Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2015, I. ULUSAL TOPLUMSAL KURUMSAL ÇATIŞMALAR KONGRESİ BİLDİRİ KİTAPÇIĞI 2015 SAYFA 1-18
…
23 pages
1 file
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (SAUIFD), 2017
Bu araştırmanın amacı, dinî grupların dinî, manevî ve ahlakî etkisini kadınlar üzerinde tespit etmektir. Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan yarı yapılandırılmış mülakat tekniği kullanılmıştır. Araştırma, İstanbul'da yaşayan farklı dinî gruplara mensup 40 kadın katılımcı üzerinden yürütülmüştür. Her bir gruptan 10 katılımcı olmak üzere 4 farklı dinî grup seçilmiştir. Bu gruplar; Menzil tarikatı, İsmailağa cemaati, Süleyman Efendi cemaati ve Rifaî tarikatıdır. Araştırmamızda, dinî grupların etkileri çerçevesinde, dinî grubun dindarlık üzerindeki etkisi, manevî ve ahlakî değerlere etkisi katılımcıların görüşlerine dayalı olarak incelenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre dinî grupların, üyeleri üzerinde önemli ölçüde etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Dinî gruplar mensuplarını dinî, manevî ve ahlakî açıdan etkilemektedir. Bununla birlikte gruba itaatin zamanla önem kazanmakta ve sorgulamaların ötelenmekte olduğu görülmüştür.
5. Uluslararası Ortadoğu Sempozyum Kitabı, 2019
Öz Bu çalışma Louis Althusser’in Devletin İdeolojik Aygıtları (DİA) kuramı bağlamında iktidarların, hayatın tüm alanlarını şekillendirdiği ve özellikle de siyasi ve kültürel tercihleri belirledikleri hipotezine dayanır. Bu hipotezden hareketle Ortadoğu’da dini olsun olmasın tüm toplumsal grupların iktidara göre tavır aldıklarını ispat etmeye çalışacağız. Bu hipoteze göre özellikle Ortadoğu gibi çatışmanın ideolojik ve siyasi olmanın ötesine geçtiği toplumsal yapılarda, sivil toplum kuruluşu veya dini cemaatlerin iktidara göre tavır almak zorunda kaldıklarını göstermeye gayret edeceğiz. Bu tavır alış, şartlara göre iktidarların yanında da olabilmekte veya yine aynı saiklerle karşıt iktidarların hegemonyasını tercih şeklinde olmaktadır. Hangi iktidar grubu tercih edilirse edilsin, cemaatler veya sivil toplum kuruluşları mutlaka güce göre tavır almakta, yanında veya karşısında olmak zorunluluğunun dışına çıkamamaktadır. Anahtar Kelimeler: Toplumsal grup, Dini cemaat, İhvan- Müslimin, İslamcılık, Kubeysiyyat
Danişname, 2020
Din sosyolojisinin temel ilgi alanlarından birisini dinî gruplar oluştur-maktadır. Dinî grupları, sosyal grupların bir alt başlığı olarak ele almak müm-kündür. Dinî gruplarla ilgili olarak oluşturulan tipolojiler ise, dinî gruplar arasındaki farkları belirterek yapılan tasniflerdir. Max Weber, dinî grup ince-lemelerinde bir tipoloji geliştiren ilk sosyologdur. Weber'in tipolojisinde iki yapı ortaya çıkmaktadır. Bunlar farklı şekillerde tanımlanabilen kilise ve mez-heptir. Özellikle Weber'in dinî gruplar tasnifi Batı ile sınırlı kalmış, bu yüzden dinî grup tipolojileri genellikle kilise kavramını merkeze almıştır. Bu açıdan sosyolojik olarak kilise, kendisini gerçeğin tek temsilcisi olarak kabul eden dinî örgütler için kullanılagelmiştir. Böyle bir yaklaşım temel kabul edildiği için İslamiyet ve diğer dinleri açıklamada, geliştirilen tipolojiler yetersiz kal-mıştır. Bu yüzden yakın dönemde yeni dinî grup tipolojileri geliştirilmeye ça-lışılmıştır. Bu çerçevede kilise ve mezhebin dışında kült, denomination, yeni dinî hareketler (YDH), tarîkat ve cemaat gibi kavramlar geliştirilmiştir. Bu makalede dinî gruplarla ilgili tipolojiler incelenmiş ve tarîkatlar sosyal fonk-siyonları bakımından ele alınmıştır. Eğitim, ekonomi ve siyaset açısından sağ-ladıkları katkılar da bu çerçevede değerlendirilmiştir. Sonuç itibariyle tarîkat-ların toplumsal yaşam koşullarına karşı bir cevap oluşturduklarını söylemek mümkündür.
MATERIALS OF THE INTERNATIONAL SCIENTIFIC-PRACTICAL CONFERENCE ON THE IMPLEMENTATION OF SOCIAL WORK IN THE FIELD OF PREVENTION OF DOMESTIC VIOLENCE, 2021
Kadına karşı şiddet tüm biçimleriyle, eşitsiz güç ilişkilerinden köklenen, nerede gerçekleştiği fark etmeksizin kadınların insan haklarının ihlal edilmesiyle sonuçlanan politik ve toplumsal bir sorundur. Bu çalışma kadına karşı şiddetle mücadelede, farkındalık gelişimi ve bilinç yükseltmeye odaklanan grup çalışmalarının önemli bir araç olduğu kabulü üzerine temellendirilmiştir. Bu nedenle çalışmada öncelikle sosyal hizmette bilinç yükseltme hedefiyle gerçekleştirilen grup çalışmalarına, ardından kadın hareketi tarafından yürütülen bilinç yükseltme gruplarına yer verilmiştir. Sonuç olarak, tarihsel süreçte üzerinde önemli bir deneyim biriktirilen grup çalışmalarının, şiddetten arınmış bir toplum idealine ulaşmada bugün de etkili bir araç olarak kullanılabileceği iddia edilmiştir.
ÖZET Nakşîlik, tarihsel süreçte siyasetle yakın ilişkiler kurmuş bir tarikattır. Bu ilişkinin temel ilkelerine Nakşî şeyhlerinin metinlerinde rastlamak mümkündür. Nakşîler çoğunlukla siyasete doğrudan müdahale etmemişler, devlet yöneticilerini hayra yöneltmeye çalışmış, ancak yanlış yaptıklarında onları ikaz etmişlerdir. Genel olarak yöneticilerin de, Nakşî tarikatlara karşı pozitif bir tutum benimsediği ifade edilebilir. Ancak karşılıklı ilişkide sıra dışı durumlara da rastlanmıştır. Cumhuriyet döneminde, yönetici elitlerin din politikası konusundaki tercihleri tarikatları yasaklı konuma düşürmüştür. Olgusal temeli bulunmayan bu düzenlemeler tarikatları ortadan kaldırmamış, tarikatlar çeşitli yollarla varlıklarını sürdürmüşlerdir. Türkiye'nin çok partili hayata geçmesi kısmi bir özgürlük ortamı oluşturmuş, bu dönemde tarikatlar sosyal hayatta daha da belirginleşmiştir. Bu bağlamda tarikatların sosyal, siyasal ve ekonomik hayattaki etki ve görünürlükleri artmış, tarikatlar toplumsal hareketlere kaynaklık etmiştir. Türkiye’de, Cumhuriyet sonrası varlığını sürdüren Nakşî- Halidî kollardan biri olan İskenderpaşa cemaati, bu süreçte öne çıkan tarikat/ dinî gruplardan biridir. Karizmatik dinî lider Mehmet Zahit Kotku’nun teşvikleri, Türkiye’nin sosyal, siyasi gelişmeleriyle birleştiğinde, bir dinî yapı içerisinden siyasi bir hareket doğmuştur. Bu açıdan ilk etapta Milli Görüş Hareketi, bir dini grup bünyesinde ortaya çıkmış ve gelişimini sürdürmüştür. Bu olgu Milli Görüş’ün sosyal tabanını ve dini gruplarla ilişkisini belirleyen önemli bir unsur olmuştur. Ancak siyasi bir hareket olarak Milli Görüş Hareketi’ni bir dini grupla sınırlamak olası değildir. Türkiye’de siyasal partileri biçimlendiren ve sınırlayan yasal çerçeve, bu değişimi zorunlu kılmıştır. Milli Görüş Hareketi’nin doğuşu o dönemdeki ulusal ve uluslararası gelişmelerle ve Türkiye’nin tarihsel-toplumsal özellikleriyle de ilişkili bir durumdur. Bu çalışmada, Milli Görüş’ün dini gruplarla ilişkileri Türkiye’deki Nakşî tarikatlar bağlamında analiz edilecektir. Türkiye’de Nakşitarikatlar genellikle Milli Görüş Hareketi ile pozitif bir ilişki kurmuş, Milli Görüş Hareketi de tarikatları önemli bir sosyal taban olarak görmüştür. Bu kapsamda tarikatlar -dönemsel şartlara göre inişli-çıkışlı olmakla birlikte- Milli Görüş Hareketi ile genel olarak sıcak ilişkiler kurmuşlar, Milli Görüş Hareketi’nin muhafazakâr-dindar kesimin taleplerini dillendirmesine sıcak bakmışlardır. Ancak Milli Görüş Hareketi ile tarikatların ilişkisinde konjonktürel şartlar önemli bir etkendir. Diğer taraftan, Milli Görüş Hareketi muhafazakâr-dindar çevrenin taleplerini siyasette dillendirmeyi bir politika olarak benimsemiş görünmektedir. Hareketin bu yönü tarikatlarla ilişkisini belirleyen temel bir unsur olmuştur. Bu çalışma, genel olarak Türkiye’de Milli Görüş-Nakşîlik ilişkisini incelerken İskenderpaşa Cemaati ve Erenköy Cemaati örneği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Makale son olarak, Milli Görüş-Nakşîlik ilişkisini Güneydoğu bağlamında incelemektedir. ABSTRACT Nakshibendi is an order that has established close relations with politics in the historical process. The basic principles of this relationship can be found in the texts of the Nachish sheikhs. This relationship is often a warning to managers that they misconduct, rather than directly intervening politics. In general, it can be said that the managers have adopted a positive attitude towards the Nachish orders. However, unusual circumstances have also been encountered. During the Republican era, the ruling elites' preferences for religious politics have been forbidden to orders. These arrangements, which are not factually based, did not remove the orders from the middle, and the orders continued their existence in various ways. Turkey's multi-party moral passion has created a partial freedom environment, and in this period orders have become more evident in social life. In this context, the influence and visibility of the orders in social, political and economic life has increased and the orders have been the source of social movements. The Iskenderpaşa congregation, which is the continuation of the Nakshi- Khalidi sect, is one of the order / religious groups that stand out in this process. When the incitements of the charismatic religious leader Mehmet Zahit Kotku were combined with the social and political developments of Turkey, a political movement was born within a religious structure. In this respect, the Milli Gorus Movement has emerged from the beginning Within a religious group and has maintained its development. This phenomenon has been an important factor in determining the social base of Milli Gorus and its relation with religious groups. However, as a political movement, the structure of the Milli Gorus Movement exceeds this framework. The birth of the movement is alsorelated to the national and international developments at the time and the historical-social characteristics of Turkey. In this paper, the relations of Milli Gorus with religious groups will be analyzed in the context of Naksi orders in Turkey. In Turkey, Naksi orders generally establish a positive relationship with the Milli Gorus Movement and Milli Gorus Movement regards the orders as an important social base. In this context, the orders have formed warm relations with the Milli Gorus Movement in general, although they are fluctuating according to the seasonal conditions. In addition, the orders have warmly welcomed the Milli Gorus Movement's demand for the conservative- religious community. However, the conjunctural conditions in relation to the Milli Gorus Movement and the orders are a significant influence. On the other hand, the Milli Gorus Movement seems to have adopted politics as a policy to express the demands of conservative-religious circles. This aspect of the movement is a fundamental element in determining the relation with the orders. This study focuses on the Iskenderpaşa community and the Erenköy community when examining the relation of Milli Gorus- Nakshibendi in Turkey in general. The article finally examines the relation of Milli Görüş-Nakşîlik in the context of Southeastern.
İSTANBUL 2016 ii BEYAN Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlâk kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim. Hussein ALHASSAN 01.7.2016 iii ÖZET Global dünyada barış içinde yaşamanın gereklerinden biri, farklı dinî grupların birbirlerinin inanç ve uygulamalarını doğru şekilde bilmeleri ve birbirlerine müsamaha göstermeleridir. Bu noktada, en fazla müntesibe sahip olan Hristiyan ve İslam dinleri bilhassa önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, bağımsızlık döneminden bugüne kadar Gana'da bulunan belli başlı dinî gruplar ve ülkenin en büyük iki dinî grubuna denk gelen Müslümanlarla Hıristiyanlar arasındaki ilişkiler hakkında bilgi vermektir. Gana, dünyaya, "yaşayan diyalog" diye adlandırılan bir dinî hoşgörü modeli sunmuş bir ülke olması sebebiyle bilhassa önemli bir örnek olmaktadır.
Yapılan bu araştırmada, dinî grupların toplumsal değişimler karşısındaki sosyal kontrol söylemlerinin neler olduğunun ortaya konması amaçlanmıştır. Bu amaçla çalışmada dinî grupların toplumsal yaşam içerisinde dinî, siyasi, sosyal vb. birçok konuda merkezî bir rol oynadığı görülmüştür. Dinî grupların oynadığı bu rollerden birisi de İslami muhafazakâr ideolojileri doğrultusunda toplumdaki bazı olumsuz sapma davranışlarını ve toplumsal değişimi önlemektir. Bu bağlamda bir dinî grup örneği olan Menzil Tarikatına ait Mostar ve Aile dergileri ile İsmailağa Cemaati'ne ait Marifet ve İsmailağa dergileri nitel araştırma yöntemi çerçevesinde örneklem olarak seçilmiştir. Bu dinî gruplara ait süreli dergi yayınları içinden seçilen metinler, eleştirel söylem analizi tekniği uygulanarak incelenmiştir. Araştırma sonucunda, Nakşibendî geleneğine bağlı Menzil Tarikatı ve İsmailağa Cemaati'nin İslami muhafazakâr ideolojiye sahip oldukları, modernizmin getirdiği birçok toplumsal değişmelere karşı olumsuz bir tavır takındıkları analizi yapılan metinlerde açıkça görülmüştür. Dinî grupların toplumsal değişimler karşısındaki bu katı söylemlerinin sebepleri, kendilerine göre sosyal açıdan kültürün ve dinî anlayışın yozlaşmasını önlemeye dönük, sosyal kontrol amacı taşıdıklarını göstermiştir.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Charisma, which is used by its followers to describe the excessive/impressive power that is accepted to be around a person's personality, has the function of activating people in line with a belief, thought and goal, integrating and providing motivation. Charismatic authority is one of the authority types commonly used in the literature of social sciences and religious psychology. Max Weber, who introduced the concept of charisma to the literature, emphasizes the reformist aspect of charismatic authority in the rise and development of religious groups in history. The distinctive feature of religious groups as a special type of social group is the formation of group unity around a belief. Charisma plays an important role in the establishment of religious authority in sects and religious community structures, which are among the types of religious groups. Religious communities are formed, institutionalized, and critically transformed in parallel with social change through charisma and its authority. In this context, this study, which focuses on how the charismatic authorities of religious community structures are represented, aims the semantic analysis in the religious and secular category. In this context, charisma in religious groups gains legitimacy by using some religious and secular arguments. It is known that charismatic leaders in religious communities provide a religious legitimacy with evidence such as the Golden range, Seyitlik, Being Selected Person, Dreams, Manqıba (Epics) and Miracles. In addition, the socio-cultural and economic changes in Turkish society had reflections on people's mentality, understanding of religion and religiosity, and the expectations of charismatic leaders in religious communities.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2022
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
2016
TÜRKİYE’DE İNANÇ GRUPLARININ KÜLTÜREL VAROLUŞUNDA TOPLULUK RADYOLARININ ROLÜ, 2020
İlahiyat Akademi, 2017
Pamukkale Journal of Sport Sciences, 2013
GÖÇEBE Fikir, Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi , 2023
Toplum Bilimleri Dergisi, 2012
GENÇLİK VE DİN , 2022
Journal of Sakarya University Faculty of Theology, 2020
HALK İNANIŞLARI VE UYGULAMALARI, 2021
“KADIN VE DİN”: BİR BİBLİYOGRAFYA DENEMESİ, 2021