Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Wastewater treatment
Türk'ün Turan Taktiğinin (Kurt Kapanının) son şahlanışı Bütün Mazlum Milletlerin yüreğini titreten büyük zafer Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları'nın askeri zaferi: 30 Ağustos Fatih Özcan O dönemde Le Temps gazetesinin dediği gibi "gerçekte savaş İngiltere ile Türkiye arasındadır." (*1) Yunan ordusu, sadece bir koçbaşıydı; bugünkü PKK'nın iri bir örneğiydi, bugün İngiltere'nin yerini ABD almıştır. 1699 yılından beri 200 yılı aşkın süredir sürekli gerileyen ve hep savunmada kalan Türk ordusu, son savunma savaşını Sakarya'da yapmış, Yunan ordusunu yepyeni bir strateji olan "sathı müdafaa"da bir testere gibi biçip yarısını yoketmiş; bir yıl sonra da 223 yıl sonra ilk taarruzu olan 30 Ağustos Büyük Taarruz'uyla darmaduman etmişti. Buraya nereden, nasıl gelinmişti? Bu süreci incelemek lazımdır önce. Mehmet Akif'in muazzam bir tahlille "tek dişi kalmış canavar" şeklinde nitelediği emperyalizm canavarı, 19'uncu yüzyıl boyunca talan ettiği dünyayı, Osmanlı Devleti, Çin ve Rusya dışında tamamen sömürgeleştirmişti. Bu zalimlerin başını topraklarında "güneş batmayan ülke" unvanıyla İngiltere ve Fransa çekiyordu. Dünya pazarlarını paylaşmış olan emperyalist devletlere rakip olarak, 1871'de feodal parçalanmışlığı altederek milli birliklerini sağlayan İtalya ve Almanya sofrada "biz de varız" diyerek sahne aldı. Dünya hammadde pazarları üzerindeki paylaşım rekabeti ve çelişkisi öyle bir noktaya geldi ki, dünya 20'inci yüzyıla tef gibi gerilerek girdi. Emperyalist devletler, İngiltere, Rusya ve Fransa'nın oluşturduğu "İtilaf" ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile Almanya'nın oluşturduğu "İttifak" diye iki bloğa bölündü. İtalya savaş başladıktan sonra İtilaf devletlerine geçti. Osmanlı Devleti de İttifak devletlerine katıldı. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞININ ESAS KONUSU OSMANLI TOPRAKLARIMIZDI Savaşın esas kaynağı, yağma ve talan sofrasına sonradan oturan ve yeniden paylaşım isteyen İttifak Devletleri'ydi. Üzerinde kızılca kıyamet koparılan, savaşın esas konusu olan topraklar da bizim topraklarımız, Osmanlı topraklarıydı. Bu sebeple bizim Kurtuluş Savaşımız 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'yla başlar. Birinci Dünya Savaşı, İttifak ve İtilaf devletleri açısından emperyalist bir paylaşım savaşıdır ama Osmanlı devleti için vatan savaşıdır. Açgözlü emperyalist haydutlar, yağma ve talan için, sömürgeleri yeniden paylaşım için savaşıyorlardı. Osmanlı Devleti vatan savaşı veriyordu. Müttefikimiz Alman emperyalizminin gizli amaçlarından biri Osmanlı topraklarının fiilen ele geçirilmesiydi. Yani Türklerin İtilaf diye açık bir düşmanları, İttifak diye de gizli, sahtekâr, ikiyüzlü bir başka düşmanı vardı. Bu gerçeği, İttihatçı Hükümet'in Erkânı-ı Harbiye Dairesi'nde Harekât Şubesi Müdürü olarak çalışan İsmet Bey (İsmet İnönü), beraber çalıştığı Alman subaylarıyla hasbihallerinde teyit ettirmişti. Bunun hikayesini Falih Rıfkı Atay Çankaya adlı eserinde şöyle anlatmaktadır: "Bir gün Harekât Şubesi Müdürü İsmet Bey, kendisi ile çalışan bir Alman yüksek subayına der ki: "Canım, siz kalabalıksınız. Sanayicisiniz. Belçika da öyle. Onu kendinize mi katacaksınız? Zaferden sonraki kazancınız ne olacak? "Subay, kendi aralarında sık sık bu konu üzerine konuşmayı adet edinmiş olacaklar ki ağzından kaçırıverir: "Die Turkei!" (*2) KURUYAN BOZKIRI, SARAY BOSNA SUİKASTI TUTUŞTURDU 1914'e gelindiğinde ülkeler arası ilişkiler öylesine gerilmişti ki, savaş an meselesiydi. Tüm dünyada eller tetikteydi. "Kuruyan bozkırı bir kıvılcım tutuşturacak" durumdaydı. O kıvılcım da Bosna Hersek'ten geldi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Franz Ferdinand, 28 Haziran 1914 günü Saraybosna'yı ziyaretinde eşi Prenses Sophie ile birlikte bir Sırp Milliyetçisi olan Gavrilo Princip'in düzenlediği bir suikasta uğradı. "İki devleti bir arada tutan tek unsur olan Habsburg Hanedanı'nın tek veliahdı" öldürülmüştü. Avusturya Hükümeti'nin tepkisi çok sert oldu. Bunu izleyen süreçte devletler birbirlerinin üzerine atıldılar. Suikasttan bir ay sonra 28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan savaş, 11 Klasım 1918 tarihinde sona erdi. Kesintisiz 4 yıl 4 ay bilfiil sürdü. O zamana kadar görülmemiş büyüklükte, yaklaşık 70 milyon askeri personel birbirini boğazladı. 9 milyon insanın hayatına maloldu. Veliaht Ferdinand'ın öldürülmesinden bir ay sonra başlayan savaş, 6 ay sonra 19 Şubat 1915 tarihinde İtilaf Donanmasının Osmanlı Devleti'ne Çanakkale üzerinden saldırmasıyla yeni bir safhaya girdi. İtilaf
APA 2014 GEÇERLİK, 2019
This report is about APA's new standards for Validity, and the reasons of changing the old standards.
37. Kazı Sonuçları Toplantısı 3. Cilt, 2016
Türkiye'nin seçimi -23 Mart 2014 -http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/evrenbalta/turkiyenin-secimi/29240/ Taraf'ta ilk kez yazmaya başladığım hazirandan beri Türkiye'de çok şey oldu. Kâh kendimizle gurur duyduk, kâh başkaları adına utandık. Ülkece girdiğimiz bu ağır türbülans hâlinden kısa vadede çıkış zor görünüyor. Zor çünkü bütün siyasal aktörlerin kâr-zarar hesaplarını değiştiren yeni bir siyasal "oyun" kuruldu.
satınalma dergisi, 2020
COVID-19 PANDEMİSİ DOLAYISIYLA KAMU İHALELERİNDE ALINAN TEDBİRLER
Genç Sanat, 2014
Açıkça bilinmektedir ki müzelerin hiçbir ekonomik, sosyal ya da kültürel ayrımcılık göstermeksizin, önceliği eğitime vermeleri, onların esas amacını ortaya koyar; toplumu geliştirmek. Müzeler bilgiyi yayma ve arzulanan toplumsal davranışları yaratmada araç olarak kullanılır. Ulus devletlerin uzman denetim ve yönetimleri sayesinde, ideal yaşam düzeni kurulur, aktarılır ve kontrol edilir.
SİNOPSİS 2014, 2014
SİNOPSİS: Sinopale - Beşinci Sinop Bienali (2014) süresince yayınlanan bir bienal gazetesidir. Burada paylaşılan yazı, Sinopale bienali süresi içinde ve bu kapsamda yapılan etkinlikler çerçevesinde, bienal gazetesi için kaleme alınmıştır.
ÖZ Bu çalışmanın amacı idari kolluk düşüncesinde son dönemde yaşanan değişime, ekonomik kolluk kavramının ortaya çıkışına, piyasaların geleneksel idari kolluk uygulamalarının yetki alanı dışına çıkışına ve kolluk faaliyetinin kamu hizmeti yönüne açıklık getirmektir. Çalışma Türkiye'deki kolluk makam ve teşkilatlarına yetki veren mevzuat ile yerli ve yabancı alan-yazın taraması yapılarak gerçekleştirilmiştir. Kolluk kavramını hukuki yönünden çok yönetsel yönüyle ele alması nedeniyle önemlidir. Çalışmayı özgün kılan bir diğer yönü ise idari kolluk faaliyetlerini birer kamu hizmeti türü olarak ele almasıdır. Araştırmanın sonucunda Batı'da kolluk uygulamalarının birer kamu hizmeti olarak kabul edildiği, ayrı bir yerde konumlandırılmadıkları, Türkiye'de ise kolluğun, muhtemelen idare hukukunun etkisiyle, kamu hizmetlerinden ayrı bir noktada konumlandırıldığı tespit edilmiştir. ABSTRACT Current study aims to declare the recent alteration in administrative law enforcement, the emerge of economic law enforcement concept, getting the markets out of the jurisdiction of conventional administrative law enforcement authorities, and public service aspects of law enforcement practices. This study was composed by means of examining the legislations in Turkey that empower the law enforcement authorities and local and foreign literature. This paper is distinguished by embracing the law enforcement concept with its administrative aspect rather than juridical one. Another distinctiveness of this paper is to deal with the administrative law enforcement activities as a sort of public services, which is unfamiliar in Turkish public administration literature. According to the findings, law enforcement activities are approved as public services and they are not positioned on a different category in the West, but in Turkey, probably as a result of administrative law, law enforcement units are deployed on an upright position.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.