Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2016, www.birgun.net, 23-02
…
5 pages
1 file
2020
In this study, Bestami Yazgan's "The Tale of Birds" narrative features that differ from the narrative features of the traditional tale genre were examined. The research was designed according to the document analysis method. Content analysis has been made to examine the genre features related to the tale. The traditional narrative features of the tale genre and the new narrative features used in this work have been determined. Thus, the new narrative features and usage styles of the fairy tale genre in contemporary literature were explained. It was determined that traditional fairy tale genre and fable, diary, legend and story were intertwined in the studied work, and sometimes poetry type was used between the parts of the tale. In addition to new and up-to-date sayings in rhymes, it was observed that there is an extra rhyme that can be called "presentation rhyme" indicating the storyteller before the "tale head rhyme" of the traditional tale. It has been determined that arts such as proverbial (referral), quotation (quote), mention (reminder) were used in addition to the arts such as analogy, exaggeration, speech and personification used in traditional fairy tales. In addition,each of the 13 tales in the studied work has a distinct fairy tale feature in itself. When all tales are read together, it can be read as a single tale. Keywords: Children's and youth literature, literary genres, fairy tales, styles, contemporary literature
Adnan Oktar (Harun Yahya) Konuşan kuşların sahip olduğu kusursuz sistemlerden söz etmeye başlamadan önce, evrim teorisinin tüm varsayımlarının8 temelini oluşturan "tesadüf" iddiasının geçersizliği üzerinde durmakta yarar vardır. Böylece bu kitapta bahsedeceğimiz canlıların hayret verici özelliklerinin de tesadüflerin bir eseri olduğunu iddia etmenin ne derece büyük bir mantıksızlık olduğu daha açık bir şekilde anlaşılacaktır. papağan, tasarım "Tesadüf"; bilinçsiz, düzensiz, plansız, gelişigüzel gibi pek çok sıfatı kapsayan bir sözcüktür. Bilinçli bir güç, bir sistem, bir akıl, bir bilgi kaynağı değildir. Tesadüf sözcüğü, planlanmamış durumları meydana getiren, belirli bir amaç taşımayan olayları ifade eder. Ancak tesadüf kelimesinin bilim dünyasında, Darwinist-materyalist çevrelerce hangi anlamlarda kullanıldığına baktığımızda oldukça farklı izahlarla karşılaşırız. Darwinist-materyalist felsefeyi savunan bilim adamları, tesadüf kelimesine "yaratma" gibi şuur, akıl, bilgi, plan, düzen gerektiren anlamlar yükler ve tesadüften adeta "güç sahibi" bir varlıktan bahseder gibi söz ederler. Bunun amacı da, canlılığın "yaratılmış" olduğu gerçeğini inkar etmektir. Not A Chance (Tesadüf Değil) adlı kitabın yazarı R. C. Sproul, tesadüf kavramının bilim dünyasındaki Darwinist çevrelerin çabalarıyla kazandığı gerçek dışı anlamı şöyle açıklamaktadır: Bilim adamları tesadüfe bir güç atfettiklerinde fiziğin alanını sihre terk etmiş olurlar. Tesadüf (Darwinistlere göre) sadece tavşanların değil, fakat tüm evrenin yokluktan ortaya çıkmasını sağlayan sihirli bir değnektir.1 Yaratılış gerçeğini sayısız bilimsel ispata rağmen göz ardı eden bu çevreler, büyük bir bağnazlıkla ideolojilerini savunmaya devam ederken, ne kadar büyük bir yanılgıya kapılmış olduklarını, akıl ve mantıktan ne kadar uzaklaştıklarını fark edemezler. Fransız bilim adamı Prof. Pierre Delbet de, La Science et la réalité (Bilim ve Gerçek) adlı çalışmasında, tesadüflere yaratıcı güç atfetmenin büyük bir aldatmaca ve mantık dışı bir yöntem olduğunu şöyle dile getirmiştir: Tesadüf, bugün bütün kanunların en geneli olan bir kanun olarak belirir. Benim için, Montaigne'in kelimeleriyle, sadece cehaletin ve ilgisizliğin sağlayabileceği yumuşak bir yastık gibidir, fakat bu bilimsel (gösterilmeye çalışılan) bir yastıktır.2
Dünya halklarının sözlü edebiyatlarında ve dinî eserlerinde kimi insanların hayvanların dillerini anladığı ve konuştuğu belirtilir. Bu eserlerde hayvanların, özellikle kuşların dilinin bilinmesi, genellikle doğanın sırlarına ermek ve gaipten haber verme yetisine sahip olmak anlamına gelir. 1 Bizim kültürümüzde de bazı masal veya destan kahramanlarının kuşlarla konuştukları, şamanların (kamların) kuş sesleriyle ruhlar âlemine ulaştıkları görülür; Müslümanlığın kutsal kitabı Kur'an'da Süleyman peygamberin kuşlarla konuşup anlaştığına yer verilir. Geçmişte üstün yetenekli veya mucize sahibi bazı insanların 'kuşlarla konuşmaları' inancı ve bazı özel kişilerin 'kuşları taklit ederek bir şeyler anlatmaları' diğer insanlarca çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. 'Kuş dili' kelime grubu, kuş dilli dünya kültüründen ve Şamanlık (Kamlık) kültürümüz ile özellikle Kur'an'da geçen 'mantıku't-tayr'dan mülhem olarak sözlü ve yazılı kültürümüzde türlü şekil ve anlamlar kazanarak kullanılmıştır. Bu gizemli söz, eskiden 'vahdet-i vücut' temalı eserler ile mutasavvıf şairlerin ortak dilini ifade etmiş ve bazı çevrelerin çeşitli şekillerdeki gizli dillerine karşılık olarak kullanılagelmiştir. * Dr. Erdal Şahin, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. 1 Geniş bilgi için bk.
Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
Türk sözlü şiir geleneğinin içerisinde yer alan âşık edebiyatının kökü İslamiyet öncesi sözlü kültür geleneğimize dayanmaktadır. Âşık tarzı şiir söyleme geleneğinde âşıkların irticalen şiir söylemesi, atışma yapabilmesi gibi hususlar âşığın söz söylemedeki kabiliyetini göstermesi açısından öne çıkmaktadır. Âşıkların çeşitli meclislerde özellikle âşık fasıllarında kendi yeteneklerini göstermeleri ve kendilerini kanıtlamaları gerekmektedir. Bu meclislerin bir parçası da âşıkların destan söyledikleri bölümdür. Âşıklar bu bölümde çeşitli konularda destanlar söylemişlerdir. Çobanoğlu, âşık tarzı destanların konularına göre tasnifini yapmış, bunlardan bu çalışmada incelenecek olan kuşlar hakkında söylenmiş/yazılmış destanlar bu tasnifin "Doğal Güzelliklerle İlgili Destanlar" başlığının altında yer alan "Hayvanlarla İlgili Destanlar" içinde yer almaktadır. Çalışmada geçmişten günümüze söylenmiş/yazılmış "Kuşlar Destanı" metinleri bir araya getirilmiştir. Burada, öncelikle bu metinler şekil ve muhteva hususiyetleri yönlerinden tanıtılmıştır. Ardından destan metinleri karşılaştırmalı olarak değerlendirilmek suretiyle âşıkların kuş destanlarını nasıl ve neden söyledikleri, bu metinlerin gelenek içinde nerede yer aldığı, âşığın kendi üslubunu gösterme ve kendi sanat gücünü kanıtlamada söylenen destanların rolü ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmada, daha önce Şükrü Elçin tarafından yayımlanmış olan Hengâmî'nin destanının bir eş metni bulunmuştur. Bu destan da çalışmanın sonunda metin tenkitli olarak yer almaktadır.
millifolklor.com
Sözlü kültür ürünlerinden masallar, Türkiye'deki araştırıcılarca üzerinde en fazla çalışılan türlerden olmalarına karşın bu çalışmaların yoğunluğunu motif tespiti ve tarihsel kökenlerine vurguya yönelik unsurlar oluşturmuştur. Bunları sınırlı sayıda da olsa psikanalitik yöntemin sunduğu paradigmalar doğrultusundaki incelemeler takip etmektedir. Bu çalışma, izleyeceği yöntem açısın-dan masal incelemelerinde süregelen bu formların dışına çıkmayı ve masallardaki "devlet kuşu" motifine farklı teorilerle yaklaşmayı amaç edinmiştir. Tarihsel düzlem, toplumların kutsal olarak kabul ettikleri canlı ve cansız varlıkları diğer varlıklardan ayırdıklarını, dillerin gelişimine paralel olarak isimlendirmede görülen farklılığın, kültürel kabuller doğrultusunda algılama MASALLARDAKİ DEVLET KUŞU MOTİFİ Motif Of State Bird in Tales Yrd. Doç. Dr. Kürşat ÖNCÜL* ÖZ Masal motiflerinin çözümlenmesinde tarihsel süreç içerisinde birçok yöntem ortaya konulmuştur. Bu yöntemler süreç içerisinde çeşitli eleştirilere uğramış ve yeni metodolojik kabuller ortaya çıkmıştır. Türkiye merkezli çalışmalarda yoğunlukla "Tarihi coğrafi Fin metodunun ve psikanalitik yöntemin" kullanıldığı görülmektedir. Ancak tek yönlü çalışmalar ve bu bağlamda araştırıcılarca kullanıldığı belirtilen inceleme yöntemleri dünya ekseninde çeşitli eleştiriler almıştır. Bilimsel eleştirileri göz önüne almaksızın yapılacak incelemeler, doğal olarak tarihsel sürecin gerisinde kalacaktır. Şu ana kadar yoğunlukla Türk masallarının bir motifi şeklinde ele alınan ve daha ziyade tarihsel kökenlerine vurgu yapılan "devlet kuşu" motifi, bu çalışmada halkbilimine dair ortaya konulan farklı yaklaşımlar doğrultusunda ele alınmıştır. Çalışma bağlamında, "devlet kuşu" motifine ait temel değerlendirmeler özetlenmiş, bu anlatının Türk devlet anlayışındaki yeri belirtilmiştir. Bu kapsamda masallardaki "devlet kuşu" motifiyle, yönetim anlayışı arasındaki tezatın neden/nedenlerinin çözümü için halkbilimi ürünlerine yaklaşım metotlarından yararlanılmıştır. Halkbilimi metotlarının konuya ilişkin farklı sorunları barındırdığı ifade edilmeye çalışılmış, yöntemlerinin özellikle çeşitli ihtiyaçlardan ve sorunlardan hareketle ortaya konulduğu gerçeğinden hareket edilerek, Türk sözlü kültür ürünlerinim çözümlenmesinde, kendi gerçekliği bağlamında bir yaklaşım sergilemenin gerektiği vurgulanmak istenmiştir. Anahtar Sözcükler Masal tahlili, devlet kuşu, folklor yöntemleri ABSTRACT There have been suggested many methods to analyse the motifs of tales during historical process. These methods have been criticised so new methodical admisions have appeared. The usage of historic-geogrophical Fin method and physchoonalitic method is commonly seen in Turkey-centered Works. But these single directed Works and survey methods that are used bye researchers have taken variable criticism araund the world. The surveys that aremade ignoring the scientific criticism, naturally will stay behind historical process. "The State Bird" motif which has been taken up as a motif ofTurkısh tales until now, is taken up in this work according to different approaches that are folklore. İn this work main evaluations on state Bird motif has been summarized and ıts place in Turkısh State is told. For that reason, by the help of state bird motifi, I benefited from folklore products methods to make a solution for reason of contrasts between management understonding. Also in this work I tried to declare thet; methods include different problems related to this subject. These methods have been put forward because of needs and problems and I wanted to emphasise on that; A real approach has to be put forward to analyse the oral culture products.
Social Mentality and Researcher Thinkers Journal, 8(63),1607-1615, 2022
Evrimciler tarafından insan nasıl ki "gülen hayvan" olarak tanımlanabiliyorsa, pekâlâ "güldüren hayvan" olarak da tanımlanabilir. Ancak toplumsal olan bu karşılıklı ilişkide gülmenin hayvan doğasında karşılığı yoktur. Gülme, insanmerkezci bir dünyada yalnız insan doğasına hasredilir. Gülmenin var olduğu her iki hâlde, dilin sınırlarında bizler dünyayı "şaka" gibi görür, kesin sınırları içinde zorunlu varsayarız. Bizden başka hayvan, bitki ve cansız nesne, gülmeyi ve güldürmeyi başarıyorsa bu ancak onların insanla olan benzerliğine, insanın onlar üzerinde bıraktığı izlenime ve insanın kullanımına bağlı olarak değişir. 1 Kahkaha, insan zihninde olduğu gibi hayvanda da somut ve bireysel dilin sınırlarını belirler. Dünyanın neresinde olursa olsun, her köy tavuğu kendine toprağın seyrek olduğu zemin arar, bulduğunda orada küçük bir çukur açar, tüylerini toprağa bular, hızla silkinir ve tozu üzerinden bir çırpıda atar. Dahası, bir çırpıda kahkaha patlatır. Hayvanda bu içgüdüsel bir eylemdir çünkü aynısını kafes tavukları da yapar. 2 Bu sayede kendilerini rahatlamış ve mutlu hissederler ancak karşılarına horoz çıkarsa bu rahatlık bozulur. Tabii tersi de doğrudur; bir horoz tavukların istilâsına uğrayabilir. İstifini bozmak zorunda kalan hayvanda bu hâl değişikliği karşısında kahkahanın yerini acı alır, bundan sonra belki mutsuz olmaz ama kesinlikle 'istifini bozmak' zorundadır. Çünkü bir hâlden başka hâl'e geçmek rahatsızlık yaratır. Haz ilkesine göre türümüz, genellikle hayvanda üremeyi "kendinde zounluluk" veya az da olsa keyf'e keder mutluluk şeklinde görmesine rağmen bu tek başına doğru değildir. Hattâ hayvanda üremenin haz ile bağlantısı yok denecek kadar azdır. Bu anlamda mutluluk, tavuğun üstündeki tozu atması kadar içten gelir ama mutluluğun içinde zehir taşır. Dışarıdan başka bir şey işin içine girer, her şeyin rengini karıştırıp zehirler. Bu yüzden hayvan doğasında genellikle dişi, erkeğin harekete geçip kendisinin peşinde olduğunun farkına vardığı an kaçar. Burada "kaçan kovalanır" ilkesi âdeta tabiat buyruğudur. Dişiye istifini bozacağı zehrin bulaşmasıyla her şey karmakarışık hâle gelir. Ancak unutmayalım ki şu boyut hiçbir hayvana dokunmaz: zekâ. Bu da türümüz için başka bir sorundur. Zira acının
Monograf: Edebiyat Eleştirisi Dergisi, 2017
Yazın hayatına ilk adımını Sevgili Arsız Ölüm (1983) romanıyla atan Latife Te-kin, özgün dil ve kurgu anlayışıyla 1980 sonrası Türk edebiyatının dikkat çe-ken kalemlerinden biridir. Yazara bu " özgün " kimliğini kazandıran temel etken, daha önce sadece sosyal bir olgu olarak nitelenip çeşitli ideolojilerin yayılmasın-da " figüran " olarak kurgulanan " göç " , " yoksulluk " ve " gecekondu yaşamı " tema-larını ikincil konumdan çıkarıp onlara âdeta " başrol " vermesi ve onları gelenek ile modernin iç içe geçtiği " melez " bir dil aracılığıyla anlatmasıdır. Yazarın ikin-ci romanı Berci Kristin Çöp Masalları'nın (1984) da temel sorunsalı, Sevgili Arsız Ölüm' deki gibi gecekondu yaşamı ve gecekondulaşma sürecidir. Mekânın anla-tının odağına yerleştirilip ana karakter olarak kurgulandığı bu romanda, " kon-du yaşamı " nın problematiklerine masal, destan, tekerleme, mâni gibi muhtelif sözlü kültür ürünlerinin biçimsel özelliklerinden yararlanılarak dikkat çekilme-ye çalışılmıştır. Eser, bu özellikleri itibarıyla türlerarası bir nitelik ve melez bir biçim kazanır. Bu çalışmada, Berci Kristin Çöp Masalları anlatıbilimsel açıdan incelenecektir. Yazıda temel olarak " Çiçektepe gecekondu mahallesi " özelinde kurgulanan başkarakterin doğumu, geçirdiği değişim/dönüşümler ve bunların sonucunda yaşadığı kimlik karmaşası ile bütün bu süreçlerin ifadesinde kulla-nılan melez dil özellikleri analiz edilecektir.
“Altın Bülbül” Masalının Duyguların Dil Bildirimi Açısından İncelenmesi, 2023
Literature is an artistic field in which the informative and emotional functions of the language are actively involved. Oral literature, which includes the first products of literature, presents numerous collective texts that aim to convey information and affect, in which the artistic perspective is in the background. The most basic function of language is communication, so the purpose of every element created with language is to convey something. A literary product can give the reader/listener objective information about events and phenomena in the past, about the outside world; it can activate the emotions in his inner world. In oral literature products, information and emotions are given to the listener as symbols, knitted with national codes, and processed into the texture and infrastructure of the text. The listener understands these symbols and codes belonging to their national culture. The emotion that is wanted to be conveyed and experienced permeates the listener. Ethical values, past experiences, sadness and joy, and all cultural elements in the collective memory are thus transferred from generation to generation. During the long winter nights, when production activities and physical activity stopped, people gathered in a place and engaged in mental activities, keeping the social structure together and ensuring cultural continuity. In these activities, oral literature products took place as a means of entertainment, humor and pleasure. The continuity of values, emotions and experiential knowledge in society was established through riddles, epics, tales, stories and folk songs. It has various functions and benefits in terms of individual and social aspects. In these products, the mind/emotion structure that constitutes the inner world of the individual and society is revealed. Emotions, which can be seen as the reflection of the outer world in the inner world of the individual, are reflected in the language. The way of expressing feelings and thoughts of each language is different from each other. Emotional memory is at the forefront with its stimulant aspect, which leaves a permanent mark on the mind and serves as a danger signal in the mind of the individual. Although the ways in which languages express emotions differ in this context, eight emotions are basically mentioned: joy, sadness, love, disgust, fear, anger, shame and surprise. Fairy tales reflect the world of emotions and thoughts of the society. They have a rich content in terms of emotional function of language and educational function. In this study, the language of expression of emotion in the fairy tale Altın Bulbul was examined, and it was seen that the eight basic emotions love, joy, fear, anger, sadness, and surprise were used predominantly. Emotion indicators are explained cognitively and in terms of their functions in the fairy tale.
SineFilozofi, 2019
Wittgenstein için felsefenin amacı şişenin içinde hapsolmuş sineğe dışarı çıkmanın yolunu göstermektir. Wittgenstein açısından metafizik ile sineğin 'yanlış-bilinci' aynı türdendir: Şişenin içindeki sinek, sanki şişenin dışından bakıyormuş gibi 'şişe' (dünya) hakkında yanlış bir biçimde konuşmaktadır. İmgeler üretme gücüne sahip olan sinema, 'beden-bağımlı-konum olarak göz'den farklı olarak, bize 'şişe'yi dışarıdan gösterme kabiliyetine sahiptir. Yorgos Lanthimos'un Köpek Dişi (Kynodontas) filmi tam da bize içinde yaşadığımız şişeye bir meta-bakış ile bakmamızı sağlayan bir evren kurar. Genel kanının aksine Köpek Dişi filmi 'normal' olandan 'sapma' durumuna, bir 'patoloji'ye işaret etmez. Tam tersine, film, içinde yaşadığımız ve dil yoluyla inşa edilen toplumsallığın 'gerçek' ve 'normal' olarak algılanmasına yol açan kodları ifşa eder. Aslında, filmde anlatılan hepimizin hikayesidir. Bu bağlamda, Lacanyen psikanaliz ve Lacan'ın dil'i ve toplumsallığı kavrama biçimi Köpek Dişi filmini analiz ederken izleyiciye/ okuyucuya güçlü bir enstrüman sağlar. Lacanyen strateji ile konuşacak olursak film bize hakikatin ne olduğunu anlatmaz, çünkü hakikat anlatılamayandır. Köpek Dişi bize hakikatin ne olmadığını 'gösterir'. Bu makalenin temel iddiası, Lacan'ın 'Simgesel Düzen'i ile Lanthimos'un filminde kurulan evrenin kesiştiği fikridir. Böylelikle, bu çalışmada Lanthimos'un Köpek Dişi filmi Lacanyen paradigma merkeze alınarak çözümlenecek ve 'dil' denilen apparatusun gerçekliğimizi inşa etme sürecindeki merkezi rolü tartışılacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Monograf Journal, 2014
Ayrıntı Dergi (Güz), 2019
Söylem Filoloji, 2023
Uluslararası Fuzûlî Sempozyumu Bildirileri , 2024
Sanat Kritik, 2024
Kent Akademisi, 2019
Dünyaların Çoğulluğu (e-dergi), 2025
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2022
Eğitimde Kültürel Gruplara İlişkin Güncel Araştırmaları, 2022
"Kültürel Çeşitliliğin Merkezinde Dil Vardır", 2020
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, 2024
Journal of Turkish Studies, 2017
Anadolu 8. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, 2021
Ekim Devrimiyle Dile Gelen Bir Dil Olgusu Olarak “Novoyaz”, 2017