Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2000, Toplum ve Bilim
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2016
Küreselleşme ile birlikte, sermayenin düşen kar oranlarını telafi edebilmek için sınırötesi yatırımlara yönelmesi sözkonusu olmuştur. Bu süreçte, sermayenin ulusötesileştiği ve yatırımların ulusötesi şirketler aracılığıyla gerçekleştirildiği gözlenmektedir. Bu çalışmada, 2008 yılı ile birlikte küresel krizin etkisi bu şirketler açısından incelenmiştir. Çalışma sonucunda ulaşılan sonuçlar şöyle sıralanmıştır; küreselleşmenin krizi, önceki krizlere göre farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır ve ulus devlet bu sorunları çözmekte yetersiz kalmaktadır. Kriz sürecinde, artan şirket birleşme ve satın almaları, tekelleşmeye neden olmuştur ve emek ile sermaye arası eşitsizliği artırmıştır. "Yüksek etkileşime sahip" ulusötesi finansal şirketlerin krizden en fazla etkilenen şirketler olduğu gözlenmektedir. Ayrıca kriz sürecinde gelişmekte olan ülkelerin ulusötesi şirketlerinin, gelişmiş ülke ulusötesi şirketlerine nazaran DYY'ları artmıştır.
… Yönetim İktisat ve …, 2012
Tekstil ve hazır giyim sektörü gerek ihracat, gerek istihdam, gerekse katma değer bakımından yıllarca ülkemizin kalkınmasında öncü sektör olmuştur. İç ve dış gelişmelerden çok çabuk etkilenen tekstil ve hazır giyim sektörünün rekabetçi avantajını devam ettirebilmesi için dünyada tekstil ve hazır giyim sektöründe meydana gelen gelişmeler ve özellikle son yıllarda yaşanan küresel kriz nedeni ile uygulanacak yeni politikalar dâhilinde yeniden yapılanması önem taşımaktadır. Bu politikalardan birisi olan "kümelenme" bölgeye konsantre edilmiş aktivitelerle sektörel ağ yapılarının oluşturulması ve devamında güçlendirilmesi olarak geliştirilmiş yeni bir bölgesel kalkınma modelidir. Model belirlenen sektörlere odaklanarak, bir ağ yapısı içinde birbirini destekleyen firmalarla üretim bölgeleri oluşturmayı hedeflerken, model içinde yer alan firmalarda da rekabet üstünlüğü sağlamaktadır.
2011
Özet Farklı değişkenler içeren küreselleşme, günümüz dünyasında özellikle ekonomik görünümü itibarı ile yeni gelişmelere yol açmış ve bu gelişmeler belirgin bir ivme kazanmıştır. Söz konusu yeni gelişmelere kaynaklık eden en etkili öğelerin başında teknoloji gelmektedir. İşgücü ve sermeye arasındaki ilişki yapısının dönüşmesi, rekabet koşullarının bir sonucu olarak sermayenin ulusal sınırları aşmak zorunda kalması ve küresel şirketlerin artan rolü gibi hususlar, teknolojinin ekonomik küreselleşme üzerindeki dönüştürücü etkisini ortaya koyan belli başlı gelişmeler olarak dikkat çekmektedir. Bu bağlamda ekonomik küreselleşmenin temel aktörleri olan şirketlerin, serbest piyasa koşullarına uyum sağlamak ve rekabet güçlerini korumaya çalışmak adına uyguladıkları yöntemler, işgücü açısından, daha kuralsız ve esnek uygulamaları gündeme getirmekte, işgücü piyasası günden güne artan bir biçimde bu uygulamaların etkisi altına girmektedir. Bu çalışmada, küreselleşen ekonomide, sermayenin (evrensel ölçekteki) birikim krizini aşma ve kendini sürekli üretme çabasının işgücü üzerindeki etkileri ele alınmakta, söz konusu çabaların 'yeni çalışan tipi'ni nasıl yarattığı ve çalışanların bireysel niteliklerini, nasıl kâr ve verimlilik aracına dönüştürdüğü tartışılmaktadır.
Politikatudományi Szemle, 2004
Luhmann'ın teorisindeki sorun, toplumun tahakküm boyutunun analiz edilmemesi, insan gruplarının iç uyumunun veya dış düşmanlıklarının ve tahakküm mücadelelerinin analiz edilmemesidir. Bu boyutun analizi olmadan, toplumun işlevsel boyutu da ancak yarım olarak görülebilir. Daha önce yaptığım düzeltmelerle, büyük ölçüde Luhmann'ın işlevsel sistem teorisi içinde kaldım, ancak tahakküm boyutunun dahil edilmesiyle, bu artık daha fazla düzeltme meselesi değil, gerçek bir ekleme meselesidir. Sosyal faaliyetler ve bunların sonuçları yalnızca işlevsel olmakla kalmaz, aynı zamanda herhangi bir bireyin ya da insan grubunun farklı derecelerde tasarruf edebileceği güç kaynaklarını da temsil eder. Ekonomik faaliyetleri organize eden para (ve piyasalar), genel bilgi akışını düzenleyen kitle iletişim araçları, topluma sistematik bir bakış sağlayan bilimsel altyapı ve entelektüel hayatı yöneten sanatsal ve akademik forumlar - bunlardan sadece birkaçı - sadece işlevsel sonuçlar sağlamakla kalmaz, aynı zamanda sosyal kaynaklar olarak, üzerlerinde daha fazla kontrol uygulayabilen bireylere ve insan gruplarına güç ve hakimiyet sağlar. Başka bir deyişle, modern toplumlarda işlevsel farklılaşma gerçekleşmiş ve her bir alt sistemde iç değerlendirme mekanizmaları ve özerk mantıklar gelişmiş olsa da, bir bütün olarak toplumdaki baskın insan grupları, güçlerini güvence altına almak ve diğer alt insan gruplarını kontrol altında tutmak için her bir alt sistemin faaliyetleri üzerinde etki sahibi olmaya çalışırlar. Bunu başardıktan sonra, sistematik olarak kendi güçlerini tehdit edebilecek konuları, istekleri ve insan gruplarını marjinalleştirmeye ve işlevsel alt sistemlerdeki liderlik pozisyonlarından dışlamaya çalışırlar.
2009
Orman ürünlerinin talebini ve bununla bağlantılı olarak arzını ele alan çalışmalar 19. yüzyıl sonlarına ve 20. yüzyıl başlarına kadar dayanmaktadır. İlk dönemlerde odun talebi ve arzı arasında ne kadar fark olabileceğini tahmin etmeye yönelik "açıklık analizi" tipi çalışmalar yapılmıştır. Orman ürünleri piyasasına yönelik ekonometrik modelleme çalışmaları esas itibarıyla II. Dünya Savaşı'ndan hemen sonraki yıllarda kendini göstermeye başlamıştır. Bu modeller, yuvarlak odun ve dikili ağaç gibi odun esaslı birincil orman ürünlerini ele aldığı gibi, kereste, kontrplak, lif ve yonga levha ve kağıt gibi orman endüstrisi ürünlerini de konu almıştır. Özellikle 1960'lı ve 70'li yıllardaki çalışmaların ekonometrik bakımdan daha gelişmiş olduğu görülmektedir. Ne var ki 1970'lerin sonlarına kadar yapılan analizler genel olarak ürünlerin arz ya da talep yönü ile sınırlı kalmıştır. 1980'li yıllarla birlikte ABD ve Kanada'daki önemli bireysel çalışmalardan farklı olarak, Kuzey Amerika'ya özgü ve bazıları küresel kullanıma açık olan ve bir anlamda kurumsallaşmış komple piyasa modelleri kurulmuştur. Bunlar, Timber Assessment Market Model-TAMM, North American Pulp and Paper Model-NAPAP, CINTRAFOR Global Trade Model-CGTM, Global Forest Products Model-GFPM ve Timber Supply Model-TSM'dir.. Bu modellerden TAMM ve NAPAP Kuzey Amerika'ya özgü iken, CGTM, GFPM ve TSM küresel ölçekte fakat aynı zamanda bölgeler arası ikili ticari akışları da kontrol edebilen modellerdir. Ayrıca CGTM modeli esas alınarak bazı İskandinavya ülkelerinde de ulusal modeller geliştirilmiştir.
2019
Kimi az, kimi çok herkes tüketir. İnsanın tüketmeden yaşaması mümkün değildir. Yaşamsal öneme sahip olan tüketim, Maslow piramidinin tabanında yer alan zorunlu ve temel ihtiyaçlarla ilgilidir. Zorunlu tüketim, doğal ihtiyaçlardan doğan ve bireysel tercihlere göre düzenlenebilen gereksinimlerdir. Kitlesel tüketim, doğal bir ihtiyaçtan ve tercihten değil, toplumsal olarak öğrenilen ve öğretilen tercihlerden kaynaklanmaktadır. Fordizmin hâkim olduğu üretim toplumunda otomotiv endüstrisinde çalışmak, araba üretmek önemliyken, tüketim toplumunda bir Ford otomobile sahip olmanın taşıdığı anlam daha önemli hale gelmiştir. Kitlesel tüketim, fonksiyonel olmayan ve marka/imaj pazarlamasıyla öğretilen sembolik bir tüketimdir. Marka ve imaj pazarlaması amacıyla yapılan özendirici reklam kampanyalarında öğretilen sembolik tüketimde, kullanılan cep telefonundan, giyilen spor ayakkabısına, takılan saatten, taşınan çantaya kadar her nesnede söz konusu olan işlevsellik değil, üzerindeki markanın taşıdığı ve yansıttığı sembolik anlamın değeridir. Bu çalışmada, tüketim ihtiyacının doğal bir tercihe dayanmadığı toplumsal olarak öğretildiği, tüketilen metanın işlevselliğinin sembolik değerinin gölgesinde kaldığı tüketim tarzının analitik bir eleştirisini yapmaktır. Çalışma kapsamında modern tüketimin ikonları haline gelen yeni tüketim araçları, tüketimin küreselleşmeyle bağlantısı, etik boyutu ve sosyal eşitsizlikle ilişkisi tartışılmaktadır.
DergiPark (Istanbul University), 2015
21. Yüzyıl İş Ve Ekonomi Dünyasının Değişen Dinamikler, 2019
Ekoloji, canlıların ve onların fiziksel ortamlarının ilişkileri ile ilgili olup canlı ve cansız faktörleri ekolojik sistemde bir bütün olarak incelemektedir. Canlı ve cansız varlıkların etkileşimi ekosistemlerin son derece karmaşık ve birbirleriyle ilişkili olduğu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bir yerde ekosistem içerisinde yapılan bir şey tüm sistemi etkilemekte, etkisi başka bir yerde görülmeyecek bir şey yapmak neredeyse imkânsız kabul edilmektedir (Murphy, Poist ve Braunschweig, 1995:5). Kelebek etkisinde olduğu gibi ekosistemde başlangıçta meydana gelen küçük farklılıklar sonuçta büyük değişikliğe yol açmaktadır. Bu durum çevre ve çevre yönetimi ile ilgili stratejik seçenek ve kapsamlı araştırmaların gerekli olduğunu göstermektedir.
Özet İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda, tüm dünyada paylaşılan ortak bir küresel kültür oluşmasına katkı sağlayan en önemli araçlar, yeni medya teknolojileridir. Mevcut küresel kültürün en önemli belirleyicisi olan bu araçların hedef kitlesi ise 'gençler'dir. Ülkemizde,1980'li yıllardan itibaren apolitikleştirilen gençlerin yeni medya teknolojilerini daha çok sosyal amaçlarla ve bağımlılık derecesinde kullandığı gözlemlenmektedir. Kendilerini geliştirmeleri gereken serbest zamanları yeni medya teknolojileri kullanımı ile küresel kapitalist kültüre entegre olarak harcayan gençliği bu durumdan koruma konusunda en büyük görev, aile kurumuna düşmektedir. Bireysel bir yaşam tarzına alışmış Batı gençliğine kıyasla Türkiye'deki genç bireyler için aile, hala önemini sürdürmektedir. Günümüze kadar yapılan çalışmaların hemen hepsinin gençlerin yeni medya bağımlılığının sebeplerine odaklandığı görülmektedir. Bu çalışmada ise gençlerin yeni medya bağımlılığının, ev içi serbest zamanlarda onları sosyal öğretiler anlamında doyuracak aktiviteleri teşvik etmesi gereken ebeveynlerin genellikle göz ardı edilen yeni medya bağımlılığı ve ilgi eksikliğinden kaynaklandığı öne sürülecek ve bu durum Kullanımlar ve Doyumlar yaklaşımı bağlamında açıklanmaya çalışılacaktır. Abstract In the 21st century that we live in, new media technologies are the most important tools that help build a shared culture all over the world. And young people are the target group of these tools that determine the existing global culture. In our country, young people who have been de-politicisized since 1980's seem to use new media technologies mostly for socializing and in an addictive way. Youth spend their leisure times in which they need to improve themselves, by using new media technologies and being integrated to the global capitalist culture; and family is the primary institution to protect them from this situation. Compared to the youth of the Western countries who are raised in a more individualistic way * Öğr. Gör. Esra CİZMECİ, Yalova Üniversitesi, Termal MYO; Doktora Öğrencisi, Marmara Üniversitesi, İletişim Bilimleri, [email protected] † Bu çalışmada "Aile" kavramı, "Anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile" anlamında kullanılmıştır.
Erzincan üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2021
Journal of Life Economics, 2018
Dunya Ekonomisinde 1980’lerden beri uygulamaya konan Neoliberal Finansallasma sureci; finans kesiminde farkli esitsizlik boyutlariyla surmektedir. Finansallasmanin simdiye kadar ortaya cikan verilerine gore, krizlere ortam hazirlamakta oldugu kanisi guclenmektedir. Bu calismada, “ yuksek etkilesimli sirketler ” araciligiyla finansallasmanin getirdigi esitsizlik boyutunun hizlandirildigi ve uluslararasi borclulugun artisiyla bu surecin yeni finansal kriz cikarma olasiliginin yukseldigi one surulecektir. Yuksek etkilesimli sirketlerin buyuk cogunlugu finans sirketi olmasindan hareketle, Kuresel finans kesiminin arasindaki iliskilerde etkilenme ve birbirini belirleme olasiligi giderek artmaktadir. Dunya borcluluk oranindaki artis, bize finans kesiminin dunyada net sermaye akimi dusmesiyle birlikte olumsuz sinyaller vermektedir.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute
Tekstil ve konfeksiyon endüstrisi pek çok gelişmekte olan ülke için lokomotif endüstrilerden biridir. Ancak uluslararası pazardaki yoğun rekabet ortamı, ülkeleri katma değeri yüksek ürünler üretmeye ve bu ürünleri uluslararası arenada görünür kılmaya zorlamaktadır. Bu uğurda geliştirilen stratejilerden biri de tekstil ve konfeksiyon endüstrisini nitel bakımdan geliştirerek katma değeri yüksek moda ürünleri üretmektir. Böylece ülkeler bir yandan ihracatlarını arttırmayı öte yandan da ülkenin yaratıcı ve yenilikçi gücünü dünyaya göstermeyi hedeflemektedir. Sözü edilen stratejinin can damarı ulusal bir tekstil ve moda planı çerçevesinde eşgüdümlü uygulamalar aracılığıyla ulusal bir moda kimliği inşa etmekte yatmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Fransız modasının üstünlüğüne meydan okuyan İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere başta olmak üzere 1990'lardan günümüze Japonya, Belçika, Brezilya, Çin gibi ülkeler benzer bir stratejiyi farklı taktiklerle uygulamaktadır. Bu çalışmanın amacı kültür ve endüstrinin ara kesitinde yer alan ulusal moda kavramını Fransız, İtalyan, İngiliz ve Amerikan moda sistemlerinin özgün yapılanmaları içinde inceleyerek kavramın önemini ortaya koymaktır.
2010
Modern dünyanın küreselleşme çağına girdiği ortak bir iddiadır. Tamamıyla olmasa da toplumsal yaşamın hemen hemen her alanı küreselleşme sürecinden etkilenmektedir: kültür, politika, ekonomi ve toplumsal ilişkilerin bu süreçle dönüştüğü, değiştiği görülmektedir. Bugün iletişim, ulaşım ve bilgisayar teknolojisindeki benzersiz değişimler bu sürece yeni bir ivme kazandırmış bulunmaktadır. Küresel olarak hareket halindeki para, şirketleri tekrar örgütlemekte, kuralları ortadan kaldırmakta, yerel ve ulusal politikaları önemsememektedir. Küreselleşme beraberinde bir takım rahatsızlıklara, düzensizliklere neden olsa da aynı zamanda yeni pazarlar ve zenginlikler de yaratmaktadır. Bu çalışmada küreselleşme kavramı, bunun örgütler ve yönetim üzerindeki etkileri incelenmektedir.
2017
Son yillarda “orta gelir tuzagi” kavrami siklikla tartisilmaktadir. Gelismekte olan ulkelere, bu tuzaktan kurtulup yuksek gelir duzeyine ulasmalari icin cesitli oneriler getirilmektedir. Bu oneriler, bu ulkelerin yuksek katma degerli teknolojik urunler uretebilmeleri icin gerekli tedbirleri icermektedir. Bu oneriler acik bir sekilde ihracata dayali buyume stratejisine dayanmaktadir. Ancak bu stratejinin yapisal bir kusuru bulunmaktadir; gelismis ulkelerin ithalat kapasiteleri tarafindan belirlenen, gelismekte olan ulkelerin ihrac mallari pazari sinirli oldugu icin, tum gelismekte olan ulkeler ihracatlarini ayni anda artiramayacaklardir. Eger tum ulkelerin ihracatlarinin esanli olarak artmasi mumkun degilse, bu ulkeler kendilerini artan bir rekabet ortaminda bulacaklar ve orta gelir tuzagindan kurtulmalari mumkun olmayacaktir. Bu engeli asabilmek icin, ekonomik sorunlari kuresel duzeyde ele almak yararli olabilir. Bu calismanin amaci, orta gelir tuzaginin nedeninin ihracata dayali ka...
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2022
*The study is an expanded version of the oral presentation presented at the "4th International Mediterranean Art Symposium."
İkinci Dünya Savaşı ertesinde inşa edilen ABD hegemonyası, SSCB'nin yıkılmasına kadarki dönemde iki kutuplu bir düzen koşullarında varlığını sürdürmüştür. Soğuk Savaşın ardından, savaşın galibi ABD, tek kutuplu dünya sistemi oluşturma çabası içinde olmuştur. Bu küresel sistem, serbest piyasa ideolojisi ve uluslararası kurumlar aracılığıyla günümüze kadar sürdürülmüştür. ABD hegemonyası 1990'lardaki kısa bir güç yoğunlaşmasının ardından bir takım meydan okumalarla karşılaşmıştır. ABD hegemonyasının krizi COVID-19'un ortaya çıkması ile derinleşmiştir. Sistemde büyük bir dönüşümün yaşanacağına dair beklentiler iyice güçlenmiştir. Popüler ve akademik yazında yoğun biçimde ele alınan değişim belirtilerinin yöneldiği başlıca nokta, Çin-ABD ilişkileri olmaktadır. Çin'de başlayıp tüm dünya çapında yayılım gösteren COVID-19 sadece bir sağlık krizi değildir. Bu kriz iktisadi, toplumsal ve politik açıdan dramatik etkilere sahip olmasının yanı sıra insan yaşamını doğrudan tehdit etmesi nedeniyle kapitalizmin diğer krizlerinden farklılık göstermektedir. Pandemi öncesinde ülkelerin iktisadi ve kültürel olarak koruma duvarlarını yükseltmeye başlaması küreselleşme kavramıyla sembolize edilen dünya düzeninin değişmeye başladığının işaretidir. Koronavirüs ile birlikte ABD merkezli küresel düzende ortaya çıkan değişim dinamikleri hız kazanmaya başlamıştır. Bu çalışmada ABD ve Çin'in konum ve stratejileri analiz edilecek, dünya düzenindeki değişim dinamikleri hegemonik geçiş olasılıkları üzerinden ele alınacaktır.
2021
Situated at the crossroads of regional and global policies, the Turkic World has a great power with its human and economic resources. The specific weight of this power stems from the Turkic population spread over a large area. However, studies on the Turkic World population to date have been very limited. Turkish World; geographical location, underground resources and natural riches have been the focus of today's World. Interest is pursued not only by the underground resources but also by the dominant forces of the population's development and its current potential. Because states maintain their influence based on population power. It has been determined that the data used in the current studies in the literature are not up to date and some data are not obtained from official sources. How much is the population of the Turkic world? Could the Turkic World be a new balance of power in the age of global and regional powers with its population and qualities? In the light of these questions, it is aimed to reveal the population development, quantitative change and geographical distribution in the Turkic world in the perspective of time and space. Document review model, one of the qualitative research methods, was used in the study. Data of the study limited to 7 independent Turkic states, 15 autonomous Turkic republics were taken from official statistical units of the states. The development of the population in the Turkic World was illustrated with tables, graphics and maps, and interpreted from the perspective of geography.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.