Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
27 pages
1 file
Özet Bu çalışmadaki temel amaç, küreselleşmeye açık ve hızlı teknolojik değişimin yaşandığı 21. yüzyılda hantal ve iş göremez durumunda olan kamu bürokrasinin sorunlarını tespit etmek ve çağa uygun çözüm önerileri getirmektir. Bu amaç doğrultusunda öncelikle bürokrasi kavramının tanımı ve kapsamının ortaya konulması önem arzetmektedir. Bu bağlamda çalışmada, bürokrasi kavramının tanımı ve kapsamı ile bürokrasi kuramları öncelikli olarak ele alınmaktadır. Sonra kamu bürokrasinin sorunları sistemli olarak belirlenmekte ve en son olarak da belirlenen sorunlara çözüm önerileri getirilmeye çalışılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Bürokrasi, Türk bürokrasisi, Türk bürokrasisinin sorunları ve öneriler Abstract The main purpose of this study is to determine the problems of public bureaucracy which is inefficient and ineffective in the 21th century charecterized the period open and rapid technology through globelization. For this purpose first of all, idendification of the definition and scope of bureaucracy will be important. In this respect these issues will be mentioned first. After that the problems of public bureaucracy will be determined systematically and finally solution proposal to these problems are studied.
https://drive.google.com/file/d/1peNYTQoQLrz45qEgLm3E_H2mqjtw04x4/view, 2019
Özet Değişen ve gelişen Dünya’da sosyal bir varlık olarak insan nasıl ki başkalarıyla birlikte yaşamak zorunda ise, bu toplumsal yaşam içinde iletişim de kurmak zorundadır. Kurduğu iletişim mutlaka bir ötekini gerektirir. Bu öteki dediğimiz bazen bir insan, bazen bir nesne, bazen yaratıcı olabilmektedir. 21. Yüzyıl dünyasında insanlığın geldiği noktada insan kendini yeniden tanımakta, etrafındaki değişen her şeyi ve yeni olan her şeyi keşfetmek durumundadır. Her gün yeni oluşumlara gebe olan 21. Yüzyıl yani siber çağı, insanların karşısına mekanik bir ordu ile çıkarken, insani değerlerin, toplumsal değerlerin ve kültürel değerlerin yok olmasına da sebebiyet vermektedir. Buna ilaveten, artan nüfus, iklim değişimi, göçler, farklı kültürlerle bir arada yaşamak, teknoloji insanı bir kıskaca almış ve tehdit etmektedir. Teknolojinin sürekli geliştiğini, yenilikler sunduğunu ve hayatı kolaylaştırdığını düşünsek bile, diğer yandan insan yalnızlaşmaya, yobazlaşmaya, kendi dünyasına çekilmeye ve ailesinden başlayıp akrabalarına kadar bütün bağlarından koparmaya, sağlık açısından ve ruhsal problemlere sebebiyet vermeye başlamıştır. Bu durumda, bu teknolojik orduyu en iyi şekilde ve dozunda kullanmanın yollarını bulmak adına sosyal, ailesel ve kültürel değerlere sahip çıkarak, eğitimden sanata, spora kadar etkinlikler ve projeler yapılmalıdır. Evvela kendimizi tedavi edip, sonra da çocuklarımızdan başlayarak tekrar dünya düzeninde insana değer vermeyi ön plana almamız gerekmektedir. Her bir bireyin mutlaka bir ilgi alanını keşfedip, ortak paydalarda buluşarak farklı sosyal-kültürel alanlar yaratmak, muhabbet ve insani duyguları öne çıkarmak amacıyla yeni sosyal ve sorumluluk projeleri oluşturmayı hedeflemeliyiz. Yani aslında İnsana, insan olduğunu ve etrafındaki her şeyin kendisine hizmet için var olduğunu hatırlatmalıyız.
Çağdaş Yaklaşımlar Odağında Toplum ve Kültür Araştırmaları IV, 2023
Eğitim öğretim söz konusu olduğunda bütün dünyada kabul gören en üst seviye kurum üniversitelerdir. Bu kurum, sistemli şekilde bilginin üretilmesi, aktarılması ve faydalı şekilde kullanılmasının en önemli basamağıdır. Kelime kökeni olarak “Latince topluluk, bütünlük, kül anlamına gelen üniversitastan türemiştir ve bağımsız tüzel kişiliğe sahip ve ortak çıkarları olan kişiler topluluğunu ifade etmek için kullanılmaktadır” (Kaynar & Parlak, 2005: 20). Bir diğer tanımda ise üniversite “Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu” olarak tanımlanmaktadır (Günal, 2013:13). Bu tanımlardan da görüleceği üzere bilimsel aktivitelerin temel merkezi konumunda görülen üniversiteler aynı zamanda toplumsal yapıyı oluşturacak bireylerin yetiştirilmesi için de temel yapı taşı durumundadır. Elbette bugünkü sürece gelene kadar geçen zamanda birçok farklı işlev ve amaç için üniversiteler kullanılmıştır. Özellikle Orta Çağ Avrupa’sı ele alındığında üniversitenin feodal bir kurum ya da lonca sistemine benzer bir işleyişi olduğu görülecektir fakat bunun bugünkü anlamda bir işleve sahip olduğu tartışmalıdır (Kaynar & Parlak, 2005: 19). Bugünkü üniversite sistemi içerisinde ortaya çıkmış olan temel işlevler eğitim, bilim ve hizmet olarak üçe ayrılabilir (Günal, 2013: 20). Ancak unutulmamalıdır ki bu işlevlerin yanında kültür öğretiminin de yeri yine üniversitedir. Yaşanılan dönemin durumunu ortaya koymak ve fikirlerle üretim gerçekleştirip dönüşen topluma uyum sağlamak için kültür öğretimi diğer bütün işlevlerden daha önemli sayılmalıdır (Gasset, 1997: 81). Bütün bunlarla birlikte üniversitenin gelişim aşamalarında tarihi süreç ile ilgili de bir şeyler aktarmak konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
dijital dönüşümün gereği olarak 21. yüzyıl becerileri, 2022
ÖZET İlk kez 2011 yılında Hannover Fuarında gündeme gelen ve küresel değer zincirinin nasıl düzenleneceğini anlatmak amacıyla kullanılan Endüstri 4.0 veya bir diğer adıyla 4. sanayi devrimi, önceki devrimlerden farklı olarak çok daha hızlı ve çok daha geniş ölçekte bir dönüşümü tanımlamaktadır. Söz konusu devrim ile yapay zekâ, akıllı robotlar, bulut teknolojileri, nesnelerin interneti gibi birçok yeni kavram literatüre girerek ülke ekonomilerinin öncelikli gündem maddesi haline gelmiştir. 2019 yılının Mart ayında ilan edilen Covid-19 pandemisi ise ülkelerin dijital ekonomiye geçiş sürecini hızlandırmıştır. Bu dönemde tele-çalışma, uzaktan öğrenme, teletıp ve diğer çevirimiçi hizmetlerin kullanımı yaygınlaşmış, teknolojiye veya gerekli altyapıya sahip olmayan bölgeler ise dezavantajlı hale gelmiştir. Dijital dönüşüm, sürdürülebilir ekonominin verimliliği ve etkinliği üzerinde pozitif bir etki yaratmakla birlikte aynı zamanda işgücü piyasasında önemli dönüşümlere yol açmaktadır. Bu süreç yeni meslekler yaratmasının yanı sıra bazı mesleklerin revize edilmesini gerekli kılmaktadır. Dönüşüme uyum sağlayamayan veya dönüşümün gerisinde kalan ülkelerde ve bazı sektörlerde ise “dijital boşluk” sorunu ortaya çıkmaktadır. İşgücü açısından sorunun üstesinden gelinmesinde 21. yüzyıl becerilerine sahip olmak belirleyici olmaktadır. Bir diğer ifade ile çalışanların gerekli becerilere sahip olarak yeniden vasıflandırılması gerekmektedir. Nitekim Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 yılı raporuna göre şirketler, çalışanlarının yaklaşık olarak yüzde 40’ının altı aya kadar becerilerini güncellemeleri gerektiğini bildirmiş, şirketlerin %94’ü ise çalışanların yeni beceriler kazanmaları gerektiğini belirtmiştir. Bu çalışmanın amacı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve Dünya Bankası (WB) başta olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluş raporlarından yararlanarak dijital ekonominin işgücü piyasasında yarattığı değişime değinerek ülkelerin bu dönüşümün gerisinde kalmaması için oluşturmaları gereken politika önlemlerine yer vermektir.
Bu çalışmanın amacı, Türkçeyi yabancı dil olarak öğretenlerin 21. yüzyıl becerilerini kullanım düzeyini ve bu düzeyin cinsiyet, yaş, hizmet yılı, mezun olunan bölüm, çalışılan kurum değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını tespit etmektir. Nicel araştırma yöntemlerinden tarama deseni ile gerçekleştirilen araştırmanın çalışma grubunda Türkçeyi yabancı dil olarak öğreten 90 öğretici yer almış, veri toplama aracı olarak "21. yüzyıl Öğreten Becerileri Kullanım Ölçeği" ve "Kişisel Bilgi Formu" kullanılmıştır. Çalışma neticesinde, Türkçeyi yabancı dil olarak öğretenlerin 21. yüzyıl becerilerini kullanım düzeylerinin orta düzeyin (x̄= 3,98) üzerinde olduğu; cinsiyet ve çalışılan kurum değişkenlerine göre bu düzeyde anlamlı farklılık bulunduğu; yaş, mezun olunan bölüm ve hizmet yılı değişkenlerine göre ise anlamlı bir farklılık bulunmadığı tespit edilmiştir. Araştırmanın bulguları doğrultusunda çeşitli öneriler getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi, 21. yüzyıl becerileri, öğretici yeterliği 21st CENTURY SKILLS COMPETENCES OF TEACHERS OF TURKISH AS A FOREIGN LANGUAGE ABSTRACT The purpose of this study is to determine the use of 21st century skills by the teachers of Turkish as a foreign language and to determine if this level varies according to the variables such as gender, age, service duration, field of graduation, institutions of employment. The study group of this study carried out with raster pattern out of quantitative study methods involved 90 instructors teaching Turkish language as a foreign language. "21st century teaching skills usage scale" and "personal data form" have been used as means of data collection. In consequence of the study, it has been determined that the level of the use of 21st century skills of teachers of Turkish as a foreign language is over intermediate level (x= 3,98); there is a meaningful discrepancy according to gender and institutions worked in; there is no meaningful discrepancy according to age, field of graduation and service duration. Various proposals have been brought forward in line with the findings of the study.
Tıp etiğinin temel sorusu, "Bunu yapmam mümkün, ama yapmalı mıyım?" dır. Bu soru, tıbbiteknik gelişmelerin mümkün kıldığı, ama uygulamanın ahlaki sorular doğurduğu pek çok tıbbi durum için geçerlidir. Yaşamın sona ermekte olduğu birbirinden farklı durumlarda, bu soru klinik gündemine damgasını vurur ve yanıtını arar. En çok da, tedaviyi başlatma, sınırlandırma ya da kesme durumlarında akla gelir. Tedavi etmek ya da etmemek, sorumlulukla verilen bir karara ve üç kat cesarete dayanır. Bütün bu durumlarda, hastadan sorumlu hekimin, önce olgudaki insana yakınlaşma, olayın insani boyutunu kavrama cesareti, daha sonra mesafe koyup, akılcıanalitik analiz cesareti, daha sonra değerleri ve anlamlılığı korumak adına alışılmışın dışında davranabilme cesareti taşıması gerekir. Bu süreçte tedavi ekibinin tüm üyelerinin, klinik, etik ve yasal açıdan daha iyi bir karar verilebilmesine sağlayacakları katkılar vardır. Kongre başlangıcında oluşturulan yarım günlük panelde Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanları, Hukuk, Adli Tıp ve Tıp Etiği disiplinlerinin uzmanları ile tedaviyi sınırlandırma ve tıbbi boşunalık, tıpta sınırlı kaynakların adil kullanımı yükümlülüğü, resüsite etmeyin talimati'nı da içeren hasta vasiyetleri ve ülkemizde beyin ölümü ile ilgili yasal düzenlemelerdeki çelişkili ifadeler konularını irdeleyecektir. Bu sempozyumun fikir babası olan, uzun yıllara dayanan klinik deneyimi ile saptadığı soruları, meslektaşlarıyla birlikte tartışmaya açacak olan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Sn. Prof. Dr. Lütfi Telci'ye ayrı bir teşekkür borcumuz vardır. Böylelikle ortaya konacak bir çok sorunun hukuki boyutta karşılığı aranırken, yapılacak tartışmanın bilimsel açıdan en yüksek düzeyde gerçekleşmesini temin için bize destek veren Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Sn. Prof. Dr. Dr.hc. Yener Ünver' e yine aynı içtenlikle teşekkür ediyoruz. Panelde aramızda olacak Tıp, Hukuk Adli Tıp ve Etik disiplinlerinin çok değerli uzmanlarına saygı dolu teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bildirileri ile konunun farklı boyutlarda ele alınmasını destekleyen bilim insanları da bu anlamlı çabaya destek olmanın onurunu paylaşmaktadır. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
Disiplinlerarası Sosyal Politika Çalışmaları-3, 2021
Özet Bu bölümde, Türkiye’de endüstri ilişkilerinin tarihsel gelişimi anlatıldıktan sonra, 2000’li yıllardan itibaren endüstri ilişkileri alanında yaşanan reform niteliğindeki yenilikler ve değişim mevzuatla birlikte ele alınmaktadır. 2000 yılı sonrasında işsizlik sigortasının kurulması ve yürürlüğe girmesi, kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneğinin hayata geçirilmesi, bireysel ve toplu iş hukuku alanındaki yenilikler ve değişiklikler, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki düzenlemeler, iş mahkemelerinin kuruluşu ve iş uyuşmazlıklarında arabulucuya başvurmanın dava şartı olarak kabul edilmesi bölümde incelenen konular arasında yer almaktadır. Anahtar Kelimeler: Türkiye’de endüstri ilişkileri, İşsizlik sigortası, Kısa çalışma ve ödeneği, iş uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk, bireysel ve toplu iş uyuşmazlıkları, İş mahkemeleri.
IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK, 2017
Disiplinlerarası Sosyal Politika Çalışmaları - 3, 2021
Mevcut veriler ışığında yapılan gelecek tahminlerinde nüfusun hızlı bir şekilde yaşlandığı belirtilmektedir. İşgücü arzının temel belirleyicisi olan nüfusun yaşlanması çalışma hayatını yakından ilgilendirmektedir. Çalışmanın değişen doğası, istihdam biçimlerinin dijitalleşmesi, işgücü piyasasına giriş ve çıkış yaşı, emeklilik politikaları, sosyal güvenliğin finansmanı, ilerleyen teknolojiye işgücünün uyumu gibi çeşitli meseleler nüfus yaşlanması ile daha da önemli hale gelmeye başladı. Bunların yanında işverenlerin, yaşı ilerlemiş olan işgücüne yönelik tutum ve davranışları ve hükümetlerin emeklilik politikaları yaşlı işgücünü çalışma hayatında uzun süreler kalmayı zorlaştırmaktadır. Gelişen tıbbi uygulamalar ve teknolojik ilerlemeler neticesinde ölümlerin azalması ve bunun yanında doğum oranlarının da düşmesi nüfusun yaşlanmasına sebep olmaktadır. İşgücü piyasasında emeğini arz eden işgücünün de yaşlanıyor olması ülkelerin çalışma hayatını ilgilendiren düzenlemeleri yeniden gözden geçirmeye mecbur kılacaktır. Bu bölümde yaşlanan nüfus içerisinde yaşlı işgücünün durumu incelendikten sonra çalışmanın değişen doğasına karşılık işgücünün karşılaştığı ve karışılabileceği muhtemel sorunlar ifade edilmeye çalışılmıştır.
Bu çalıĢmanın hazırlanmasındaki amaç, araĢtırmacıların veri bulmada büyük zorluklar yaĢadığı Türk Cumhuriyetlerinden birisi olan Türkmenistan ile ilgili her konudaki verileri toplu bir Ģekilde okuyucuya sunmaktır. Türkiye ile olan sosyo-ekonomik iliĢkisi hakkında her konuda bilgi sahibi olmaktır.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen 21. yy. 'da Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sürdürülebilirlik Çalıştayı'na hepiniz hoş geldiniz. Bugün, siz değerli katılımcılar ve hocalarımızla beraber yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin güncel konularını ve sorunlarını tartışmak ve çözüm önerilerini ortaya koymak için buradayız. Ortaya çıkacak değerli görüş ve önerileri raporlaştırarak üst mercilere iletmeyi ve gerekli adımların atılmasına vesile olmayı amaçlıyoruz. Biliyorsunuz ki, Türkçe bizim için çok önemli. Dünyada Türkçeyi konuşan oldukça çok millet var. Türkçe, bir dünya dili olma yolunda hızlı bir şekilde ilerliyor. Medeniyetlerin tek başına tek bir alanda ilerlemesi sürdürülebilir değil. Gelişim; teknik, sosyal, dil ve sanat alanında birlikte olur. Bilim geliştikçe, Türkçe de gelişecek ve bir dünya dili haline gelecek. Dolayısıyla Türkçeyi daha da yaygınlaştırmak, bir yabancı dil olarak yabancılara da öğretmek, doğru Türkçeyi öğretmek, bizim en büyük amacımız. İstanbul Gelişim Üniversitesi, bu konuda epey bir yol almış ama hâlâ gelişime açık bir üniversite. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin sürdürülebilirliği konulu bu çalıştay, alan adına çok önemli. Salona baktığımız zaman birçok üniversiteden hocalarımız burada. Tabi ki, bu, İstanbul Gelişim Üniversitesi adına gurur verici bir etkinlik. Türkçe eğitiminin uzmanlarını burada ağırlamak bizim için onurdur. Bizim görevimiz üniversite olarak bilgi üretmek, bilim üretmektir. Bu konuda da Türkçe eğitiminin bilimsel bir platformda tartışılmasının önemi büyüktür. Bu vesileyle çalıştayın hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
TÜRKÇE, TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI İLE ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ 21. YÜZYIL BECERİLERİ YETERLİK ALGILARI, 2019
Turkish Studies, 2018
21. yy.'da Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Sürdürülebilirlik Çalıştayı Raporu, 2022
AART ULUSLARARASI ANADOLU SANAT SEMPOZYUMU, 2021
Nobel Akademik Yayıncılık, 2020
YEREL YÖNETİMLERDETEKNOLOJİ VE KATILIM, 2020
International Journal of Social Sciences, 2021
21. YÜZYILDA KÜRESEL VE BÖLGESEL AKTÖRLER BAĞLAMINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI, 2018
eskidergi.cumhuriyet.edu.tr
Berikan yayınevi , 2022