek amacıyla hazırlanan ve uygulanan bir anket çalışmasına yer verilmiştir. Bu anket sonucunda elde edilen veriler değerlendirilerek ilçe belediyelerinin özerkliği hususunda yaşanan sorunlar ve bunların çözümüne yönelik önerilerde bulunulmuştur.
Thinking of Urban Decoding Journal , 2024
This article is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY-NC 4.0
Hacettepe Üniversitesi İİBF Dergisi, 2018
Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların sayısı 4 milyona yaklaşmaktadır. Kısa zamanda bu kadar sığınmacının Türkiye’ye gelmiş olması çok sayıda sorun ve riski beraberinde getirmektedir. Bu risklerin bir bölümü güvenlikle ilgilidir. Bu güvenlik risklerinin araştırıldığı çalışmanın amacı, bir göçün neden olabileceği güvenlik risklerini Suriyeli sığınmacılar özelinde ele almaktır. Göçün neden olduğu kısa ve uzun vadeli güvenlik risklerinin neler olduğu, bu risklerin toplum için doğurduğu tehditler, bu risklere karşı alınacak önlemler çalışmanın konularını oluşturmaktadır. Çalışmada Suriyeli göçünün ulusal güvenlik risklerinden sağlık sorunlarına kadar birçok alanda ciddi riskler oluşturduğu görülmektedir. Öncelikle terör örgütleri için Suriye’deki otorite boşluğu bir fırsattır. Türkiye’de giderek artan bir Suriye karşıtlığı gelişmekte, toplumda ayrışma belirginleşmektedir. Özellikle Suriyeli çocuk ve gençlerin yeterli eğitim almaması durumunda ileride sonuçları ağır olacak istenmeyen hadiseler ortaya çıkabilecektir. Kayıp nesil tehlikesi söz konusudur. Tüm bu istenmeyen risklerin oluşmasını önlemek için toplumsal uzlaşıya dayalı, sığınmacıları ekonomik ve sosyal üretime katacak bir uyum sürecinin başlatılması gerekmektedir. Suriyeli sığınmacılara yönelik kaygı ve risklerin doğru bir biçimde değerlendirilmesi, onlara karşı toplumdaki önyargıların azalmasına ve doğru iletişim kanallarının oluşmasına fırsat verecektir. Abstract The number of Syrian asylum seekers living in Turkey has almost reached 4 million. The fact that huge number of asylum seekers have entered in Turkey within a very short period of time brings many risks and problems. Some of these risks are related to security issues. The aim of this study is to analyze the security risks resulting from mass migration of Syrian asylum seekers. Identifying the short and long term security risks, all the threats arising from these risks for the society and measures that should be taken against these risks are the topics of this study. It is seen in the study that serious risks have arisen from the migration of Syrian asylum seekers ranging from national security risks to health problems. First of all, the lack of authority in Syria is an opportunity for terrorist organizations. Animosity against Syrians is in rise in Turkey, and dissidence in the Turkish society on this issue is becoming evident. In particular, adverse events with potentially severe consequences can occur in the future because of inability of Syrian children and adolescents having adequate education. The danger of lost generation is of question. With the purpose of preventing the occurrence of such adverse risks, a process of integration based on public consensus must be commenced to incorporate the asylum seekers into economic and social production process. Accurate evaluation of concerns and risks related to Syrian asylum seekers will allow reducing the prejudice against them in the society and establishing correct communication channels.
ISGUC The Journal of Industrial Relations and Human Resources, 2014
Metu Journal of the …, 2005
Anadolu'daki zengin anýtsal mimarlýk eserleri arasýnda özel bir konuma sahip olan Diyarbakýr Surlarý, özellikle 1990'lardan sonra farklý ilgi gruplarýnýn çabalarý ile gündeme gelmiþ ve korunmalarý için deðiþik düzlemlerde çalýþmalar yapýlmýþ, görüþler geliþtirilmiþtir. Nitelik itibariyle belgeleme, çevre düzenlemesi, kýsmi restorasyon uygulamalarý, saðlamlaþtýrma gibi farklý ölçek ve kapsamlarda gerçekleþtirilen bu çalýþmalarýn, gelecekte hazýrlanacak bir master plan çerçevesinde, kapsamlý olarak ele alýnmasý ve sürdürülmesi öngörülmektedir (Deðertekin, 1999, 179-193; Þahin Güçhan v.d., 1999). ODTÜ MFD 2005/1 R Re es si im m 3 3. . Keçi Burcu doðusu, 5. ve 6. burçlar arasý.
Günümüz ün değişen ve artan ihtiyaçlarını karşılamak için yerel yönetimler kendilerine yeni ekonomik kaynaklar aramaktadırlar. Küreselleşme sürecinde yerel yönetimler uluslararası örgütlerle işbirliği, uluslararası yerel yönetim birliklerine dahil olma, ortaklıklar geliştirme ve uluslararası fon kaynaklarına başvuru yapabilme gibi farklı yöntemleri kullanmaktadırlar. Bu çalışmada, Türkiye'deki büyükşehir belediyelerinin dış mali kaynak kullanarak yürüttükleri projelerden elde ettikleri tecrübe ve sonuçlar anket yöntemiyle incelenmeye çalışılacaktır. Bu saptamalarla birlikte proje ve faaliyet desteklerinin yerel kalkınma üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede çalışmada mali destek sağlayan kurum ve kuruluşlar, yerel yönetimlerin başvuruda bulunabileceği mali yardımlar incelenecek ve son bölümünde anket çalışmasından elde edilen sonuçlarla mevcut durum ortaya konmaya çalışılacaktır.
2020
TÜRKİYE'DE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ'NİN (METROPOLLERİN) YAPISAL, ÖRGÜTSEL VE YÖNETSEL SORUNLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME 1 Yusuf ÇİFCİ 2 ÖZ Türkiye'de metropol olgusu 1984 yılında gündeme gelmiştir. Bu tarihe kadar geleneksel yönetim metodu ile yönetilen metropoller, 1984 yılında metropol statüsü kazanmışlardır. Ancak metropollerin doğasına aykırı olarak hala standart uygulamalar yapılması, aşırı merkeziyetçi anlayış, bürokratik direnç ve özerklik gibi kimi sorunlar, metropollerin yapısal, yönetsel ve örgütsel birtakım problemlerle karşı karşıya kalmasına sebep olmuştur. Bu çalışmada genel olarak Türkiye'deki metropollerin sorunları tartışılmış ve bu sorunlar ekseninde çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.