Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
21 pages
1 file
Öz: Bugün, modern kentlerin pek çoğu ırki, etnik, göçmen, yoksul, sığınmacı vb. sosyal kesimler üzerinden cereyan eden kronik sosyal düzensizlikle baş etmek durumundadır. Yoksulluk tabanlı sorun alanlarının çokluğu kent ilişkilerini ve kentsel sosyal bünyeyi istikrarsızlaştırmaktadır. Kentsel gündelik yaşamın tüm şubelerini sosyal düzensizlik girdabına sürüklemektedir. Küresel yoksul/göçmen akışları, iktisadi krizler, işsizlik, sosyal devletten geri çekilmeler ve ekonomideki daralmalar neticesinde dünya ölçeğinde yaşanan iktisadi ve politik tehditler, kentsel dengelerin altüst olmasına, istikrarsız ve çarpık ilişki formlarının inşasına, devasa sorun alanlarının oluşmasına yol açıyor. Bu yazıda, kentlerin yoksulluk tabanlı parçalanan iktisadi, sosyal ve mekânsal veçhelerine ve bunların sosyal düzensizlik yaratma potansiyellerine makro bir perspektiften bakılmaktadır. Abstract: Today, many of the modern cities are to cope with chronic social disorder that is caused by social sections such as racial, ethnic, nomadic, poor and defectors. The multitude of fields related to poverty makes city relations and urban social enlargement unstable. It puts all branches of urban daily life into unstability whirlpool. Economic and political threads caused from global poor/ immigrant flow, economic crisis, unemployment, refraining from social state and contractions in economy are causing urban balances to be upside down, it is building unstable and warped relationship forms and causing enormous problematic areas. In this study, the economic, social and environmental aspects of the splited poverty rooted urbans and their potential of creating social unstabilities are examined in a macro perspective.
İdealKent (Kent Araştırmaları Dergisi), 16. Sayı: Kent ve Yoksulluk
MUKADDİME, 2016
Öz: Bugün, modern kentlerin pek çoğu ırki, etnik, göçmen, yoksul, sığınmacı vb. sosyal kesimler üzerinden cereyan eden kronik sosyal düzensizlikle baş etmek durumundadır. Yoksulluk tabanlı sorun alanlarının çokluğu kent ilişkilerini ve kentsel sosyal bünyeyi istikrarsızlaştırmaktadır. Kentsel gündelik yaşamın tüm şubelerini sosyal düzensizlik girdabına sürüklemektedir. Küresel yoksul/göçmen akışları, iktisadi krizler, işsizlik, sosyal devletten geri çekilmeler ve ekonomideki daralmalar neticesinde dünya ölçeğinde yaşanan iktisadi ve politik tehditler, kentsel dengelerin altüst olmasına, istikrarsız ve çarpık ilişki formlarının inşasına, devasa sorun alanlarının oluşmasına yol açıyor. Bu yazıda, kentlerin yoksulluk tabanlı parçalanan iktisadi, sosyal ve mekânsal veçhelerine ve bunların sosyal düzensizlik yaratma potansiyellerine makro bir perspektiften bakılmaktadır.
Özet Kentler, tarihsel süreçte hem insanlığın birikiminin gelecek kuşaklara taşıyıcısı, hem de taşıdığı uygarlık birikimi ile insanoğlunun geleceğini şekillendiren en önemli faktörlerden biri olmuştur. Nitekim uygarlığın doğuşu ile kentlerin ortaya çıkması arasında bir paralellik olduğu ifade edilmektedir. Bu anlamda medeniyetin kentleşmeyle geldiğini ve var olduğunu söylemek, genel bir kanıdır. Tarihin her döneminde var olmakla birlikte özellikle Sanayi Devrimi ile Batılı ülkelerde büyük bir ivme kazanan kentleşme, pek çok toplumsal, kültürel, siyasal, ekonomik soruna da kapı aralamıştır. Söz konusu sorunlar klasik sosyologlardan başlayarak kenti sosyolojik araştırmaların nesnesi yapan, kent sosyolojisinin temellerini atan Chicago Okulu'na, 1950'li yıllarda ivme kazanan ve Chicago Okulu'nun argümanlarını sorgulayan alan araştırmalarına; 1960'lı yılların ikinci yarısında kentleşmenin ortaya çıkardığı farklılaşma ve ayrışmanın sosyolojideki karşılığı olarak nitelendir...
kent yoksulluğu ve mekansal yarılma, 2014
Özet Kent yoksulluğu çok eskiden beri (Türkiye için söylenirse 1950'lerden itibaren) var olan bir olguyken, mekânsal yarılma nispeten daha yeni bir olgudur. Mekânsal yarılma yok-sulluğun değişen yüzüyle ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, kent(ler)e özgü bir olgu olarak görülen mekânsal yarılmayı kent yoksulluğunun bir boyutu olarak ele almak mümkün-dür. Daha çok eşitsizliğin aşırı boyutlarda yaşandığı ve farklı demografik yapıları içlerinde barındıran İstanbul gibi metropol kentlerde görülen mekânsal yarılma, temelde benzer özelliklere sahip toplumsal kesimlerin kentin belirli yerlerinde (gecekondu, çöküntü alan-ları, kent içi merkezleri vb.) yoğunlaşmasını ifade eden bir kavramdır. Mekânsal yarılma kentlerdeki toplumsal kesimlerin yalnızca mekân boyutuyla ayrışmalarını değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel vb. açılardan da ayrıştıklarını ifade etmektedir. Bu yönüyle mekânsal yarılma, toplumsal bütünleşme için ciddi bir sorun ve tehlike teşkil etmektedir. Son yıllarda uygulanan kentsel politikalar (yeniden yapılanma, kentsel dönüşüm, vb.) adı altında kentlerde yapılan düzenlemeler de mekânsal yarılmayı etkilemektedir. Bu tür dü-zenlemeler sınıfsal olarak üst sınıfların yararına olmaktadır. Bundan dolayı yaşam alanları giderek daralan alt sınıflar kentin belirli alanlarında yoğunlaşmak zorunda kalmaktadırlar. Bu durum birçok yönüyle birbirlerinden kopuk olan toplumsal kesimlerin (özellikle zen-ginlerin ve yoksulların) fiziki ve mekânsal açılardan da birbirlerinden ayrılarak aralarına aşılmaz duvarlar örülmesine neden olmaktadır. Kentin demografik yapısını oluşturan toplumsal kesimlerin (etnik, dini, sınıfsal vb.) kent ortamında kentle bütünleşik olarak ya-şayabilmeleri kentsel bütünleşme için önem arz etmektedir. Bundan dolayı bu kesimlerin sosyo-demografik ve kültürel özelikleri ile mekânsal yarılmaya neden olan kent yoksul-luğu gibi olguların sağlıklı bir şekilde analiz edilmesi gerekir. Bu çalışmada, kentsel bü-tünleşmenin önünde önemli bir engel olarak görülen kent yoksulluğu, mekânsal yarılma ilişkisi üzerinden ele alınmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kent, mekân, kent yoksulluğu, mekânsal yarılma, toplumsal kesimler.
Karmaşık Sorunlar ve Kent, 2021
Karmaşık sorunlarla mücadele, beklendik ve beklenmedik gelişmeler nedeniyle standart bir çözüm kümesi üzerine inşa edilememektedir. Ancak bu durum, sorunların üstesinden gelme gerekliliğini ortadan kaldırmamaktadır. Buradan hareketle, bu bölümde karmaşık sorunların en önde gelenlerinden biri olan yoksulluğa ve kentsel düzeyde onunla nasıl mücadele edileceğine odaklanılmaktadır. Bu çerçevede ilk olarak, yoksulluk tanımı ve kentsel bağlamı üzerinde durulmuştur. Ardından yoksullukla mücadeleyi karmaşık kılan faktörler tartışılmıştır. Son olarak ise yoksullukla mücadelede fayda sağlayabilecek kentsel düzeydeki stratejiler ele alınmıştır.
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
Bu çalışmanın amacı, özel gereksinimli (ÖG) çocuğu olan ailelerin deneyim ve görüşlerine dayanarak, kent yoksulluğunun profilini ortaya koymak ve deneyimledikleri yoksulluğun özel eğitime yansımalarını irdelemektir. Araştırma modeli olarak fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcıları Muğla il merkezinde yaşayan ve özel gereksinimli çocuğu olan sekizi anne, dördü baba toplam 12 ebeveynden oluşan sekiz aile olmaktadır. Araştırmanın verileri yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği ile toplanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi tekniğiyle analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, ÖG çocuğa sahip olan aileler olmayanlara göre, kent yoksulluğunu daha derinden hissetmektedirler. Aileler çocukları için sunulan özel eğitim hizmetlerini nitelik ve nicelik açısından yetersiz bulmakta ve yoksulluğun sonucu olarak çocuklarına ek özel eğitim hizmeti aldıramamaktadırlar. Ek olarak hem ÖG çocuğu olan bir aile olma hem de maddi yetersizliklerden dolayı kent hayatının sunduğu olanaklardan neredeyse hiç yararlanamamaktadırlar.
Son dönemde yoksulluk ve kentsel müdahaleler arasındaki ilişki daha çok tartışılmaya başlandı. Tabi bunda özellikle yoksul bölgelere yönelik geliştirilen çeşitli projelerin etkisi büyük. Bu projelerle yoksulluğun arttığının ve derinleştiğinin altı çiziliyor ve bu projelere paralel gelişen soylulaşma süreçlerinin de yoksulluğun yeni haller alarak başka alanlara transferine neden olduğu iddia ediliyor. Böylece, kentsel müdahaleler üzerinden yaşanan yer değiştirmelerle metropoliten kentlerimizde çok net okunur bir sınıf haritası oluşuyor.
XIII. IBANESS Congress Series on Economics, Business and Management – Tekirdag-Fall / Turkey, 2019
Poverty has an important place in the economy. There are many studies on the causes and solutions in the literature. Generally, macroeconomic factors and their effects on poverty are frequently studied. In this study, how poverty is affected by urbanization is analyzed with the help of unbalanced panel data to see how it is affected by poverty factor in terms of urbanization. In the panel analysis using six different poverty indicators, Random Time Effect and Fixed Time Effect models are used. Four different multiple regression models are used in the study. According to the analyzes, there is a negative relationship between urbanization and poverty indices.
1980 sonrasında Türkiye'nin kentleşme ve mekân politikalarında radikal dönüşümler yaşanmaya başlamıştır. Özellikle büyük kentlerde gerek konut gerekse çalışma alanlarında ve hatta kamusal alanlarda, ulaşımda ve diğer kentsel hizmetlerde formelleştirme anlamına gelen önemli bir değişim süreci gözlenir. Aynı dönem bir yandan da neoliberal politikaların da etkisiyle sosyal devlet politikalarının sağladığı kazanımların ortadan kalktığı, formel olanın enformelleştiği, formel ile enformelin yeniden tanımlanıp, sınırlarının yeniden çizildiği bir dönem oldu. Kentin kullanım değeri gözden düşüp değişim değerine odaklanan projeler çoğalırken, kentli vatandaşlar da ödeme güçlerine göre farklı tüketici sınıflara ayrıldı. Kentte gündelik hayatı sürdürmek üzere barınmadan çalışmaya, ulaşımdan kültüre, afetlerden hizmetlere dek birçok alanda yeni zorluklar, ihlaller ve mücadeleler ortaya çıktı. Bu gelişmeler yaklaşık 50 yıl önce geliştirilmiş bir söylemi, bütünsel bir hak olarak Kent Hakkı'nı yeniden gündemimize taşıdı. Kapitalist kentleşme süreçlerine karşı sürdürülen kentsel mücadeleleri Gramscici anlamda çeşitli siperler olarak düşünmek mümkün görünüyor. Peki bu mücadelelerin bir araya gelip eklemlenmesi ve bütüncül bir Kent Hakkı tesisi mümkün olabilir mi? Kent Hakkı ihlallerini formellik enformellik ekseninde tartışmak kentlerin yaşadığı dönüşümleri anlamak ve Kent Hakkı'na yönelik talep ve mücadelelerin ufkunu belirlemek üzere yeni imkanlar sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Enformellik ve Formelleşme, Kent Hakkı, Siper Savaşları, İstanbul Abstract
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İnönü Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi, 2017
Meltem İzmir akdeniz akademisi dergisi, 2022
Cumhuriyet Üniversitesi İİBF Dergisi, 2012
Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2021
Farklı Boyutlarıyla Kent ve Kentleşme, Dr. Emrah Akyüz, (Ed), 2021
TOPLUMSAL EŞİTSİZLİKLER (ATA-AÖF), 2014
Türkiye Siyaset Bilimi Dergisi, 2019
ÇATIŞMA, PLANLAMA ve TASARIM | CONFLICT, PLANNING AND DESIGN, 2018
NİKA YAYINEVİ, 2022
The Journal of Academic Social Science Studies, 2013
A Holistic Framework fro Urban Identity), …, 2011